Süper Lig’in 6. haftasında Bursaspor evinde Galatasaray’ı konuk etti. Ev sahibi ekip Delarge ile öne geçse de Galatasaray, Feghouli ve Tolga’nın golleriyle maçı 2-1 kazanmasını bildi.
İlk Yarı
Geçen hafta Galatasaray rakip kaleye en yakın(kendi kalesine en uzak) top kaybeden takımdı. Bu rakip hızlı gelirken savunmasının yerleşik olmasını sağlıyor, bu sayede daha az pozisyon veriyorlardı. Bursaspor ise ligin en geride top kazanan takımıydı, rakip kaleye 81.7 metre. İkili mücadelelerde geride kalan 5 haftada ligin en kötü takımı Bursaspor ile ligdeki ikili mücadele kazanma oranı en yüksek takım Galatasaray karşılaştı.
İkinci Yarı
İlk yarı ile ikinci yarı arasındaki en önemli fark, ilk yarıda fiziksel mücadeleye olabildiğince az girmeye çalışan, temaslardan olabildiğince uzak oynayan, daha çok rakip beklerin arkasına kaçırdıkları kanat oyuncularıyla getirdikleri topları ceza alanında bitirmeye çalışan bir Bursaspor izledik. İkinci yarı ise sahada fiziksel mücadelelerin yüksek olduğu Galatasaray’ın hakimiyetinde olan bir oyun vardı. İkinci yarının ilk 10 dakikalık bölümü askıda geçti, orta saha mücadelesi yüksekti iki takım da ciddi efor sarfetti. Daha sonra Galatasaray hakimiyeti tamamen ele geçirdi kalesinde pozisyon vermedi. Duran toplardan ve çizgiye inerek net pozisyonlar buldu fakat bu fırsatları değerlendiremedi. Dakikalar 64’ü gösterdiğinde Mariano ve Latovlevici kenara geldi yerlerine Yasin ve Feghouli girdi. Galatasaray 3-4-3’e döndü. Fernando stopere geçti. Orta saha oyuncuları Rodrigues-Tolga-Ndiaye-Yasin şeklinde pozisyon alırken, ileri üçlü ise Belhanda-Gomis-Feghouli şeklinde pozisyon aldı. Tek kale şeklinde devam eden maçta Galatasaray, Bursaspor’un serbest top toplama zaafından faydalanarak önce Feghouli ile dengeyi yakaladı daha sonra Tolga ile öne geçti. Ardından skoru alan Denayer’i oyuna alan Tudor, Fernando’yu tekrar ön tarafa çıkardı. Maçı böyle bitirdi.
Instat’ın her parametreyi içine atarak özel olarak hazırladığı index’lere de ayrı bir başlık açmakta fayda var. Aslında iki takımda birbirine zıt karakterde bir oyun felsefesine sahip. Bursaspor biraz daha kontratak takımı görüntüsü verirken, Galatasaray ise yerleşip oynamaya çalışan bir takım. Pas hızı konusunda Galatasaray’ın çok ciddi üstünlüğü vardı. Oyun hızı konusunda ise Bursaspor özellikle kaptıkları toplarla çok hızlı bir şekilde rakip kalede tehlike yarattı. İkili mücadelelerde ise Galatasaray’ın ezici bir üstünlüğü vardı.
Half-Space
Sahada, oyunu beklerin üzerinden kuran fakat beklerini istediği ölçüde çizgiye indiremeyen bir Galatasaray vardı. Belhanda’nın sağa yakın oynadığı zamanlarda o bölgeden 3 kişiyle hücum eden Galatasaray half-space’i etkili kullandı. Rakibin stoper-bek arasında bu bölgeyi etkili kullanan takımlar rakibin savunma düzenini zorlanmadan bozabiliyor. Stoper-sağ bek arasına giren oyuncular rakip stoperlerden birini üzerine(savunması gereken alanın dışına) çekerek ceza alanında santraforu diğer stoperle teke tek bırakabiliyor veya santraforun markajdan kurtularak kendisine daha rahat pozisyon almasını sağlıyor. Alttaki görselde Bursaspor’un savunma diziliminin nasıl bozulduğunu ve Gomis’in kendine nasıl alan yarattığını net bir şekilde görebiliyoruz. Ayrıca ceza alanına girecek ekstra oyuncular için topun olduğu bölgenin dışındaki alanın boşluğu da göze çarpıyor.
Tudor’un Hamlesi
Takımı daha önce bu strateji üzerine çalıştırdığını düşünüyorum. Ani bir karar değildi. Ani bir karar olsa bunu büyük ihtimalle 45. dakikada yapardı. Bursaspor ligin fiziksel olarak en zayıf takımlardan biri. Aynı zamanda ligin en az ikili mücadele kazanan takımı konumunda. Maç öncesinde 60. dakikadan sonra oyundan düşeceklerini yazmıştım. Bunu, maç öncesi iyi analiz eden Tudor, avının tuzağına yaklaşmasını bekleyen bir avcı gibi Bursaspor’un fiziksel olarak oyundan düşmesini bekledi bekledi ve hamlesini öyle yaptı. Mariano ve Latovlevici ne kadar etkili olsalar da çizgiye inme konusunda sınıfta kaldı.
Tudor maçı rakip sahaya yıkıp ceza alanında oynamayı bilen oyuncularla skoru gitmeyi düşündü. Sistem bazlı olduğu için Mairano’dan ödün verildi. Bekleri çıkardı yerine iki hücumcu aldı 3-4-3’e döndü. Fakat bunu orta sahayı dengesini bozmadan yapması gerekiyordu. Orta saha hakimiyetini rakibe kaptırmaması gerekiyordu. Bekler ne kadar etkili olsalar da ceza alanı bilgileri zayıf bu yüzden daha çok ceza alanına girebilecek oyunculara ihtiyaç vardı. Ayrıca yeni oyuncu yeni enerji demektir. Fakat tüm bunlar olurken takım özünü kaybetmemeliydi. Fernando-Ndiaye-Tolga kesinlikle bu takımın çekirdeği oluşturuyor.
İkinci yarıda Galatasaray kendi yarı sahasına duvar ördü. Bursaspor, Batalla ile yakaladığı pozisyon hariç rakip kaleye gidemedi. Bursaspor kaptıkları toplarla hızlı çıkmaya çalıştı. Özellikle kanatları çok efektif kullandı. Galatasaray ise Bursaspor’un top tutmasına izin vermeyen bir görüntü sergiledi. Bu ikisi etki maç boyunca Bursaspor’un topu ayağında 20 saniyeden fazla sadece 9 kez tutmasına sebep oldu.
Temassız açık oyun 60. dakikadan sonra daha kapalı bir hal aldı. İkili mücadeleler gözle görülür şekilde arttı. Bu Bursaspor’un fiziksel düşüşünü gözler önüne serdi. Bursaspor’da 18 ikili mücadelenin 15 tanesini kazanan Behich ve sonradan oyuna giren Okoli’yi dışarda tutarsak ligin fiziksel olarak en zayıf takımı. Verimli bir kamp dönemi geçirmedikleri belli oluyor. Maçı kaybettiren önemli etkenlerden biri de 60. dakikadan sonra gelen bu düşüştü. Ayrıca yukarıdaki görselin en altında görüldüğü gibi Bursaspor’un serbest topları toplama konusunda çok ciddi bir zaafı buluyor. Galatasaray topladığı 73 topun 34 tanesinin rakip sahada olması bunun en büyük göstergesi. Zaten Galatasaray’ın golleri de bu toplardan geldi.
Belhanda
Galatasaray’ın sezon başından beri en çok eleştirilen ismi olan Belhanda’ya da ayrı bir parantez açmakta fayda var. Baskı merkezi sadece savunmada kurulmaz. Takım halinde de yapılabilir. Takım halindeki savunma seviyeyi yukarıya çıkartan etkenlerden biridir. Sadece savunmada defans oyuncularına bırakılan savunma değil tüm sahada yapılan doğru savunma fark yaratan özelliklerden biridir. Beraber hareket etmek, takım halinde mücadele etmek, takım halinde topun arkasına geçmek. Belhanda’nın da aynı dakikada içerisinde 2-3 rakibinin ayağına kayarak top almaya çalıştığına şahit oluyoruz. Bir on numara için top rakipteyken bu kadar agresif olup bu kadar yüksek kilit dikine pas oranıyla oynaması paha biçilemez. Belhanda amiyane tabirle sahada adım atmadık yer bırakmamış. Hareket ve pas haritası bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Aynı zamanda sahada karşılıklı pas trafiğine girmediği hiçbir takım arkadaşı kalmamış. Şahsi görüşüm yukarıdaki yazdıklarımı yapan bir oyuncudan her maç skor katkısı beklemek haksızlık. İstatistik olarak takımda görünmüyor olabilir ama Galatasaray için 3. bölgedeki gol öncesi pas sirkülasyonunu sağlayan yegâne oyuncu.
Serdar Aziz
Futbol sadece görsellikten ibaret değildir. Bu oyun insanın zihninden ve duygularından esintiler taşımaktadır. Futbolun daha çok fiziksel taraflarını ön plana çıkarmak bizi doğru sonuca ulaştırmaz. Bu oyun fiziksel olduğu kadar mental açıdan da dikkate alınmalıdır. Serdar yıllarca kaptanlık yaptığı takımına karşı oynadı. Tepkilerde aldı fakat maçın en iyilerinden birisiydi. Neredeyse hatasıza yakın oynadı özellikle ikinci yarıda Bursaspor’un ciddi ataklarını tehlike oluşmadan engelledi. İkili mücadelelerde üstün bir görüntü sergiledi. Çıktığı 6 hava topundan 5 tanesini kazandı.
Feghouli
Feghouli’nin takıma girmesine ayrı bir parantez açmak istiyorum. Feghouli ile birlikte Ndiaye daha ön plana çıkmaya başlayacaktır. Ndiaye şuanda Rodrigues ile oynuyor. Rodrigues oyun tarzı olarak daha çok çizgide oynamayı seven bir oyuncu. Bir kanattan hücum edebileceğin maximum oyuncu sayısı bellidir. Günümüz futbolunda, oyunun etkin alanına takımın dengesini de gözeterek mümkün olduğunca fazla futbolcu katılması gerekiyor. Dolayısıyla Rodrigues ve Mariano’nun o kanatta varlığı hücum için yeterli oluyor. Bu da Ndiaye’yi biraz daha geri plana atıyor. Feghouli gibi içe kat eden bir oyuncuyla aynı kulvarda oynaması onu biraz daha öne çıkartacaktır. Feghouli’nin yarattığı boşlukları doldurabilir. Ayrıca kapalı savunmalara karşı değil de, açık oyunlarda half-space’den etkili olacaktır. Bunlar da onun için daha çok skor katkısı demek. Tolga’nın bu kadar çok gol pozisyonuna girmesinin nedenlerinden biri de buydu. Kanadı rahat bir şekilde aktif olarak kullanabilmesi.
Birbirine tam ters stratejiyle oynayan bu iki takım arasındaki mücadeleyi Galatasaray, Tudor’un hamlesiyle kazanmasını bildi. Bursaspor rakibini iyi analiz etmiş olsa da Galatasaray maç boyunca topa hakim olan maçı daha cok isteyen takımdı. Geriye de düşmelerine rağmen maçı çevirdiler. Sarı-kırmızılar namağlup olarak liderliğini sürdürdü.