Spor Toto Süper Lig’in 4. haftası Bursaspor-Beşiktaş maçıyla kapandı. Ryan Babel ve Diafra Sakho’nun golleriyle karşılaşma 1-1 sona ererken rakiplerinin mağlup olduğu haftada kazanamayan Beşiktaş önemli bir avantajı değerlendiremedi.
Maçı iş ortağımız InStat’ın verileriyle inceleyeceğiz.
Ortalama Pozisyonlar
Açıkçası ortalama pozisyon haritası dahi tek başına bir çok şeyi bize anlatıyor. Bursaspor’un gole ihtiyaç duyduğu dakikalarda oyuna giren Sakho ve Tunay’ı hesaba katmasak dahi 7 oyuncunun Beşiktaş yarı sahasında maçı tamamladığını görüyoruz. BB Erzurumspor ve Linz maçını iyi analiz eden Aybaba, iç sahada oynamanın verdiği avantajı da kullanarak Beşiktaş’ın oyun kurmasına müsade etmedi. Medel’in stoperlerin arasına girerek oynamasını ve bunun da alan paylaşımı konusunda sıkıntı yarattığını iyi etüt eden Aybaba, takımını öne taşıdı ve rakip savunmayla orta sahanın arasındaki bağlantıyı kopararak Beşiktaş’ı Pepe üzerinden uzun top oynamaya yönlendirdi.
Burada da görüldüğü gibi Medel, ortadaki boşlukta bulunarak oyunu genişletmek yerine iki stoperin arasına girerek alanı daraltmış. Medel’in bu oyun tarzını değerlendiren Bursasporlu oyuncularda rahatlıkla adam paylaşımlarını yapmışlar ve Pepe hariç Beşiktaş’a bir oyun kurma opsiyonu tanınmamış.
Pepe’nin uzun oynamak zorunda kaldığı bir diğer pozisyon. Bursasporlular yine adam paylaşımlarını çok iyi yapmış, Medel de yine eski tip ”libero” oyuncuları gibi iki stoperin arasına konuşlanmış.
Son olarak Pepe’nin pas grafiğine de bakalım. Portekizli futbolcunun maç boyunca attığı 50 pastan 11’i 40 metreden daha uzağa atılmış(%22). Aynı şekilde bu 50 pasın 42’si de 10 metreden daha uzağa gönderilmiş(%84).
Beşiktaş’ın ilk yarıda oyunu kuramamasının temel sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Vodafone Park’ta savunma hattını öne taşımak ve böyle bir baskı yapmak savunma güvenliği açısından büyük risk taşısa da iç sahada bu riski alabilirsiniz. Nitekim özellikle Erzurum BB de benzer bir oyunla Beşiktaş’ı fazlasıyla zorlamıştı. Medel’in oyun karakteri ve Tolgay’la kesişen rolleri sebebiyle takım geriden topu çıkartmakta büyük sıkıntı yaşıyor. Tolgay’la Medel’in kesişen rolüne ise biraz sonra daha uzun değineceğim.
Topla Oynama Oranları
Topla oynama oranları da Beşiktaş’ın oyununu görmemize yardımcı oluyor. 15-30. dakikalar arası haricinde topu domine eden taraf Bursaspor oldu. 15-30 arasındaysa Bursaspor ön alanda yaptığı baskıyı azaltmıştı dolayısıyla bu bölümdeki Beşiktaş dominasyonunu da Siyah Beyazlılar’ın oyunundan çok Bursaspor’a bağlayabiliriz. Maç boyu %46 topla oynayan Beşiktaş, uzun süre sonra bu kadar düşük bir oranla maçı tamamladı.
Pas Bağlantıları
Açıkçası maça dair verebileceğim her grafikte Beşiktaş’ın sorunlarını görebiliyoruz ve pas bağlantı haritaları da bunlardan sadece biri. Bursaspor’un rakip savunma ve orta sahası arasındaki bağlantıyı koparması sebebiyle Pepe-Vida ikilisi sık sık pas alışverişine girmiş ve güçlü bir bağ kurulmuş. Vida-Pepe bağlantısının takımdaki en güçlü 2. pas bağlantısı olması Beşiktaş’ın sorunlarına dair güçlü bir ipucu veriyor bizlere.
Vida-Pepe bağlantısı bir kenara, Beşiktaş’ın orta sahasıyla hücum hattı arasında hiç bir bağlantı olmamasıysa tüm sorunu gözler önüne seriyor. Adriano ve Babel arasındaki bağlantı ise bu açıdan fazlasıyla yanıltıcı. Çünkü Adriano maçın ilk yarısında sol bek, ikinci yarısındaysa sağ bek oynadı ve bu yüzden onun ortalama pozisyonu oldukça yanıltıcı. Dolayısıyla buna bakıp da Beşiktaş’ın orta sahayla hücum hattı arasında bir bağlantı kurduğunu söyleyemeyiz.
Necip Uysal Değişikliği
Maçın kırılma anının Necip’in oyuna girdiği 70. dakika olduğunu düşünüyorum. Kötü oyuna rağmen Beşiktaş bir şekilde öne geçmeyi başarmış ve son 20 dakikaya 1-0 önde girmişti. Topa bir türlü hakim olamayan Beşiktaş’ın bu aşamadaysa elinde iki seçenek vardı. Birincisi yeni transfer Ljajic’i oyuna alarak topa daha çok hakim olmayı amaçlamak ve bu şekilde skoru korumak. İkincisiyse Necip’i sahaya sürerek oyunu tutmak ve gol atmak zorunda olan Bursaspor’un arka tarafta vereceği boşlukları koşucu oyuncularla değerlendirmek.
Şenol Hoca ise Necip’i oyuna aldı ve bizler de hocanın ikinci seçeneğe yöneldiğini düşündük. Ancak hoca yaptığı bu hamlenin devamını getirmeyince yenilen gol de kaçınılmaz oldu. Babel biraz önce belirttiğim koşucu oyuncu profiline az da olsa uygun bir isim ancak sezon başından beri oynadığı kötü futbolu bu maçta da devam ettirdi ve Beşiktaş’ın bu ihtiyacına cevap veremedi. Quaresma ise oynadığı kötü futbol bir yana, zaten dripling yapabilecek kabiliyetlere sahip değil. Dolayısıyla Necip’ten sonra doğal olarak koşucu ve geniş alanda oldukça etkili olan Lens hamlesinin gelmesini hepimiz bekledik ancak Hoca bunu tercih etmedi. Hem Quaresma, hem de Babel’i 90 dakika boyunca oyunda tutmayı tercih eden Şenol Güneş, hatasının bedelini de 2 puan kaybederek ödedi.
Beşiktaş’ın Genel Sorunları
1) Tolgay ve Medel’in kesişen rolleri
Tolgay ve Medel’in topla oynama oyununda aynı rollere sahip olmasının da Beşiktaş’ın dün zorlanmasında payı büyüktü. Bu iki isim savunma anlamında birbirlerinden çok farklı oyuncular olsa da esasında ikisi de savunmayla orta saha arasındaki bağlantıyı sağlayan, geriden oyunu yönlendirecek 6 numaralar. Daha doğrusu Medel’i tam anlamıyla bir 6 numara, Tolgay’ıysa ”defansif oyun kurucu” olarak tabir edebiliriz. Dolayısıyla bu ikili beraber oynadıklarında bir rol karmaşası oluyor ve geriden topu çıkartma rolü Medel’e verildiği için Tolgay saha içinde etkisiz kalıyor. Dün de buna benzer bir durum vardı sahada.
*Gary Medel Pas Haritası *Tolgay Arslan Pas Haritası
Beşiktaş’ta roller Medel’in topu geriden çıkartması ve Tolgay’ın da hücumcularla bağlantı kurması üzerine dağıtılmış ancak Tolgay bu rol için uygun değil. Nitekim yukarıdaki grafiklerde de görüldüğü üzere iki oyuncunun da pas haritası oldukça benzeşiyor. Tolgay topu zaman zaman ileriye aktarsa da genel olarak bu konuda aksadı ve geriden topu çıkartma rolü de Medel’e verildiği için pasif bir oyun sergiledi.
Beşiktaş’ın bu problemi de acilen çözmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira Medel-Tolgay orta sahası sadece önde basan takımlara karşı değil geride bekleyen takımlara karşı da sıkıntı yaşıyor. Önde oynayan rakiplere karşı neden zorlandığını zaten bu maçta gördük. Geride bekleyen takımlara karşıysa Beşiktaş topu savunmadan rahat çıkartıyor ancak ne Tolgay, ne de Medel 3. bölgede etkili olamadıkları için bu sefer de yaratıcılık konusunda sorun yaşanıyor. Şenol Hoca’nın da bu ikiliyi bir an önce bozması ve Oğuzhan’ı yeniden orjinal mevkinde oynatması gerektiğini düşünüyorum. Oğuzhan’ın orta sahadaki partneriyse maçın zorluğuna göre değişmeli. Hatta daha da derine inersek Medel’in stopere çekilmesi ve orta sahada maçın zorluk seviyesine göre Atiba(Tolgay)-Oğuzhan’ın oynaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Beşiktaş’ın stoperlerinin de topla ayağa çıkma konusunda ciddi bir sıkıntısı var ve Medel bu soruna merhem olabilir.
2) Statik Hücumcular
Beşiktaş’ın en büyük sorunlarından biri de takımın statik hücum oyuncularından oluşması. Futbola göre yaşlı ve hareketsiz ön alan oyuncularıyla oynamak Beşiktaş’ın canını yakıyor. Negredo’nun ceza sahası dışındaki statik oyunu, Quaresma’nın ve Babel’in sabit belli noktalarda topla buluşmak isteyip tahmin edilebilen, dolayısıyla kolay önlem alınabilen oyunu ve 4-2-3-1 oynanmasına rağmen 3 sezondur gerçek bir ”10 numara” olmadan bu oyunun oynanmaya çalışması Beşiktaş hücumlarına sekte vuruyor. Beşiktaş hücumcularının statik oyunları sebebiyle kapanan savunmalara karşı alan bulmakta zorlanan Siyah Beyazlılar’ın kısa vadedeki çözümü ise Lens ve Ljajic olacak gibi. Bu da tam anlamıyla bir çözüm olmayacaktır zira Lens ve Ljajic ilk 11’e yerleşse dahi ön 4’lüden ikisi yine hareketsiz oyunculardan oluşacak. Ancak yine de bu Lens ve Ljajic’in takıma dahil edilmesiyle bu sorun bir nebze olsun aşağı çekilebilir.
Bu maç özelinde de takım boyunun çok uzun olduğu ve takımın atletizm probleminden fazlasıyla dem vuruldu ama ben oynanan kötü oyunu buna bağlamıyorum. Tabiki de atlet oyuncu eksikliği de oyuna etki etmiştir ancak Beşiktaş’ın Bursaspor karşısındaki kötü oyunundaki ana faktör takımdaki tek 8 numara olan Oğuzhan’ın forvet arkasında oynamsı ve dolayısıyla topun geriden çıkartılamamasıydı. Beşiktaş, oyunu rakip sahaya yıksa ve buna rağmen istedikleri boşlukları oluşturamayıp sonuca gidemese ön alan oyuncularının hareketsizliğinden daha çok bahsedebilirdik ancak Siyah Beyazlılar topu ön alan oyuncularına ulaştıramadı. Dolayısıyla beraberliği ön alan oyuncularına bağlamanın çok doğru olmayacağını düşünüyorum.
Beşiktaş’ın durağan ön alan oyuncularıyla oynaması takımın bu maç özelindeki değil, genel problemlerinden birisi.
3) Şenol Güneş
Şenol Güneş’in 2017’den beri yaşadığı değişim ve düşen grafiğinin de Beşiktaş’ın mevcut durumunda büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Bu değişimi ve düşüşü daha detaylı görmek açısından zamanı biraz daha geri sarmaya ve 2017’nin Ocak ayına dönmeye ihtiyaç var. Pas oyununu zirveye çıkartan 2015-2016 Beşiktaş’ından ayrılan Gomez ve Sosa’nın yerine gelen Talisca ve Aboubakar seleflerinden çok daha farklı tipte oyunculardı. Dolayısıyla Beşiktaş oyun planını değiştirmek zorunda kaldı ve Aboubakar’ın dinamizmi sayesinde daha direkt oynayan, Talisca ve Aboubakar temelli bir oyuna döndü. 2017 Ocak’ta ise Aboubakar Afrika Kupası’na gidip takımdan 2 ay ayrı kaldığında oyun değişti. Cenk’in o dönem ceza sahası dışında oldukça statik bir oyuncu olması, ancak çok iyi bir bitirici olması sebebiyle sistemi değiştiren Hoca, kanat ortalarına dayalı bir oyuna geçiş yaptı. Rakiplerin çoğuysa Beşiktaş’ın bol ortalı oyununa karşı geç uyanınca Aboubakar döndükten sonra da kanat ortaları üstünden oynamaya devam eden Beşiktaş, sezonu da şampiyon tamamladı.
O sezon Beşiktaş’ın bu oyununu anlayan ve Siyah Beyazlılara sıkıntı yaşatan sadece iki takım olmuştu. Kemal Özdeş’in Kasımpaşa’sı ve Tudor’un Karabükspor’u Beşiktaş’ın oyununa karşı panzehir üretmiş ve Siyah Beyazlılar bu iki maçta toplam 71 orta yapmasına rağmen Kasımpaşa’ya kaybetmiş, Karabükspor’la da berabere kalmıştı. Beşiktaş’ın bu sezonda iki genç ve iyi taktisyen hocaya karşı zorlanmasının da tesadüf olmadığını düşünüyorum.
Her neyse, takımın şampiyonluğa ulaşmasının Şenol Hoca’yı tembelliğe ittiğini düşünüyorum. Şampiyonluk için bu oyunu yeterli gören Güneş, ”orta-kafa-gol”ü geçici bir plan olmaktan çıkartıp takımın ana oyun planı haline getirdi ve Siyah Beyazlılar geçtiğimiz sezon ligi 4. bitirdi. Hocaysa buna rağmen hala kapanan takımlara karşı bol ortalı bir oyun oynatmayı sürdürüyor. Son maç özelinde her ne kadar Bursaspor Beşiktaş’ın oynamasına müsaade etmese de, Siyah Beyazlılar kapanan Antalyaspor karşısında tamı tamına 60 orta yapmış ve maçı kaybetmişti.
Şenol Güneş’in kariyeri boyunca en çok ön plana çıkan özelliklerinden biri de oyuncu yönetimiydi. Beşiktaş’taysa bu özelliğini kariyeri boyunca gittiği her takımda problem çıkartan Quaresma’yı dizginleyerek göstermişti. Ancak zamanla işlerin değiştiğini ve Quaresma’nın gücünün Hoca’nın gücünü aştığını düşünüyorum. Oyun disiplininden kopuk, verimsiz bir oyun oynayan, duran top kullanma dışında hiç bir keskin özelliği olmayan ve üstüne üstlük canının sıkıldığı her zaman takım arkadaşlarına, hocasına tavır yapmasına rağmen Güneş’in oyuncusuna reaksiyon vermemesi de hocanın hanesine eksi yazıyor.
Son olarak oyuna müdahele konusunda da Şenol Güneş’in eskiye oranla gerilediğini söyleyebiliriz. 2 sezondur geç ya da yanlış yaptığı değişikliklerin ve çözemediği maçlarda ısrarla aynı verimsiz oyunu sürdürmesinin de hem Beşiktaş’ın, hem de kendisinin yaşadığı düşüşte payı büyük.
4) Ricardo Quaresma
Açıkçası Quaresma eleştirilerinin bir kısmının daha demin yazdığım sebeplerden ötürü Şenol Güneş parantezinde okunması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bunun dışında da Portekizliyi eleştirebileceğimiz bir çok nokta mevcut.
Top ters kanattayken bile ceza sahasına girmek yerine sağ çizgide sabit kalması, orta açacakken dahi topu bir sağa, bir sola çekip takım arkadaşlarını ofsayta düşürmesi, pas oyununa uyum sağlayamaması ve topu ne zaman ayağından çıkartması gerektiğini bir türlü öğrenememesi, zaman zaman hem rakiplere, hem de takım arkadaşlarına karşı gösterdiği agresif tavırlar, gereksiz top kayıpları, savunmaya katkı vermemesi, kısacası modern oyuna uygun bir kanat oyuncusu değil.
Geldiğimiz noktada Portekizli oyuncunun takıma faydasından çok zararı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Ricardo Quaresma’nın da başlı başına bir problem olduğunu söyleyebilirim. Son olarak Quaresma’nın neden gittiği her yerde istenmeyen adam ilan edildiğini ve bir bakıma onun kariyer özeti olan bu videoya da göz atmanın faydalı olacağını düşünüyorum.