Brexit sonrası Premier League

aieoM8LxT

Bu haftanın başında 20 Premier League takımının tamamı, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nde kalmasından yana olduklarını açıklamasına rağmen, bu Birleşik Krallık’ı Avrupa Birliği’nde tutmaya yetmedi. Hatta İngiltere’nin köklü bahis şirketlerinden Coral’ın futbol taraftarları içinde yaptığı ankete göre, katılımcıların %39u ayrılma oyu kullanırken, AB’de kalma yanlıların oy oranı %25ti. Futbol taraftarlarının %20si kararında net değilken, %16sı da düşüncelerini açıklamama taraftarıydı. Dengeli giden referandumda anket şirketleri “kalma” tarafının kazanacağını düşünürken, bahis şirketlerinde ise “ayrılma” tarafı favori durumdaydı.

1

Kulüpler, Birleşik Krallık’ın gelecek nesillerini etkileyecek bu referandumda kalma tarafını desteklerken tabii ki bir bildikleri vardı. Ancak, halkın Avrupa Birliği’nden ayrılma yönünde verdiği bu karar, Premier League ekiplerini bekleyen şeyler açısından iyi sinyaller vermiyor. FA, bu konular hakkında karar vericilere yönelik belirli çalışmalar yapıp, etki edebilecekleri noktalarda çeşitli regülasyonların yapılmasını sağlayabilir mi veya bazı yasal boşluklar bulunabilir mi onu zaman gösterecek. Biz ise bu yazıda ada futbolunda yaşanabilecekleri kaleme alacağız.

Transfer Bedellerine Etkisi

Ayrılma durumunda yaşanabilecek en büyük problemlerden biri, sterlinin değer kaybetmesiydi. Açıklanan sonuçlarla birlikte, bu gerçekleşti ve Türk lirası bazında bakıldığında sterlin %4 değer kaybetti. Brexit öncesi 0.7 olan €/£ çapraz kurunun bu ay sonunda 0.9lara ulaşması bekleniyor ve bu Premier League’in oyuncular üzerindeki cazibesine darbe vurabilir. Bununla birlikte, İngiliz takımları, Avrupa’dan transfer yapmak istediklerinde, geçen senekinden çok daha fazla parayı gözden çıkartmak zorunda kalacaklar. Örneğin Chelsea veya iki Manchester takımlının da transfer listesinde olduğu konuşulan Pogba için verecekleri miktar, oyuncunun euro ile biçilmiş yüksek transfer bedeli göz önüne alındığında bu süreçte milyonlarca sterlin artmış olacak. Ancak Real Madrid veya Barcelona gibi ekiplerin böyle bir transferde bir kayıp yaşanmayacak. Hatta Kane, Agüero veya De Gea gibi İspanyol takımlarının gündemlerine gelmiş oyuncular için İspanya’ya gitmek daha cazip hale geldi.

Çalışma İzni

                Şüphesiz ki Birleşik Krallık’ın AB’den çıkmasıyla bazı oyuncular çalışma izni problemiyle yüzleşecekler ve bu oyuncular çeşitli regülasyonlar getirilmezse veya yasal bir boşluk bulunmazsa Premier League’den ayrılmak zorunda kalacaklar. Öncelikle çalışma izni alabilmek için hangi kriterleri yerine getirmek gerekiyor ona bakalım:

  • Oyuncu, transferden önce, eğer milli takımı FIFA Dünya Sıralaması’nda 1. ile 10. sıralar arasında ise son 24 ayda (eğer oyuncu 21 yaşın altındaysa son 12 ayda) resmi milli maçların en az %30unda oynamış olmalıdır.
  • Oyuncu, transferden önce, eğer milli takımı FIFA Dünya Sıralaması’nda 11. ile 20. sıralar arasında ise son 24 ayda (eğer oyuncu 21 yaşın altındaysa son 12 ayda) resmi milli maçların en az %45inde oynamış olmalıdır.
  • Oyuncu, transferden önce, eğer milli takımı FIFA Dünya Sıralaması’nda 21. ile 30. sıralar arasında ise son 24 ayda (eğer oyuncu 21 yaşın altındaysa son 12 ayda) resmi milli maçların en az %60ında oynamış olmalıdır.
  • Oyuncu, transferden önce, eğer milli takımı FIFA Dünya Sıralaması’nda 31. ile 50. sıralar arasında ise son 24 ayda (eğer oyuncu 21 yaşın altındaysa son 12 ayda) resmi milli maçların en az %75inde oynamış olmalıdır.
  • Bu kriterleri karşılayan oyuncular otomatik olarak çalışma iznini elde eder. Bulunduğu milli takım ilk 50de olmayan oyuncular için kulüpler “İstisna Paneli”ne başvuru yapar. Panel, bonservis bedeli, maaş, oyuncunun altı büyük Avrupa Ligi’nde oynadığı maç sayısı ve kıtasal şampiyonalarda oynadığı maç sayısı gibi kriterleri göz önüne alarak karar verir.

Tabii ki AB vatandaşı olan futbolcuların çalışma izinlerini kaybetme ihtimali İngiliz futboluna bir anda ölümcül bir darbe indirmeyecek. Çünkü oyuncu bugün çalışma iznine sahip olmasa da, 2 yıl boyunca statülerini koruma haklarına sahipler ve bu yüzden EPL’de Birleşik Krallık vatandaşı veya üst seviye olmayan oyuncular için lokavt ilan edilmiş havası yaratmak yanlış olur. Ancak bunun haricinde İngiliz ekipleri çalışma izni sağlayamayan oyuncuları transfer edip başka ülkelerde AB vatandaşlığı kazanana kadar kiralık gönderiyordu. AB’den çıkmalarıyla bunu yapmalarının da bir anlamı kalmamış oldu.

Bu durum göz önüne alındığında futbol hayatını İngiltere’de sürdüren AB vatandaşı 161 oyuncunun sadece 50si çalışma izni alabilecek durumda. Ancak bu koşulu yerine getiremeyen Mata, Mangala veya Nasri gibi oyuncuların İstisna Paneli aracılığıyla çalışma izni alma ihtimali bir hayli yüksek.

Bu oyuncuların hala EPL’de devam edeceğini düşünüp sorun olmadığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Eğer bu kural daha eski dönemde yürürlüğe girseydi; Cristiano Ronaldo’yu ve Eric Cantona’yı Rüyalar Tiyatrosu’nda izleme şansı yakalayamayabilirdik.

19.Madde

FIFA kuralları, 18 yaşın altındaki oyuncuların transferine izin vermiyor. Ancak Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Alanı dahilinde 16 ile 18 yaş arasındaki futbolcular bu bölge içerisinde transfer olabiliyor. Yani, İngiliz kulüpleri 18 yaşından genç yetenekleri sadece tazminat ödeyerek renklerine katabiliyordu ancak bu artık mümkün olmayacak. Bu da, gelecekte İngiliz ekiplerinin Paul Pogba, Cesc Fabregas veya Hector Bellerin gibi yıldızların artık o yaşlarda adaya transfer olamayacağı anlamına geliyor. Birleşik Krallık hala Avrupa Ekonomik Alanı’na katılma başvurusu yapabilir ancak Birleşik Krallık’ın sadece futbol kulüplerinin bu haktan yararlanabilmeleri adına böyle bir harekette bulunması pek ihtimaller dahilinde gözükmüyor

2

Marka Değeri

Birleşik Krallık, uzun vadede AB’den çıkmakla daha büyük bir refah beklentisi içinde olsa da, bu gerçekleşene kadar İngiliz kulüpleri büyük bir vurgun yiyebilir. Sterlinin değer kaybetmesi (ve sonucunda gerçekleşmesi kaçınılmaz olan Birleşik Krallık içerisindeki petrol fiyatlarındaki yükseliş), muhtemel faiz artışı, sponsorluk anlaşmalarını olumsuz etkileyecek olan ekonomik durgunluk, ada kulüpleri için hiç de olumlu sinyaller vermiyor. Yayın geliri yüksek olmayan alt lig ekiplerinin en önemli gelir kaynaklarından biri olan taraftarlarının yaşayacağı ekonomik bunalım, bu alt lig ekiplerine felaket getirecektir. Piyasada bulunurluk oranı azalacak olan Birleşik Krallık vatandaşı futbolcuların satışından gelecek bonservis bedelleri, kulüplerin masraflarını ne kadar karşılayabilir bilinmez. Ancak alt lig ekiplerinin hayatta kalabilmelerinin tek yolu bu gibi görünüyor. İngilizler AB’den daha erken çıksaydı, muhtemelen 2012’de bir Championship ekibi olan Leicester, Vardy için 1 Milyon Pound ödeyemeyecekti ve Vardy bu peri masalını gerçekleştiremeyecekti ve hatta belki de onu transfer eden Fleetwood Town da bu ekonomik mücadele dolayısıyla genç oyunculara yönelip Vardy’yi kadrosuna katmayacaktı ve Euro 2016’da İngiltere Milli Takımı’nda izlediğimiz Vardy, bugün hala fabrika işçisi olacaktı. Premier League ekiplerine bakacak olursak futbol ekonomistleri, Premier League ekiplerinin sahip olduğu önemli yayın anlaşması gelirleriyle sıkıntı çekmeyeceklerini düşünüyor. Naçizane görüşüm ise bu yönde değil. Çünkü yayın gelirini etkileyen şey marka değeri ve marka değerini etkileyen çok fazla kriter var. Öte yandan Premier League’i Premier League yapan ise bu marka değeri ve İngilizlerin pazarlama konusunda birer deha olmaları. Eğer kulüpler, İspanya, Fransa, Almanya gibi ülkelerden gelen teklifleri değerlendirme kararı alıp, yıldızlarını satarsa ve ekonomik bunalım içerisindeki halk, sterlinin dolar karşısında değer kaybetmesiyle hızla yükselecek olan petrol fiyatlarının ulaşıma olumsuz etkisiyle maçlara gitmeyi bırakır ve maçlardaki seyirci sayısı düşerse; işte o zaman Premier League’de atılan gollerden sonra, tribünlerden gelen o hayranlık yaratan “GOAAAL” sesi eskisi kadar gür gelmeyebilir ve işte o zaman kulüpler ne doğru düzgün sponsor bulabilirler ne de yayın gelirinden astronomik gelirler elde edebilirler.

3

Dış Yatırımcılar

Premier League ekiplerinin bazıları yabancı yatırımcılar tarafından satın alınmış durumda. İşin bu kısmının Premier League’i nasıl etkileyeceği ise bir muamma. Çünkü sterlinin değer kaybetmesi, kulüp satın almayı statü kaynağı olarak gören Amerikalılar, Çinliler, Ruslar veya Malezyalılar v.s. için bir fırsat olabilir. Tabii ki bunun yanında ada futbolunun nereye gideceği de meçhul. Takımları Avrupa kupalarında başarı konusunda İspanyol takımları tarafından ezilse de, Premier League hala en iyi lig görünümünde ancak satın alınması kolay olan bu kulüpler, düşmesi muhtemel marka değeriyle yatırımcıların ne kadar ilgisini çekecek onu şimdiden bilmek güç.

4

Özetle…

Birleşik Krallık, AB’den ayrılma kararı aldı ve EPL yakın zamanda karışacak gibi gözüküyor. En azından şu koşullar itibariyle, Sunderland’in çalışma iznine sahip bir kalecisi yok, Swansea kadrosu şu anda çalışma iznine sahip sadece bir hücum oyuncusu içeriyor ve Newcastle’ın orta sahasında altı oyuncu çalışma izni problemine girdi. Yasal boşluk veya regülasyon bulunamadığı takdirde Avrupa transfer piyasası da oldukça karışık günlerle karşılaşacak. Çünkü kulüplerin planlarını uzun vadede yaptıkları biliniyor ve iki yıl sonra oyuncularının AB statüsündeki çalışma izinlerinin sona ereceğinin bilincinde hareket etmeleri gerekiyor.

Ada futbolunun yüzleşeceği karışıklık sadece Birleşik Krallık’ın AB’den çıkmasıyla bitmiyor. İşin politik durumuna tekrar dönecek olursak kuvvetle muhtemel ki İskoçlar da Birleşik Krallık’tan ayrılmak için tekrar sandığa gidecek. Kuzey İrlanda’da ise İrlanda Cumhuriyeti ile birleşme gündemde. Yani EPL kulüplerinin çalışma izni engeline takılmadan kadrolarında yer verebileceği yetenek sayısı daha da azalabilir.

Ayrılma hakkında, Arsene Wenger “İnandığım şey, dünyanın sadece birlikte çalıştığımızda kurtulabileceğidir, ben buna inanıyorum” derken; Sol Campbell ise konu hakkında “Takımlarımızın, deniz aşırı ülkelerden ve özellikle Avrupa’dan, bizim genç ve yetenekli oyuncularımıza yer bırakmayan vasat oyuncularla dolduğuna inanıyorum.” diyor. Sonuç olarak durum İngiliz Milli Takımı için faydalı olabilir. Ancak EPL kulüplerine gelecek olursak; sahici bir sarsıntı, sahte bir dengeden iyi midir onu zaman gösterecek.