UEFA Avrupa Ligi’nde temsilcimiz Beşiktaş, kendi liginde uzun zaman aradan sonra galibiyet elde eden Partizan’la karşılaştı. Yaklaşık 30.000 kişinin canlı tanık olduğu maçta Beşiktaş kesin futbol üstünlüğüne rağmen 1 gol farkla galip geldi. Kartal’ın golcüsü Demba Ba yine adından sıkça söz ettirdi.
General Franco
İlk yarıda izlediğimiz kısa paslaşmalar ve rakip savunma direncini kırma çabası ikinci yarıda sonuç verdi. 90 dakika boyunca orta saha oynamamasına rağmen maestro konumunda kalan Pedro Franco tıpkı bir general gibi atakların temelini oluşturdu. Dribbling, kısa pas, ara pas… Pedro Franco bugün her şeyi yaptı. Fenerbahçe maçında takımın geriden oyun kurma becerisinin yokluğunun da sebebi anlaşılmış oldu. Franco bugün Beşiktaş adına fazlasıyla etkileyiciydi. Sonu İspanyol diktatör General Franco’ya benzemesin.
Olcay mı daha kötüydü, Partizan mı?
Beşiktaş adına sahanın hayalet ismi tartışmasız müthiş sol ayaklı Olcay Şahan’dı. İlk yarı boyunca aldığı bütün topları ezdi, tek topları da isabetsizdi. Beşiktaş adına formsuz olsa da haftasonu oynanacak Başakşehirspor maçında yine de önemli bir eksik olacak.
Olcay’dan daha kötüsü ise komple Partizan takımıydı. İlk maçta 4 yediklerinin bilinciyle gelmişler ve üstüne hiçbir şey koyamamışlar. Basit futbol anlayışında, “her takımın mutlaka iyi yaptığı bir şey vardır.” deriz. Partizan takımının yaptığı tek iyi şey, hiçbir şeydi bu gece. Atılan gole şans golü demek istemem lakin bence gol Cenk’in hatasıydı. Son dakikalarda yaptığı kurtarışla bu hatayı affettirdi diyebiliriz Cenk için. Partizan’ı biraz daha irdeleyecek olursak üçüncü bölgede yapılan bütün tercihler neredeyse yanlıştı. Atılan gol dışında bir, iki pozisyon da daha etkili gelmişti Sırbistan ekibi ancak yine yanlış pas ve şut tercihleriyle harcanmıştı o ataklar. Şahsen bugün Partizan’dan gol yemenin ciddi anlamda kötü bir şey olduğunu düşünüyorum.
Oyunu tutamamak vs Oyunu okuyamamak
Galibiyete rağmen eski günlerden sinyaller verdi Slaven Bilic. Öne geçilen maçlarda oyunun akışına ayak uyduramamak yani oyunu okuyamamak ve bunun dolaylı bir sonucu olan oyunu tutamamak Bilic’in en büyük handikabıydı. Hırvat teknik adam Atiba ve Veli’nin pasifleştiği zamanlarda oyunu tutmak için kullanabileceği bir isim yok. Bana kalırsa orta alanda Pedro bile Necip’ten daha iyi bir tercih olacaktır. Pedro top yapma ve dribbling konusundaki yeteneğini bugün bir kez daha kanıtladı bence.
Sağ bek…
Bu mesele için yazacak cümle, atılacak başlık, yapılacak espri kalmadı artık. Beşiktaş’ın bir sağ beki yok ve 2 yıldır gözümüzün önünde olan bu realiteden futbol yönetimi hariç herkesin haberi var. Futbol yönetimi diyerek hem teknik ekibi hem de idarecileri hedef alıyorum. Bilic’in olmazsa olmazı olmalıydı bir sağ bek transferi. Yönetim de bunun gereğini yapmalıydı. Fenerbahçe maçında Necip’in yaşattıkları bile yeterli bir sağ bek transferi için. Açıkçası Necip’in de suçlanmaması gerektiğini düşünüyorum çünkü başka bir mevkiye kaydırılmaktan daha kötü bir şey varsa o da sakatlıktır bir futbolcu için. Necip’ten stoper olur ama bek olmaz.
Bugün de sağ bek eksiği İsmail’in bindirmelerinde gözümüze battı. Sol ayağı gerçek anlamda iyi olan İsmail her seferinde top kullanmak için topu mecburen sol ayağına geçirmek zorunda kalıyordu. Bana kalırsa Beşiktaş devre arasını beklemeden sağ bek transferi için düğmeye basmalı ve İsmail’i de bu transferle kendi mevkisine kaydırmalı…
Duran topların harcanması > Sürüm 2.00
Fenerbahçe maçında yapılan en net hatalardan biriydi duran top kullanışları. Beşiktaş bundan hiç ders çıkarmadan oynadı bugün. O günkü hataları yeni bir sürümle tekrar piyasaya sundu hatta. İlk yarıda Sivok’la buluşturulan tek top ağlarla buluştu ancak o da santimlerle ölçülebilecek bir ofsayta takıldı. Futbol tanrıları bile bas bas bağırıyordu resmen duran toplar Sivok’a nişanlanırsa gol olacak diye!
Birkaç sene önce kornerler ve serbest vuruşlarla penaltı etkisi yaratan Beşiktaş’ın bu özelliğini tekrardan kazanması demek çok önemli bir silahı tamir edip kullanmakla eşdeğer olacaktır.
Şok prese tam gaz devam…
Beşiktaş takımının hâlihazırda en iyi yaptığı şeyden söz edelim. Şok pres…
Özellikle Barcelona’da gördüğümüz bu baskı tipi, kaybedilen toplardan tekrar yararlanmaya deniyor. Yani bir nevi geri dönüşüm. Beşiktaş bu şekilde kaybettiği toplarla hem rakip kontralarını kesiyor hem de savunmanın dengesiz yakalanmasını önlüyor. Takımın en önemli özelliklerinden biri bu bence.
Golcü olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu!
Almeida’dan sonra ilaç olan Demba Ba bugün de Avrupa mesaisine kaldığı yerden devam etti. Hat-trick yaptığı Feyenoord, santradan kaleyi yokladığı Arsenal, boş geçmediği Tottenham ve en son da ilk Partizan maçında sahneye çıkmıştı Karakartal’ın golcüsü… Bugün de boş geçmedi Demba Ba. Attığı penaltı için şiir yazılır bence. İkinci golde de gelişine vurmanın faydalarını gösteriyor Türk Futboluna. Olcay’la yakaladığı uyumu kaybetmiş olsa da Gökhan Töre ile yeni bir uyum yakalamış gibi. Demba Ba gollerine ve secdelerine devam edecek gibi gözüküyor.
Beşiktaş oynadığı pozitif futbola devam edecek gibi gözükse de takımda ciddi eksikler mevcut. Atiba’nın olmadığı herhangi bir maç Beşiktaş’ta susuzluk etkisi yaratacak mesela. Takımda hala bir sağ bek yok. Bu eksikler devre arasında giderilmezse Beşiktaş’ın sezonu başladığı gibi bitirebileceğini sanmıyorum. Olimpiyat’ta ve Ankara’da az da olsa İnönü etkisi yaratan bir taraftar var. En azından tezahüratlar tam gaz devam ediyor. Taraftar takıma sahip çıkıyor yani. Sırada bence yönetimin bu takıma sahip çıkması var çünkü bu kadar zor şartlarda bu kadar pozitif işler yapılması tesadüf değil ve bunun desteklenmesi gerekiyor. Bunun için de göze batan iki transfer eksiği var bana göre. Bir çift yönlü orta saha ve bir sağ bek ile Beşiktaş hem kadrosunu derinleştirecek hem de ilk 11’i güçlendirecektir.
Hatalı gol, müthiş kurtarış, Cenk Gönen
Karambollerin adamı Cenk Gönen, Tolga’nın sakatlığında ilk 11’de başladı bugün. Haftalar önce Tolga’nın form tutması için Cenk’in oynaması gerektiğini savunmuştuk. Ben hala aynı fikirdeyim. Bugün yediği gole rağmen Cenk ligin en iyi yerli kalecilerinden biri. Refleksleri konusunda herkes hemfikir zaten. Son dakikalarda onun kadar efsane olmasa da Kiev karambolü benzeri bir pozisyon yaşadık. Taraftarını kanser etmeye yemin etmiş Beşiktaş son dakikaya 1 gol farkla girdi ve Partizan çok tehlikeli bir yerden serbest vuruş kullandı. Cenk’in çok iyi çıkardığı atağın devamında futbol şansı yanımızdaydı neyse ki.
Avrupa Kartalı
Avrupa Ligi’ne dönecek olursak Beşiktaş grubundan lider çıkacak gibi gözüküyor. An itibariyle ikinci maçlar başladı ve ilk maçlarda Beşiktaş oynadığı 3 takıma da üstünlük sağladı. Grubun favorisi olmanın yanında Arsenal maçlarında oynanan müthiş futbol da psikolojik bir üstünlük sağlıyor Beşiktaş’a. Bize de başarılarının devamını dilemekten başka bir şey kalmıyor Avrupa Kartalı’na…