2016-2017 Turgay Şeren Sezonu’nun ilk derbisi ezeli rakipler Beşiktaş ve Galatasaray’ı karşı karşıya getirdi. Vodafone Arena’da oynanan maç 2-2’lik beraberlikle sonuçlandı. İlk yarıda Eren ve Bruma’nın golleriyle üstünlüğü ele geçiren Galatasaray olurken; ikinci yarı Marcelo ve Cenk’in golleri maça eşitlik getirdi. Yıllardır süregelen deplasman yasağının sona erdiği derbi olarak tarihe geçen karşılaşmayı hakem Ali Palabıyık yönetti.
Yazarlarımız Hasan Kürşat Taşkıran (Beşiktaş) ve Kerem Bartan (Galatasaray) sezonun ilk derbisini sizler için değerlendirdi.
Kadro Tercihleri-Beşiktaş
Açıkçası Şenol Güneş derbiye sürpriz bir kadroyla çıkmadı. Maç öncesi Beşiktaş 11’iyle ilgili kafalarda 3 soru işareti vardı. Bunlardan biri kalede kimin oynayacağıydı. Taraftarın Fabri isteği ve Şenol Güneş’in Tolga’ya fazlasıyla güvenmesi nedeniyle kaleyi kimin koruyacağı merak konusuydu. Bu maçta kalede Fabri tercihini ise maçın Vodafone Arena’da olmasına bağlayabiliriz. Kalede Tolga’nın olduğu bir senaryoda gelebilecek taraftar tepkisi hem Tolga hem de takımı bu maçta olumsuz etkileyebilirdi.
Bir diğer soru işareti de forvet tercihi konusundaydı. Gelmesinin ardından fazla forma şansı bulamayan ve Benfica maçında etkisiz kalan Aboubakar’ın yerine Cenk’i tercih etti Şenol Hoca bu akşam. Ancak Cenk’in de hem son Akhisar hem de Süper Kupa maçında etkisiz kalması sebebiyle kafalarda soru işareti oluşmuştu.
Ve son olarak Oğuzhan-İnler-Talisca üçlüsünün hangisinin yedek kulübesinde oturacağı. Şenol Güneş, bu noktada bir sürpriz yaparak Talisca’yı kenara çekti ve daha önce 10 numara oynadığı maçlarda etkisiz kalan, sırtı dönük oynamakta zorlanan Oğuzhan’ı 10 numara pozisyonuna koydu.
Kadro Tercihleri-Galatasaray
Galatasaray Teknik Direktörü Jan Olde Riekerink’in derbi maçı on biri de bir sürpriz olmadı. Beklendiği gibi tandemde sezon başından beri güvendiği Chedjou-Hakan ikilisini bozmadı. Hakan’ın stoperde kullanılmasıyla sol bekte alternatifsiz hale gelen Carole, derbi maçlarda kalesinde devleşen Muslera, belirleyici anlarda sahneye çıkmayı seven Sneijder, bu sezonki formuyla göz dolduran Tolga ve Bruma ile takımın en büyük gol silahı durumundaki Eren tercihlerinden şaşmadı.
Sağ beke yapılan onca transfere rağmen formayı kaptırmayan Sabri, Karabük maçıyla üstü çizilen Linnes ve geldiğinden beri sağlık problemleri nedeniyle bir türlü formasına kavuşamayan Cavanda’nın yerine bir kez daha ilk 11’de boy gösterdi. Tolga’nın gelişiyle “orta sahayı taşıyan adam” unvanını kaptıran Selçuk’un orta alanda ikinci adam rolüne gerilediği gördük. “De Jong tam anlamıyla hazır olsaydı farklı bir 11 oluşur muydu?” sorusu akıllarda kaldı. Karabük maçında gözden düşen bir diğer isim olan Sinan Gümüş henüz hocasının güvenini geri kazanamamış. Attığı gollerle, kaptığı formaya sıkı sıkıya tutunan Yasin derbide de takımdaki yerini aldı.
Maçın İçinden-Beşiktaş
10 numara pozisyonunda Oğuzhan tercihi dışında pek de sürpriz bir kadroyla çıkmadı sahaya Beşiktaş. Ancak ilk yarı bu tercihin de etkisiyle fazlasıyla etkisiz bir Beşiktaş izledik. Erken gelen duran top golünün etkisiyle mental açıdan da sıkıntı yaşayan Beşiktaş, silik bir görüntü sergiledi. Oğuzhan, önceki maçlarda olduğu gibi 10 numara pozisyonunda kayıpları oynadı. Topla fazla buluşamayan ve buluştuğu bölümlerde de etkisiz kalan milli futbolcu, normal mevkisine göre daha az alan bulduğu bu bölgede yine etkili olamadı. Savunma konusunda da kötü bir görüntü veren Siyah Beyazlılar, özellikle savunmanın sağ tarafında alarm halindeydi. Bruma’yı bir türlü durduramayan Beşiktaş savunması, bunun sonucu olarak Portekizliden bir de gol yedi. Son olarak Beşiktaş’ın eksi hanesine duran top savunmasını da eklemekte fayda var. Hemen hemen bütün duran toplarda rakibine kafa vurduran Beşiktaş savunması, ilk golde de Eren’i altı pas içinde bomboş bırakmıştı.
Yapılan değişikliklerin ve Galatasaray’ın psikolojik olarak geri çekilmesinin de etkisiyle ikinci yarıda etkili bir Beşiktaş izledik. Oyunu rakip yarı alana yıkan ve özellikle Talisca’nın dikine oynama isteğiyle pozisyonlar da bulan Kara Kartal, 73’te gelen duran top golüyle umutlandı. Gelen golün de etkisiyle baskıyı arttıran Beşiktaş, 78’te ise Cenk’le skora dengeyi getirdi. Bu golde hakkını teslim etmemiz gereken bir diğer isim de Tosic’ti. Sırp futbolcu, tabir-i caizse hayatının pasını verdi bu pozisyonda. Beraberliğin ardından daha da fazla geriye çekilen Galatasaray savunması karşısında galibiyet golünü bulamadı Siyah Beyazlı ekip. Maç boyunca istikrarlı bir şekilde top ezen Quaresma, son dakikalarda da girdiği iki pozisyonda hatalı tercihler yapınca taraflar sahadan 1’er puanla ayrıldı.
Maçın İçinden-Galatasaray
İlk dakikadan itibaren ev sahibi ekip önde baskı uygulayarak Galatasaray’ın topa sahip olmasının ve geriden oyun kurmasının önüne geçmeye çalıştı. Dakikalar henüz sadece 8’i gösterirken, sezonun flaş golcüsü Eren, köşe vuruşunda hem adam hem de alan paylaşımında hata yapan Beşiktaş savunmasına cezayı kesen isim oldu.
Tempolu başlayan maçın hızını gol de kesmedi. İki takıma da gidip geldiği anlar olan bir maçtı. İlk yarıda Beşiktaş’ın hücumlarına özellikle sol kanattan Bruma’nın ileriye taşıdığı toplarla cevap vermeye çalışan Galatasaray’da, Chedjou’nun geriden oyun kurma kabiliyeti ve Tolga’nın hareketli oyunu, rakibin ön alan baskısını kıran ve oyuna denge getiren farkı yarattı. Orta sahada büyük sorumluluk alan Tolga sürekli boşa çıkarak takım arkadaşları baskı yediğinde bir pas seçeneği olarak belirdi. Selçuk’un da iyi bir gününde olması ve Sneijder’in dahi defansif koşular yapmasıyla Galatasaray, rakibinin en güçlü bölgesi olarak gösterilen orta sahayı, ilk yarı itibariyle elinde tutabildi.
Beşiktaş’ın önde basması zaman zaman takım boyunun uzamasına neden oldu. 44. dakikada kompaktlığını yitiren Beşiktaş’ın, orta saha ile defans hattı arasında oluşan boşluğa topu hızla süren Bruma, ortalığı birbirine katarak farkı ikiye çıkaran golü kaydetti.
İkinci yarı Aboubakar ve Talisca’nın hareketli futbolu Galatasaray savunmasını ilk yarıda hiç olmadığı kadar zorladı. Oğuzhan’ın yerine oyuna dahil olan Talisca’nın daha çok ceza alanını zorlayan bir yapıda olması yükü stoperlerin üzerine bindirdi. Baskısını arttıran ev sahibi Galatasaray’ı geriye iterek Sarı Kırmızılılar’ın alan paylaşımındaki disiplinini bozdu. İkinci yarıda Selçuk’un uzaktan şutu ve sonrasındaki köşe atışı, farkın artabileceği fırsatlardı ancak değerlendirilemedi.
Beşiktaş’ın maçtaki ilk golü de tıpkı Galatasaray’ınki gibi duran toptan geldi. Adam paylaşımın yapılan hataya, pozisyona tepki vermekte geciken Chedjou da eklenince fark bire indi. Golden sonra sarsıntıya giren Galatasaray savunması, yalnızca 5 dakika sonra kalesindeki ikinci gole engel olamadı. Gol anında Chedjou pozisyonunu kaybederek, Hakan ise adamını kaçırarak Beşiktaş’ın işini kolaylaştırdı. İkinci yarıda ileride top tutamayan Galatasaray maçı daha fazla kendi yarı alanında kabul etmek durumunda kaldı. Bu durumun savunmayı bunaltırken, hatalara da davetiye çıkardı.
Nefes kesen son dakikada, maç Josue’nin pozisyonunda Galatasay’a gelirken, Q7 ile de Beşiktaş’a gitti. Josue’nin kararsızlığı Galatasaray’ın golüne mani olurken, saniyeler sonra diğer kalede Beşiktaş’ın galibiyetini Muslera önledi.
Maçın En İyisi-Beşiktaş
Talisca. İkinci yarıda Oğuzhan’ın yerine oyuna girmesinin ardından maçın adeta kaderini değiştiren isimlerden biri oldu. İlk yarıda özellikle rakip yarı alanda etkisiz kalan Beşiktaş hücum hattına ikinci yarıda hareketlilik getiren Brezilyalı yıldız, sürekli ceza sahasını zorladı ve maçın da en iyi isimlerinden biri oldu.
Ayrıca Tosic’e de bir parantez açmakta fayda var. Stoperde gösterdiği performansla bu sezonun sürprizlerinden olan Sırp futbolcu, bu akşamda defansif aksiyonlarında oldukça başarılıydı.
Maçın En İyisi-Galatasaray
İlk yarıdaki oyunu ve attığı jeneriklik golü dolayısıyla Galatasaray adına maçın en iyisi olarak Bruma’yı gösteriyorum. Ancak özellikle ilk yarıdaki oyunuyla Tolga da sezon başından beri sergilediği yüksek performansından kesitler sundu. 50 isabetli pas ile yine takımın en çok pas yapan oyuncusu olma geleneğini sürdürdü.
Maçın En Kötüsü-Beşiktaş
Gökhan Gönül’ün kötü bir gece geçirdiğini söyleyebiliriz. Özellikle ilk yarıda Bruma karşısında fazlasıyla silik bir görüntü sergiledi milli futbolcu. Ne hücum ne savunma anlamında takımına bir şey katamayan Gökhan, Beşiktaş adına maçın en kötülerinden biriydi.
Maçın En Kötüsü-Galatasaray
İkinci yarıdaki kötü futbol takımın tamamının eseriydi. Ancak özellikle yediği çalımlar dolayısıyla Sabri taraftarın tepkisini çekmeyi sürdürdü. Bunda o kanadı daha fazla kullanmayı tercih eden Beşiktaş’ın da payı vardı.
Son Söz
Hataların derbisi oldu diyebilirim. İki takımın savunması da yanlışlarının bedelini ödedi. Sabri-Cavanda değişikliğinin gecikmesi Beşiktaş’ın sıklıkla kullandığı Galatasaray’ın sağ kanadını zayıflattı. Yasin’in daha önce oyundan alınması ve yerine Josue veya Sinan Gümüş’ün konulması, hem ikinci yarı işlemeyen kontra atakları canlandırabilir hem de topu ileride tutmayı kolaylaştırabilirdi.
Talisca ve Aboudakar’ın hareketli oyunuyla sürekli ceza alanını zorlamaları, Galatasaray savunmasının dengesini alt üst ederek geri dönüşü mümkün kıldı.
Sonuç olarak kimsenin memnun kalmadığı bir derbi oldu. İlk yarı atılan gollerle galibiyet için umutlanan Galatasaray taraftarı, ikinci devrede yenilen gollerle hayal kırıklığına uğrarken; geri dönüşünü üçüncü golle taçlandıramayan Beşiktaş cephesi de sahadan buruk ayrıldı.
Yazarlar: Hasan Taşkıran (Beşiktaş) ve Kerem Bartan (Galatasaray)