Beşiktaş Analizi | Beşiktaş 3-1 Fenerbahçe

Spor Toto Süper Lig’in 23. haftası kritik bir derbiye sahne oldu. Şampiyonluk yarışına tutunmak için belki de son şansı bu maç olan Beşiktaş, evinde bir diğer şampiyonluk adayını ağırladı ve maçtan 3-1’lik galibiyetle ayrıldı. Beşiktaş bu galibiyetle zirve yarışına daha sıkı tutunurken, Fenerbahçe de aldığı mağlubiyetle 4. sıraya geriledi.

Maçı iş ortağımız InStat’ın verileriyle inceleyeceğiz.

Ortalama Pozisyonlar

Beşiktaşlı oyuncuların ortalama pozisyonları üzerinden yorum yapmanın çok doğru olacağını düşünmüyorum. Zira maç içinde hem formasyon değişti, hem de oyuncular birden fazla pozisyonda oynadı. Ev sahibi ekipte konuşulması gereken tek istisna ise Quaresma. İleride tekrardan Quaresma’dan bahsedeceğim için burada fazla yer ayırmak istemiyorum ancak Portekizli’nin belki de kariyer maçı oldu. Attığı 2 golden bağımsız olarak takımının hücumdaki en etkili ismi olan Q7, özellikle topsuz oyunda adeta modern bir kanat oyuncusu gibi oynadı, sağ kanada kendini hapsetmedi ve bu sayede hem kendi etkinliği arttı, hem de sağ çizgide daha çok alan bulan Gökhan Gönül’ün.

Fenerbahçe tarafına baktığımızda ise oyuncular sahada göründüğü kadar geriye yaslanmış gibi gözükmüyor. Ancak bu, maçın ilk 20-25 dakikasındaki oyundan kaynaklı. Maçın ilk bölümünde önde pozisyon alan ve stoperlerin pas kanallarını kapatan Fenerbahçe, bu bölümden sonra ise Beşiktaş’ın 4-4-2’ye dönüp oyununu değiştirmesine karşılık veremedi ve tamamen geriye çekilmek zorunda kaldı. Böyle olunca maçın geri kalanı da zaten Fenerbahçe yarı sahasında oynandı. Maçın ilk 30 dakikasında sol bek oynayan İsmail(6)’in ve son 60 dakikasında sağ bek oynayan Şener(19)’in ortalama pozisyonlarına bakılınca bu ayrımın farkına daha da rahat varılabiliyor.

Kaybedilen/Geri Kazanılan Toplar

Bu tablo da bize maçın ikiye bölünüp incelenmesi gerektiğini gösteriyor. Maça önde pozisyon alarak başlayan ve savunmayla orta saha arasındaki bağlantıyı kesip savunmacıları uzun oynamaya zorlayan Fenerbahçe, ilk yarıda kaybettiği 32 topun 5’ini rakip yarı sahada kazanmış. Kazanılan bu topların çoğu ise Beşiktaş tandeminin Vida-Tosic ikilisinden oluştuğu ilk 25 dakikada geldi. Yerden paslarla savunmadan çıkmak isteyen Beşiktaş’ın, stoperde topu kullanabilecek bir oyuncusu olmayınca doğal olarak pas hataları ve uzun top denemeleri geldi. Maçın ikinci bölümü ise Şenol Güneş’in bu sorunu görmesi ve 25. dakikadan sonra 4-4-2’ye dönüp Medel’i stopere çekmesiyle başladı. Geriden topu kullanan Medel, isabetli paslarıyla oyunu kurdu, Beşiktaş’ı öne itti ve maçın da gizli kahramanı oldu. Takımın da 4-4-2’ye döndükten 10-15 dakika sonra yeni formasyona alışmasıyla birlikte Beşiktaş baskısı iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı. Maçın geri kalanında da bu baskıdan bir an olsun vazgeçmeyen Beşiktaş, ikinci yarıda rakip yarı sahada tam 9 top kazanmış.

Fenerbahçe’nin önde pozisyon aldığı anlardan biri. Topu kullanan Tosic’e, diğer stoper Vida haricinde pas opsiyonu tanınmamış. Havadan oynamak yerine yerden pas vermek isteyen Tosic ise hata yaparak topu Mehmet Topal’a atıyor.

Topu kapan Mehmet Topal, Fernandao’nun koşu yaptığı iki stoper arasındaki büyük boşluğa doğru pas atıyor.

Topal’ın pas şiddetini iyi ayarlayamaması sebebiyle Beşiktaş stoperleri Fernandao’ya yetişmeyi başarıyor. Ancak yine de çerçeveyi gören Fernandao’nun şutu az farkla auta gitti.

Kırılma Anları

Fenerbahçe’nin doğru oynadığı ve golü de bulduğu ilk 25 dakikadan bahsettik. Buradan sonrasında ise ilk kırılma anı yaşandı Şenol Güneş senaryoyu tamamen tersine çevirdi. Oyuna geç müdahele etmesi ve özellikle lig maçlarına odaklanamamasıyla sezon başından beri haklı olarak eleştirilen Hoca, bu maçta ise tam tersi bir görüntü sergiledi ve sezon başından beri belki de ilk defa bir maçı hamleleriyle çevirdi. Başlangıç planının işlemediğini gören Güneş, 25. dakikada formasyonu değiştirerek 4-4-2’ye döndü. Özellikle Medel’in stopere geçmesi takımın çehresini değiştirirken, Babel’in de forvete geçmesiyle uzun toplardaki hava hakimiyeti arttı Beşiktaş’ın. İkinci yarıda da son derece doğru değişiklikler yapan Şenol Güneş, özellikle Negredo’yu fazla geç kalmadan oyuna aldı, İspanyol futbolcunun da oyun zekası ve pasör özelliğiyle ön taraftaki akıcılık ve Beşiktaş baskısı daha da arttı. Tabelaya da doğrudan etki etmeyi başaran Negredo, 2 asistle galibiyette büyük rol oynadı. Şenol Güneş’le ilgili kafamdaki tek soru işareti ise bu maçta yaptıklarını sezon sonuna kadar sürdürüp sürdüremeyeceği. Şenol Hoca’nın artık tamamen lige mi odaklandığını, yoksa sadece Aykut Kocaman karşısında rüştünü ispat etmek istediği için mi bu kadar agresif ve esnek davrandığını zaman gösterecek. Ayrıca bu durum Beşiktaş’ın şampiyonluk ihtimalini de belirleyecek.

Maçın bir diğer kırılma anı ise şüphesiz bu pozisyondu. Maç 1-1’ken ve Beşiktaş adeta tek kale oynarken Fabri’nin hatalı çıkışı sonucu Şener’in orta sahadan gönderdiği şutu Medel son anda çıkartmıştı. Bu pozisyon gol olsaydı hem Beşiktaş takımının, hem de taraftarın direnci kırılabilir ve maç daha farklı bir sonuçla bitebilirdi.

Vida’nın Golü

Quaresma’nın korneri hızlı kullanması istemeden de olsa golün gelmesini sağlıyor. Kornerin erken kullanılması sebebiyle ceza sahasına giremeyen Vida, kısa başlanması sayesinde koşusunu sürdürüyor. Bu pozisyon ayrıca Türk takımlarının neden duran top savunması zaafiyeti olduğunu da bize gösteriyor zira Gökhan’ın orta açtığı noktada 3, topa yakın ise 7 Fenerbahçeli oyuncu var ancak herkes topa odaklı ve Vida’ya önlem alınmamış.

Geriden gelen Vida, 3 Fenerbahçeli oyuncunun içinden kafayı vurup golü atıyor.

Alvaro Negredo

Negredo özellikle gol sayısının düşük olması sebebiyle eleştiriliyor ancak Beşiktaş takımına çok şey kattığı ortada. Forma bulduğu her maçta oyunun hücum yönüne ciddi katkı veren, gerek topsuz koşularla alan açarak, gerekse paslarıyla takım arkadaşlarına pozisyon hazırlayan Negredo bu maçta emeklerinin karşılığını tabelada da gördü. Oyuna girdikten sonra takımının gol yollarındaki etkinliğini arttıran Negredo, 30 dakikaya 2 asist sığdırarak galibiyette büyük rol oynadı.

Negredo’nun 2. goldeki asistine özellikle değinmek istiyorum zira bu bir forvet pası değil bir on numara pası. Burada topla buluşan çoğu forvet basit olanı tercih eder ve Babel’e pas atıp savunma arkasına koşu zorlar. Negredo ise daha zor ancak daha etkili olacak yolu seçiyor ve Quaresma’ya şahane bir pas atıyor.

Gary Medel

Maçın kilit oyuncularından biri de Gary Medel’di. İşin hem savunma, hem de hücum yönünde takımına katkı sağlayan Şilili, 6 pas arası yaptı ve tam 16 sahipsiz top kazandı.

Pas haritasında da görüldüğü gibi geriden topu çıkartan oyuncu da oldu Medel. Tüm bunları yaparken %96’lık pas isabet yüzdesiyle oynamayı da başaran Şilili, aynı zamanda 2. golün başlangıcındaki uzun pası atan isimdi.

*Beşiktaş’ın 2. Golü

Ricardo Quaresma

Medel ve Negredo’dan bahsettik ancak Quaresma’nın performansı bu iki oyuncunun da önüne geçti. Beşiktaş’taki 5. sezonunu geçiren Quaresma’nın Siyah Beyazlı forma altındaki en iyi maçını oynadığını dahi söyleyebilirim.Attığı 2 golden bağımsız olarak takımının hücumdaki en etkili ismi olan Portekizli, 11 dripling yaptı, 5 kilit pas attı ve belki de en önemlisi sadece 10 ortayla maçı tamamladı. Modern bir kanat oyuncusu gibi oynayan ve sağ kanada kendini hapsetmeyen Q7, hem toplu hem topsuz koşularıyla ceza sahası içinde de oldukça etkili oldu.

Quaresma’nın modern bir oyun oynaması Gökhan’ın da hücum etkinliğini oldukça arttırdı. Gökhan’ın Beşiktaş’a geldiğinden beri Fenerbahçe’deki hücum katkısını verememesinin sebebi açıkçası Quaresma’ydı. Hem top ayağındayken, hem de topsuz oyunda sağ çizgiyi asla terketmeyen Quaresma yüzünden Gökhan’da bindirdiğinde alan bulamıyor ve hücumdaki melekelerini tam anlamıyla sergileyemiyordu. Bu maçta ise bambaşka bir görüntü sergileyen Portekizli sayesinde Gönül’ün de hücum katkısı oldukça yüksekti. Ayrıca Beşiktaş’ın en güçlü pas bağlantısı da tabloda görülüğü üzere Q7-GG bağlantısı oldu.