Spor Toto Süper Lig’in 26. haftası büyük maçlara sahne oldu. Lider Galatasaray’ın Fenerbahçe deplasmanında 2 puan bırakmasının ardından zirveyle arasındaki puan farkını indirmek isteyen iki takım karşı karşıya geldi. Ev sahibi Başakşehir Elia’nın tek golüyle kazanırken Beşiktaş şampiyonluk yarışında büyük darbe aldı.
Maçı iş ortağımız InStat’ın verileriyle inceleyeceğiz.
Ortalama Pozisyonlar
Maça etkili başlayan taraf Başakşehir oldu. Stoperlerini orta saha çizgisine kadar çıkartan ve oyunu tamamen rakip yarı sahaya bırakan Başakşehir, topu kaptırdığı anda yaptığı şok presle de Beşiktaş’a oyunu soğutma ve momentumu ele geçirme şansını vermedi. Golü bulduktan sonraysa topu bırakıp rakibini geride karşılayan Avcı’nın öğrencileri, sahayı elinden geldiğince daraltarak kendi ceza sahası çevresini savundu ve son 30 dakikayı da 10 kişi oynamasına rağmen rakibine neredeyse pozisyon vermeden maçı tamamladı.
Başakşehir’in yüksek savunma performansı ve alan daraltma becerisi rakamlara da yansıdı. Maç boyunca 68 kez pas arası yapan Başakşehir, ayrıca rakibine ceza sahası içinden sadece 4 şut atma imkanı verdi ki bu 4 şutun hiç biri de kaleyi bulmadı.
*Beşiktaş’ın Şut Haritası
Maç boyunca 13 şut çeken Siyah Beyazlılar’ın bu şutlarından sadece 2’si rakip kaleyi bulmuş. Ayrıca kaleyi bulan bu iki topta yaklaşık 24-25 metreden yapılan denemeler.
Beşiktaş
Beşiktaş’sa rakibinin ilk 30 dakikadaki oyununa hiç bir şekilde karşılık veremedi. Başakşehir’in Fenerbahçe maçında yaşadığının bir benzerini ilk 30 dakikada yaşayan Siyah Beyazlılar yoğun baskıya rağmen pasla çıkmaya çalışınca çokça top kaybetti ve sürklase oldu. Bunda ise en büyük etmen orta sahadaki sayısal eksiklik ve topu ileri taşıyabilecek oyuncu sayısının azlığıydı. Kağıt üstünde iki takımda 3 orta sahayla maça başladı ancak Talisca’nın takım oyununa herhangi bir şekilde katkı vermeyen ve sadece gol atmaya odaklı oyun tarzı Beşiktaş’ı orta sahada eksik bıraktı. Beşiktaş’ın merkezdeki diğer 4 oyuncusundan da ne Tosic, ne de Atiba takımı baskıdan çıkartabilecek meziyetlere sahip değil. Geriye kalan isimlerden Medel’e de Başakşehir top aldırmayınca takımı baskıdan çıkartma işi tamamen Tolgay’ın omuzlarına kaldı. Ancak o da Başakşehir baskısına karşı tek başına bu yükü kaldırmakta zorlanınca ilk 30 dakikadaki oyun ortaya çıktı.
*Tolgay’ın 49 pasının sadece 10’u öne doğru
*Başakşehir’in gol öncesi Tolgay’a yaptığı baskı
*Başakşehir’in Atiba’ya Baskısı
Pas Bağlantıları
Başakşehir’in Medel’i kitlediğinden biraz önce bahsetmiştim. Bu da Beşiktaş’ı Tosic üzerinden topu öne aktarmaya yönlendirdi. Ancak Başakşehir Medel’e yaptığı baskıyı Tolgay’a da yapınca Beşiktaş ilk 30 dakikada topu Tosic’le ileri taşımak zorunda kaldı. Tosic’in de ayağının kötü ve oyun zekasının daha da kötü olduğunu düşünürsek ortaya çıkan sonuç şaşırtıcı olmadı. Bu durum Beşiktaş’ın pas bağlantı haritasına da yansıdı. Fabri-Tosic-Medel 3’lüsü arasındaki güçlü pas bağlantısı dikkat çekici. Buradaki sıkıntıysa bu bağlantıların neredeyse tamamen tek yönlü olmaları. Tosic, Medel ve Fabri’yle toplamda 35 kez pas alışverişinde bulunmuş ancak bunların 25’inde pası alan taraf olmuş.
İlk yarım saatin ardından Başakşehir’in de savunma ağırlıklı oyuna dönmesiyle topun hakimiyetini ele geçiren Beşiktaş’ın maçın geri kalanındaki oyunuysa takımın şampiyonluk yarışında neden geride kaldığının özeti gibiydi. Ligin ilk yarısında da kapanan takımları kanat ortalarıyla açmaya çalışan ve bu sebeple çok sık puan kaybeden Beşiktaş’ın bu zaafı özellikle Malatya, Akhisar ve Kayserispor maçlarında ortaya çıkmıştı. Bu maçta da benzer bir strateji izleyen Beşiktaş, aldığı mağlubiyetle şampiyonluk yarışında ağır bir darbe aldı.
Verimsizlik
Başakşehir’in oyun planı özellikle topla oynama grafiğine yansımış durumda. İlk yarım saat oyunu tamamen rakip yarı sahaya yıkan ve topu kaptırdığı anda yaptığı gegenpressingle geri kazanan ev sahibi, 28. dakikada gelen golden sonraysa stratejisini tamamen değiştirdi ve savunmaya geçti. İlk yarım saatte %61 topa sahip olan Başakşehir, geri kalan 60 dakikalık periyottaysa yalnızca %30’la topa hakim oldu.
Beşiktaş’ın verimsiz oyunu da aynı şekilde rakamlara yansıdı. Maç boyunca %60, ikinci yarıdaysa %73 oranında topa hakim olan Beşiktaş, toplamda 32 kere de rakibine kaptırmadan 20 saniyenin üzerinde topa hakim oldu. Beşiktaş’ın topa bu kadar hakim olmasına rağmen pozisyon dahi bulmakta zorlanmasının sırları ise ikinci tabloda saklı. Maç boyunca 571 pas yapan Beşiktaş’ın bu paslarının 411’i yana ve geriye(%72). Bu da Beşiktaş’ın rakip savunmada boşluk bulmakta zorlandığını ve boşluk bulamadığı için topu sürekli çevirdiğini gösteriyor. Beşiktaş’ın asıl sorunuysa top çevirmesi değil, topu yavaş çevirmesiydi. Zira sadece Türkiye’de değil dünya genelinde de büyük takıma karşı skoru korumak isteyen takımlar kapanıyor ve büyük takımlar da sık sık top çeviriyor. Bu büyük takımlar arasındaki farkı belirleyen faktörse tempo oluyor. Çünkü top çevrildikçe rakip savunma ve orta saha bloğu da topun bulunduğu yere doğru kayıyor ve topa sahip olan takımın temposuyla doğru orantılı olarak rakip savunmada açık bulma ihtimali de artıyor. Beşiktaş’ın da maçtaki asıl sorunu buydu. Konuk ekip sürekli topa hakim oldu ve top çevirdi ancak orta sahada tek bir yaratıcı oyuncuyla oynayınca tempoyu yükseltemedi ve ne savunma arkasında boşluk bulabildi, ne de pozisyona girebildi. Hal böyle olunca da Beşiktaş modası geçmiş kanat ortaları ve uzaktan şutlarla gol aradı. Maç boyunca ceza sahası içinden sadece 4 şut çekebilen Siyah Beyazlılar ayrıca 30 orta yaptı.
*Beşiktaş’ın Şut Haritası
*Başakşehir’in Kalabalık Savunma Bloğu
Beşiktaş’ın Çıkış Yolu
Açıkçası Beşiktaş’ın kapanan savunmaları bu şekilde açamayacağı ligin ilk yarısında ortaya çıkmıştı. Özellikle Akhisar, Malatyaspor gibi iyi savunma yapan takımlara karşı orta rakamları 40’lara dayanmasına rağmen Beşiktaş gol atmakta güçlük çekiyor ve puan kayıpları yaşıyordu. Ligin ikinci yarısıyla birlikteyse ortalarla çözüme gidilemeyeceği görüldü ve takımın oyun planında değişikliğe gidildi. Daha modern bir futbol oynayan takım sonuca da daha rahat gitmeye başladı. Ancak savunma kalitesi nispeten yüksek takımlar karşısında yine zaman zaman sıkıntı yaşayan takım refleks olarak yine orta açmaya yöneldi. Özellikle Konyaspor, Gençlerbirliği maçının bir bölümü ve bu maçta gördük bunu.
Beşiktaş’ın doğru oyununa rağmen hala sıkıntı yaşamasının sebebininse Şenol Hoca’nın orta saha tercihlerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Sezon başından beri naçizane her yazımda belirttiğim durum, Beşiktaş’ın orta sahada tek yaratıcı oyuncuyla oynaması ve bunun da modern bir oyun oynamaya büyük engel teşkil etmesi. Maçların ekserisine Atiba-Tolgay(Oğuzhan)-Talisca üçlüsüyle başlayan Siyah Beyazlılar’ın bu üçlü arasında merkezden topu etkili kullanabilecek tek bir oyuncusu bulunuyor. Dolayısıyla Başakşehir örneğinde olduğu gibi rakibini merkezden delemeyen Beşiktaş kanatlara yöneliyor. Bunun ise kısa vadedeki tek çözümü maçlara Tolgay-Oğuzhan orta sahasıyla başlamak gibi. Tolgay’ın değişen oyunundan ve oyunu geriden kuran bir 6 numaraya evrilmesinden de daha önce sıklıkla bahsetmiştim. Bunun üstüne birde rakiplerin kendi ceza sahası çevresinde kalabalıklaşıp savunma yaptığını eklersek Tolgay’ın 6 numarada oynaması Beşiktaş savunması açısından da çok fazla problem teşkil etmeyecektir. Dolayısıyla Tolgay’ın yanında Atiba yerine Oğuzhan’la oynamak takımın hücum gücünü oldukça yükseltecektir. Bu sayede Beşiktaş’ın kapanan takımlara karşı daha az sorun yaşayacağını ve orta yapmaktan başka alternatiflerle de sonuca gidebileceğini düşünüyorum. Ayrıca biraz önce bahsettiğim pas temposunu yükseltmek konusunda da Tolgay-Oğuzhan ikilisi çok daha mahir bir ikili.