Bu yazı önümüzdeki haziran Fransa’da on beşincisi düzenlenecek olan Avrupa Futbol Şampiyonası’nın tarihini bulacağınız bir yazı dizisinin ilkidir.
Avrupa’da Bir Şampiyona Fikri
İlk kez Fransa Futbol Federasyonu genel sekreteri Henri Delaunay tarafından 1927 yılında ortaya atılan Avrupa’da bir futbol şampiyonası fikri, dönemin futbol çevreleri tarafından ilgi ile karşılansa da Avrupa’nın o dönemki siyasi durumu ve Avrupa’daki futbol organizasyonlarının bir araya geldiği birleştirici çatı bir kurum bulunmayışından o yıllarda uygulamaya geçirilemedi. 1954 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde UEFA’nın kurulmasının ardından yeniden gündeme gelen şampiyona fikri için ilk somut adımlar, 1956’da atılmaya başlandı. Şampiyona için düzenlenen oylamada İngiltere tıpkı 30 yıl önce dünya kupası oylamasında olduğu gibi olumsuz görüş bildirdi. Batı Almanya, İtalya ve Hollanda’nın da aralarında bulunduğu 7 üye daha olumsuz oy kullanırken 29 üyenin çoğunluğunun oyu şampiyona lehineydi. Günümüzden farklı olarak şampiyonaya katılacak takımlar belirlenmek için gruplu sistem değil, çift maçlı bir eliminasyon sistemi uygulanacaktı. Avrupa Futbol Şampiyonası’nın fikir babası Henri Delaunay, 1955 yılında hayatını kaybetti ve 1958 yılında ilk eliminasyon maçları düzenlenen turnuvayı göremedi. Ancak komite, şampiyonanın fikir babasını unutmamış ve kupaya Henri Delaunay’nun ismi verilmişti.
1960 – Avrupa Uluslar Kupası
Turnuvada maçalara ev sahipliği yapacak ülke önceden belirlenmemişti. Son sekiz dahil maçlar ev sahibi-deplasman şeklinde oynanacak ve son dörde kalan takımlardan biri şimdilerin Final-Four’u gibi oynanacak son maçalara ev sahipliği yapacaktı. Turnuvaya o yıl içlerinde A milli takımımızın da yer aldığı 17 takım katıldı ancak on altılı bir eleme mümkün olacağından iki takımın bir ön eleme oynamasına karar verildi. Elemelerde ilk maç İsveç’teki Dünya Kupası finalinden 3 ay sonra 28 Eylül 1958’de Sovyetlerle Macaristan arasında, Moskova’da Merkez Lenin Stadyumu’nda (Luzhniki Stadı) 100.000 seyirci önünde oynandı. Maçın henüz 4. dakikasında ev sahibi Anatoli Ilyin’in golüyle 1-0 öne geçerken dakikalar 32’yi gösterdiğinde skor 3-0’dı. Rövanş maçında da Dinamo Kiev’in orta sahası Yuri Voinov’un golüyle 1-0 kazanan Sovyetler iki maçın sonunda toplamda 4-1’le çeyrek finale yükselen taraf oluyordu.Elemelere katılım sayısı 17 olunca Çekoslovakya ile İrlanda arasında bir ön eleme maçı oynanmasına karar verildi.
İlk maçı Dublin’de 2-0 kazanan İrlandalılar deplasmana tur için avantajlı gitseler de 4-0 gibi net bir skorla şampiyonaya veda ettiler. Son 16’da ya da daha doğru bir ifadeyle ilk 16’da A milli takımımızın rakibi tarihimizde yeşil sahalarda en çok karşı karşıya geldiğimiz Romanya idi. Bükreş’te oynanan ilk maçta ikinci yarıda yediğimiz 3 golle sahadan 3-0 mağlup ayrılan milli takımımız için tur umudu artık mucizelere kalmıştı. 26 Nisan 1959’da Mithatpaşa Stadı’nda oynanan rövanş maçında ilki penaltıdan Lefter Küçükandonyanis’le bulduğumuz 2 gol yetersiz kalıyordu. Fransa-Yunanistan eşleşmesinde ise ilk maçta sonradan finale ev sahipliği yapacak Parc de Princes’de 1958 Dünya Kupası’nın gol kralı ve bir kupada en fazla gol atma rekorunu (13 gol) hala elinde bulunduran Just Fontaine ve arkadaşları 7-1 kazanıyordu. Atina’da 1-1 sona eren rövanş mücadelesinin ardından son dünya üçüncüsü de çeyrek finale adını yazdırdı.
Portekiz-Doğu Almanya eşleşmesinde iki maçta Almanya’da 2-0, içerde 3-2 galip gelen Portekiz, Avusturya-Norveç arasındaki mücadeleden 5-2 galip çıkan Avusturya, Polonya’yı 7-2 ile geçen İspanya, Danimarka’ya 7-3’le üstünlük kuran Çekoslovakya ve Bulgaristan’ı 3-1 ile geçen Yugoslavya’nın da dahil olmasıyla çeyrek final şekilleniyordu.
Çeyrek finale gelindiğinde Sovyetler-İspanya eşleşmesinde İspanya’nın ‘Kanlı Diktatörü General Franco’ Simon Kuper’in ”Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” mottosunu selamlarcasına siyasi nedenlerle İspanyol milli takımının Sovyetlere gitmesini reddediyordu. İspanya İç Savaşı’nda Sovyetlerin Cumhuriyetçileri desteklemesini gerekçe gösteren Franco, İspanya’nın turnuvadan çekildiğini duyurdu. Fransa-Avusturya eşleşmesinde içerde 5-2, deplasmanda 4-2 kazanan Fransa ilk yarı finalist oldu. İlk maçı Lisbon’da 2-1 kaybeden Yugoslavya, Belgrad’da 5-1 galip gelerek Portekiz-Yugoslavya eşleşmesinin turlayan tarafı olmuştu.
Milli takımımızı eleyerek çeyrek finale çıkan Romanya, Çekoslovakya’ya 2-0 ve 3-0 kaybederek tura veda etti. Çekoslovakya’nın da katılmasıyla son dört şekillenmişti. Fransa ve Sovyetler, Yugoslavya, Çekoslovakya üçlüsünün oluşturduğu ‘Doğu Bloğu’ Fransa’da oynanacak şampiyonaya katılmaya hak kazanan takımlardı.
Fransa’da Düzenlenen Dörtlü Final
Turnuvada Dörtlü-Final için Marsilya’nın Stade Velodrome ve başkent Paris’teki Parc de Prince stadlarının ev sahipliği yapmasına karar verilmişti. İlk maç ev sahibi Fransa ile Yugoslavya arasında oynandı. Ev sahibi 1958 Dünya Kupası’nın gol kralı Just Fontaine’den yoksun çıktığı maçta 1-0 öne geçti ancak skoru koruyamadı. 1-1’den sonra skoru önce 3-1, ardından 4-2’ye taşısalarda Yugoslavya sahadan 5-4’lük galibiyetle ayrıldı. Aynı saatlerde başkentte oynanan karşılaşmayı ise Sovyetler zorlanmadan kazanarak finalde Yugoslavya’nın rakibi oldu.
10 Temmuz günü Parc de Prince’de 17.966 kişinin önünde oynanan maçta Galiç’le öne geçen Yugoslavya soyunma odasına 1-0 önde girsede ikinci yarının başında skor dengelendi. İlerleyen dakikalarda kalesinde devleşen Yashin, takımını uzatmalara taşıdı. Uzatmalarda Ponedelnik’in kafa golü turnuvanın ilk kazananını Sovyetler Birliği olarak tayin ediyordu. Üçüncülük maçında da 2-0 kaybeden Fransa, evinde dördüncü oldu.
Eleme maçlarından başlayıp Dörtlü-Final’de devam ettirdiği performansıyla Sovyet Kaleci Lev Yashin, hiç şüphesiz turnuvanın en unutulmazlardan biri oldu.