İtalyan takımları kalelerini canı pahasına koruyan savunmacılarıyla ön plana çıkar, Almanlar dişlinin çarkları gibi sistem futbolcuları yetiştirir. Afrika atletik futbolcularıyla, Güney Amerika imal ettiği futbol sanatçılarıyla meşhurdur… Bu genellemelerden biraz özele inersek ise karşımıza “Nerede, ne zaman ve nasıl gol atılır?” sorularını ustalıkla cevaplayan Atletico Madridli forvetler çıkar!
Eğer takımınız en çok gol atan futbolcusunu sattıktan sonra geceleri rahatça uyuyabiliyorsanız Atletico Madrid taraftarısınız demektir. Çünkü bu kulüp forvet sirkülasyonunu adeta bir gelenek haline getirmiş durumda.
Takımın golcüsü leblebi gibi golleri dizdikten sonra büyük bir bedelle ayrılır Atletico’dan. Hafif bir burukluk vardır kulüpte ama gelen para büyüktür. Giden golcünün ardından önce soğuk bir su içilir sonra da zaten listelenmiş ve defalarca izlenmiş forvet listesinden takım için en doğru oyuncu bulunur. Bu oyuncu satılan oyuncudan gelen paranın bir miktarıyla transfer edilir.
Yeni golcümüz golleri sıralamaya, ceza sahasında sinek görse kaleye sokmaya başlar sonra daha zengin kulüplerin ilgisini çeker. Paratoner gibi çeker üzerine transfer tekliflerini ve büyük kârla satılır. Hafif bir burukluk vardır kulüpte ama gelen para çok büyüktür. Sonra soğuk bir su içilir ve… Devamını biliyorsunuz.
Atletico Madrid’in forvet geleneğinin parçası olmuş golcülerden bahsedeceğiz.
Kiko Narváez
La Liga’daki Real Madrid & Barcelona ambargosuna 10 şampiyonlukla en çok diş gösterebilen Atletico Madrid’in bu ambargoya 2013-14’ten önce kafa tutabildiği sezona gidiyoruz. 1995-96 sezonu Atletico Madrid taraftarları için önemli çünkü şampiyonluğun yanında Kral Kupası’nın da kazanıldığı unutulmaz bir sezon onlar için.
Sezonu dubleyle kapatan Atletico’da Kiko; Simeone ve Penev’le birlikte dikkat çeken oyuncuların başında geliyordu. Unutulmaz sezondan sonra Atletico için işler iyi gitmedi. 2000 yılında küme düşen takımdan ayrılmayan Kiko toplamda 225 maçta 48 gol atmıştır. Atletico küme düştükten sonra ise La Liga 2’de hiç gol atamamıştır. Onu ilginç kılan detaylardan biri de 1.89’luk uzun boyuna rağmen hava hakimiyetinin iyi olmamasıdır. Ayrıca Kiko; Torres ve Güiza’nın gol attıktan sonra yaptığı okçu hareketinin de mimarıdır.
Lyuboslav Penev
1995-96 sezonuna Kiko’yla birlikte damga vuran Bulgar golcü Atletico’nun o sezon duble yapmasının mimarlarından biridir. Bulgar futbolunda devrim yapan Dimitar Penev’in yeğeni olan Lubo Penev 1 sezon giydiği Atletico Madrid formasıyla 37 maçta 16 gol atmıştır.
1994 yılında bir idmanda yumurtalıklarına gelen top nedeniyle doktora görünmüş ve o bölgede tümör olduğu tespit edilmiştir. Önce kanseri yenen Penev 1995-96 sezonunda da bütün İspanya’yı yenerek Atletico Madrid ile şampiyon olmuştur.
Christian Vieri
Zor gollerin adamı Vieri de Atletico Madrid forması giymiş müthiş forvetler kervanının bir üyesidir. Kriketi, futboldan daha çok sevdiğini açıklamasına rağmen golün her türlüsünü atan İtalyan forvet yalnızca 1 sezon giydiği Atletico Madrid formasıyla La Liga’ya damga vurmuştur. La Liga’da 24 maçta 24 gol atarak maç başına 1 gol ortalamasıyla çılgın atan Vieri, o sezon UEFA Kupası’nda oynadığı 7 maçta da 5 gol atarak sezona damgasını vurdu. 17 milyon €’ya geldiği Atletico’dan 28 milyon € bedelle Lazio’ya transfer oldu.
Vieri’nin Atletico Madrid formasıyla PAOK’a attığı gol hiç şüphe yok ki UEFA Kupası’nın unutulmazları arasındadır.
Jimmy Floyd Hasselbaink
1994-95 sezonu öncesi Sami Hyypiä’yı deneyip beğenmeyen Samsunspor bu olaydan 4-5 ay sonra da Hasselbaink’i dener ve beğenmez. Samsunspor teknik direktörü Multescu’nun süzgecinden geçmeyi başaramayan bu iki kişi de sonrasında büyük futbolcular olacaktır.
Atletico Madrid’in küme düştüğü için unutmak istediği 1999-00 sezonunda hatırlanması gereken şeylerden biri Hasselbaink’tir. O sezon 34 maçta attığı 24 golle Atletico’nun attığı toplam golün yarısına imzasını atan Hasselbaink UEFA Kupası’nda 7 maçta attığı 7 gol ve Kral Kupası’nda da 1 maçta attığı 1 golle müthiş bir performans sergilemiştir. Onun müthiş performansı 17 milyon € bedelle geldiği Atletico’yu ligde tutmaya yetmese de o kendi yolunu bulmuş ve 22,5 milyon € bedelle Chelsea’ye transfer olmuştur.
Futbolu bıraktıktan sonra “Beşiktaş ve Galatasaray beni çok kez istedi ancak gitmedim. Bunun için pişmanım.” diyen Hasselbaink attığı gollerden sonra sevincini, ellerini silah gibi yapıp ateş ederek gösteriyordu. Hasselbaink’in Şampiyonlar Ligi’nde Chelsea formasıyla Beşiktaş’a 2 el ateş ettiğini hatırlatmakta da fayda var.
Hasselbaink’le alakalı en ilginç anı ise Alpay Özalan’dan gelir. Alpay, İngiltere’ye transfer olduğunda bir maça çıkarken arkadan birisi kafasına vurur ve “N’aber lan?” der. Alpay dönüp karşısında Hasselbaink’i görünce şaşırır ve “Sen Türkçe biliyor musun?” der. Hasselbaink cevap verir: “Çat pat biliyor ben; benim arkadaşlar Türk!”
Fernando Torres
Futbola çok küçük yaşlarda ağabeyi ile başlayan Torres taraftarı olduğu Atletico Madrid altyapısına girecek ve yıllar içerisinde Atletico’nun unutulmazları arasında kendine yer bulacaktır. Tıpkı Raul gibi çok küçük yaşta A Takıma alındığı için El Niño yani Çocuk lakabıyla anılır. Hedefi bellidir: Atletico’nun Raul’u olmak! 19 yaşında kaptanlığa kadar yükseldiği Atletico Madrid’in 105 golle yakın tarihteki en golcü oyuncusudur.
7 sezon Atletico Madrid forması giydikten sonra 36 milyon € bedelle Liverpool’un yolunu tuttu. Liverpool’da 4 senede 142 maçta attığı 81 golle ve yaptığı 20 asistle Premier Lig’e damga vurdu. Sonrasında 58 milyon € gibi rekor bir bedelle onu Atletico günlerinden beri isteyen Ancelotti’nin takımına, Chelsea’ye transfer oldu. İlk maçını Liverpool’a karşı oynadı ve 1-0 kaybettiler. Chelsea’de ligde 110 maçta 20 gol atan Torres; Liverpool ve Atletico günlerinin çok uzağındaydı. 2 yıllığına Milan’a kiralandı. Milan 1 sezon sonra bonservisini 3 milyon €’ya aldı Torres’in ancak Milan macerası da hiç iyi geçmedi. 10 maç formasını giydiği Milan’da yalnızca 1 gol atabildi. Bir zamanlar Atletico ve Liverpool formasıyla Avrupa’ya damga vuran Torres’in kendini tekrar bulması gerekiyordu ve gidebileceği en iyi yere yani yuvasına döndü. Atletico önce kiraladı sonra da bonservisini aldı Torres’in. Dönüşü güzel oldu. 69 maçta 29 gol kaydetti. Halen de Atletico Madrid forması giymekte… Atletico’nun Raul’u oldu mu bilmiyorum ama Atletico’nun çocuğu Fernando Torres olduğu kesin.
Sergio Kun Agüero
Maradona’nın damadı olan Agüero, 18 yaşında 22 milyon € gibi rekor bir bedelle geldi Atletico’ya. Paranın ve yaşın baskısından olsa gerek ilk sezonu iyi geçmedi. Torres, Liverpool’a gittikten sonra Atletico’daki yerini sabitledi ve Forlan’la da çok iyi bir ikili oldu. Atletico formasıyla toplamda 233 maçta 103 gol 46 asist yaparak istatistikleri altüst etti ve 38 milyon € bedelle Manchester City’nin yolunu tuttu. Atletico Madrid ve Real Madrid başkanları arasında yapılan centilmenlik anlaşması olmasa belki de Real’in yolunu tutacaktı Agüero. Atletico 18 yaşında yatırım yaptığı Agüero’dan da kâr etmeyi başardı yani…
Özellikle futbol oyunlarında üçgene basıp ara pasını atarsanız gerisini Agüero halleder zaten.
Diego Forlan
Babası ve dedesi eski futbolcu olan Forlan gençlik yıllarında tenis oynamıştır. Sonrasında aile geleneğini devam ettirip futbolcu olan Forlan, Torres’in ayrılmasından sonra Atletico’nun tutunduğu dal olmuştur. 21 milyon € bedelle transfer olduğu Atletico’da Agüero ile birlikte iyi bir ikili olmuş, 2010 yılında kazanılan Avrupa Ligi’nde takımı sırtlamıştır. Toplamda 203 maçta 97 gol ve 33 asistle Atletico formasının unutulmazları arasında girmiştir Uruguaylı golcü.
Forlan, Atletico’nun kağıt üzerinde kâr edemediği ender forvet oyuncularından biri olmuş ve 5 milyon € bedelle Inter’in yolunu tutmuştur. Adı yıllarca Beşiktaş ve Galatasaray ile anılsa da iki kulübümüze de yar olmadı Uruguaylı futbol sanatçısı.
Radamel Falcao
Agüero, Manchester City’e gittikten sonra kulüp tarihinin rekor transfer bedeliyle 40 milyon €’ya Atletico Madrid’e transfer olan Falcao beklentilerin üstüne çıkmayı başardı ve Atletico’nun Avrupa Ligi’ni kazanmasında büyük rol oynadı. 2 yıl üst üste farklı takımlarla Avrupa Ligi’ni kazanan ilk futbolcu oldu. Sonrasında Süper Kupa maçında Chelsea’yi hat-trick yaparak dağıttı.
Ceza sahasında gördüğü her şeyi kaleye sokabilen Falcao, Atletico Madrid formasıyla 91 maçta 70 gol 9 asistle oynadı ve buradan 43 milyon € (60 milyon € diyen kaynaklar da var.) bedelle Monaco’nun yolunu tuttu oradan Manchester United’a sonra da Chelsea’ye kiralandı.
Beklentileri karşılayamadıktan sonra Monaco’ya geri döndü ve Monaco’da golleri sıralamaya devam ediyor Kolombiyalı gol makinesi.
Diego Costa
Futbola 16 yaşında sokak futbolu oynayarak başlayan Diego Costa, Atletico Madrid’e geldikten sonra Braga, Celta Vigo ve Albacete’ye kiralanarak İber yarımadasının Evliya Çelebi’sine dönmüş sonrasında Real Valladolid’in yolunu tutmuş buradaki kısa macerasından sonra da Atletico’ya dönmüştür. Real Vallecano’ya kiralanıp burada sivrilince Falcao’nun satılmasından sonra Atletico’da forvet geleneğini sürdürecek isim olmuştur. Takımı sırtlayan Diego Costa, 2014’te ligde yıllar sonra şampiyon olup Barcelona & Real Madrid hegemonyasına son veren Atletico’nun en önemli oyuncularından biridir. Sezonun en iyi takımı olan Atletico Madrid ayrıca Şampiyonlar Ligi’nde de final oynamıştır.
Atletico Madrid kariyerinde 134 maçta 64 gol atıp 22 asist yapan Costa için Brezilya ve İspanya milli takımları çarpışmış ve Costa da kararını İspanya’dan yana kullanmıştır. Müthiş sezonun ardından 38 milyon € bedelle, takım arkadaşları Filipe Luis ve kiralık Courtois’yla birlikte Chelsea’nin yolunu tutan Diego’dan Atletico 36,5 milyon € kâr etmeyi başarmıştır. 2018 yılının Ocak ayında tekrar Atletico’ya dönecek. Kaldığı yerden devam edebilecek mi, işte bunu zaman gösterecek.
Diego Costa 2011 yılında Beşiktaş’a transfer olmak üzereyken sakatlandığından dolayı transferin gerçekleşmediğini açıklayarak ciğerlerde bir miktar yanmaya da sebep olmuştu.
Mario Mandzukic
Diego Costa’nın boşluğunu doldurmak isteyen Atletico Madrid, Bayern Münih’ten 22 milyon € bedelle Mario Mandzukic’i kadrosuna katar. Hırvat golcü 43 maçta 20 gol 5 asistle Griezmann’ın ardından takımın en golcü ismidir. Şampiyonlar Ligi’nde 10 maçta attığı 5 golle de takımına katkı sağlamıştır. Sezon sonunda 21 milyon € bedelle Juventus’un yolunu tutar.
İlginç bir tesadüftür ki Bayern, Atletico ve Juventus da Şampiyonlar Ligi finalini kaybetmelerinin ardından transfer etmiştir Mandzukic’i.
David Villa
Barcelona’dan 5 milyon € bedelle transfer olduğu Atletico Madrid’in 2013-14 sezonunda şampiyon olmasında katkı sağlayan isimlerden biriydi David Villa. Ligde 36 maçta 13 gol 5 asistle oynadı. Şampiyonlar Ligi’nde tabelaya etki edemese de Atletico Madrid için unutulmaz olan bu sezonda pay sahibiydi.
Antoine Griezmann
Babası Almanya, annesi Portekiz kökenli olan Fransız futbolcu Real Sociedad formasıyla parladıktan sonra serbest kalma maddesi olan 30 milyon €’luk bedelle Atletico Madrid’in yolunu tuttu. Atletico’da 256 maçta 133 gol 50 asistle rüzgar gibi esti.
2011’de Barcelona’yı, 2014’te Tottenham’ı, 2015’te PSG’yi reddettiğini söyleyen Griezmann ayrıca 2013 yılında Arsenal’e transfer olmayı çok istediğini ama transferin gerçekleşmediğini açıklamıştı.
7 numaralı ve uzun kollu forma giymesinin nedenini Beckham’ın idolü olmasıyla açıklayan Griezmann’ın imzası haline gelen gol sevinci ise ünlü rapçi Drake’in Hotline Bling adlı şarkısının klibindeki hareketlerden geliyor.
Griezmann bol sıfırlı bir bedelle Atletico’dan ayrılacak ancak yazının başında da dediğim gibi Atletico taraftarları rahatça uyuyabilir çünkü yerini doldurmak için çoktan çalışmalara başlanmıştır. Yerine gelecek isim Griezmann kadar iyi dans eder mi bilmiyorum ama Atletico Madrid’in forvetler konusundaki başarısı düşünülünce onun kadar tabela yapacaktır.
BONUS: Raúl González
“Hangi Raul?” dediğinizi duyar gibiyim. Bahsettiğimiz Raul “o” Raul hani Real Madrid efsanesi olan… 1990 yılında Atletico Madrid altyapısında top koşturan Raul ve ailesi fanatik Atletico Madrid taraftarlarıdır. Raul’ün Real Madrid’e gitmesinin sebebi ise hem efsane hem de arıza olan Atletico başkanı Jesus Gil’dir.
Jesus Gil, Atletico’yu şirketleştiren ve büyüten efsane bir başkandır. Vicente Calderon’dan sonra kulüp tarihine doğrudan etki etmiştir. 17 yıllık başkanlığında 39 teknik direktöre yol veren bu isim bu olayı da şu efsane cümleyle özetler: “Benim için teknik direktör kovmak bira içmek gibidir. Senede 20 kere yapabilirim. Eğer gerekiyorsa 100 kere de yaparım.”
Jesus Gil’in çok masraflı olduğu için altyapıyı kapatmasıyla Raul de en yakın kulübün, Real Madrid’in yolunu tutar ve orada efsane olur.
Griezmann sonrası forvet geleneğini kim sürdürecek bilmiyoruz ama emin olduğumuz tek şey bu forvet geleneğinin Atletico Madrid’in genlerinde mevcut olduğu.