Analiz | Türkiye 0-3 İtalya

Euro 2020’nin açılış maçında Türkiye, Roma Olimpiyat Stadı’nda İtalya ile karşı karşıya geldi. İtalyanlar, maç genelinde baskın bir performans göstererek sahadan 3-0’lık galibiyetle ayrıldı.

Bu karşılaşmayı global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılım ile birlikte analiz edeceğim.

Kadrolar & ortalama pozisyonlar

A Milli takımımızda Şenol Güneş, hedef maçlarda kullandığı oyuncu grubuyla sahadaydı. Savunma dörtlüsünün önünde Okay, Ozan ve Yusuf görev alırken kenarlarda ise Hakan Çalhanoğlu ve Kenan Karaman görev yaptı. Birazdan daha detaylı değineceğim üzere Şenol Güneş, Fransa maçlarında ve diğer hedef maçlarda olduğu gibi sağ kenardaki Kenan Karaman’a savunmada özel görevler verdi.

İtalya ise Roberto Mancini döneminde ana düzeni haline gelen 4-3-3 dizilimiyle sahadaydı. Verratti’nin yokluğunda Locatelli’ye görev veren Mancini, hücumun sağ kenarında ise Chiesa yerine Berardi’yi tercih etti.

Türkiye’nin ana planı & savunma kurgusu

Türkiye, topa sahip olma oyunu oynayan rakibine karşı oldukça reaktif bir planla maça başladı. Savunma anlamında ele alırsak, ilk 30 dakikalık dilimde Türkiye’nin planına uygun bir performans ortaya koyduğunu söyleyebiliriz.

Şenol Güneş, İtalya’yı orta blokta ve 4-4-2 düzeninde karşıladı. İtalyan stoperlere baskı yapmamayı tercih eden Güneş, rakibin derine gelen orta saha oyuncuları olan Locatelli-Jorginho ikilisine gölge markaj uyguladı. Yukarıdaki görüntüde de Ozan’ın prese destek olmak için ileri çıktığını ve Türkiye’nin rakip pivot ikilisiyle bire bir eşleştiğini görüyoruz. Fakat İtalya’nın oyun kurulum düzeniyle birlikte inceleyince, bu yaklaşımın çok iyi sonuçlar verdiğini söyleyemeyiz. Zira Mancini, ilk yarıda Florenzi’yi bir 3. stoper gibi görevlendirdi ve oyun kurulumunda da en geride üçlü bir hat oluşturdu. Locatelli de Jorginho’nun yanına gelince ortaya “3-2” şeklinde bir oyun kurulum düzeni çıktı. Ozan da Yusuf’a rakibi karşılarken destek olmaya geldi fakat bu sefer de Okay Yokuşlu derinde yalnız kaldı ve İtalyanlar bu bölgede daha rahat boşluklar buldu. Teknik kapasitesi yüksek Jorginho-Locatelli ile millilerimizin bu karşılama düzenini zorlanmadan ekarte ettiler.

Şenol Güneş, bu maçta Kenan Karaman’dan İtalya’nın hücumcu sol beki Spinazzola’yı sürekli takip etmesini istedi. İtalyanlar, Spinazzola-Insigne ikilisi ile sol kenarı oldukça etkili kullanan bir takım olunca bu yaklaşımın en azından ilk 30 dakikada iyi işlediğini söyleyebiliriz. Fakat birazdan daha detaylı değineceğim üzere bu düzenin bizden götürdükleri de oldu.

Ayrıca Türkiye, ilk 30 dakikada kenar sıkıştırmalarını katı bir şekilde uygulayarak rakibin etkinliğini kenarlarda sınırlamaya çalıştı. İtalyanların diyagonal paslara sıkça başvurarak kanatlarda bire bir kalmak istediklerini de hesaba katınca bu anlayış kağıt üzerinde mantıklıydı. Fakat Türkiye, maç genelinde bunları istikrarlı bir şekilde savunamadı, İtalyanlar da bu şekilde pozisyonlar yakalayıp goller buldular.

Türkiye’nin etkisiz hücum performansı

Biraz da iyimser yaklaşırsak Türkiye’nin en azından ilk 30 dakikada iyi bir savunma performansı gösterdiğini söyleyebiliriz. Fakat Kırmızı-Beyazlılar, maçın hiçbir bölümünde hücum tehdidi oluşturamadı. %37 oranında topa sahip olan milliler, rakip kaleyi yalnızca 3 kez yoklarken bunların hiçbirinde isabet sağlayamadı. Ayrıca Türkiye, İtalya ceza sahasında 11 kez topla buluşurken bu sayı İtalya’da ise 31’di.

Kenan Karaman da savunmadaki görevleri nedeniyle neredeyse bir sağ kanat bek gibi oynayınca Burak Yılmaz’ın en uçta çok yalnız kaldığını gördük. Savunma çizgisini oldukça derinde kuran Türkiye, rakip kaleden de bir hayli uzaklaşmıştı. Bundan ötürü, maç boyu tek hücum şansımız gibi görünen geçiş hücumu fırsatlarını da değerlendiremedik. Türkiye, İtalyanların agresif presi karşısında oyunu derinden başlatmakta fazlasıyla zorlandı ve uzun toplar dışında hiçbir varlık gösteremedi. Örneğin yukarıdaki pozisyonda Kırmızı-Beyazlılar, Uğurcan’ın uzun pasında rakip presini kırıyor fakat ileride Burak Yılmaz dışında tek bir hızlı hücum alternatifi bulamıyor.

Uğurcan Çakır, 90 dakika sonunda 21 kez hatalı pas yaparken Türkiye’nin en çok topla buluşan isimleri Uğurcan, Merih ve Çağlar oldu. Burak Yılmaz yalnızca 22 kez topla buluşabildi. Rakip yarı sahasında İtalya’nın pas isabet oranı %80 olurken Türkiye ise %57’de kaldı.

İtalya’nın hücum planı

Topa daha fazla sahip olduğu anlarda sahaya 3-2-5 şeklinde dizilen İtalya, oyunun yönünü değiştiren etkili pasları ve sağ kenarda Berardi-Barella ikilisinin hareketliliğiyle baskın bir hücum performansı gösterdi. Sağ bek Florenzi, ilk yarıda çok fazla atağa katılmazken Berardi o kenarda oyunu genişleten oyuncu oldu. Inter’deki gibi “yarım kanat” rolünü uygulayan Barella ise hareketliliğiyle ve zaman zaman da Bernardi ile yer değiştirmesiyle Türkiye savunmasını bir hayli zorladı. Her ne kadar Şenol Güneş buna önlem almaya çalışsa da, Locatelli-Jorginho ikilisinin diyagonal paslarıyla kenar oyuncularını birçok kez 1v1 bırakan İtalya, bu şekilde birçok fırsat yakaladı.

Maçın 17. dakikasına ait olan bu görüntüde sol kenardan gelişen etkili bir İtalya hücumu görüyoruz. Kenan Karaman, yukarıda bahsettiğim üzere bir kanat bek oyuncusu gibi Spinazzola’yı takip ediyor ve o bölgede bir 2’ye 2 eşleşme meydana çıkıyor. Devamında verkaç yapan Insigne, Zeki Çelik’ten sıyrılıyor; Okay ise önce Berardi’ye doğru hareketlenince İtalyanlar net bir şans yakalıyor.

İtalya’nın ilk golüne ait olan bu görüntüde de hücumun yine sol kenardan başladığını görüyoruz. İtalyanlar, hızlı paslaşmalarla oyunun yönünü değiştiriyorlar ve sağ çizgideki Berardi, Umut Meraş ile bire bir kalıyor.

İtalya’nın ön alan presi

İtalyanların maçı bu denli tek taraflı bir hale getiren yönü de uyguladıkları agresif ön alan presiydi. Maç başından beri bu prensiplerinden ödün vermeyen ve ön alan presini istikrarlı bir şekilde uygulayan İtalyanlar, Türkiye’ye uzun top harici bir alternatif bırakmadı.

Yukarıdaki görüntüde olduğu gibi İtalyanların etkili pres kurgusunun temelinde bire bir eşleşmeler yatıyordu. İtalya, özellikle Çağlar Söyüncü’nün topla buluşmasını engelledi ve Merih Demiral’ın veya beklerimizin oyunu başlatmasını istedi. Örneğin Berardi, zaman zaman biraz daha merkeze yakın konumlandı ve Umut Meraş topla buluşunca ona baskıya giderek uzun topa zorladı. Orta sahada Okay Yokuşlu’ya da bire bir markaj uyguladılar ve merkezdeki pas opsiyonlarımızı sınırlandırdılar.

İtalya’nın üçüncü golünde pres kurgusundaki düzenlerini net bir şekilde gördük. Bire bir eşleşmeler göze çarpıyor ve Berardi, Çağlar’a yakın görünmesine rağmen Umut’u da kontrol ediyor. Uğurcan da topu oraya göndermek isteyince, Berardi rahatça pası kesiyor. İtalyanların bire bir eşleşmelere dayanan bu pres kurgusu, Türkiye’yi neredeyse tamamen etkisizleştirdi. Uzun toptan başka bir çözüm üretemeyen Kırmızı-Beyazlılar, bu şekilde de rakip presi yalnızca birkaç kez aşabildiler, onları da etkili geçiş hücumlarına döndüremediler. İtalyanların agresif ön alan presinin yol açtıklarını istatistikler üzerinden okumak da mümkün. Uğurcan Çakır, 90 dakika sonunda 21 kez hatalı pas yaparken Türkiye’nin en çok topla buluşan diğer isimleri Merih ve Çağlar oldu. Burak Yılmaz yalnızca 22 kez topla buluşabildi. Rakip yarı sahada İtalya’nın pas isabet oranı %80 olurken Türkiye ise %57’de kaldı.

İkinci yarı & sonuç

Hücumdaki sorunun farkında olan Şenol Güneş, Yusuf Yazıcı’yı oyundan aldı ve ikinci devreye Cengiz Ünder hamlesiyle başladı. Mancini ise Florenzi yerine Di Lorenzo’yu sahaya sürdü ve ikinci devrede iki bekini de istikrarlı bir şekilde hücuma yolladı. Kağıt üzerinde bu, Türkiye’nin daha fazla boşluk bulması anlamına gelebilirdi fakat işler o şekilde gelişmedi. Kırmızı-Beyazlılar, İtalyanların ön alan presi karşısında zorlanmaya devam etti. Sağ kenardaki Cengiz, birkaç pozisyonda bireysel çabasıyla bir şeyler üretmeye çalışsa da yeterli olmadı. İtalya’nın presi karşısında en çok zorlanan oyuncularımız da Okay Yokuşlu ve Ozan Tufan oldu, ikili toplamda 71 kez topla buluşabilirken Jorginho ise tek başına 93 kez topla buluştu. Bu iki ismi de 64. dakikada oyundan alan Şenol Güneş, Kaan Ayhan ve İrfan Can Kahveci’yi sahaya sürdü. İkinci yarıda art arda yenilen gollerin ardından git gide oyundan düşen Türkiye, maçın geri kalanında da hiçbir direnç gösteremedi.

Ayrıca ikinci yarının bir bölümünde Türkiye, Hakan Çalhanoğlu’nu sol kenara attı ve Kenan Karaman’ı merkeze yakın görevlendirerek 4-4-2 şeklinde sahaya dizildi. Bu hamle, rakip ceza sahasında çoğalmak ve ikili forvet koşularıyla geçiş fırsatları yakalamak adına mantıklı görünüyor gibiydi fakat sahaya yansıması bu şekilde olmadı. Şenol Güneş, değişiklikleriyle dizilişi değiştirse de bu hamleler oyuna bir çeşitlilik getirmekten çok uzaktı.

Millileriz, Galler ve İsviçre’nin berabere kalmasının ardından önemli bir şans yakalamış oldu. Kırmızı-Beyazlılar, ikinci sınavını Çarşamba günü Galler karşısında verecek.

Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.

Kaynak: Maçkolik & WhoScored