Norveçli teknik adam Ole Gunnar Solskjaer’in göreve gelmesiyle harikalar yaratan Manchester United, UEFA Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında İspanyol devi Barcelona’yı evinde konuk etti. Katalan ekibi deplasmanda Luke Shaw’un topu kendi ağlarına göndermesiyle sahadan 1-0’lık galibiyetle ayrılarak rövanş öncesi büyük avantaj sağladı.
Ortalama pozisyonlar
Manchester United maça 3-5-2 dizilişi ile başlarken Barcelona ise Messi’nin serbest olarak oynadığı ve daha çok merkeze yaklaştığı bir 4-3-3 dizilişi ile sahadaydı. Maçın ilerleyen bölümlerinde Barcelona oyunu kontrol altına alıp daha çok topa sahip olmak için Coutinho ve Arthur yerine Sergi Roberto ve Vidal’i oyuna aldı. Bu değişikliklerle birlikte 4-4-2 dizilişi ile maçı tamamlayan deplasman ekibi erken bulduğu gol avantajını kullanarak sahadan galibiyetle ayrıldı. Ev sahibi ekip ise ilk hamlesini özellikle hücumda yeterli verimliliği alamadığı Lukaku’nun yerine Martial’i alarak yaptı. Ole Gunnar Solsjkaer maçın son bölümlerinde Lingard ve Andres Pereira değişikliklerine ek olarak Pogba’yı hücum oyuncularına daha yakın bir şekilde konumlandırarak takımını hareketlendirmek istese de başarılı olamadı.
Genel istatistik
Şut ve topla oynama istatistiklerimize baktığımızda rakip ceza alanında maç boyunca etkili olamayan Manchester United takımının şansını uzaktan şutlarla denediğini fakat bu şutların hiçbirinde isabet sağlayamadığını görüyoruz. Çekilen şutların ortalama kaleye uzaklık istatistikleri ise bu durumu net bir şekilde ortaya koyuyor. Ev sahibi takımın 22.5 metre,deplasman ekibinin de 16.3 metre ortalamaya sahip olduğunu görüyoruz. Barcelona’nın rakibine göre çok daha az sayıda şut çekmesine karşın çektiği 5 şutun 4’ünün ceza sahası içinden olması aslında hücumda çok daha etkili olduğunun bir göstergesi. Sadece 1 ciddi gol pozisyonu bulunan ev sahibi takım, rakibini tehdit etmekte zorlandı. Özellikle maçın ilk 15 ve son 30 dakikalık bölümünde topa çok yüksek oranlarda sahip olarak oyunu kontrol altında tutmayı başaran Katalan ekibi rakibinin direncini kırmayı başardı. Maç boyu da ortalama %59 ile topla oynayan Barcelona oyununu kabul ettirmeyi başardı.
Bir Barcelona klasiği
1-0’lık bölüme kadar %88’lik bir topla oynama yüzdesine sahip olan Katalan ekibinin attığı gol birçok açıdan önemliydi. Gol öncesi uzun bir süre topu kaybetmeden kısa paslarla rakibini uyutan Barcelona oyunun yönünü sürekli değiştirerek Manchester United savunma bloğunu bozmaya çalıştı.
Barcelona’nın attığı gol öncesi pas akış şemasına baktığımızda özellikle bek oyuncularının çizgiye yakın konumlanarak oyunu genişletme konusundaki katkısını ve Coutinho ile Rakitic’in sol iç ve sağ iç koridorunda pas istasyonu olarak Barcelona’nın topa sahip olma oyununda önemli bir parça olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz.
Uzun bir süre topu rakip sahada dolaştırdıktan sonra Messi’nin ani savunma arkasına koşusunu Busquest güzel bir pasla değerlendiriyor.
Messi’nin savunma arkasına koşu yaptığını gören Suarez ise pas atılır atılmaz çapraz koşuya başlıyor.
İnanılmaz bir çevre kontrolüne sahip olan Messi’nin yeteneği ve Suarez’in yaptığı doğru koşu birleşince de Barcelona 1-0 öne geçiyor. Rakip ceza alanında fazla kişi olmaktan daha çok yapılan doğru koşular ve bu koşular sonucu doğru pozisyonlar almanın önemini bu golde de görüyoruz.
Manchester United savunma ve hücum planları
Barcelona maçın genelinde topa sahip olarak oyunu kontrol etse de Manchester United belli bölümlerde baskısını hissettirdi. Peki bu bölümlerde yaptığı doğru şeyler nelerdi ? Hangi noktalarda eksik kaldı ? Şimdi onlara değineceğim.
İlk göze çarpan şey Manchester United’ın etkili 3.bölge baskısı. Rakip yarı alanda çok yoğun bir baskı yapan Manchester United takımı yüksek enerjisi ile birlikte rakibini uzun topa zorladı. Bu uzun topları da savunma oyuncularının başarısıyla geri kazanan ev sahibi ekip oyunun hakimiyetini almayı başardı. Bu durumu aşağıda paylaştığım görsellerden de net bir şekilde görebilirsiniz.
Görsellere ek olarak Manchester United’ın kazandığı 49 sahipsiz topun 23’ünün rakip yarı sahada olması hücum sürekliliğinin sağlamasında kritik bir noktaydı.
İkinci yarının ilk 15 dakikası baskısını arttıran Manchester United bu dakikalarda %57 ile maçtaki en yüksek topa sahip olma yüzdesini yakaladı. Peki Barcelona bu baskıyı kırıp nasıl topa sahip olma yüzdesini %69’lara çıkarttı ?
Valverde hamlesi
Maçın 66.Dakikasında yaptığı iki değişiklikle oyunun hakimiyetini tamamen alan Valverde,Manchester United baskısını kırmayı başardı. Coutinho ve Arthur yerine Vidal ve Roberto’yu alan ispanyol hoca orta saha enerjisini yükseltirken Vidal ve Roberto’nun pas istasyonlarına katılımı ile oyunun hakimiyetini tamamen almayı başardı.
Vidal ve Roberto’nun pas istasyonu olarak Manchester United baskısını kırmasına ek olarak aşağıdaki görselde Barcelona takımının savunmadan sağ çizgide kurulan üçgenlerle rakip yarı sahaya geçmesi ders niteliğinde.
Ev sahibi ekip hücumlarını kanatlardan yaptığı ortalarla geliştirmeyi tercih etti. Sıklıkla kendi sağ kanadını kullanan Manchester United tecrübeli kanat oyuncusu Ashley Young’ı kullanmak istedi.
Pas istatistiklerine baktığımızda ise Manchester United’ın 22 orta yaptığını fakat bunların sadece 2 tanesinde isabet sağlayabildiğini görüyoruz.
Yapılan 22 ortanın 10 tanesini Ashley Young ile gerçekleştiren Manchester United bunların hiçbirinde isabet sağlayamadı. Bu kötü orta performansına takımın yüksek toplarda etkili isimleri Lukaku ve Pogba’nın da ceza alanında çok az aksiyonda bulunması eklenince Manchester United hücum etkinliği oldukça azaldı.
Ev sahibi ekip adına belki de maçın en ciddi pozisyonu Rashford’ın yaptığı orta ile geldi. Zaten maç boyunca yapılan ortalarda yalnızca 2 isabet sağlayan ekip bu pozisyonu da kötü değerlendirince maçı golsüz bitirdi.
Sonuç
Savunma anlamında çok doğru işler yapan İngiliz ekibi Barcelona’nın hücum etkinliğini azaltmayı başardı. Maçın bazı bölümlerinde de rakibini baskı altına alıp oyunun kontrolünü almayı başaran ev sahibi takım gol pozisyonları üretmekte zorlanınca bu baskıyı avantaja çeviremedi. Sahadan 1-0 ‘lık yenilgiyle ayrılan Manchester United’ın şansı hala sürüyor fakat işlerinin çok daha zor olduğunu da söyleyebiliriz.