Şampiyonluğu büyük ölçüde garantileyen Manchester City, ilk dört mücadelesi veren Chelsea’yi Etihad Stadyumu’nda ağırladı. İki takım da hafta içi oynadıkları Şampiyonlar Ligi yarı final maçlarında sahadan gülerek ayrılan taraf olmuşlardı. İstanbul biletini alan iki İngiliz temsilcisi oynayacakları final maçının provasını bu hafta sonu yapmış oldu.
Bu karşılaşmayı global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılım ile birlikte analiz edeceğiz.
Ortalama pozisyonlar ve kadrolar
Pep Guardiola rakibine özel bir kadro ile maça başladı. Savunmayı Ake-Laporte-Dias hattından oluşturan İspanyol teknik adam onların önünde tek pivot olarak Rodri’yi tercih etti. Kanat bekleri pozisyonunda Cancelo ve Mendy oynarken merkez orta sahada Sterling ve Ferran Torres forma şansı buldu. En uçta ise ev sahibi Aguero ve Jesus ikilisi ile gol aradı.
Tuchel ise yine bu maça üçlü savunma ile çıkarken Rudiger, Christensen ve Azpilicueta ile geri hattı kurdu. Kante ve Gilmour çift pivot olarak görev alırken kanat bekleri James ve Marcos Alonso oldu. Forvet arkası olarak Ziyech ve Pulisic, en uçta ise Werner en önemli gol silahı olarak sahada yerini aldı.
Formasyonlar
Pep Guardiola, Chelsea’nin formasyonuna anti tez olarak üçlü savunmayı tercih etti. 3-5-2 şeklinde sahaya yayılan ev sahibi savunmada görselde olduğu gibi 5-3-2 kimi zaman ise 5-4-1 şekline büründü. Tuchel ise her zaman ki gibi 3-4-3 dizilişini tercih etti. Ortalama pozisyonlarda görüldüğü gibi Ziyech ve Pulusic genelde merkeze yakın pozisyon alırken kanatları Alman teknik adam kanat beklerine emanet etti.
Chelsea’nin rakibi karşılaması
Chelsea rakibini karşılarken öndeki üçlü hattı birebir stoperler ile eşleştirdi. Doğal olarak kanat bekleri de birbiri ile eşleşince doğal olarak üçlü merkez orta sahaya karşı Chelsea’nin iki orta sahasına sayısal üstünlük kurmuş oldu. Bunu önlemek için Rudiger sürekli ön libero gibi rakibin merkez orta sahaları ile eşleşti. Bu durum da görseldeki gibi Rudiger’in sürekli kendi doğal alanını terk etmesine neden oldu. Bu durum aşağıdaki görseldeki gibi top ev sahibindeyken sahanın her yerinde birebir eşleşmelerin olmasına neden oldu. Ön alanda yaratılan sayısal denge City’nin oyun kurmasına engel olurken savunmadaki birebir eşleşme hata riskini arttırdı. Bu konuyu birazdan daha detaylı işleyeceğiz.
Manchester City’nin rakibi karşılaması
Pep ise rakibini karşılarken üçüncü bölgede sayısal avantajı rakibine verip savunmada daha kalabalık kalmayı tercih etti. Rakibin süratli silahları bu kararda önemli etkendi. Daha çok rakibi karşılayıp çizgiye yönlendirmeyi tercih ettiler. Bu andan sonra kör noktada kalan ters kanattaki oyuncuları bırakıp dar alana yoğunlaşarak hem rakibin pasla çıkmasını engellemiş hem de geride sayısal üstünlüğü korumuş oldular.
İki takımın savunma arkası penetre çabaları
Rakip karşılamada Chelsea’nin birebir eşleşmeleri tercih etmesinin savunmada riski arttırdığına değinmiştik. Rudiger, Torres ile eşleşmek için sürekli savunma hattından ayrılıp ön alana gittiği anlarda rakip çift forvetine karşı savunmada Christensen ve Azpilicueta bire bir pozisyonda kaldı. Çoğunlukla alanlar organize şekilde daraltıldığından rakibe fazla şans verilmese de uzun toplarda ve anlık top kayıplarında geride tehlikeli anlar yaşandı. Yukarıda görüldüğü gibi Rudiger, iki ayrı pozisyonda da Torres ile birlikte orta hatta kalıyor. Atılan uzun paslarda Christiensen geniş alanda Jesus ile bire bir eşleşmek zorunda kalıyor. Bu durum yapılacak ufak bir hatada gol yeme riskini makisimize etti. Nitekim yukarıda gördüğümüz atakta da Christensen’in yaptığı anlık bir hatayla 1-0’a gelmişti. Bu durumdan dolayı Tuchel ikinci yarı başında Zouma’yı oyuna alarak savunma önlemini arttırmak istedi.
Guardiola maça rakibine özel planda çıkarken hücum planları da birbirine benzerlik gösterdi. İki takımda sahada genişlik yakalayıp üçlü savunma hattını bozmayı ve savunma arkasına atılan paslarla sonuca gitmeyi planladı. Gollerde bu şekilde geldi ancak bu futbol anlayışı Tuchel’in stratejisi olduğundan Pep bir anlamda rakibinin oyunu ile onu alt etmeye çalıştı. Maçta ev sahibi ekip 1,79 gol beklentisi üretirken rakiplerine 0,68 gol beklentisi ürettirdiler. Ancak sadece bu veriler üzerinden maçı değerlendirmek yanıltıcı olacaktır. Çünkü ev sahibinin kaçırdığı penaltı bu gol beklentisini çok yükseltti. Aynı şekilde Chelsea bazı çok tehlikeli ataklarını şut atamadan bitirdi.
Yukarıda da gördüğümüz gibi Ziyech ve Pulisic’in maç boyunca gezgin olarak oynaması rakip savunmanın dengesini bozdu. Tuchel’in meşhur altıgen sahalarında takımına defalarca tatbik ettirdiği diyagonal paslar için uygun koşullar yaratıp Werner ile savunma arkasına sarkmayı denediler.
Mendy’nin savunma zaafı
City yukarıda bahsettiğimiz gibi ön alanda rakibini karşılarken arkada sayısal üstünlüğünü korumayı başardı. Ancak ister istemez iki takımda kanat bekleriyle oynadığı için kanatlarda bire bir eşleşme oluştu. Bu noktada Mendy’nin gösterdiği performans maçın belirleyicisi oldu. James maç boyunca hem savunmada, hem de hücumda ezici üstünlük kurdu. Yukarıdaki pozisyonda görüldüğü gibi Pulisic, Ake’yi başka alana sürüklediğinde James rakibini geniş alanda yakaladı. Bu anlarda Mendy’e kabus olan 21 yaşındaki genç kanat oyuncusu maç boyunca bu alanı çok aktif şekilde kullandı. Chelsea ataklarının %40,2’lik kısmını bu taraftan yaparken hem kaydedilen 2 nizami gol, hem de ofsayt nedeniyle iptal olan diğer 2 gol bu alandan gerçekleşen ataklar sonucunda oluştu.
Pulisic, sonradan oyuna giren Hudson-Odoi ve James sürekli rotasyon içinde oldukları için savunmada Ake ve Mendy pozisyonlarını korumakta zorlandı. Yukarıda görüldüğü gibi bu alana geç koşular ile sızan Kante ve Werner ile konuk ekip tehlikeler yarattı. Duraklama dakikalarında gelen Marcos Alonso’nun golü de bu kurgu neticesinde geldi. İspanyol sol bek sağ tarafta gerçekleşen ataklarda sürekli ceza sahasına koşu attı. Alonso maçı 2 isabetli şut, 6’sı başarılı 8 ikili mücadele, 2 top kapma, 2 uzaklaştırma, 3 orta ve 1 şut pası ile tamamladı.
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.