Fenerbahçe, ligin 12. haftasında Malatyaspor’a konuk olduğu karşılaşmadan beraberlikle ayrılarak deplasmanlarda sıkıntı yaşamaya devam etti. Bu yazımda Fenerbahçe’nin özellikle son haftalardaki gol sıkıntısına, Fenerbahçeli oyuncuların tercihleri, konsanstrasyon-motivasyon konularına değineceğim.
Ortalama pozisyonlar
Hemen belirtmemde fayda var ki özellikle maç içerisinde Moses ve Tolga gibi pozisyon değişimi yapılan durumlarda ortalama pozisyonlar çok da sağlıklı bir veri vermiyor. Ancak genel açıdan bakacak olursak Serdar Aziz’in Zanka’ya göre ortalama olarak biraz daha önde topla buluştuğunu görüyoruz. Hasan Ali’nin, genel Fenerbahçe oyun yapısında beklerin önde pozisyonlanmasının aksine bu kaşılaşmada ortalama olarak orta sahada topla buluştuğunu görüyoruz. Maç içinde de hücumlara gerekli katkıyı yapmaması bu görüntü ile örtüşüyor. Gustavo, Emre ve Ozan da -ki Ozan bir süre ileri uçta oynadı, ancak çok fazla topla buluşamadığı için olsa gerek, ortalama pozisyonu Emre’nin hemen önünde çıkmış- orta sahada küçük bir üçgen oluşturmuşlar.
Malatyaspor’un ise çoğunlukla ortalama olarak ortasahada bir yığılma olduğu söylenebilir.
Genel
Fenerbahçe, bu sezon deplasmanda oyuna dominant olarak başlayamama serisine bu karşılaşmada da devam etti. Aslında topa sahip olmak anlamında bir sıkıntı yoktu. Maçın genelini %60 topa sahip olarak tamamladı Fenerbahçe. Aşağıdaki görselde dikkatimi çeken nokta; Fenerbahçe topa %60 oranında sahip olsa da rakip yarı sahaya girişi sayıları Malatyaspor’un %25 gibi bir oranla daha fazla. 3. bölgeye giriş sayıları iki takımın da eşit [37]. Malatyaspor da topa az sahip olmasına karşın 3. bölgeye girmeye çalıştılar, ancak ceza sahasına girişlerde Fenerbahçe’nin 20’ye 13 üstünlüğü bulunuyor.
Verilere baktığımda bir dikkatimi çeken nokta da ikili mücadeleler oldu. Özellikle75. dakikadan sonra Malatyaspor’un %65’e çıkan ikili mücadele kazanma oranı Fenerbahçe teknik ekibi için düşünülmesi gereken bir nokta olabilir diye düşünüyorum.
Verilerden çıkıp saha içinde neler olduğunu değerlendirmeye başlamadan hemen önce Fenerbahçe’nin bir çok noktada kendi lig ortalamasının altında bir maç oynadığını da söylemem gerekiyor.
Herşeyden önce topla birlikte gerçekleşen tüm aksiyonlar bazında [pas, şut, orta, ikili mücadele, topa müdahale vb.] ortalaması 922 iken geçtiğimiz 11 haftanın en düşük aksiyon sayısı ile, 726 ile bitirdi. Pas ortalaması 604 iken bu karşılaşmada 487’de kaldı, yine bu sezonki kendi en az 2. pas sayısını yapmış oldu. Galatasaray deplasmanında 397’de kalınmıştı. pas isabet oranında da %87 olan ortalama Malatyaspor karşısında %82’de kaldı. %53 ile ligin en yüksek ikili mücadele kazanma oranına sahip takımlardan olmasına karşı Fenerbahçe bu veride de %46’da kaldı.
Konsatrasyon-motivasyon-topun kıymeti
Herşeyden önce Fenerbahçe’nin kafa olarak maça iyi hazırlanmadığını düşünüyorum. Bunu söylememde de kendimce haklı mazeretlerim var. Maça iyi hazırlanmamaktan kastım iyi mücadele etmemek değil, belki de fazla motivasyon, fazla konsatre olmaktan doğabilecek basit, temel hatalar yaşandı bu karşılaşmada. Her karşılaşmada olabilecek hatalardan bağımsız olarak bu maçta basit hatalara çok daha sık rastladığım.
Aşağıdaki örnek pozisyon, rakip isteneceği gibi eksik yakalanmış, bu seviyede basit denebilecek bir pas hatası ile muhtemel bir tehlike oluşamadan sona eriyor.
Bir başka pozisyon da bu karşılaşmada çok da anlam veremediğim şekilde Alper potuk’a atılan uzun toplar oldu. [Vedat’a oynanamasını da çok anlamlı bulmuyorum, zira öyle bir oyun anlayışı içinde değil aslında Fenerbahçe. Zorda kalınırsa oynanabilir, ama bu durum da oyuncunun kolaya kaçmasına sebep olabilir] Serdar topu Hasan Ali’den alıyor, Zanka da topalmak üzere açılıyor, Gustavo’nun yaklaştığını görüyoruz, Altay her zaman için topun yönünün değiştirmek anlamında bir seçenek vs. Bunlar yerine topu Alper’e -5 metre kare etrafında hiç bir takım arkadaşı yok- 30 metre top şişirmek, “ben topun kıymetini çok bilmiyorum, top benden çıksın, bir çaresi bulunur elbet” demek anlamına geliyor benim için. Bir oyuncu üzerinden değerlendirme yapmayı, hedef göstermeyi sevmediğimi beni takip eden okurlar biliyordur, bu tarz örnekleri bir çok oyuncu için örneklendirebiliriz, ben temel bir mantaliteye dikkat çekmek istiyorum. Bunun dışında tabiki hocanın kafasındaki oyun yapısına uygun oyuncu profili diye bir gerçek mutlaka vardır.
Bu pozisyon bazında konuşmak gerekirse de artıları eksileri tartınca Serdar buradaki en güçlü alternatif olarak göze çarpıyor. Ancak ilk haftalarda yaptığı kritik hatalara rağmen Jailson’un [ideali değil kabul ediyorum, eldeki malzemeye göre değerlendirme yapmaya gayret ediyorum] Fenerbahçe’nin 1. bölgeden çıkarken ki pas oyununda olumlu bir katkısının olduğunu da düşünüyorum. Tabiki bu geriden pasla çıkma oyununda orta saha oyuncularının da hareketliliği, konumlanmaları önemli bir önem teşkil ediyor. Fuıtbolda hiçbir noktayı tek başına değerlendirmemek gerektiğine inanıyorum, mümkün olduğunca çevre etkenleri de işin içine katmak gerekiyor.
Bu karşılaşmada Fenerbahçe adına “topun değerini” bilmeyenlerden biri de kaleci Altay’dı. Özellikle akan oyunda kullandığı 14 topun 7’is hatalı, yani iki pastan birisi. Kaldı ki birkaç tanesi de gol olabilecek noktalara gelebilirdi.
Aşağıdaki pozisyon tüm bu paslardan birini temsil ediyor. Zanka topu Altay’a oynaması ile birlikte hızlıca açı yaratarak pas opsiyonu olmaya geliyor, aynı nokta da Serdar’ın da “zıpkın” gibi açılarak bir opsiyon daha oluşturması beklenebilir. Buna rağmen Zanka’nın olduğu çizgiye doğru, risksiz bir pas oynaması mümkün iken topu ileriye şişiriyor ve bir top kaybı daha yaşanıyor. Oyuncuların, eskilerin tabiri ile “topu yemesi” bekleniyor, topun kıymetini bilmeleri gerekiyor. Aksi durumda 90 dakika sonunda bir bakmışsınız 1 puan ile evinize dönüyorsunuz.
Fenerbahçe pas oyunu oynayacaksa -ki elindeki ekip tam olarak istenileni henüz yapabilecek noktada değil gibi gözüküyor, Jailson riskini hoca bir daha almayacaktır, Kruse de hatta ve hatta zaman zaman Vedat da 2. bölgeye top almaya gelerek bu oyuna yardımcı olan oyunculardandı unutmamak gerekir- bundan daha fazlasına ihtiyacı var.
Tercihler
Değinmek istediğim bir diğer nokta da tarcihler meselesi. Maç boyunca krtik noktalarda yapılan farklı tercihler muhtemel golü, gol pozisyonunun oluşmasını etkildi.
Bir duran top ile başlayalım. Akıllıca davranılarak yerden başlatıldı oyun ve tüm karşılaşma boyunca yapılması amaçlanan, rakibi bir bölgede eksik yakalamışken [2V3] (görselde 3V4 yazılmış, benim hatam) ceza sahası içinde 8 rakip oyuncuya karşılık 4 takım arkadaşı olan noktaya havadan bir top gönderiliyor. Bu tarz pozisyonlar benim için tercih farklılıkları ile birlikte yine topun kıymetini bilmeyi de beraberinde getiriyor.
Başka bir pozisyon, yine 3. bölge; rakibi yine eksik yakalamayı başarmış Fenerbahçe, hatta rakip 3 oyuncu tek hat üzerinde, daha iyisi olamaz. Doğru tercih yapılıp ceza sahasına da girilmiş. Ancak sonrasında tercih hemen yanından bindiren arkadaşına olması hem en basit olanı, hem de muhtemelen en etkili olanı olacaktı.
Bir başka pozisyon da 2. bölgede; Ön tarafta bir hareketlilik var, Hasan öne çıkınca destek amaçlı olarak Tolga da onun bölgesine hareketlenmiş, Alper de ortada oluşan boşluğa hareket ediyor, 3. bölgeye girmek için doğru bir zaman olabilirmiş. Ancak Ozan yanındaki arkadaşına pası atıp garanti oynamayı tercih ediyor. Topa sahip olmak elbetteki önemli bir husus, bana göre anlaşılabilir ve oyuncuları bunun için suçlamak anlamsız ancak etkili olmak da ancak doğru zamanda doğru işleri yapınca oluşuyor, halkanın bir zinciri kırılmış ise iş bireysel becerilere kalıyor.
Bu örnekleri 1., 2. ve 3. bölgeden çoğaltmak gayet mümkün. Fenerbahçe önceki haftaların aksine, yaptığı top kayıpları, Göztepe ve Trabzonspor’dan sonra ortalama mesafesi rakip kaleye en uzak takım oldu [44 metre]. 12. hafta lig ortalaması 39.8 metre olunca aslında sizin almadığınız riskin de ne kadar efektif kaldığı tartışılabilir duruma geliyor.
Doğrular
Fenerbahçeyi beğenmedim. Yukarıda da kendi adıma bu durumu açıklamaya gayret ettim. Ancak buna rağmen kaçırılan bir penaltı ve girilen bazı pozisyonlar oldu, doğruların yapıldığı anlardan da bahsetmek isterim ki kendimi hakkaniyetli hissedebileyim.
Maçın belki de en önemli iki pozisyonundan biri – Biri Malatyaspor’un Jahovic ile bulduğu net pozisyon- Alper’in pasında Moses’ın yararlanamadığı andı. Malatya savunma anlayışını genel olarak başarılı buldum, Feenrbahçe’nin de bu anlayışı zorlayacak nadir girişimlerinden birinde Dirar topu bir kanattan diğerine aktarıyor. 8 Malatyasporlu oyuncu topa yakın yarı alanda, belki sonrasında Fenerbahçe direkt hücuma çıkmıyor ancak ne olursa olsun tekrar yerleşimlerde hücum eden takımın alan bulma olasılığı doğabliyor. Burada da Ozan ikinci kerede de olsa topla uygun buluşuyor, koşu yapan üç Fenerbahçeli sonrasında Moses topu ağlarla buluşturamıyor.
Malatya Savunma Anlayışı
Malatyaspor’un özellikle en önden başlayan savunma kurgusu başta kaleci Altay’a zor anlar yaşattı. Aşağıda da Malatyasporlu oyuncuların alanı nasıl kademe kademe kapadığını, rakibi köşede yakalayıp baskı yaptığının güzel bir örneği var;
Sonuç
Tüm bunlardan çıkardığım sonuç takımın ilk haftalardaki akışkan, enerjik, oyuncuların sürekli alan değiştirdiği [kastım pozisyon değiştirmek değil, 2-3 metrelik alan değiştirmeler de çok kıymetli], fazla pas yapıp doğru zamanda patlamayı gerçekleştirdiği bir yapıdan birbirinden kopuk, daha durağan, ağır pas trafiği içeren bir görünümdeydi Fenerbahçe. Bunda Vedat ve Kruse’nin eksikliklerinin payının çok olduğunu düşünüyorum. Özellikle 3. bölgede bu iki oyucu Fenerbahçe adına fark yaratan oyuncular olacak.
Vedat ve Kruse’nin dönüş tarihinin de belli olmaması hocanın elini zorlaştırıyor, mutlaka farklı alternatif oyucular, oyunclar denemek zorunda.