Lige 2 maçta 6 puanla başlamış iki takım Premier Lig’in üçüncü haftasında karşı karşıya geldi. Arsenal, Matip ve Salah(2)’ın gollerine sadece Torreira ile karşılık verebildi ve galibiyete ulaşan taraf 3-1 ile Liverpool oldu. Bu sonuçla da 9 puana ulaşarak ilk 3 haftayı puan kaybetmeden kapatan tek takım oldular.
Maç önü
Maç öncesinde kadrolar açıklandığında Liverpool tarafında ilk dikkat çeken taraf orta sahada Southampton maçında ilk 11 başlayan Milner ve Chamberlain yerine Henderson ve Fabinho’nun yer alması oldu. Bunun dışında ne oyun planı, ne formasyon olarak farklı işler peşinde koşması beklenmiyordu Liverpool’un. Futbolda tepeye çıkmak için aslında sürekli olarak komplike işler yapmanın gerekli olmadığını, doğru işler yapmanın, kendi doğrularında ısrarcı olmanın ve sahaya yüksek enerji koymanın da yeterli olabileceğini gösteren bir takım Liverpool. Bu maç özelinde de kendi doğrularını ısrarla uygulamaya çalıştılar.
Arsenal tarafı ise çoğu kişi tarafından taktiksel olarak daha büyük bir merakla beklenen taraftı. Bunda Unai Emery’nin büyük maçlarda düzenli olarak şapkadan tavşan çıkarmaya çalışmasının ve kendi alışılmışlarının dışında düzenler göstermesinin de büyük bir sebebi var. Bu maç özelinde de baklava 4-4-2 düzeninde sahaya dizdi takımını Emery. Maç sonunda Klopp bile Arsenal’i analiz ederken baklava sistemine hiç denk gelmediklerini ve ilk başta şaşkınlık yaşadıklarını söyledi. Maçın içine bu nasıl etki etti birazdan değineceğim.
Liverpool savunma
Liverpool maçın ilk anından itibaren beklendiği üzere fırsatını bulduğu her pozisyonda ön alanda baskı yaparak başladı. Rakibi ilk aşamada kenarlara iterek toplu oyuncunun pas açısını sınırladılar, ikinci aşamada ise kenarda kalabalıklaşıp opsiyon vermeden uzun oynamaya zorladılar.
Rakibi kendi sahalarında karşılamak durumunda kaldıklarında ise yine kendi klasikleri olan 4-3-3 şeklinde dizildiler. Savunma hattını yukarıda kurup hatlar arasındaki mesafeyi azaltarak Arsenal’e pek opsiyon vermediler. Genellikle Arsenal’in rakip sahada temposuz pas oyunu da işlerine geldi. Savunmadayken bile Arsenal’e tempoyu çoğu zaman dikte ettiler ve atılan ilk geri pastan sonra bütün takım olarak yükselerek tekrardan kompakt bir şekilde ön alanda baskıya başladılar. Arsenal’de Aubameyang ve Pepe ikilisinin çoğunlukla sırtını stoperlere verip derine inmemesi de Arsenal adına set oyununda işleri zorlaştırdı. Bu poziyonda da geriye oynamaya zorluyor Liverpool ve takım olarak yükseliyorlar.
Liverpool savunma önünde tek pivotla oynayan rakiplere karşı Firmino’yu gölge markaj yapmakla görevlendiriyor oldukça uzun bir süredir. Firmino’nun da bu konuda belki de dünyanın en iyi ön alan oyuncusu olması rakipleri farklı çözümler üretmeye itiyor. Bu maç özelinde de Arsenal’i Guendouizi ve Xhaka ikilisini çift pivot olarak kullanırken gördük. Ama bunu iki oyuncuyu pozisyon başlangıcından itibaren birbirine paralel olarak bekleterek uygulamadılar. Stoper topa sahipken Xhaka kenara doğru açılarak Firmino’yu kendisine doğru çekti ve Guendouizi için pas açısı yarattı. Bu sırada da genç oyuncu derine inerek topla buluştu. Arsenal geriden oyun kurmaya çalışırken başarı oranını bu ikilinin topsuz hareketlerindeki uyum belirledi.
Baklava orta saha getirileri ve götürüleri
Arsenal bahsettiğimiz gibi baklava 4-4-2 şeklinde sahaya dizildi. Bu genelde sahanın merkezini 4 oyuncuyla savundukları anlamına geldi ve bu konuda fena iş çıkarmadıklarını söylemek gerek. Ama işin bir de başka bir boyutu var, oraya gelmeden önce başka bir konuya daha değinmek istiyorum.
Arsenal orta sahası çoğunlukla kendi sahasına geri çekildiği ve baklavanın tepesindeki Ceballos’un da yeterli eforu vermemesi sebebiyle toplu oyuncunun üzerinde (bu isim kendi sahasındayken genellikle Fabinho oldu) hiçbir baskı oluşturamadı. Bu da Liverpool oyuncularının topu çok rahat kullanması ve istediği şekilde oyunu yönlendirip maçın temposunu belirleyen taraf olması anlamına geldi.
İlk önce baklava orta sahayla çıkan Arsenal’in merkezden delinmemek konusunda fena bir iş çıkarmadığını, ardından da toplu oyuncunun üzerinde baskı oluşturma konusunda problem yaşadıklarını söylemiştim. Bence bu iki durum arasında bir bağlantı var. Merkezden delinmek istemeyen Arsenal oyuncularının oldukça konservatif kaldığını ve toplu oyuncunun üzerine çıkmaktan çekindiklerini düşünüyorum. Ama bu durum da iyice gömülen ve toplu oyuncunun üzerinde baskı yaratamayan bir orta saha hattı ortaya çıkardı ve Liverpool maç içinde sürekli olarak oyunun yönünü değiştirerek alanlar bulmaya çalıştı. Üç görselde de kenardaki boşlukları değerlendiren bir Liverpool var. Keza özellikle ilk yarıda bu alanları değerlendirmeye çalıştı Liverpool. Çünkü bir süre sonra kenarları savunmak için gerekli rotasyonları kenarsız bir sistemde yapamamaya başladı Arsenal.
Liverpool’un yine klasikleşmiş ön alan üçlüsünün oldukça daralarak rakip savunmayı daralmaya ittiği bir pozisyon. Ama baklava orta saha ile oynayan Arsenal’de Trent’i karşılayacak net bir oyuncu yok. Sol bek üstüne çıkarsa arkasındaki oyuncu için orta sahalardan birinin kademeye girmesi gerekebilir. Arsenal genellikle kenar ortalarına izin verip ceza sahasını kalabalık tutmayı tercih etti bu tür pozisyonlarda.
Emery’nin ileri uçtaki iki oyuncusundan istedikleri oldukça netti. İlk görselde görülüyor ki Arsenal kaleci dışında 8 kişinin neredeyse hepsinin ceza sahası içinde olduğu ve savunmada aktif bir şekilde yer aldığı bir yapıda. İlerideki ikili ise oraya hiç yaklaşmıyor. Takımın bu kadar ikiye bölünmesi her ne kadar hoş gözükmese de Emery Liverpool beklerinin baklava orta sahanın kenarda bırakacağı alanlar için rakip sahada olacağını biliyor ve uzun toplarla arka tarafta 1v1’ler yaratarak direkt olarak sonuca gitmeyi istiyordu. Keza ilk yarıda ikinci görselde olduğu gibi tehlikeli pozisyonlar yaratmayı başardılar ve bu şanslardan gol çıkarmaları oldukça da olasıydı.
Emery baklava orta saha ile oynadığı kumarın tutmadığını anladıktan sonra son bir çare olarak 4-3-3’e döndü, bundan da bahsetmeden geçmek istemedim çünkü bu şekilde oyuncular sahada daha rahat gözüktü. Ama maçın başından bu şekilde dizilmiş olsalar ne kadar şey değişir buna bir şey söylemek pek mümkün değil.
Genel istatistikler
İlk yarı itibariyle Emery’nin aldığı büyük riskin karşılığını almaya çok yaklaştığını düşünüyorum. Buna engel olan en büyük şeylerden birisi ise sadece ilk yarıda kendi yarı sahalarında 19 top kaybı yapmış olmaları olabilir. İstedikleri gibi sağlıklı ve hızlı bir şekilde rakip sahaya giderek ileri ikilinin hızlarından istedikleri oranda faydalanamadılar. Buna rağmen pozisyonlar bulduklarını söylemek gerek.
Liverpool’un hücum aksiyonlarının çok azının merkezden gerçekleşmiş olması Arsenal’in merkezi iyi savunması olarak veya Liverpool’un kendisine verileni alarak kenarlardan hücum ettiği olarak da okunabilir, bence ikisinin bir birleşimi bu sonuç. Arsenal ise zaten Liverpool’un kompakt savunmasını kenarları kullanarak delmeye çalıştı. Auba ve Pepe de sıkça kenarlara açılarak topla buluştular geçiş hücumlarında.
Liverpool maçı 25 orta denemesinde 3 isabet elde ederek bitirdi. Bu ortaların 22 tanesini ilk yarıda denedi Liverpool ve kornerden Matip ile golü bulmasalardı Emery aldığı riskin karşılığını alabilecekti belki de. Çünkü ikinci yarıda geriye düşen Arsenal çok daha fazla arka alanda boşluk bırakarak oynadı.
Pas bağlantıları
Liverpool’un pas bağlantılarına baktığımızda iki bekinin rakip kaleye ne kadar yakın olduğunu ve oyunu kenarlardan nasıl yönettiklerini görüyoruz. Her takım hem ofansif gücü kenarlardan bindiren bir bek olarak hem de doğru şartlarda oyun kurulumuna yardımcı olmaktan çekinmeyen iki tane beke sahip olmak ister. Liverpool bu konuda çok şanslı ve Alexander Arnold ve Robertson gibi oyuncuların kalitesinden yararlanmak için de oyun planlarını oldukça iyi kurgulayan bir Jurgen Klopp’a sahipler.
Arsenal tarafına baktığımızda ise hızlı geçişlerde arka tarafla ön taraf arasındaki bağlantı olması gereken Ceballos’un pek oyunun içine giremediğini ve planın bu parçasının aksadığını görüyoruz. Ceballos daha çok oyun içinde bağlantı olabilse ön ikilinin atletizmi ile daha fazla sıkıntı yaşatabilirdi Arsenal.
Son bakış
Jurgen Klopp sağlam temellere sahip, belli prensipleri olan ve maç içinde inatla bu prensipleri uygulayan bir takım yarattı. Hocanın her maç cebinden tavşan çıkarması gerekmeden çok güçlü bir maç planına sahip olması maçı daha çok Liverpool’u bozmaya, şaşırtmaya odaklı Arsenal üzerinden anlatmak zorunda bıraktı beni. Bu maçta Klopp’un neden dünyanın en iyi ana planına sahip olan hocalarından biri olduğunu gösteren bir maç olarak sonlandı.
Emery ise geldiği günden beri kendi taraftarı da dahil olmak üzere birçok kişi tarafından eleştirilen, zaman zaman yetersiz bulunan bir teknik direktör. Bu maç özelinde Liverpool’un kenarları kullanmasına izin vermesini oldukça büyük bir risk olarak görsem de ilk yarıda neredeyse istediğini alıyordu. Bir duran top ile değişen skorun hocanın kafasında planladığı şeyin yanlış olduğu anlamına gelmediğini düşünüyorum. Liverpool gibi takımları yenmek için bazen belki de bir taraftan daha savunmasız olurken başka bir tarafınızı güçlendirmeniz gerekiyordur. Hoca da ilk yarıda Pepe golü atsa ve takım korneri savunsa aldığı risk yüzünden övülecekti. Bu maç özelinde ağır bir şekilde eleştirilmesini çok doğru bulmasam da, neticede bu bir sonuç sporu ve kaybeden tarafta yer alınca eleştirileri haksız çıkarmak oldukça zor.