Spor Toto Süper Lig’in 24. haftasında Kayserispor evinde Beşiktaş’ı ağırladı. Atiba’nın golüyle öne geçen konuk ekip, ikinci yarıda üst üste yediği gollerle geriye düşse de Caner’in son dakika golüyle bir puanı kurtarmayı başardı.
Maçı iş ortağımız Instat’ın verileriyle inceleyeceğiz.
Ortalama pozisyonlar
Top kendisindeyken 4-2-3-1 şeklinde dizilen Kayserispor, top rakipteyken Umut’u Kravets’in yanına çekti ve 4-4-2’ye döndü. Topu Beşiktaş’a bırakan ve forvetlerle önde baskı yapıp Beşiktaş’ın uzun top oynamaya zorlayan Kayserispor, kalan 8 kişiyle de kendi yarı sahasında savunma yaptı ancak tamamen kendi ceza sahası içine de kapanmadı. Savunma hattını diğer Anadolu takımlarına nispeten biraz daha önde kuran Kayserispor, oyunu 2. bölgeye sıkıştırmak istedi ve bunda da başarılı oldu. Ev sahibi ekibin maça Beşiktaş’ın panzehiri olan oyunla başladığını söyleyebiliriz.
Hücumdaysa direkt bir oyun tercih eden Kayseri, 4-2-3-1’e döndü ve Umut’u bağlantı oyuncusu olarak kullanıp kapılan topları ileriye doğru uzun oynadı, bu uzun paslar rakip stoperlerde kalsa dahi topun düştüğü yerde baskı yaparak Beşiktaş’ı hataya zorlamaya çalıştı. Hatta atılan uzun topların rakiple buluşması dahi Kayserispor’un işine geldi. Nitekim topun düştüğü yerde yapılan baskı Beşiktaş’ı oldukça zorladı ve Siyah Beyazlılar hem kendi yarı sahasında, hem de rakip yarı alanın ilk metrelerinde oldukça fazla top kaybetti.
Beşiktaş’ın top kaybı haritasında da bu durumu görebiliyoruz. Siyah Beyazlılar maç boyu toplamda kaybettiği 83 topun 42’sini, bir başka değişle kaybettiği her 2 toptan 1’ini kendisi için tehlike oluşturabilecek bölgelerde kaybetmiş.
Kayserispor’un sonuca kanat ortaları üzerinden gitmek istediğini gördük. Beşiktaş’ın oyunu önde oynama zorunluluğu sebebiyle zaman zaman savunmada eksik yakalanması ve Medel’in boy dezavantajının bu tercihte belirleyici olduğunu düşünüyorum. Özellikle 189’luk Kravets ceza sahası içinde sürekli 171’lik Medel’le eşleşmeye çalıştı. Kayserispor’un ilk golü de bir kanat ortası sonucu Medel’le eşleşen Kravets’ten geldi. Hücum yönü olaraksa genelde Caner Erkin’in varlığının da etkisiyle kendi sağ kanatlarını tercih ettiler.
Kısacası Kayserispor’un doğru zamanda geride beklediğini, doğru zamanda pres yaptığını ve doğru zamanda hücum ettiğini söyleyebiliriz.
Beşiktaş’ın ne oynadığına dairse bir şey söylemek oldukça güç. Son 2 sezondur neredeyse her maçta olduğu gibi yine organizasyonsuz, plansız bir takım vardı sahada. Kayserispor’un önde bastığı zamanlarda topu geriden çıkartmakta zorlanan, geride beklediği anlardaysa topu gezdirip yapacak bir şey bulamayan ve tamamen doğaçlama hücum eden bir takım gördük. Tek cümleyle özetlemek gerekirse Beşiktaş’ın yine taktiksel yoksunluktan dolayı puan kaybettiğini düşünüyorum.
Topla oynama
Topla oynama grafiği maçın bir nevi özeti niteliğinde aslında. Beşiktaş’ın top hakimiyetinde %59-41’lik net bir üstünlük kurduğunu görüyoruz ancak konuk ekibin bunu oyun üstünlüğüne dönüştürdüğünü göremedik. Hatta tam aksine topa hükmetmesine rağmen oyuna hükmedemeyen, rakibinin kendisine dikte ettiği futbolu oynayan edilgen bir takım gördüğümüzü söyleyebiliriz. Veriler de bize bunu gösteriyor. Beşiktaş top hükmetmesine rağmen sadece 8 defa rakip ceza sahasına giriş yaparken, Kayserispor 15 defa topla rakip ceza sahasına girmiş. Aynı şekilde Siyah Beyazlılar 43 kez 3. bölgeye girerken, Kayserispor 40 defa topla 3. bölgeye girmiş. Topla oynayan taraf Beşiktaş olmasına rağmen Kayserispor, Siyah Beyazlıların neredeyse 2 katı kadar rakip ceza sahasına girmiş. Önemli olanın topa hükmetmek değil, onunla ne yaptığını bilmek olduğunu çoğu Beşiktaş maçında olduğu gibi burada da gördük.
Paslar
Beşiktaş’ın topla oynamasına rağmen 3. bölge etkinliklerinde üstünlük kuramadığını bu tabloda da görüyoruz. Toplamda 516 pas yapan Siyah Beyazlılar, bunların sadece 137’sini 3. bölgede yapmış, 355 pas yapan Kayserispor’unsa 134 pası 3. bölgede. Aynı şekilde Beşiktaş rakip ceza sahasına 35 pas atarken, Kayseri 27 pas atmış.
Uzun pas sayılarının da dikkat çekici olduğunu söyleyebiliriz. İki takım toplamda 85 uzun top atmış. Aradaki farksa, Beşiktaş bir taktiği olmadığı için uzun top oynamak zorunda kaldı, Kayserispor’unsa hücum planını uzun toplar üzerine dayalıydı. Bu durum kanat ortaları için de geçerli. İki takım da çok sayıda orta yapmış ancak arada yine aynı fark var. Kayserispor hızlı hücuma çıktığı için rakip savunmayı sık sık eksik yakaladı, ayrıca Medel’in önemli bir boy dezavantajı da var, dolayısıyla kanat ortalarını oyunlarının bir parçası yaptılar ve bu ortalardan bir de gol buldular. Beşiktaş’sa bu ortaları bir plan dahilinde yapmadı, rakip savunmayı açamadığı için doğaçlama olarak kanat ortalarıyla gol aradı.
Yazının başında Kayserispor’un Beşiktaş’ı 2. bölgeye sıkıştırmak istediğini söylemiştik. İstatistikler eşliğinde de görüyoruz ki ev sahibi ekip bunu başarmış.
Atak yönleri
İki takımın da kanatlar üzerinden geldiğini burada da görebiliyoruz.
Kayserispor’un akan oyunda yaptığı 86 atağın 65’i kanatlardan. Sağ kanadın ataklardaki baskın taraf olması da ayrıca dikkat çekiyor. Hücum katkısı yüksek bir bek olan Tiago Lopes ve Deniz’in sağ kanat ikilisi olması ve Caner’in Beşiktaş savunmasının zayıf karnı olduğunu düşünürsek bu durum sürpriz değil.
Beşiktaş’sa 90 hücumunun 67’sini kanatlardan gerçekleştirmiş. Dağılımsa Kayserispor’a oranla daha homojen, yapılan kanat hücumlarının 36’sı sol, 31’i sağ kanattan.
Ayrıca iki takım arasındaki verimlilik farkını da bu tabloda görüyoruz. Akan oyunda 86 hücum yapan Kayserispor, bu hücumların 11’ini şutla sonuçlandırmış(%13), 90 hücum yapan Beşiktaş’sa akan oyunda sadece 5 şut çekebilmiş(%5).
Quaresma sorunsalı
Daha önce de bir çok farklı Beşiktaş yazımda bu başlığı kullanarak Quaresma’nın Beşiktaş için bir el freni olduğuna değinmeye çalışmıştım. Dolayısıyla tekrara düşmek istemiyorum ama bu sorunu görmezden gelmek de hiç kolay değil. Oyuncu hem toplu, hem topsuz oyunda yaptıklarıyla Beşiktaş’ı bir kaç seviye aşağı çekiyor.
İş ortağımız Instat’ın oyuncu puanlama sisteminde de gördüğümüz gibi Quaresma’nın performansı maç boyunca takımın çok çok altında kalmış(Instat Index Nedir?). 90. dakikadan sonraki yükselişinin sebebiyse Caner’in 30 metreden attığı golde topu Quaresma’dan almasından dolayı Portekizli oyuncunun hanesine bir asist yazılmış olması. Ayrıca Quaresma’nın maç boyunca 8 top kaybettiğini ve yaptığı 8 ortanın sadece 1’inde isabet sağlayabildiğini de belirtmekte fayda var.
İki farklı somut örnek üzerinden de Quaresma’nın oyununa bakalım.
Burada top Quaresma’nın ayağında ve Portekizli oyuncu burada hem doğru yerde topla buluşuyor, hem de doğru pası atıyor. Portekizli futbolcu Burak’a oynuyor, sonrasında ise Burak bekletmeden Ljajic’e pas verecek.
Top Ljajic’le buluşmuş. Burada Quaresma’nın yapması gereken şeyse her modern kanat oyuncusu gibi taralı alandaki geniş boşluğa doğru hareketlenmek. Buraya hareketlense Ljajic’ten alacağı topla net bir gol fırsatı yakalayacak ama Quaresma bunun yerine taç çizgisine doğru açılmayı tercih ediyor. Pozisyonun devamında da çizgiye yaklaşmaya devam eden Quaresma’nın takımını mutlak bir golden ettiğini söyleyebiliriz.
İlk örneğe benzer başka bir pozisyon, hatta bu daha da çarpıcı bir örnek. Burada top Güven’de ve Kayserispor’un savunmada dengesiz yakalandığını görüyoruz. Quaresma’nın yapması gereken şeyse çok basit, savunmanın arkasındaki derin boşluğa hareketlenmek. Ancak Portekizli bunun yerine sağ kanatta sabit şekilde bekleyip elini kaldırarak ayağına top istiyor.
Pozisyonun devamında Quaresma için hala bir şans var. Top Ljajic’le buluşacak ve Quaresma’nın savunma arkasına koşması için hala bir fırsatı var ancak Portekizli ısrarla sağ çizgide bekleyip ayağına top istemeye devam ediyor. Quaresma burada yapması gereken koşuyu yapsa Beşiktaş belki de daha maçın başında öne geçecek.
Son söz
Kayserispor adına hem futbolcuları, hem de Hikmet Karaman’ı tebrik etmek gerekir. Göreve geldiğinden beri 9 maçta 19 puan toplayan Karaman, bu maça da oldukça iyi hazırlamış takımını. Özellikle topsuz oyunda oldukça başarılı bir maç çıkaran Kayserispor, son dakikada biraz şanssız bir gol yese de en azından puan alarak maçtan ayrıldı.
Konuk ekip içinse söyleyecek fazla da bir şey yok. Beşiktaş ne teknik, ne de idari olarak Beşiktaş’ı umursamayan kişiler tarafından yönetiliyor. Siyah Beyazlılar’ın uzun seneler sonra ilk defa Şubat ayında hedefsiz kaldığını gördük. Türkiye Kupası’na cezası sebebiyle katılamayan ve Avrupa Ligi’nden de 2019’u göremeden elenen Beşiktaş, lig yarışından da geçen haftaki derbiyle beraber fiilen koptu ve sezonun geri kalanı şu ana kadar ki süreçten de daha sıkıntılı geçecek gibi duruyor.