Süper Lig’in 14. haftasında Göztepe sahasında Fenerbahçe’yi konuk etti. Hafta içi Olimpiyakos deplasmanında mağlup olarak Uefa Avrupa Ligi’ne veda eden konuk ekip, rakiplerinin puan kaybettiği haftada 3 puan almak için sahaya çıktı fakat Göztepe’nin etkili presi karşısında oyun kurmakta zorlanıp yeterli sayıda pozisyon üretemedi ve sahadan 1-1’lik skorla ayrıldı.
Maçın taktiksel hikayesini global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılım ile birlikte analiz edeceğiz.
Kadrolar ve ortalama pozisyonlar
Nester El Maestro yönetimi altında genellikle 3-4-1-2 ile dizilişi ile sahaya çıkan ev sahibi ekip, bu maçta da aynı dizilişle sahada yer aldı fakat geçen haftaya kıyasla ilk 11’in ön tarafında bazı değişiklikler vardı. Kayserispor maçına Ndiaye ve Lourency ile başlayan El Maestro, bu maçta bu ikili yerine Jahovic ve Tijanic ikilisine görev verdi. Hocanın böyle bir değişiklik yapmasının nedeni maç oynanırken daha rahat bir şekilde anlaşıldı.
Her ne kadar görselde 4-2-3-1 gözükse de ortalama pozisyonlara baktığımız zaman konuk ekibin sahaya 4-3-3 ve ya 4-3-2-1 şeklinde çıktığını söyleyebiliriz. Bunun yanında, Olympiakos maçına kıyasla sahada birçok değişiklik vardı. Olympiakos maçına ilk 11 başlayan Tisserand, Osayi, Mert Hakan, Sosa, Berisha ve Rossi bu maçta ilk 11 başlamadılar (Mert Hakan ve Tisserand kart cezalısı). Bu oyuncuların yerlerine Ferdi, Serdar Aziz, Meyer, Crespo, Mesut ve Serdar Dursun ilk 11 başladılar. Sene başından beri yaptığı gibi bu maçta da rotasyon yapan Portekizli hocanın ligin en etkili pres yapan takımlarından biri olan Göztepe’ye karşı Szalai yerine Serdar’ı tercih etmesi pek makul bir seçenek olarak durmuyordu ki zaten oyun kurma noktasında Szalai’nin eksikliği hissedildi diyebiliriz.
Göztepe’nin etkili presi
Maçın başlangıç düdüğüyle birlikte ön alanda yoğun bir pres yapan Göztepeli oyuncular, Fenerbahçe’nin oyun kurmasına izin vermedi. Göztepe’nin ön taraftaki oyuncuları bunu yaparken Fenerbahçeli oyuncularla birebir eşleşmeye çalıştı ve bu sayede pas kanallarını kapatmaya çalıştı. Nitekim yukarıdaki pozisyonda Kim Min-Jae uzun vurmak zorunda kaldı.
Göztepeli oyuncular pres yaparken dikkat çeken bir durum vardı. Jahovic rakip stoperlerden biriyle eşleşmek yerine orta saha oyuncusu olan Crespo’yu marke etmeye çalıştı ve Crespo’nun top almasını engellemeye çalıştı. Bunun yanında, Fenerbahçe’nin geriden oyun kurmaya çalıştığı bazı sekanslarda Novak’ın boş olduğu durumlar mevcuttu fakat Berke sürekli olarak ileriye uzun vurmayı tercih etti.
Yukarıdaki görsellerde Göztepeli oyuncuların rakiple birebir eşleşmeye çalıştığını belirtmiştim fakat bazı anlarda da Göztepeli oyuncuların rakip stoperleri serbest bırakarak orta alanda yoğunluk sağlamaya çalıştığını gördük. Üstteki görsele benzer birçok durumda Fenerbahçeli oyuncular Serdar Dursun’a uzun vurmak zorunda kaldı.
Fenerbahçe’nin yaşadığı sorunlar
Fenerbahçe’nin ön alan oyuncularına baktığımız zaman en uçta Serdar Dursun ve onun arkasında Mesut ve İrfan’ı görüyoruz. Sırtı dönük oynama becerisi olup bağlantı yapma özelliğine sahip olan bir forvetin arkasına Mesut ve İrfan gibi pasör özellikte iki oyuncunun yerleştirilmesi genel strateji açısından pek olumlu bir şey değildi. Nitekim yukarıdaki sekansa baktığımızda Serdar Dursun’un derine gelerek Atınç’ı orta sahaya çektiğini görüyoruz ve akabinde arkada bir boşluk oluşmasına rağmen kimsenin o alana koşu atmadığını görüyoruz. Yerleşik savunmaları açmak için olmazsa olmaz olan boş koşuların atılmaması Fenerbahçe’nin hücumdaki sorunlarından biri.
Maç genelinde hücum anlamında sıkıntı çeken Fenerbahçe, ilk yarının 12. dakikasında önemli bir fırsat yakalamıştı. Yukarıdaki görselin başında Fenerbahçe sağ taraftan hücum ederken iki Göztepeli oyuncunun arasındaki mesafenin biraz fazla olduğunu görebiliriz. Pozisyonun devamında da Mesut Özil’in bu boş alanı farkederek hareketlendiğini görüyoruz fakat Ferdi’nin final pasındaki hatasından dolayı(Mesut’u görmesi gerekirdi) Fenerbahçe’nin öne geçme fırsatını teptiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Futbol Akademi Scouting (FAS) tarafından hazırlanan verilere baktığımız zaman da bu maç özelinde Fenerbahçe’nin hücum anlamında nasıl bir sorun yaşadığını daha rahat anlayabiliriz. Maç boyunca Göztepe’den %8 oranında daha fazla topa sahip olan konuk ekip, kalite açısından geride kaldı ve rakibinden %14’lük bir fark yedi. Nitekim, Göztepe maçı 12 şut ile tamamlarken Fenerbahçe toplamda 4 şutta kaldı ve bunların sadece 1 tanesi ceza sahası içinden geldi ki o da gol oldu. Doğal olarak da arada 1.20’lik gol beklentisi farkı oluştu. Ev sahibi açısından baktığımız zaman da elde edilen fırsatların daha kaliteli olanlarının ilk yarıda geldiğini görüyoruz. Bunun temel sebebinin Göztepe’nin ilk yarıdaki yoğun presi olduğunu söyleyebiliriz.
Mesut Özil
Büyük umutlarla transfer edilen Mesut Özil’in ilerleyen yaşıyla birlikte fiziki açıdan düşüşü ve bunun takım savunması üzerinde yarattığı yük su götürmez bir gerçek.
Yukarıdaki sekansa baktığımız zaman Mesut’un Nwobodo’yu karşılamaya çalıştığını fakat devamını getirmediğini görebiliriz. Nwobodo’nun Mesut’tan kurtularak koşmaya devam ettiğini gören Crespo, Nwobodo’yu tutmaya çalışırken ortada boş bir alan bırakıyor ve Mesut o alana yönelen diğer oyuncuyu dahi kontrol etmiyor. Bu sekansta doğru zamanda ve düzgün bir şekilde pas atılsaydı Göztepe’nin golü bulması işten bile değildi.
Fenerbahçe’nin yediği golde Mesut’un hatasının olduğundan da bahsetmek gerekir. Göztepeli oyuncuların ön alanda yoğun bir şekilde pres yaptığı anlardan biri olan bu sekansta Mesut geriye gelerek top alıyor ve takımını geriden çıkarmak istiyor. Fakat topu aldıktan sonra boşta olan Serdar’a pas atmak yerine Kim Min-Jae’ye oynamayı tercih ediyor ve bunu sezen Jahovic araya girerek takımını öne geçiren golü atıyor. Golde her ne kadar Mesut’un hatası olsa da Berke biraz uyanık davransaydı Jahovic’in açısını kapatarak golü engelleyebilirdi.
Taç atışlarının önemi
Maç özelinden yola çıkarak günümüz futbolu hakkında değinmek istediğim bir konu da taç atışları. Rakip taç kullanırken o bölgede yoğunluk ve sayısal üstünlük sağlayarak baskı yapmak modern futbolun önemli noktalarından biri. Ancak, baskının şiddeti doğru ayarlanamazsa ters tarafta ve ortada bırakılan boşlukların rakibin tehlikeli atak geliştirmesine olanak sağladığı da su götürmez bir gerçek. Nitekim Fenerbahçe’nin bulduğu gol bir taç atışı ile başladı.
Fenerbahçe’nin attığı gole baktığımız zaman taç atışı esnasında Göztepeli oyuncuların sahanın kendilerine göre sağ tarafında yoğunluk sağlayarak baskı yaptığını görüyoruz. Lakin, Crespo’nun oyunun yönünü değiştirmesiyle bu baskı sonuçsuz kalıyor ve Göztepe baskı yapmak için ortada verdiği boşluk yüzünden kalesinde golü görüyor.
Yukarıdaki sekansa baktığımızda Ferdi taç kullanırken neredeyse 8 Göztepeli oyuncunun sahanın solunda yer aldığını görüyoruz. Golde olduğu gibi Crespo burada da oyunun yönünü değiştiriyor ve takımını hücuma kaldırıyor. Her ne kadar pozisyonun devamında bir üretim gelmemiş olsa da takımların bu tarz durumlar için bir hücum planı oluşturması gerektiğini söylemek abartıya kaçmaz. Çünkü futbolun temelinde elinizden geldiğince fazla boş alan yaratmak ve bu alanları değerlendirmek yatıyor.
Miguel Crespo
Sene başında Portekiz 2. Ligi’nden transfer edilen oyuncu, muhtemelen geldiği günden bu yanaki en iyi performansını bu maçta gösterdi. Futbol Akademi Scouting (FAS) tarafından hazırlanan defansif aksiyon haritasına baktığımız zaman Portekizli oyuncunun defansif anlamda iyi bir maç çıkardığını söyleyebiliriz. Nitekim maçı 10 top çalma ve 5 pas arası ile tamamlan Crespo, ulaşılması zor bir istatistik yakaladı.
Final
Trabzon maçındaki mağlubiyetten sonra işlerin terse gittiği Fenerbahçe’de, Vitor Pereira’yı zor günlerin beklediği çok net ortada. Buna ek olarak, üçlü oynatmak isteyen bir hoca olan Vitor Pereira’nın elinde kanat bek olmaması kadar dörtlü için de bek olmaması ortaya koyulmak istenen oyunun önünde çok önemli bir engel olarak geçerliliğini koruyor.
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.