Süper Lig’de milli maç arasına Konyaspor mağlubiyetiyle giren Fenerbahçe, milli takımlara çok sayıda oyuncu veren takımlar için her zaman zor geçen milli ara dönüşünde Gençlerbirliği’ni deplasmanda 5-1 yendi. İdeal 11’inden Gökhan Gönül’ü sakatlık, Enner Valencia’yı ise koronavirüs testinin pozitif çıkması nedeniyle kullanamayan sarı-lacivertli takımda ideal 11’den Caner Erkin ve Ozan Tufan da yorgunluktan ötürü yedek soyunurken, teknik direktör Erol Bulut son haftalarda formunu kaybeden Samatta’yı da kulübeye çekti.
Ortalama pozisyonlar
Marcio Nobre’nin ayrılmasının ardından sportif direktör Mustafa Kaplan’ın teknik direktörlük koltuğuna oturduğu Gençlerbirliği 4-2-3-1 dizilişini tercih ederken, Fenerbahçe kadrosundaki değişiklikler dikkat çekti. Sezon başında büyük beklentilerle transfer edilen Mert Hakan Yandaş’ın ilk kez ilk 11’de forma giydiği sarı-lacivertli takımda Gökhan, Nazım ve Dirar’ın yokluğunda sağ bekte stoper Lemos görev yaptı. Solda Caner’i dinlendirmek için Novak’a şans veren Erol Bulut Arjantinli futbolcu Diego Perotti ile Cisse’ye de ilk defa 11’de kullandı. Önceki haftalarda daha çok sol kanatta görmeye alıştığımız Pelkas ise maça Valencia’nın yokluğunda sağ kanatta görev yaptı. Bir başka deyişle Fenerbahçe’de kaybedilen Konyaspor maçına oranla aynı kalan tek şey kaleci Altay, stoperler Serdar ve Tisserand ile orta sahadaki Luiz Gustavo’ydu.
Gençlerbirliği rakibini savunmada 4-1-4-1 şeklinde karşıladı.
Geçtiğimiz haftalarda rakiplerini Ozan ve Samatta’nın öndeki ikiliyi oluşturduğu bir 4-4-2 ile karşılayan Fenerbahçe de her iki oyuncunun yokluğunda rakibini bu defa 4-1-4-1 ile karşıladı.
Genel istatistikler
Maç öncesi ilk 11’ler açıklandığında genel beklenti sıklıkla kenar ortalarına başvuran Caner yerine Novak’ın oynaması ve önde duvar olup top tutabilecek Cisse’nin yer almasından dolayı Fenerbahçe’nin topa hakim bir futbol oynayacağı yönündeydi. Ancak sahada bu beklentileri taca çıkartan bir oyun vardı. Gençlerbirliği son altı haftadaki en yüksek isabetli pas sayısına ulaştığı ikinci maçını oynarken, yüzde 87 ile bu sezon en yüksek pas isabeti oranını yakaladı. Maçı yüzde 45’lik topa sahip olma oranıyla tamamlayan Fenerbahçe ise bu sezon oynadığı dokuzuncu maçta üçüncü defa topa rakibinden daha az sahip oldu.
Bu sezon ilk defa beş gol bulan Fenerbahçe açısından dikkat çeken bir diğer detay ise Erol Bulut’un takımının 16 kezle en az orta yaptığı maçı oynamış olmasıydı. Sezon başından bu yana ilk sekiz maç itibarıyla maç başına 31 orta yapan Fenerbahçe Ankara’da bu alışkanlığını bir kenara bırakmış gibi göründü.
İki takımın bireysel topa sahip olma oranlarına göz attığımızda ise maçta topa en fazla sahip olan ilk iki oyuncunun Gençlerbirliği’nin stoperleri Diego ve Toure olduğunu görüyoruz. Fenerbahçe’nin bu iki oyuncunun topla oynamasına bu denli izin vermesini presi ikinci bölgede başlattığı şeklinde okumak mümkün olabilir.
Bu sezon birçok kez ataklarının büyük bölümünü Caner-Pelkas/Ferdi ikililerinin bulunduğu sol kanattan gerçekleştiren Fenerbahçe, bu karşılaşmada bu defa sola yatkın oynamadı. Ataklarının büyük bölümünü sağdan gerçekleştiren Fenerbahçe’de bu durumda Pelkas’ın kanat değiştirerek oynaması da etkili olmuş olabilir.
Maçın gol beklentisi oranlarında da beklentilerin üzerine çıkan Fenerbahçe, 2.75’lik xG oranından 5 gol çıkartmayı başardı. Duran top harici gol beklentisi oranı 1.23 olan Erol Bulut’un takımının duran toplardan 1.52’lik gol beklentisi oranı çıkartması da dikkat çeken bir detay olarak göze çarpıyor.
Gençlerbirliği’nin Flamengo’dan transfer ettiği Paraguaylı orta saha oyuncusu Piris maçın ilk dakikalarında iki stoperin arasına girerek top alırken, bu sayede stoperler kenarlara daha fazla açılma imkanı buldu ve Ankara temsilcisi bekleriyle oyuna maksimum genişliği verdi.
Fenerbahçe ise savunmadan çıkarken son haftalarda sıklıkla uyguladığı gibi Gustavo’yu savunma önünde tek pivot olarak kullanarak başladı. Fenerbahçe açısından ilk dakikalarda önceki haftalara nispeten gözlenen fark topa sahip olunan bölümde de sahaya yerleşme mesafesinin kısalığıydı.
Milli maç arasının öncesinde oynanan Konyaspor karşılaşmasında bu durum nedeniyle zaman zaman problem yaşayan Fenerbahçe’nin o karşılaşmadaki takım olarak sahaya yerleşme mesafesi 65.2 metre olurken, bu oran Fenerbahçe’yi Süper Lig’de sekizinci haftanın sahaya en uzun şekilde yayılan ikinci takımı yapmıştı.
Maçın ilk 15 dakikası itibarıyla dikkat çeken bir diğer nokta ise Fenerbahçe’de Mert Hakan Yandaş’ın sıklıkla Gençlerbirliği savunması ve orta sahası arasına sızarak top alma çabasıydı. Mert’in bu çabası takımının rakip yarı alana yerleşmesine önemli bir katkı sağladı.
Yukarıdaki pozisyonun yaklaşık beş dakika sonrasında hemen hemen aynı bölgede bir kez daha Gençlerbirliği savunması ve orta sahası arasında pozisyon alan Mert bu defa yaptığı koşuyla topla buluşurken, atağın devamında Pelkas ile yakaladığı iş birliği sonrasında takımını öne geçirdi. Golde Mert’in uzak mesafeden çıkardığı etkili şut kadar Pelkas’ın iki tek pasının da oldukça önemli olduğunu belirtmekte fayda var.
Fenerbahçe’de bu bölümde Mert Hakan sağ kanada geçerken, maça o bölgede başlayan Pelkas ise merkeze kaydı. Pelkas’ın ortaya geçmesiyle savunmada rakibini yine geçtiğimiz haftalardaki gibi 4-4-2 ile karşılayan Fenerbahçe, bu bölümde farkı ikiye çıkartmak için birkaç şans bulsa da bu fırsatları kullanamadı. Yukarıdaki pozisyonda kontra atağa kalkan sarı-lacivertli takımda Pelkas uygun durumda savunma arkasına koşu yapan Mert Hakan’ı görebilse önemli bir fırsat olabilirdi ama Yunan oyuncunun Cisse ile yaşadığı anlaşmazlık pozisyonu top kaybıyla sonuçlandırdı.
Fenerbahçe’nin yediği gol öncesinde Altay’ın solunda Tisserand, sağında Lemos gibi alternatifler olmasına rağmen uzun vurmayı tercih ettiğini görüyoruz. Altay bu pozisyonda özellikle Tisserand tarafına oynamayı tercih etse Novak ve Perotti’nin önündeki boş alan Fenerbahçe adına tehlikeli bir atağın başlangıcına dönüşebilirdi ama uzun vurulan top Gençlerbirliği oyuncularında kalıyor ve atağın devamında yapılan faul ev sahibi takıma beraberlik golünü getiriyor. Fenerbahçe ligin ilk haftasında Rize deplasmanında da Altay’ın kullandığı uzun topun ardından golü kalesinde görmüş, Karagümrük maçında konuk takımın kazandığı ikinci penaltı vuruşu da yine Altay’ın uzun topunun hemen ardından gelmişti. Fenerbahçe’nin bu gibi pozisyonlarda uzun vurmak dışındaki opsiyonları ne zaman devreye sokacağını merak ediyorum açıkçası.
Beraberlik golünün ardından Fenerbahçe’de Pelkas ve Mert yeniden maça başladıkları mevkilere döndü. Rakibinin savunmadan topla çıkarken yaptığı hatanın ardından gelen bir duran topla beraberlik golünü bulan Gençlerbirliği, sadece yedi dakika sonra savunmadan topla çıkarken yapılan bir hatanın ardından gelen duran top golüyle kalesinde ikinci golü gördü.
7v5 pozisyonda topu savunmadan iyi çıkartamayan Mustafa Kaplan’ın takımında Diego, Gustavo’nun da olduğu bölgeye uzun bir top atmak yerine topu kalecisi Nordfeldt’e dönüp oyuna genişlik verse Gençlerbirliği bu pozisyonda top kaybı yapmayabilir ve kalesinde penaltı golü görmeyebilirdi.
Hatırlanacağı gibi Konyaspor Kadıköy’de Fenerbahçe’yi 2-0 yenerken, kalecisi Sehic’i de pas kanalı olarak kullanmış ve Fenerbahçe’nin presini birçok pozisyonda bu şekilde aşmıştı.
Gençlerbirliği sol tarafını kullandı
Gökhan Gönül ve Nazım Sangare’nin yokluğunda sağ bekte Lemos’u oynatan Fenerbahçe’de sezon başından bu yana sağ önde görev yapan Valencia’nın da olmaması takımın bu bölgeden sıklıkla açık vermesine neden oldu.
Fenerbahçe’nin ikinci yarının hemen başında bulduğu üçüncü golü de tıpkı ikinci golü gibi Gençlerbirliği’nin kaptanı Diego’nun savunmadan top çıkartırken yaptığı bir hatanın sonrasında geldi. Aynı maçta hemen hemen aynı hatadan iki gol yemek Gençlerbirliği Teknik Direktörü Mustafa Kaplan’ın önümüzdeki haftalar için üzerinde durması gereken bir detay gibi görünüyor.
Fenerbahçe’de 63’te Ozan-Pelkas değişikliği gelirken, Mert Hakan Yunan oyuncudan boşalan yere geçti ve Ozan sezon başından bu yana görmeye alıştığımız şekilde orta sahada görev yaptı. Bu bölümde kırmızı-siyahlı takıma göre sol, Fenerbahçe’ye göre sağ kanattan gelişen Gençlerbirliği atakları izlesek de bu ataklar ciddi diyebileceğimiz tehlikelere dönüşmekten uzaktı. Fenerbahçe’nin dördüncü golü ise organize bir atakla geldi.
Lemos’un ilk goldeki gibi boş alana hareketlenen Mert’e attığı pasla başlayan atakta Ozan’ın pasıyla ceza sahasında topla buluşan Perotti şık bir gol vuruşu yaptı. Arjantinli oyuncunun golünün yanı sıra dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise gol vuruşu sırasında Novak’ın aldığı pozisyondu. Geçen sezonu 10 golle tamamlayan Çek oyuncu bu tarz ceza sahası koşularıyla sürpriz goller atmaya Fenerbahçe’de de devam edecek gibi görünüyor.
Kaynaklar: Mackolik, Whoscored