Galatasaray, milli takım maç arası dönüşü ve kritik şampiyonlar ligi açılış maçı öncesi Spor Toto Süper ligin 4 hafta sonra puan kayıpsız lideri Kasımpaşa karşısında 2. yarıdaki performansıyla kazanmasını bildi. Galatasaray’ı galibiyete götüren lige geçen seneden kaldığı yerden devam ederek başlayan Garry Rodrigues oldu, maçın en önemli kazancı ise 2000 doğumlu Ozan Kabak’ın ilk 11’de başlaması ve gelecek için göz dolduran performansı oldu.
55. dakikada Eren Derdiyok, 58 ve 65’te Garry Rodrigues, 76’da Diagne (penaltı), 77’deki Serdar Aziz’in golleri skoru 4-1 olarak belirledi.
Oyuncuların ortalama pozisyonları
Maça 4-3-3 dizilişi ile başlayan Galatasaray, Donk’un yanında Ndiaye’nin dinamizmini kullanmaya çalıştı. İlk yarı Galatasaray topa daha fazla sahip olan ekipti ancak bunu gol pozisyonu üretmek anlamında pozitife çeviremediler. Özellikle Linnes-Sinan kanadında olan verimsizlik ve Garry Rodrigues’in ilk yarıdaki etkisiz performansı, Eren’in de oyuna katkı verememesiyle birleşince oyun üstünlüğü skor üstünlüğüne dönüşemedi. Özellikle Eren’in sırt dönük oyununun olmaması bu anlamda Galatasaray’ı en çok zorlayan etkenlerden.
Kasımpaşa ilk yarıda Galatasaray’a karşı kullanılan en etkili silah olan önde basmayı yapmaya çalıştı ancak bu konuda verim aldıklarını pek söyleyemeyiz. Kapılan toplarda hücuma hızlı çıkamamaları ve özellikle Ozan’ın Trezeguet ve Diagne’e karşı kritik müdahaleleri Kasımpaşa’nın da ilk yarıyı neredeyse gol pozisyonu üretemeden tamamlamasına neden oldu.
Bu konuda 2000 doğumlu Ozan Kabak’a bir parantez açmamız gerekiyor. Maçta sağ stoper olarak oynayan Ozan, Kasımpaşa’nın en tehlikeli ismi sol açık Trezeguet ve 4 maçta 6 gol ile yıldızlaşan Diagne ile en çok mücadele eden kişiydi. Maçın içerisinde zaman geçtikçe başarılı oyununun getirdiği moral, taraftarın da büyük desteği ile eklenince öz güveni giderek arttı ve bu oyununa pozitif olarak yansıdı. Ozan Kabak’ın fiziği çok düzgün, soğukkanlı, müdahale zamanlamaları da yerinde, hava toplarında Ozan’ı henüz görebilmiş değiliz ancak umarız bu konuda da kendisini geliştirecektir. Fatih Terim’in onu Salı günü oynanacak olan kritik Lokomotif Moskova maçında da 11’de sahaya sürecek olması kimseyi şaşırtmayacaktır.
Maçın ilk yarısını Terim’in maç sonu “Maça bakacak olursak ilk yarı kurak ve sıcak, ikinci yarı yağışlı ve gollü geçti. İlk yarı pozisyon bulamadık. Devre arası tahmin edebileceğiniz gibi geçti ve kendine geldi takım.” demeci çok güzel özetliyor.
İkinci yarının hemen başında Serdar Aziz’in ters müdahalesi sonrası Muslera’nın müthiş kurtarışına maçın kader anı diyebiliriz. Muslera dünya kupası sonrası formuna yavaş yavaş kavuşuyor. Şampiyonlar liginde onun bu etkili performansı Fatih Terim’in aslanlarının yine en büyük sigortası olacaktır.
53. dakikada Emre Akbaba’ya yapılan sert müdahale sonrası takımın birlik halindeki reaksiyonu maçın galibiyet kıvılcımını yakan pozisyondu. Golün bu faulle gelen serbest atışın kullanmasıyla olması bombanın pimini çekmiş oldu ve hemen 3 dakika sonra Ndiaye’nin şık ara pası ile Rodrigues’in geçen sene Terim’in gelişi ile portföyüne kattığı bitiricilikle skor 2-0 oldu.
Ndiaye’nin gelişinin etkilerinin görüldüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz, oyun kurma anlamında Donk’un yerinde Fernando’nun olması Ndiaye’nin hücuma katacağı verimi arttıracağını düşünüyorum. Ndiaye, gole yönelik anahtar paslardan 3 tane atmış durumda ki bunlardan 1’i asiste dönüştü. Ndiaye’den daha önde oynayan Emre Akbaba’nın ise 2 anahtar pas attığını görüyoruz.
Maçı farka götüren ve takımı rahatlatan en önemli kişi ise Rodrigues’ti. İlk yarıda tutuk gözüken Rodrigues 2. yarıda gerçekten güzel bir performans ortaya koydu. Özellikle son vuruşlardaki becerisi Fatih Terim’in ve alınamayan santrfor sonrası gol yükünü kimin ya da kimlerin sırtlayacağına yönelik derdin rüyalarını süslediği Galatasaray taraftarının yüreğine su serpmiştir.
İleri üçlünün şut ve hedefi tutturma performansı durumu güzel özetliyor. Rodrigues’in 3 şutunun kaleyi bulmuş 2’si de gol olurken Sinan Gümüş’te 4 şut, 1’i kaleyi tutmuş ancak gol yok, Eren’de ise 3 şut 1 gol şeklinde görüyoruz.
Pas Bağlantıları
Takımın pas yönü Ndiaye’nin savunmadan top çıkarma anlamındaki rolünü görmemiz açısından güzel bir veri sunuyor. Donk yerine Fernando’nun olması bu rolü Fernando’nun almasını sağlayacak, dolayısıyla Ndiaye’nin oyunu dikine oynamasındaki kabiliyetini daha çok kullanmasının da önünü açacaktır.
Hücumda sol kanat yoğunluğu
Kilit paslardan takımın hücum yönünün ağırlığı çok rahat gözükebiliyor. İlk 11 stoperler harici kilit pası bulunmayan tek oyuncu Sinan Gümüş. Bu anlamda Sinan Gümüş’ün yerine ilk 11’e Onyekuru’nun dahil olması Galatasaray’ın hücumuna da denge getirecektir.
Son söz
Galatasaray kendi evinde oyun ve skor üstünlüğünü korumaya devam ettiği kilit bir maçı geride bıraktı ve Şampiyonlar Ligi maçı öncesi moral depoladı. Gole kadar olan zamanda topa %57 sahip olmasına rağmen gol pozisyonuna girme anlamında sıkıntı çekti ve özellikle Eren’i pas bağlantısının bir parçası olarak yine kullanamadı.
Fatih Terim elindeki tek gerçek santrfor olan Eren’i kazanmaya çalışmaya devam edecektir. En önemli odak noktası olan Şampiyonlar Ligi maçında Donk’un yerinde Fernando, Sinan Gümüş’ün yerinde ise Onyekuru ile başlayacağını düşünüyorum.
Pas bağlantılarının ve takımın hücum ritminin henüz istenildiği kadar hızlı olmaması nedeniyle, Eren’siz bir 4-6-0 denemesi için henüz erken olabilir. Ozan’ı ise oynatıp oynatmayacağı şimdiden merak konusu oldu bile.