George Frederic Handel, 1727 yılında “Zadok the Priest” adlı eserini besteler. Büyük Britanya kralı II.George tahta çıktığında taç takma seremonisinde bu beste çalınır. Krallara tacını taktıran beste olmuştur artık. 1992 yılında ise İngiliz müzisyen Tony Britten’in üzerine söz yazarak yeniden besteler. Kraliyet Filarmoni Orkestrası tarafından icra edilip, St. Martin Akademisi Korosu tarafından İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinde söylenir:
Die Meister
Die Besten
Les meilleurs Équipes
The Champions!!
Bu efsanevi sözler kulaklarınızda çınlamaya başlamıştır artık. Futbolun efendileri, en iyileri, şampiyonları için bestelenmiştir.
Tony Britten’e bu görevi veren onun efsanevi Robocop filmine yaptığı bestelerdeki başarıyı futbola taşımak isteyen UEFA olmuştur. UEFA resmi dillerinin hepsinin bu bestede olmasını istemiş, sonuçta da “spor tarihinin en iyi şarkısı” ünvanlı bu eser ortaya çıkmıştır.
Galatasaray taraftarı işte bu efsanevi şarkıyı duymak için 3 senedir bekliyordu.
Galatasaray, grubun açılış maçında Lokomotif Moskova karşısında, 9’da Garry Rodrigues, 67’de Eren Derdiyok, 90+2’de Selçuk (penaltı)’un golleriyle 3-0 galip geldi. Rakiplerinin 1’er puanla kapadığı haftada Galatasaray’ın 3 puanla başlaması onları zirveye taşıdı. Maç ilk yarı 25-45. dakikalar arası harici Galatasaray’ın üstünlüğü ile geçti ve Garry Rodrigues yine yıldızlaştı.
Oyuncuların ortalama pozisyonları
Galatasaray oyuna klasik 4-3-3 dizilişi fakat maça özel oyuncu tercihleri ile başladı. Son Kasımpaşa maçından farklı olarak defansta Ozan’ın yerine Donk, ortada Donk’un yerine Fernando, Sinan Gümüş’ün yerine ise Belhanda vardı. Fatih Terim Belhanda’yı ortada, Emre Akbaba’yı ise sağ kanatta oynattı. Ortalama pozisyon haritasından oyuncuların taktiğe bire bir sadık kaldıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Emre Akbaba’nın klasik bir kanat oyuncusu gibi değil de içeriye kat ederek oynadığı da net bir şekilde gözüküyor. Fatih Terim’in burada Onyekuru’yu değil de Emre Akbaba’yı tercih etme sebebi Emre’nin içeri kat edişleri ile pas akışını ve oyunun ritmini hızlandırmaktı. Ayrıca onun şut gücünden de yararlanmak istedi ki Belhanda’nın bu konudaki eksiği herkesin malumu.
Galatasaray oyuna çok hızlı ve istekli başladı, rakibi yarı sahadan çıkartmadı ve golü de bu baskıyla buldu. 25. dakikaya kadar 2’yi hatta 3’ü bulabilir, bunun ardından ilk yarı bitine kadar geçen zamanda da devreye beraberlikle girebileceği golü yiyebilirdi.
Topla oynama ve şut sayıları
Topla oynama oranlarında ilk yarım saatle, devam eden yarım saat arasındaki takımların oyun üstünlük farklarını görebiliyoruz. Lokomotif Moskova oyunda üstün olduğu bölümde gol pozisyonu üretmekte bir hayli zorlandı. Rakip yarı sahaya, 3.bölgeye ve rakip ceza alanına girişlerde yaklaşık bir denge söz konusu olmasına rağmen atılan şut sayılarında Galatasaray’ın özellikle 2.yarı üstünlük sağladı.
Galatasaray şampiyonlar ligi ilk haftasında Real Madrid (11) ve Barselona (9) ‘dan sonra 8 şut ile en çok isabetli şut atan 3.takım oldu. İsabetli şut istatistiğinde özellikle göze çarpan Rodrigues ve Emre Akbaba’nın deneme sayıları. Rodrigues’in son iki maçtır attığı şutların kalitesi ve isabet oranı şampiyonlar liginde adından çokça söz ettirecek cinsten. Lokomotif Moskova’nın ise hücum hattında cezası nedeniyle oynayamayan Smolov’un yokluğunu hissettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Galatasaray’ın sol kanadında Serdar Aziz ile başlayan pas bağlantısında Nagatomo-Garry Rodrigues ikilisinin etkinliği göze çarpıyor. Atak yoğunluk grafiğinden de Galatasaray’ın sol kanat ağırlığını görebiliyoruz.
Burada dikkati çeken pas bağlantısı ise Muslera’dan Eren’e doğru. Defans ve orta sahanın uzun topla atlandığı bu pas bağlantısında Eren’in indireceği toplarla Garry-Belhanda-Emre ile hızlı hücum kombinasyonları sağlamak Terim’in planları arasında. Geçen sezon Gomis ile bu planın ekmeğini çok yemişti Galatasaray. Eren bu maçta girdiği 14 hava topunun 7’sini aldı ve böylece hücum hattına önemli bir rahatlık sağladı.
Tabi Muslera her topu Eren’e atmıyor, bu uzun toplardan bir örnek olarak 76.dakikada direkt Garry Rodrigues’e attığı pasla girilen pozisyonu inceleyelim. Rodrigues burada topa çok güzel vurdu ancak kaleci son anda parmak uçlarıyla çıkartmıştı.
Diğer kritik hücum geçiş istatistiği için ise dripling sayılarını verelim;
Badou Ndiaye’nin başarılı dripling sayılarındaki üstünlüğü göze çarpıyor. Ayrıca 4 adam geçme ile ilk haftanın Federico Bernardeschi (5) ‘den sonra en çok adam geçen 2. oyuncusu konumunda. Ndiaye’nin bu özellikleri onu Galatasaray’daki en kritik isim konumuna taşıyor, defans-hücum bağlantısının atar damarı durumunda.
Ndiaye’nin oyuna katkısını görmek için örnek bir pozisyonu inceleyelim;
Önceki ikili mücadelede sakatlanan Ndiaye oyuna giriyor.
Oyuna girdikten 20 sn sonra, kullanılan taç atışında kaybedilen topu araya girip geri kazanıyor ve Emre’ye veriyor. Emre’nin burada pas istasyonundaki rolü kritik ve Onyekuru yerine o bölgede tercih edilme sebeplerinden.
Emre Ndiaye’ye topu geri veriyor ancak rakip onu ikili pres ile sıkıştırıyor.
Ndiaye topu geri oynamak yerine dönüp ikisinin arasına girip rakiplerinden sıyrılıyor.
Karşısına çıkan diğer 2 kişiyi üzerine çekerek topu solundaki Fernando’ya veriyor ve atak başlangıcı oluyor. Nagatomo ve Rodgirues ile çıkılan hızlı hücumda top kornere gidiyor.
Lokomotif Moskova kanadında ise Beşiktaş’tan tanıdığımız Manuel Fernandes %87’lik oranı ve yüksek pas sayısı ile takımının topa sahip olma kısmında orta sahada onun esas bölgesinde oynayan Denisov ile birlikte kritik rol aldılar. Maç sonucu Lokomotif lehine oluşan %52-%48 ‘lik topa sahip olma yüzdesi de bu sayede oluşmuş oldu.
Son Söz
Fatih Terim şampiyonlar ligi ile birlikte kadrosunda rotasyon yaparak ilerleyebileceğini göstermiş oldu. Belhanda’nın tekrar 11’e girmesini zor görüyorum. Özellikle şampiyonlar ligi deplasman maçlarında kesinlikle kenarda olmalı ki takımın orta saha enerjisini düşürmesin.
Porto maçında Ndiaye olmayacağından Donk-Fernando-Emre üçlüsünün orta sahada kullanılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Kanatlarda ise Rodrigues ve Onyekuru hızlı hücumlar için olanak sağlayacaktır. Bu maç yedek kulübesinde hamle oyuncusu olarak Onyekuru ve Sinan bulunuyordu ancak Eren’in herhangi bir nedenle kadroda olmayacağı bir ilk 11’de hamle oyuncusu sayısı 1’e düşüyor. Feghouli satılamıyorsa ligte şans verilip kazanmayı denemek ve Muğdat’a da yine ligte ara ara şans vermek kadro genişliğini sağlamak adına önemli.
Donk’un stoperde ağır kaldığı ve kademe hataları yaptığı 3-4 pozisyon oldu, hücumda kabiliyetli ayaklara sahip efektif bir takımın bunu değerlendirmesi sürpriz olmayacaktır. Bu anlamda savunmadaki riskin devam ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Terim ligte Ozan’ı kullanmaya devam edecektir, ancak şampiyonlar liginde bir çözüme ihtiyaç olduğu da gözden kaçmamalı.