Lige verilen milli aranın ardından Galatasaray evinde Konyaspor’u ağırladı. İlhan Palut yönetiminde iyi bir ivme yakalayan ve ligde oynadığı son 12 maçından mağlup ayrılmayan Konya ekibi karşısında henüz 4. dakikada öne geçen Sarı Kırmızılılar, zor da olsa skoru korumasını bildi ve üst üste 3. galibiyetini aldı.
Galatasaray’ın bu galibiyetini global iş ortağımız Metrica Sports‘un geliştirmiş olduğu Play yazılım ile birlikte analiz edeceğim.
Kadrolar
Sene başından bu yana ideal 11’ini oturtmakta zorlanan Galatasaray, bu maça da Rize deplasmanının ikinci devresindeki düzeniyle çıktı. O maçta oyuna sonradan girip forvet arkasında fark yaratan Halil’i aynı rolde sahaya süren Fatih Terim, Berkan’ın yokluğunda merkez ikiliyi Taylan-Cicaldau’yla oluşturdu. Takımının geriye kalan kısmında fazla bir sürpriz aramayan tecrübeli hoca, Luyindama yerine stoper bölgesindeki Alpaslan ısrarını da sürdürdü.
Konuk ekip Konyaspor’da ise forvet bölgesindeki eksikler dikkat çekiyordu. Cikalleshi ve Ahmed Hassan’ın yokluğunda Rahmanovic bu sezon ilk kez 11’de maça başlarken kadrodaki bir diğer sürpriz isim de Oğulcan Ülgün oldu. Geçtiğimiz 8 haftaya da ilk 11 başlayan Soner Dikmen kulübeye çekilirken Altınordu altyapısının meyvelerinden olan ve sezon başında Konyaspor’a imza atan Oğulcan ilk kez bir süper lig maçına ilk 11’de başladı. Öte yandan görselin aksine Bytyqi sol kanatta, Çekiçi de forvet bölgesinde görev aldı.
Halil’li Galatasaray merkezi
Maça 4-4-2 dizilişiyle başlayan Konyaspor, Galatasaray’ın iki stoperine birden baskı uygulayarak geriden pasla çıkmasını engelleyip uzun topa yönlendirme niyetindeydi. Önde 2 oyuncu bırakmanın dezavantajı ise haliyle geride eksilmek demekti. Halil Dervişoğlu’nu da 10 numara olarak düşündüğümüzde Galatasaray’ın orta sahada sayısal anlamda üstün olduğu maçın daha ilk saniyelerinde ortaya çıktı. Konyaspor’un iki merkez oyuncusu olan Oğulcan ve Hadziahmetovic, Taylan ve Cicaldau ile eşleşirken Halil maç genelinde demarke pozisyondaydı. Yukarıda da takımların sahaya yerleşimlerini ve Halil’in hatlar arasında boşta kaldığını görüyoruz. (Geçtiğimiz hafta Çaykur Rizespor-Galatasaray analizimde de Halil’in bu boşluktaki bağlantı rolünü incelemiştim.)
Nitekim bu eşleşme problemi maça da sirayet etti. Konyaspor’un baskısı karşısında Muslera’ya kadar dönerek rakibi üstüne çeken ve boşluklar bulmak isteyen Galatasaray, aradığı fırsatları çoğunlukla merkezdeki sayısal üstünlük üzerinden yakaladı. Yukarıda da bu üstünlükle Halil’in boşta pozisyon almalarını ve biri golle sonuçlanacak Galatasaray geçişlerini görüyoruz.
Halil opsiyonunu savunmadan çıkışlarda iyi kullanan Galatasaray, aynı üstünlüğü oyun rakip sahaya yıkılmışken dar alanlarda değerlendiremedi. Örneğin yukarıdaki pozisyonda Halil geriye gelip demarke pozisyonda topla buluşuyor. Onun kaymasıyla açılmış olan Konyaspor’un savunma-orta saha blokları arasındaki boş alana ise kimsenin hareketlenmemesi oyunu tıkıyor. Merkezden bindirebilecek Taylan ya da Mostafa’nın kendini gösterip sırtı dönük bağlantı kurabilme imkanı varken kimse pas istasyonu olamayınca top yeniden stoperlere ve oradan da Muslera’ya kadar dönüyor.
Konyaspor’un oyun ezberi
Sene başından bu yana bir oyun oturtmakta zorlanan Galatasaray’ın aksine Konyaspor, sahada çok daha ne yaptığını bilen bir takım görünümündeydi. İlhan Palut yönetiminde bir oyun ezberi oluşturan ve alan parselizasyonu konusunda belki de ligin en iyi 2-3 ekibinden birisi olan yeşil beyazlılar maç genelindeki üstün oyunuyla farklarını ortaya koydu. Yukarıdaki görselde rakibi karşılama pozisyonunda olan Konya ekibi klasik 4-4-2 gibi dizildi. İlerleyen satırlarda yeniden değineceğim Hadziahmetovic burada merkez orta saha rolündeyken Çekiçi de forvet olarak stoperlere baskı yapıyor.
Rakibe uygulanan önde baskı sonucu top kazanıldığında ise saha içindeki roller çarpıcı bir şekilde değişiyor. On numara, kanatlar ve hatta gizli forvet de olmak üzere kariyerinde birçok pozisyonda görev alan Hadziahmetovic, top kazanıldığında derin oyun kurucu rolünde stoper çizgisine gelerek 3’lü bir hat oluşturuyor. Onun merkezde açtığı boşluğa ise forvetten Çekiçi kayıyor ve Oğulcan’la ikili oluyor. Ön bölgede ise kanatların içe kat edip beklerin bindirmeleriyle 5’li tamamlanıyor ve 3-2-5 dizilişi kuruluyor. Hatta oyunun sıkıştığı anlarda forvet Rahmanovic’in de bağlantı kurmak için merkeze gelmesiyle bek ve kanatların forvet, forvetlerin de orta saha olduğu bir 3-3-4 bile okunabildi.
(Alt lig takımı Altınordu’dan Oğulcan, küme düşen Ankaragücü’nden Çekiçi, Galatasaray’ın gönderdim diye sevindiği Ahmet Çalık, Antalyaspor’un yedeği Serdar Gürler ile böyle güçlü bir yapı kurmak gerçekten takdire şayan. Tıpkı Farioli ve Ömer Erdoğan gibi İlhan Palut hoca da ligin oyun seviyesini sırtlayan isimlerden.)
İkinci devre ve mahkum oyun
Maçın başında bulunan golün ardından dakikalar geçtikçe oyun anlamında geriye düşen Galatasaray, ikinci devrede yarı sahasından çıkmakta dahi zorlandığı anlar yaşadı. Bu devrede %37 topla oynayabilen ve rakip ceza sahasına yalnızca 5 kez girebilen sarı kırmızılıların bu tutukluğunu Futbol Akademi Scouting (FAS) tarafından hazırlanan dakika başına maksimum gol ihtimali grafiğinden de okumak mümkün. İkinci devrede gol ihtimali yüksek (%14’ten fazla) hiçbir pozisyon üretemeyen Galatasaray, rakibineyse iki adet fırsat tanıdı. Top hakimiyeti ve top hakimiyeti kalitesi arasındaki farkı da ilk devrede sarı kırmızılıların girdiği fırsatlara yormak mümkün.
İkinci devrede oyunun bu denli verilmesinin bana göre bir numaralı sebebi Galatasaray’ın ilk devrenin aksine savunmadan çıkışlarda uzun topa yönelmesi oldu. Yukarıda Muslera’nın ilk yarı ve ikinci yarı pas haritalarından da görebileceğiniz üzere çoğunlukla uzun vurarak çıkmaya çalışan sarı kırmızılılar, ilk devrede Halil’le yakaladığı sayısal üstünlüğüyse unuttu desek yeridir. İlk 45 dakikada 35 kez topla buluşan Dervişoğlu’nun ikinci devre oyunda kaldığı 15 dakikalık süreçte yalnızca 3 kez topa dokunmuş olması da bu argümanı destekler nitelikte. Belki Babel’i de oyuna alıp uzun vurmaya devam etmek yerine ilk devrede olduğu gibi kısa paslarda ısrar etmek hem oyunu soğutma hem de rakibin bıraktığı boşlukları değerlendirme anlamında daha mantıklı olabilirdi.
Son olarak Futbol Akademi Scouting (FAS) tarafından hazırlanan Aksiyon Değeri(AD) metriğini incelediğimizdeyse 60 dakika oyunda kalmasına karşın neredeyse takımının toplamı kadar ofansif aksiyon üreten Halil Dervişoğlu’nu ilk sırada görüyoruz. Öte yandan geçtiğimiz haftalarda tribünler tarafından ıslıklanan Yedlin de savunma katkılarıyla dikkat çekiyor. Maçı 6 pas arası, 3 top kapma ve 3 şut engellemeyle bu alanlarda takımının en iyisi olarak tamamlayan Amerikalı oyuncu skorun korunup 3 puanın alınmasında önemli rol oynadı.
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.