Galatasaray, Şampiyonlar liginin 3.haftasında adeta ölüp ölüp dirildiği, Muslera’nın yıldızlaştığı maçta kendi sahasında Schalke 04 karşısında 1 puanı zor kurtardı.
Galatasaray’ın Bursaspor maçı sonrası bir kez daha sakatlıklar nedeniyle bir hayli zorlandığı bir iç saha maçını izledik. Özellikle Fernando’nun yokluğunu çok aradı Galatasaray. Yine de maça başlanan ilk 11’in bu maçtan galibiyet alabilecek bir kadro olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle son dönemde Bundesliga’da bir hayli zorlanan bir Schalke 04 vardı Galatasaray’ın karşısında. Fakat rakibin bu formsuzluğunun avantajını kullanamaması gibi, alınan 1 puanın da maç özelinde adeta altın değerine gelmiş olduğunu söyleyelim.
Ortalama pozisyonlar
Galatasaray maça her zamanki gibi tipik 4-3-3 dizilişi ile başladı. Savunmanın önünde Donk, Belhanda ve Ndiaye orta sahası, ileride ise kanatlarda Sinan ve Rodrigues, önlerinde ise Eren ile başladı.
Schalke 04 ise maça klasik 3-5-2 dizilişi ile başladı. Bana göre Galatasaray’ı bu maç zorlanmasına neden olan temel faktör bu idi. Rakibin kalabalık orta sahası Galatasaray’ı bozdu ve Fatih Terim buna sistem değişiklikleriyle maç içinde çözüm aramaya çalıştı. Bu da takımın bocalamasına neden oldu. Maç içi yapılan sistem değişikliklerine birazdan daha detaylı değineceğim.
Galatasaray oynadığı son 5 maçta sadece 3 gol atabilmişti. Bu maçta da gol bulamayınca istatistiği son 6 maç için 0.5 oldu. Bu ziyadesiyle çok düşük bir oran, lig genelinde böyle bir gol oranı olsa ne olurdu demek yersiz olur fakat sorunu görmemiz gerekiyor. Gol sıkıntısını anlatmak için bir de şut sayılarına bakalım;
Şut sayıları ve topa sahip olma oranları
Schalke 04’ün attığı 8 şutun 5’i isabetli olmuş. Galatasaray’da ise kabus gibi bir durum var; 2. yarı attığı şut sayısı sadece 1, o da Belhanda’nın uzaktan vurduğu isabetsiz şut.
Galatasaray’ın özellikle 2.yarı koca bir boşluk oluşturduğu şut haritasını bir göz atalım;
Topa sahip olma oranında ise Galatasaray’ın iki devrede de üstün olduğunu görüyoruz ki, bu oran bu verinin kendi başına ne kadar önemsiz olduğunu bize gösteriyor.
Tabloda göze çarpan bir diğer istatistik de ceza sahasına giriş sayıları. Galatasaray oyuncuları sadece 4 kere ceza sahasında topla buluşmuş (ki bu sezonun en düşüğü), Schalke 04 ise bu sayı 18.
Fatih Terim bu maça iç sahada oynadığı diğer maçlardan tamamen farklı bir anlayışla maça çıkarttı takımını. İç sahada hücum pres yapan, rakibi baskıyla bunaltmaya ve defansa çekmeye zorlayan Galatasaray yerine, defansı ön planda tutan, tamamen kontrolcü bir takım vardı. Şampiyonlar ligi için kontrol önemli, fakat bunu abarttığınız zaman rakip de sizi affetmiyor ve kazanmaya oynuyor. Bunu bu maç net bir şekilde gördük.
Ev sahibi olmasına rağmen takım halinde hücum pres denemesi toplamda sadece 3 Galatasaray’ın, 2. yarıda ise sadece 1.
3’lü defans denemeleri ve işlemeyen kanatlar
Schalke 04’ün maça kendi sitemi olan 3’lü savunma ve 3-5-2 dizilişi ile başladığını söylemiştim. Defansta 5’li savunmaya dönen Schalke 04, kalabalık orta sahası ile ileride hızlı forvetlerini Galatasaray savunmasının arkasına sarkıtmaya çalışıyordu. Bu konuda aşağıda kontrak atak sayılarına bakalım;
Schalke 04 ‘ün tam 20 kontra atak girişiminin 6‘sında şut atarak gol denemesinde bulunduğunu görüyoruz.
Fatih Terim, 20. dakikadan itibaren 3’lü savunmaya dönerek orta alan ve kanatlardaki bu sayı dengesizliğini aşmaya çalıştı.
20.dakikada Donk’un Maicon ve Ozan’ın arasına girmesiyle 3-4-3 sistemine geçildiğini görüyoruz.
Galatasaray, 3’lü savunma hattı ile birlikte defans geçişlerinde tıpkı Schalke 04 gibi 5’li dizilmeye başladı.
Bana göre Galatasaray, bu sistem geçişine adaptasyonu sağlayamadı. Maçtan önce bu sistemin iyi çalışıldığını, takımın buna hazır olduğunu söyleyebilmek oldukça zor. Sanki 10 kişi oynuyormuş gibi bir havaya büründü oyuncular. Normalde 3’lü savunmanın avantajı olan kanatlar ile oyunun açılması sağlanamadı. Nagatomo ve özellikle Linnes hücuma katkı sağlayamadı. 2. yarı başlarken Mariano’yu Linnes’in yerine sahaya sürülmesi oyun kurulumu açısından doğru olacaktı.
Linnes ve Nagatomo’nun ceza sahasına sadece 3 top gönderdiğini görüyoruz pas istatistik tablosundan. Yine kanatlarda oynayan Sinan ve Rodrigues’in ise 1’er top gönderdiği göze çarpıyor.
Kanatların fazlasıyla işlevsiz olduğu bu maçta haliyle Eren de çok sırıttı ve neredeyse varlığıyla yokluğu farksızdı.
2.yarı
Galatasaray 2.yarıya çok kötü başladı ve Shalke 04 maçın hakimi konumuna geçti. Fatih Terim, oyunu tutabilmek ve hücum verimsizliğini çözmek amacıyla 61.dakikada Sinan Gümüş’ün yerine oyuna Selçuk İnan’ı alarak 3-5-2’ye döndü. Belhanda’nın da sağ kanada doğru açılarak yapacağı ortalarla pozisyon bulmaya çalıştı.
3-5-2 sonrası da planlar ters gitti ve 2. yarıda Galatasaray adeta hiç varlık gösteremedi. 2. yarıyı uzaktan tek bir şut atarak, hiçbir gol pozisyona giremeden tamamladı.
70’te sakatlanan Eren yerine Muğdat oyuna girdi. Muğdat, hücum prese yaptığı katkı harici bir varlık gösteremedi. Eren’in tekrar sakatlanması Fatih Terim’in Belhanda’yı oyundan çıkartmasına engel oldu bana göre. 81’de ise sakatlanan Nagatomo yerine Ömer Bayram oyuna dahil oldu. Galatasaray bir türlü hücum organizasyonu sağlayamadı 2. yarıda ve adeta maçın berabere bitmesi için dua eder hale geldi.
Schalke 04 ise maçtan önce beklemediği şekilde oyun üstünlüğünü elde ettiği maçta gol fırsatlarını cömertçe harcadı. Skor bulamayınca hücumcularını değiştirdi genç hoca Domenico Tedesco. 77’de Skrzybski, 82’de McKennie ‘yi oyuna dahil ederek bir türlü gol bulamadığı ileri ikiliye taze kan getirmeye çalıştı. Ancak maçın en iyisi gözüken Konoplyanka’yı oyundan alması bana göre yanlış bir tercih oldu.
Şut tablosuna baktığımızda Suat Serdar ile birlikte Schalke 04 hücumcularının toplam 11 şut attığını görüyoruz. Üçünün sezon ortalamaları ise toplam 5.4. Yani iki katı fırsat yakaladılar bu maç, ancak biraz kendi beceriksizlikleri biraz da Muslera’nın etkisi ile gol bulamadılar.
Muslera
Maçın tartışmasız yıldızı Muslera için bir başlık açmamız gerek.
Takımını şampiyonlar ligi grup aşamasında iddada tutan Fernando Muslera’nın, rakibe gol izni vermediği maçta kurtardığı %100 gol pozisyonu sayısı 3. Shalke 04’ün girdiği toplam 7 net pozisyonun tamamını kurtardı Muslera, başka söze gerek yok heralde.
Ozan Kabak
Galatasaray’ın genç stoper’i Bursaspor maçında olduğu gibi (penaltı pozisyonundaki hatası hariç) bu maçta da yaptığı kritik müdahalelerde Muslera ile birlikte takımın en iyilerindendi. Instat Index verileri de bir kez daha bunu doğruluyor zaten.
Son söz
Galatasaray’ın bu maçta kazandığı 1 puan, şampiyonlar ligi grup aşamasından belki de çıkabilmesini sağlayacak derecede kritik önem taşıyor. Kaybetmesi halinde Schalke 04 puanını 7’ye taşıyacak ve puan durumu Porto’nun 7 puanı ile birlikte 7-7-1-0 haline gelecekti.
Galatasaray, çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hem dopdolu reviri ile ciddi bir kadro sıkıntısı, hem de gol yollarında ciddi bir kısırlık yaşıyor. Sahasında oynadığı son iki maç olan Bursaspor ve Schalke 04 maçlarından mağlubiyet almaması gerçekten büyük şans. Hem Bursaspor hem de Schalke’nin gol pozisyonlarını cömertçe harcamaları ve özellikle Muslera’nın mükemmel maçlar çıkartması Galatasaray’ı kurtaran etkenler oldu. Yalnız bu maçları deplasmanda oynamış olsa muhtemelen ikisinden de mağlubiyetle ayrılıp ciddi bir sıkıntı içerisine girmiş olacağını da söyleyelim.
Bursaspor maçı sonrası sakatlık konusuna aşağıdaki şekilde değinmiştim, hala aynı fikirdeyim;
Zaten kadro genişliği anlamında zor zamanlar geçirirken bu duruma gelinmesi çok ciddi bir durum. Sakatlanan oyuncular arasında milli takıma gitmeyenlerin de olduğunu düşündüğümüzde bunun nedenlerinin detaylıca analiz edilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Sağlık ekiplerinin bu durumun üzerinde durması gerekir, şansızlık deyip konu kapanmamalı.
Revir konukları (Güncel): Emre Akbaba, Onyekuru, Fernando, Feghouli, Serdar Aziz, Nagatomo, Eren Derdiyok.
Nagatomo’nun top çarpması sonucu yaşadığı akciğer sönmesi durumu Galatasaray’ın sakatlıklar anlamında ilginç bir durumda olduğunu gösteriyor. “Bela geldi mi peş peşe geliyor” gerçekten de. Takımın bu duruma kritik Fenerbahçe ve Schalke 04 maçları öncesi Yeni Malatyaspor deplasmanında pozitif bir reaksiyon vermesi çok önemli. Yoksa sıkıntılı süreç artarak devam edecektir.