Analiz | Fenerbahçe neleri yanlış yaptı?

Beşiktaş ile Fenerbahçe, ligin 23. haftasında Vodafone Arena’da bir araya geldiler. İlk yarısını Fenerbahçe’nin 0-1 önde bitirdiği karşılaşmayı Beşiktaş 3-1’lik skor ile kazanmayı başarırken, ligdeki şampiyonluk yarışı iyiden iyiye kızıştı.

Bu yazıda Fenerbahçe’nin doğruları ve yanlışları üzerinde durmaya ve bunları mümkün olduğunca görsel ve verilerle desteklemeye gayret edeceğim. Derbi’nin Beşiktaş ayağını da ayrıca futbolakademi.net’te bulabilirsiniz.

Ortalama pozisyonlar

Genel bakış

Öncelikle, bu karşılaşma özelinde birçok oyuncunun farklı bölgelerde oynamasından dolayı çok sağlıklı bir grafik çıkmayacağını belirtmek gerek. Ancak yine de takımın genel boyu ve saha içindeki pozisyonu açısından önemli olabilir. Beşiktaş oyunu, maçı izleyen herkesin fark edebileceği kadar rakip yarı sahada oynamaya çalıştı. Fenerbahçe ise Başakşehir karşısındaki etkili oyunun bir benzerini sahaya yansıtmaya çalıştı.

Fenerbahçe kanadını incelediğimizde, ilk dikkatimizi çeken toplam pas sayısının 349’da kaldığını ve %76 gibi çok çok düşük bir başarı oranı ile pas yaptığı. Kolay kolay rastlayamayacağımız bir oran olduğunu üstüne basa basa belirtmek gerek. Topla oynama konusunda aslında maçtan önceki tahminler doğru çıktı; Beşiktaş, topa sahip olarak oyunu kontrol etmeye çalışacak, Fenerbahçe’de özellikle 2. ve 3. bölgede yaptığı pres ile top kaparak Beşiktaş savunmasını dengesiz yakalayıp pozisyon üretecek.

Karşılaşma ile ilgili bir başka önemli veri ise Beşiktaş’ın 82 tane sahipsiz top kazanması ve bu topların tam 29’unu (%36’sı) Fenerbahçe yarı alanında kazanmış olması. Fenerbahçe ise  64 sahipsiz top kazanırken bunların yalnızca 14’ü rakip alanda. Beşiktaş’ın ortalama topla oynama süresi 17 saniye iken Fenerbahçe’nin ise 12 saniyede kaldı.

Fenerbahçe’de neler yanlış gitti?

Yazının bundan sonrasını daha çok pozisyon bazlı ilerleyerek anlatmaya çalışacağım. Öncelikle Fenerbahçe’nin, Hasan Ali’nin yokluğunda karşılaşmaya doğru bir ilk 11 ve doğru bir oyun planı ile başladığını düşünüyorum. Nasıl mı?

İlk yarı

Başakşehir karşısında oynanan oyuna benzer başladı Fenerbahçe. Sadece rakibin 1. bölgesinde yoğun bir pres yapmak yerine çoğunlukla 2. bölgede sıkıştırmalar yaptılar.

Daha henüz maçın 2. dakikası, Beşiktaş, topu 2. bölgeye taşırken Fenerbahçeli oyuncuların presi ile karşılaştı.

7. dakikada ise Fenerbahçe’nin set hücumu ile ders niteliğindeki golü geldi. Roman, Josef’e ayağa çıkıyor. Josef ise çizgiye kadar genişlemiş olan Isla’ya tempolu bir packing pas atıyor. Beşiktaş bu noktada kendi alanında tam takım olarak rakibini savunuyor.

Isla, aldığı topu yine derin oynayak Dirar’ın önüne atıyor. Giuliano ve Fernando ceza sahası koşusuna başlıyorlar. Dirar ortayı yaparken Beşiktaş ceza sahası çevresinde 4V3 bir durum oluşuyor. Yerleşik savunmaya bu fırsatı bulmak önemli. Dirar’ın ortasında Fabri’den dönen topta Giuliano son derece kolay bir pozisyonda kalede kaleci yerini almamışken gol vuruşunu yapsa, ofsayt pozisyonunu konuşmaya gerek kalmayacak. Fenerbahçe, oyuna doğru, kararlı bir hücum ile başlıyor.

Gol geldikten sonra Fenerbahçe neler yaptı?

Aslında oyun planında çok büyük bir değişiklik yapmadı. Yine önde rakibini rahatsız etmeye, top yapmasına engel olmaya çalıştı. 10. dakikada Fabri’yi bir kere daha uzun top oynamaya sevk ediyorlar.

Hemen 1 dakika sonrası; Fenerbahçe, Beşiktaş yarı alanında 6V6 durumda. Bu noktada savunma hattının kopuk olduğunu söylemek gerek. Bu kopuklu maç ilerledikçe artmaya devam edecek. Problemlerin en büyük kaynağı olduğunu düşünüyorum.

22. dakika; Beşiktaşlı oyuncu sırtı dönükken yapılan şok bir pres. Fenerbahçe, özellikle Josef ile bunu sık sık yapmaya çalıştı, özellikle ilk yarı önemli bir kısmında da başarılı oldu.

3 dakika sonrası; Beşiktaşlı oyuncu yine sırtı dönükken bu sefer ikili pres yapılıyor. Faul olmuş olsa da bu sertlik ve kararlılık Beşiktaşlı oyuncuları ilk yarı etkiledi. Topu 3. bölgeye taşımakta zorlandılar. Beşiktaş’ın ilk şutu 26. dakikada oldu.

31. dakikada bana göre maçın kritik anlarından biri yaşandı. Hasan Ali ve İsmail, taraftarların önemli bir kısmı tarafından yetersiz bulunsa da, özellikle Hasan’ın son haftalardaki yükselişi göz önüne alındığına, dar bir kadrosu olan Fenerbahçe için önemli bir konuma gelmişti. Beşiktaş’ın da eksiklerini göz önüne alarak bu eksiklikten dem vurmak çokta doğru olmaz. Ancak maç içerisinde, 31. dakikada gelen mecburi İsmail-Şener değişikliği, takımın dengesini bozarken, 1 oyuncu hakkının da maçın ilk bölümünde harcanmasına yol açtı. O dakikaya kadar Aatıf ve İsmail ikilisi, Quaresma-Gökhan ikilisine çok fazla fırsat vermedi. Şener’in oyuna dahil olması ile birlikte Isla’nın sol beke geçmesi ve her iki oyuncunun da ilk yarı bitmeden sarı kart görmüş olmaları savunma anlayışına tuz biber ekti.

36. dakika, Aatıf ile Dirar kısa bir süreliğine kanat değiştiriyorlar. Bu, maç içinde anlık bir durum gibi gözükse de Isla-Dirar ikilisini sol kanatta bir araya getirmek için de denenmiş olabilir. Fenerbahçe, 2. bölge baskısına devam ediyor. Dirar’ın yaptığı pas arası Beşiktaş’ın istediği oyunu oynamasına engel oluyor.

Fenerbahçe için ilk yarıyı 0-1 önde kapatmak çok önemliydi. Bunu da başardılar.

İkinci yarı

İkinci yarıya da aynı düşünce ile çıkıldı. 46. dakika, Fabri yine uzun oynuyor.

Hemen 1 dakika sonrası, Fenerbahçe, stoperlerin 2. bölgeye top taşımasına engel olmaya çalışıyor.

Ancak 48. dakikada korner’i iki kişi ayağa oynayarak başlatan Beşiktaş, maç içinde çok fazla bulamadığı ceza sahası etkinliğini Vida’nın geriden gelip vurduğu net kafa vuruşu ile bulup durumu 1-1,’e getiriyor. Fenerbahçe için 45-60. dakikalarda gol yememesi çok önemliydi. Beşiktaş içinse ikinci yarının hemen başında golü bulmuş olmaları apayrı bir özgüven unsuru oldu.

Fenebahçe, buna rağmen ön alanda baskı yapan oyun anlayışını sürdürdü. 51. dakikada Fabri’yi yine uzun oynamaya zorladıkları bir pozisyonda Mehmet Topal’ın uzun pası ile Fernandao kaleci ile karşı karşıya kalıyor. Topu sağına açmış olsa golü bulması çok daha kolay olacakken bana göre bir tercih hatası yapıp acele ile kalesini terk etmiş olan Fabri’nin üzerine vuruyor. Maçın iki taraf için de en net pozisyonu diyecekken dönen topta Şener müthiş bir vuruş yapıyor. Kalesine dönemeyen Fabri’nin imdadına Medel yetişip topu çizgiden çıkartıyor.

Özellikle 55. dakikadan sonra Fenerbahçe takım olarak geriye daha fazla yaslanmaya başlıyor. Yaslanmakla kalmayıp rakibine daha geniş alanlar bırakmaya başlıyor.

Kameni

Kameni’ye bir paragraf açmak isterim. Belki oyun içerisinde ciddi hatası olmadı. Ancak ayağıyla oynadığı birçok pasta hata yaptığını ve dönüşünde takım için zor anlar yaşattığını söylemem gerek. Daha önceki yazılarımda da Fenerbahçe’nin neden kale vuruşlarını uzun oynadığını anlayamadığımı belirtmiştim. Bu durum istisnasız bir şekilde devam ediyor.

Özellikle ilk yarıda Kameni’nin pas isabet oranı %65, çok düşük. Ve bu pas hataları çoğunlukla Fenerbahçe kalesine tehlike olarak geri dönüyor.

59. dakikada tam da bu durum yaşanıyor. Kameni uzun oynuyor, orta sahadan dönen top Fenerbahçe kalesinde önemli bir gol pozisyonuna dönüşüyor.

İkinci yarıda özellikle 55. dakikalardan sonra Fenerbahçe’nin temposu düşmeye, hatlar arasın açılmaya ve fiziki direnç azalmaya başlıyor. Açıkçası aklıma Aykut Kocaman’ın Başakşehir galibiyetinden sonra”fizik olarak üzerine koymamız lazım” cümlesi geliyor.

66. dakika, aslında ilk yarıdaki pres anlayışı ile ikinci yarıdaki pres anlayışı arasındaki farkı belki de en net gözler önüne seren pozisyon oluyor. Yine orta sahada bir ikili sıkıştırma, ancak faul de yapılamıyor, topa müdahale de edilemiyor. Savunma iyice gömülmüş durumda, aradaki bağlantı kopuk ve Beşiktaş’ın önemli ayakları bu alanlardan istifade etmeye başlıyorlar.

71. dakika; Beşiktaşlı oyuncular orta sahada çok daha rahat top almaya başlıyor, ilk yarıda rakibini çok fazla döndürmeyen Fenerbahçe savunma anlayışında çatlaklar artıyor.

Fenerbahçe, ikinci yarı ilk defa 70. dakikada set hücumu yaparak rakip yarı sahada üst üste 12 pas yaptı. Bundan sonrada 2. gole kadar rakip sahada pas yapıp 3. bölgeye geçmeye çalıştılar, ancak pozisyon üretmekten çok uzak kalındı.

Fenerbahçe’nin gardının düştüğü an; ikinci golden hemen öncesi. Beşiktaş 1. bölgesinde baskı deneniyor. Beşiktaş savunması baskıdan bir kere daha uzun oynayarak çıkıyor. Ancak ironik bir şekilde uzun oynanan top 2. golü getiriyor. Fenerbahçe 2. golü ön alanda pres yaparken yiyor.

Maçın uzatma dakikalarında da yine 1. bölgeden uzun oynanan bir topun dönüşünde Fenerbahçe savunması yerleşim hatalarıyla 3. golü yiyor.

Sonuç

Aykut Kocaman’ın başlangıç stratejisinin doğru olduğunu düşünüyorum. İlk değişikliğin 31. dakikada olması da planları biraz bozdu. Ancak 55. dakikadan sonra takımda fiziksel bir düşüş gözlendi. Bunu Aatıf – Alper değişikliği ile gidermeye çalışsa da çok fazla sonuç alamadı. Fiziki eksiklikle birlikte özellikle bazı oyuncuların mental olarak da iyi hazırlanmadığını düşünüyorum. Bunu da hocaya yazmak lazım.

Fenerbahçe, Perşembe günü Beşiktaş ile bir kere daha karşılaşacak. Volkan ve Hasan Ali dışında çok fazla değişiklik olacak mı, göreceğiz. Ben genel problemin bir-iki oyuncu değişikliği değil, takım oyun anlayışında olduğunu düşünüyorum. Valbuena, muhtemelen yine ikinci yarı kullanabileceği bir silah olarak kulübede bekleyecek.