Fenerbahçe analizi | Fenerbahçe 3-4 Beşiktaş

Süper Lig’in 10’uncu haftasında sahasında Beşiktaş’ı konuk eden Fenerbahçe ezeli rakibine Kadıköy’de 15 yıl sonra mağlup oldu. İç sahada üst üste ikinci yenilgisini alan sarı-lacivertli takımda teknik direktör Erol Bulut’un ilk 11’deki sürpriz tercihleri dikkat çekerken, futbolseverler uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir 90 dakikayı geride bıraktı. Ligin beşinci haftasında oynanan Göztepe maçından bu yana milli oyuncunun hastalığı nedeniyle kadroda yer almadığı Trabzonspor maçı dışında devamlı olarak stoperde Serdar-Tisserand ikilisini tercih eden Erol Bulut, bu karşılaşmada ise Tisserand’ın yanında sezon başında olduğu gibi Lemos’u tercih etti. Erol hocanın bu tercihinde Lemos’un geçtiğimiz hafta Gençlerbirliği deplasmanında sağ bekte gösterdiği iyi performans belirleyici olmuş olabilir. Bu sürpriz tercihin yanı sıra sezona oldukça formda giren Caner Erkin’i de kulübeye çeken genç teknik adamın Mert Hakan Yandaş mı Ozan Tufan mı sorusuna verdiği cevap ise Ozan oldu. Geçtiğimiz hafta maça ilk 11’de başlayan ve takımını öne geçiren golü kaydeden Mert’i bu hafta 11’de tercih etmeyen Bulut, Perotti olmadığında solda kullandığı Pelkas’ı da sağ kanada çekti.

90 dakikanın Fenerbahçe tarafını iş ortağımız Metrica Sports‘un Play programı aracılığıyla inceleyeceğiz.

Ortalama pozisyonlar

Karşılaşmaya sezon boyunca olduğu gibi 4-2-3-1 ile başlayan Fenerbahçe’de Ozan Tufan bu sezon her zaman olduğu gibi santrforun hemen arkasında 10 numara olarak konumlandı. Dörtlü defansın önünde Gustavo’nun yanında Sosa ile oynayan Fenerbahçe’de Gökhan Gönül de sakatlık dönüşü ilk 11’deki yerini aldı. Gustavo-Sosa ikilisiyle birlikte geride altılı bir hat oluşturan Fenerbahçe’de gerideki altılının öndeki dörtlü ile bağlantısı ise özellikle maçın ilk bölümünde oldukça kopuk göründü.

İlk 15 dakika

Fenerbahçe’nin karşılaşmanın ilk 15 dakikalık bölümünde geriden topla çıkmaya çalışırken büyük problemler yaşadığını gördük. Beşiktaş’ın Ghezzal, Souza, Atiba, Larin, Mensah ve Aboubakar’dan oluşan altılı hattına karşı geri dörtlü ve önlerindeki Gustavo-Sosa ikilisiyle kalan sarı-lacivertli takım bu hat öndeki dörtlüden destek almayınca birçok pozisyonda uzun vurmak zorunda kaldı.

Rakibine önde kalabalık bir baskı uygulamak isteyen Beşiktaş altı Fenerbahçeli oyuncuya altı oyuncuyla pres yaparken, bir anlamda birçok pozisyonda risk aldı ve geride 3v3 ile 4v4 gibi yakalanmayı da göze aldı.

Maçın henüz başında siyah-beyazlı takımın üçüncü bölgede yaptığı presi uzun topla aşan Fenerbahçe rakip savunmayı 3v3 yakalamasının ardından Pelkas’ın yaratıcılığı ile önemli bir şans yakalasa da Perotti Fenerbahçe’nin maçtaki belki de tek öne geçme fırsatını değerlendiremedi.

Dördüncü dakikada yaşanan pozisyonda yine Atiba-Souza ikilisiyle Gustavo-Sosa ikilisine oldukça yakın oynayan Beşiktaş bu iki oyuncuya top aldırmamayı başarıyor.

Mensah-Aboubakar ikilisiyle de stoperlere baskı yapan siyah-beyazlı takım Fenerbahçe’yi uzun top atmak atmak zorunda bırakıyor ve atağın devamı sarı-lacivertli takımın topu taca atarak kaybetmesiyle sonuçlanıyor. Pozisyonun birkaç saniye sonrasında taç atışını kullanan Beşiktaş Aboubakar ile öne geçiyor.

Maçın ilk bölümünde çok sık rastladığımız bu durum Gustavo’nun oyun kurarken stoperlerin yanına kayması ve orta sahada Brezilyalı oyuncudan boşalan yere Ozan’ın yerleşmesiyle belki aşılabilirdi ama Erol Bulut’un tercihi Ozan’ı önde tutmak oldu. Beşiktaş’ın altılı baskısına karşı altı oyuncuyla çıkma konusunda ısrar eden Fenerbahçe maçın ilk 15 dakikalık diliminde 10 defa uzun topa başvurdu.

Fenerbahçe’nin bu uzun toplarından biri 11’inci dakikada kaleci Altay’dan geldi. Beşiktaş’ın 4-4-2 ile kurduğu altılı baskının etkin olmadığı ender anlardan birinde merkezde oldukça uygun durumdaki Sosa yerine uzun vurmayı tercih eden Altay’ın bu tercihi sonrasında top adeta duvara vurur gibi yeniden Fenerbahçe savunmasına döndü. Bu pozisyonda top Altay’ın ayağındayken Gustavo’nun da genç kaleciye eliyle Sosa’yı ve Arjantinli oyuncunun kullanabileceği boş alanı işaret ettiğini görüyoruz yani Altay’ın bu pozisyonda Sosa’yı görmüyor olma ihtimali yok bunu da belirtmek gerek. Öte yandan pozisyonun devamında yeniden Fenerbahçe stoperlerine dönen bu topun Lemos’un ayağından taca çıktığını da dipnot olarak belirtelim.

Öte yandan bu bölüme ilişkin değinmek istediğim bir diğer nokta ise Ozan Tufan’ın rolü üzerinden Erol Bulut’un 6v6’da top çıkartma problemine yönelik herhangi bir adım atmamış olması. Sarı-lacivertli takım savunmadan topla çıkmakta bu denli zorlanırken Erol Bulut, Gustavo’yu stoperlerin yanına çekip, Brezilyalı oyuncudan boşalan yere Ozan’ı yerleştirerek Beşiktaş presini bu şekilde kırmayı deneyebilirdi ancak bunu tercih etmedi. Cisse’nin arkasında 10 numara gibi konumlanan ve kendi yarı sahasında top almayan Ozan da bu rolün bir sonucu olarak maçın ilk 15 dakikasında kendi yarı sahasında sadece bir defa topla buluştu.

15-30 arası

Gustavo ve Sosa’ya uygun durumda top aldırmayı başaramayan Fenerbahçe’de bu problem ilerleyen dakikalarda da devam etti. Bu pozisyonda Lemos topu ısrarla isteyen Gustavo’ya aktarmayı düşünse Brezilyalı oyuncunun boş alana hareketlenebilecek Ozan’ı görmesiyle önemli bir atak başlayabilirdi. Gustavo’nun atağın devamında da uygun durumda olmasına rağmen bu defa da Gökhan’dan pas alamadığını görüyoruz. Gustavo bu pozisyonda da topu alması halinde uygun durumdaki Cisse’yi hareketlendirebilir ve takımının etkili bir atak yapmasına aracılık edebilirdi ancak Gökhan’ın uzun pası sonrası dar alanda Beşiktaşlı oyuncularla 3v3 pozisyonda kalan Fenerbahçe’de Sosa topu kaybetti.

Maçı 39 uzun pasla tamamlayan Fenerbahçe’de bu pasların 26’sının ilk yarıda geldiğini görüyoruz. Altay (7), Gökhan (7), Tisserand (5), Lemos (2), Caner (8-5’i kendi yarı sahasından) gibi savunma oyuncularıyla sıklıkla uzun pasa başvuran Fenerbahçe’de Novak’ın hiç uzun topa başvurmamış olması da dikkat çekici görünüyor.

Fenerbahçe’de özellikle geçtiğimiz sezon Gustavo ile birlikte merkezde görev yaptığında bu bölgede top taşıyabilme özelliğiyle takımını birçok kez rahatlatan Ozan Tufan, derbide bu özelliğini kullanacak fırsatları çok fazla bulamasa da önünde geniş alan yakaladığı pozisyonlarda deliciliğini sıklıkla kullanmaya çalıştı.

Fenerbahçe savunması özelinde dikkat çeken bir diğer nokta ise Aboubakar’ın yüksek topla buluşma sayısıydı. Hem Lemos’un hem de Tisserand’ın kendisine uzak oynamasının da etkisiyle sıklıkla orta sahasına yardım ederek top alan Kamerunlu oyuncu birçok pozisyonda arkadaşları için bağlantı oyuncusu olmayı başardı ve ilk yarıyı 5’i rakip ceza sahasında olmak üzere 15 kez Fenerbahçe ceza sahasında topla buluşarak tamamladı.

Fenerbahçe’nin yediği ikinci gol öncesi yine oldukça ucuz bir top kaybı yaptığına da değinmek gerek. Kaleci Altay kontrolündeki topta kısa pas yapacak bir alternatifi bulamayınca Cisse’ye yönelik uzun oynuyor ve Beşiktaşlı oyuncuların kontrolünde kalan bu top ikinci golü getiriyor. Bu gol aslında bu sezon özelinde Fenerbahçeli taraftarların hiç de yabancı olmadığı bir gol. Rize’de oynanan ilk hafta maçında Altay’ın kullandığı aut atışı Rizesporlu oyuncularda kalmış ve ev sahibi takım bu şekilde bir gol bulmuştu. Karagümrük ile oynanan maçta ise Altay’ın uzun pası sonrası topun kontrolünü ele geçiren Karagümrüklü oyuncular Lemos’un arkasına atılan pasla penaltı kazanmış ancak genç kaleci bu penaltıyı kurtararak skorun 2-2’ye gelmesini önlemişti. Son olarak geçtiğimiz hafta Gençlerbirliği deplasmanında duran toptan yenen gol öncesi yaşanan top kaybı da yine Altay’ın attığı uzun pas sonrasında gelmişti.

Derbideki bu pozisyon özelinde Tisserand ve Lemos’un biraz daha hareketli olup top istemesi bu pozisyonda Altay’ı oldukça rahatlatabilirdi ama ikilinin aldıkları pozisyonda dahi Gustavo’nun top isteyerek tek topla Tisserand’ı düşünmesi Fenerbahçe’nin geriden topla çıkması için aradığı alanı bulmasına yardım edebilirdi. Erol Bulut’un takımı sezon başından bu yana buna yönelik bir futbol oynamadığı için bu pozisyon özelinde ne stoperleri ne de Gustavo ve Altay’ı yadırgamamak gerektiğini düşünüyorum. Öte yandan bahsettiğim oyun akışının örneğini ise geçen sezon Quique Setien yönetimindeki Barcelona’da sık sık görmüştük.

Birkaç dakika önce Aboubakar’a oldukça uzak kalan ve top aldıran Lemos rakibine boş alan bırakırken, ikinci gol öncesi Tisserand Larin’e çıkıp çıkmama konusunda kararsızlığa düşünce atağı geliştirmek için hem alan hem de zaman bulan Kanadalı oyuncunun sağ çizgiye açtığı top ikinci golü getiriyor.

30-45 arası

2-0’dan sonra nispeten daha iyi bir görüntü veren Fenerbahçe bu bölümde rakip yarı alanda daha fazla gözüktü. Köşe vuruşundan gelen gol öncesi kazanılan kornerde atağa başlarken iki stoperin de neredeyse rakip yarı alanda olması takımın hücumdaki boyunu kısaltırken, bu sayede rakip yarı alana daha dengeli ve iyi yerleşme imkanı bulan Fenerbahçe’nin farkı bire indirmesi de uzun sürmedi.

Sosa’nın Rıdvan’ın kötü pası sonrasında orta sahada kazandığı bu top Fenerbahçe adına önemli bir fırsata dönüşebilirdi ama Arjantinli oyuncu uygun durumdaki Cisse yerine sağ kanattaki Pelkas’a dönmeyi tercih etti. Devre arasında Erol Bulut tarafından oyundan alınan Sosa, Fenerbahçe adına günün etkisiz isimlerinden biriydi.

Fenerbahçe’nin ilk yarıda yaptığı belki de en organize hücum ise 42’inci dakikada geldi. İlk yarının büyük bölümünde önde Cisse’nin yanında konumlanan Ozan’ın Gustavo ve Sosa’nın yanına merkeze geldiği bu sekansta bu bölgede üç kişi olan Fenerbahçe, önce orta sahada iki kişiyle oynarken bulamadığı boş alanları buluyor ardından da Sosa ve Pelkas’ın Beşiktaş savunması ve orta sahası arasına sızmasıyla birlikte Yunan oyuncuyu bu bölgede topla buluşturarak organize bir hücum gerçekleştiriyor.

FAS’ın [Futbol Akademi Scouting] geliştirdiği AD [Aksiyon Değeri nedir öğrenmek için tıklayabilirsiniz]  metriği baz alınarak oluşturulan grafikte, iki takımın dakika başına gol bulma ihtimali Fenerbahçe’nin ilk yarının son 15 dakikalık diliminde rakibine oranla gole daha yakın olan taraf olduğu görülüyor. Grafiği detaylı incelediğimizde Beşiktaş’ın  sarı bölgenin üstüne çıktığı tüm pozisyonları golle sonuçlandırmayı başarırken, Fenerbahçe’nin aynı başarıyı sağlayamadığını görüyoruz.

Fenerbahçe’de Ozan Tufan’ın Cisse’nin yanında oynamasının başlıca nedenlerinden biri Erol Bulut’un rakip stoperler topla oynarken bu iki oyuncuyla baskı yapmak istemesi ancak Fenerbahçe’nin derbide zaman zaman bu konudaki konsantrasyonunu koruyamadığını gördük. İlk yarının son bölümünde Cisse-Ozan ikilisi Beşiktaş’ın stoperlerine baskıya giderken bu pres takım arkadaşları tarafından desteklenmeyince yaşanan iletişim problemi hem Pelkas’ın hem Lemos’un hem de Tisserand’ın isyan etmesine neden oluyor. Beşiktaş’ın orta sahada oldukça boş bir alan bulduğu bu pozisyon Ghezzal’ın ikinci golde olduğu gibi ceza sahasında üç takım arkadaşı varken yaptığı ortayla sonuçlanıyor ama top bu defa Altay’da kalıyor.

Erol Bulut geçtiğimiz sezon Alanyaspor’u çalıştırırken hedeflediği oyunu anlattığı bir demeçte stoperlerin kendi arasında yaptığı paslardan hoşlanmadığını ve topun doğrudan üçüncü bölgeye iletildiği, atak sonlandırmaya odaklı bir futbol anlayışını benimsediğini söylemişti.

Derbide ilk yarı bittiğinde topa sahip olma oranları 56-44 Fenerbahçe lehineydi ancak bu yüzde 56’nın yüzde 15’ini stoperler Lemos ve Tisserand oluştururken, Perotti’nin çıkıp Caner’in girmesiyle oluşan öndeki beşlinin topla oynama oranı ise yüzde 14’tü. İki stoperinin öndeki dörtlüsünden daha fazla topla oynadığı Fenerbahçe’nin aksine Beşiktaş’ın durumunun ise tam tersi olduğunu görüyoruz. Öndeki dörtlüsü yüzde 12 topa sahip olma oranıyla oynayan Beşiktaş’ta iki stoperin toplam topa sahip olma oranı ise yüzde 7’de kalmış görünüyor. Bu açıdan bakıldığında Beşiktaş ilk yarıdaki skoru Erol Bulut’un anlattığı ideal oyun planına benzer bir yapıyla aldı demek çok da yanlış olmaz.

İkinci yarı

Fenerbahçe ikinci yarıya iki oyuncu değişikliğiyle başlarken, Mert Hakan ve Kemal Ademi oyuna dahil oldu ve Sosa ile Cisse kenara geldi. Bu değişikliklerle beraber Ozan merkezde Sosa’dan boşalan yere geçerken, Mert de forvet arkası pozisyonuna geçti.

İlk yarıda kendi ceza sahası önünden aldığı topu Beşiktaş ceza sahasına dek süren Ozan, ikinci yarının başında da benzer bir pozisyonda topu Beşiktaş ceza sahasına kadar sürdü ancak ilk yarıda topu ikinci yarıda Cisse’ye aktaramayan milli oyuncu bu pozisyonda atağı istediği gibi sonlandıramadı. Ozan şutunu birkaç saniye erken çıkarsa ya da Ademi’yi düşünse Fenerbahçe için gol gelebilirdi.

Beşiktaş’ın bir duran topun ardından farkı ikiye çıkarmasıyla birlikte daha fazla risk almaya başlayan Fenerbahçe’de özellikle Caner hücuma yaptığı katkıyla dikkat çekti. Cisse ile gelen ilk golü getiren korneri kazandıran atakta stoperlerini orta çizgiye kadar çıkartan ve Tisserand ile Altay dışındaki dokuz oyuncusuyla rakip yarı alanda olan Fenerbahçe’de ikinci gol de benzer şekilde geldi. Bu defa Altay dışındaki 10 oyuncusuyla rakip yarı alana yerleşen sarı-lacivertliler önce savunmadan seken topu topladı ardından doğan ikinci şansta da gol geldi.

İkinci gol öncesinde rakip ceza sahasına oldukça kalabalık giden Fenerbahçe’de yenen üçüncü golde attığı tembel pasla duran topa neden olan Mert Hakan Yandaş’ın da gole katkısı büyüktü. Maçı tamamı isabetli 19 pasla bitiren Mert Hakan, buna karşın kaptırdığı topla dördüncü golün de yenmesinde pay sahibi olmuştu.

Özellikle yaptığı topsuz koşularla ilerleyen haftalarda takımı adına önemli bir skor seçeneği olabileceğinin sinyallerini veren Mert Hakan, takımına beraberliği getirecek gol vuruşuna da çok yaklaşsa da yakın mesafeden yaptığı vuruşta kaleyi bulamadı.

Bu pozisyonda Mert Hakan’ı gole yaklaştıran Caner, maçı üçü isabetli 12 orta ve iki şut pasıyla tamamladı. Fenerbahçeli oyuncular rakip ceza sahasında 29 defa topla buluşurken, Ozan Tufan 9 kezle başı çekti.

3,28’lik gol beklentisi oranından 3 gol çıkartan Fenerbahçe beklentileri yerine getirirken, rakibine verdiği 1,58’lik gol beklentisi oranına rağmen yediği dört gol mağlubiyetin nedenini ortaya koyar nitelikte bir veri gibi görünüyor.

Sonuç

Ligin bitimine hala 30 hafta var ve bu kazanılması muhtemel 90 puana işaret ediyor. Erol Bulut’un takımı derbiyi kazansaydı güçlü rakibiyle arasındaki puan farkını dokuza yükselterek oldukça büyük bir avantaj elde edecekti ancak bu fırsatı değerlendiremedi. Beşiktaş karşısında sakatlanan Lemos, Ademi ve Perotti’nin uzun süreli sakatlıkları sezon başından bu yana en büyük kozu derin kadrosu olan sarı-lacivertli takımı önümüzdeki haftalarda zorlayacak gibi görünüyor. Sinan Gümüş, Ferdi Kadıoğlu, Mert Hakan Yandaş ve Mame Thiam gibi sezon başından bu yana ilk 11’e girmekte zorlanan isimlerin bu dönemde vereceği katkı Fenerbahçe adına sıkıntılı geçmesi muhtemel süreçte belirleyici faktör olabilir. Öte yandan saha içine dönecek olursak, Erol Bulut’un takımının 10 haftası geride kalan ligde geriden top çıkartma konusundaki problemlerini çözme adına henüz bir gelişim kaydedememesi oldukça düşündürücü görünüyor.

Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.