Fenerbahçe, ligin 24. haftasında kendi evinde son dönemin etkili ekiplerinden Rizespor’u konuk ettı. 5 golün atıldığı karşılaşmayı Fenerbahçe 3-2 kazandı.
Ortalama pozisyonlar
Fenerbahçe bekleri oldukça önde topla buluştular. Bu noktada Tolgay’ın biraz daha önde oynamaya çalışması Fenerbahçe için kritik olabilir.
Rizespor ise özellikle Melnjak ile attığı iki gol dışında da etkili olmaya çalıştı. Zaten atak yoğunluklşarına da bakıldığında bunu görebiliyoruz.
Rizespor, karşılaşmaya neredeyse 0-1’lik galibiyetle başladı. Fenerbahçe son 3 resmi maçında toplam 8 gol yedi. Taraftarın genel sıkıntısı gol yollarında diye düşünülürken takımın kolay gol yediği gerçeği de ön plana çıkmalı.
Her takım gol yiyecek elbet, ancak henüz maçın başı, maçın önemi de belli iken Rizespor’un kullandığı korner atışına bu kadar hazırlıksız olmak nasıl açıklanabilir bilemiyorum doğrusu.
Aşağıda da görülebileceği gibi, korner atışı anında hiç bir Fenerbahçe’li oyuncu oyunun yerden ayağa başlatılabileceğini düşünmemiş. Günümüzde zaman zaman direkt olarak içeri orta yapılmasından çok daha etkili sonuçlar verdiğini görebildiğimiz bu kullanıma Fenerbahçe iyi hazırlanmamış, veya ciddi bir konsantrasyon eksikliğinden bahsedilebilir ki bu da düşündürücü. Ceza sahası içindeki eşleşme fazlalığına rağmen yapılan vuruş da zaten golle sonuçlanıyor.
Geçen haftaki yazımda Mehmet Topal’ın ofansif anlamda topsuz oyundaki eksikliğini dile getirmeye çalışmıştım. Bu karşılaşmada 3. bölgeye daha fazla gitmeye gayret ettiğini gözlemledim.
Özellikle hemen maçın başındaki aşağıdaki pozisyonda, tam olarak geçen hafta yapmadığına vurgu yaptığım, boş alana çıkmak, pas açısı yaratmak işini yaptığını gördüm, bunu Topal açısından bir artı olara haneye yazabiliriz. Biliyorum, oyuncu çok eleştiriliyor, ben de eksik gördüğüm noktalara değinmeye çalışıyorum, ancak her oyuncunun bir oyun karakteri olduğunu bilmekle birlikte, maç maç değerlendirme yapmak gerektiğini düşünüyorum.
Bu pozisyonda Isla’ya yaklaşan Tolgay orta alanda boşluk oluşmasına destek oluyor. Burada kritik konu Fenerbahçeli oyuncuların bu oluşan alanlara penetre edip etmedikleri. Topal bu pozisyonda doğru pas açısına da girerek doğru bir iş yapıyor. Burada Zajc’ın koşusu da çok çok önemli. Golde de benzer koşuyu yapıyor, ona daha sonra değineceğim.
Topla buluşan Topal, tek oynamayı düşünse de tercih hatası yaptığını düşünüyorum. Çizgi halinde yakalanan Rizespor savunma hattının arasına giren Zajc’a, üzerinde ciddi bir baskı da yokken pas atabilirdi.
İlk yarı bir başka pozisyon, Topal, belki yine en uygun yerde olmasa da -o bölgeye gelişi de son derece ağır bir tempo ile- atağa destek vermek için pas istiyor. Topal’ın etkili şutu az farklı kalenin üzerinden dışarı çıkıyor.
Miha Zajc
Burada Zajc’a bir parantez açmak gerek. Sahada kaldığı toplam 60 dakikada 12 top kaybı yaptı, fazla olduğu söylenebilir, ancak ben oyuncuda ısrar edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak yukarıdaki pozisyonda görülebileceği gibi, özellikle ofansif oyun aklı yukarıda. Sürekli hareketli ve doğru koşular yaparken görüyoruz Zajc’ı.
Dakika 17; Zajc yine hareketlenerek 2. bölgeye desteğe geliyor.
Hemen sonrasında Tolgay, baskıya gelen Rizesporların arasından Zajc’a derin pasını atıyor. Mümkün olduğunca türkçe terimler kullanmaya gayret ediyorum. Zira bu pas literatürde Packing pas olarak geçiyor; yani pasın rakip oyuncuyu eksilttiği paslar.
Zacj da topu sürerek ceza alanı önünden etkili bir şu atıyor. Fenerbahçe’nin en büyük eksikliklerinden olan şut tehdidi Zajc ile bir nebze olsun artacaktır.
Aslında Tolgay’dan beklenen şey zaten bu, 2. bölgeden pas alışverişini yapacak, topu kanatlara ve Zacj’ın koşularına cevap verecek şekilde zamanında atacak. Bu anlamda Tolgay’ın ne kadar bu işi yapabileceği ile ilgili kafamda soru işaretleri var. Tolgay topla ilişkisi iyi bir oyuncu, topu tutmak anlamında da mutlaka katkı verecek. Ancak Fenerbahçe’nin daha yüksek tempolu bir oyun oyaması gerektiğini düşünürsek Tolgay’ın oyun yapısını biraz değiştirmesi gerekecek.
120 aksiyonla Fenerbahçe’nin en fazla aksiyonu olan oyuncusu oldu. Bu kadar aksiyonu (pas, şut, ikili mücadele, top sürme gibi topla tüm hareketler) %84 gibi bir başarı oranı ile yapması da bir avantaj takım için. Özellikle %94 pas isabeti çok dikkat çekici, ilk yarıda sadece tek pas hatası yaptı. Ancak ikinci yarı, özellikle eksik rakibe karşı öne daha fazla oynamasını beklerdim. Bu kadar pas isabetine rağmen sadece bir tane anahtar pası var (8. dakika)
Topal da bu işi yapmayınca Fenerbahçe’nin orta alandan bir tehdit oluşturma gücü oldukça zayıflıyor.
Şutlar
Fenerbahçe bu karşılaşmada toplam 22 tane şut attı. Şutların etkinlikleri bir yana, sezon içinde şut atmadığı maçları düşünecek olursak, denemeye başlamış olmak bile bir gelişme olarak görülebilir.
Verimliliklerine gelecek olursak; iki yarıda da homojen bir görüntü var, 11 şut ilk yarıda, 11 şut ikinci yarıda. Bunların dörder tanesinde de isabet sağlanmış (%36 başarı). Atılan 22 şutun 9’u dışarı gitmiş, 5 tanesi de engellenmiş.
Rizespor ise 7 şutta 4 isabet sağladı. 4 isabetin ikisi golle sonuçlandı.
Zajc’ın saha içi aksiyonlarına biraz daha değinmek istiyorum.
Fenerbahçe’nin 2. golü, dakika 39; Zajc, 2. bölgede Valbuena’ya uzun bir top atıyor ve 3. bölgeye tempolu koşusuna başlıyor.
Valbuena, Zajc’ın kendisine yaklaştığını, boş alana hareketlenip pas için uygun bir noktaya geldiğini fark edip pasını atıyor. Pozisyon sonrasında gol ile sonuçlanıyor.
Fenerbahçe savunma anlayışı
Gelelim Fenerbahçe’nin savunma yapısına. Son 3 resmi maçında Fenerbahçe toplam 8 gol yedi demiştim.
Dakika 30; bu pozisyonları sıkı sık yazıyorum, artık iyiden iyiye kanıksandı sanırım. Rakip yarı sahada baskı yapılmaya çalışılıyor, iyi niyetten bir şüphem yok benim. Ancak bu baskı o kadar kopuk ve yetersiz ki, çoğu zaman rakip oyuncular doğru çıkış noktasını bulmakta fazla zorlanmıyor.
Burada da dörtlü bir sıkıştırma var, ancak top rahat bir şekilde çıkıyor. Topal’ın da bana göre süre gelen problemi, rakibe yakın olamama ve belki de buna bağlı olarak geriye gömülme refleksi -artık refleks denilebilir sanırım- rakibin bu çıkışlarını kolaylaştırıyor.
Rizenin ikinci golünü sağlıklı değerlendirebilmek için pozisyonun çıkış noktasından itibaren irdelenmesi gerekli.
Rakip 10 kişi, 2-1’lik skor avantajı var. Fenerbahçe’nin rakibi önde karşılama isteği yeinde gibi olsa da bu kadar önde bir baskıya gerek var mı tartışlabilir, hele bu baskıları yapmakta sıkıntınız olduğu neredeyse aşikarsa.
Abarhun, topu kalecisine oynuyor. Eşleşme problemi buradan başlıyor zaten. Ön alanda biraz da pozisyon gereği baskısını sürdüren Valbuena’nın olduğu bölüm için Fenerbahçeli oyuncular bir tasarrufta bulunmuyor. Hatta Tolgay’ın göbeğe doğru hareketlendiğini gördük.
Hasan Ali bu boşluğu fark edip ön tarafa doğru koşusuna başlıyor.
Fenerbahçeli oyuncular Abdullah’a üçlü bir baskı yapıyorlar, ancak bu baskıdan çıkmak rakip için yine çok zor olmuyor. Çünkü hem topla oynayan oyuncuya yeterli agresiflik yok, hem de pas kanalları kapatılmamış. Aşağıdaki görselde kendime göre Topal ve Tolgay’ın nerede durmaları gerektiğini belirtmeye çalıştım.
Hasan da baskının yeterli olmadığını fark etmiş olacak ki eliyle arkadaşlarına işaret ediyor ancak arkadaşları Topal ve Tolgay olay maalinin oldukça uzağında.
Doğru zamanda doğru alan kapamaları, sıkıştırmaları yapmayan Tolgay ve Topal’ın en azından sonrasında doğru işler yapmasını bekledim; Topal’ın orada rakibi karşılamasını, Tolgay’ın da yerini kaybeden Valbuena ve Hasan ikilisi yerine çizgide top bekleyen Boldrin’e biraz yaklaşmasını.
İkisi de olmadı. Topal ve Tolgay refakat etmeyi tercih ettiler. Boldrin tamamen demarke durumda koşusunu sürdürdü. Defans hattı da kendi soluna doğru mecburen kaydı; Serdar topla oynanan bölgeye, Skrtel yanına ve göbeğe de Isla. Moses”in da durumu fark ettiğini görüyoruz.
Vedat’ın bindirmesi çok kıymetli. Fenerbahçe’nin skor avantajı elindeyken nasıl bu kadar dağınık yakalandığını sorgulaması gerekiyor. Mehmet Topal’ın arkasındaki oyuncuya bakmaması da ayrıca çok kritik.
Moses tüm iyi niyeti ile ceza sahası ön çizgisine geliyor. Ancak Rizespor’da ceza alanı dışında demarke olan bir değil iki oyuncu var. Moses Ceza sahası yayındaki oyncuyu tercih ediyor -pasın arkaya geçemeyeceğini düşünmüş olabilir-. Asist anında Fenerbahçe 1. bölgesinde 7V5 bir durum var ve Fenerbahçe ancak bu kadar kötü yayıldığında golü yiyebilirdi.
2-2’lik skorun gelmesi ile birlikte Fenerbahçe daha da savruk, dağınık bir hal aldı. Aşağıda yine baskının eksik kaldığı, oyucuların dikey olarak neredeyse tek bir hat üzerinde yakalandıklarını görüyoruz.
Sonuç
Fenerbahçe için bir galibiyetten fazlası oldu. Mental problemleri aşmak adına derbideki dönüş sonrasında kendi sahasında Rizespor gibi ivme yakalamış bir takımı yenmiş olması önemli. Ancak takımın oyun anlayışında ciddi problemlerin olduğu gerçeğini de görmek gerekiyor. İkinci yarının tamamını bir kişi eksik oynamış bir rakibe karşı ikinci yarı nasıl daha az ve az da olsa isabetsiz pas yapar bir takım, teknik heyetin bunları sorgulaması gerek diye düşünüyorum.
Rizespor ise ligdeki 6 maçlık yenilmezlik serisini sonlandırmış oldu.