Fenerbahçe , ligin 28. haftasında kendi evinde, düşme tehlikesi yaşayan Osmanlıspor ile karşılaştı. İlk yarısı 0-0- biten karşılaşmayı Fenerbahçe ikinci yarıda bulduğu 2 golle kazandı. Fenerbahçe, bu sonuçla ligde oynadığı son 4 karşılaşmada gol yemezken, toplamda 9 gol atarak maç başı 2.25 gol ortaması tutturdu.
Ortalama pozisyonlar
Oyuncuların ortalama saha içi pozisyonlarına baktığımızda aslında sezonun bir bölümünden sonra Fenerbahçe’de çok dramatik değişikliklerin olmadığını görüyoruz. Şener’in belki de sezon başından beri Fenerbahçe bekleri içinde en önde kaldığı maç olmuş olabilir. Bunun dışında bu karşılaşmada Topal’ı Josef’e göre 3. bölgeye daha yakın olduğunu gördük, grafiğe de küçük bir fark ile yansımış durumda. Bu duruma yazının devamında değineceğim. Özellikle ilk yarıda Giuliano’nun 2. bölgeye gelip sık sık pas istasyonu görevine soyunduğunu gördük ki bunun aslında Fenerbahçe için çok da doğru bir durum olduğunu düşünmüyorum. Giuliano 3. bölgede yüzü dönük top almadığı sürece ondan beklenen etkiyi yapmaktan çok uzak kalıyor. ikinci yarıda oyuna giren Valbuena’nın da gezgin tavrından dolayı ortalama pozisyon grafiğinde orta bölümde görüyoruz. Sol önü Valbuena, Alper, Giuliano hatta Mehmet Topal değişerek oynamaya çalıştılar.
Osmanlıspor ise rakibini kendi sahasında bekleyip Serdar, Regattin gibi oyuncular ile hızlı kontra atak kovaladılar. Maçın genelinde çok etkili olamadıklarını gördük.
İlk yarı
İlk yarıda Fenerbahçe’yi istenileni yapmaktan uzak gördük. Oyunu tamamen rakip yarı alanda oynamış olsalar da özellikle 3. bölgede üretkenlik konusunda sıkıntılar yaşandı. Fenerbahçe adına akılda kalanlar Josef’in şutu, Şener’in ceza sahası içine girdiği bir pozisyon ve Giuliano’nun Soldado’ya havadan altıpas civarına derin oynadığı top olurken, Osmanlıspor adına bir kontra atakta Volkan’ın ön direğe yerden oynanan topta ayak ile müdahalesi diyebiliriz.
Fenerbahçe’nin ilk yarıda istenilen üretkenliği yakalayamamasının “tek sebebi” Valbuena’nın oyunda olmayışı olamaz. Evet, Valbuena oyuna girdi ve etkili işler yaptı ancak bunun bir takım oyunu olduğunu unutmamak gerek. Bana göre ilk yarıdaki etkisizliğin sebeplerinden biri özellikle Giuliano’nun 2. bölgeye kadar gelip top alışverişi yapması. 3. bölgeye top taşınamayınca bu göreve soyunmuş olabilir ancak Giuliano’dan faydalanmak isteniyorsa onu bir şekilde 3. bölgede yüzü dönük topla buluşturmak gerek. Aşağıda da bu duruma örnek bir görsel paylaşıyorum.
Bana göre ilk yarıdaki etkisizliğin bir başka sebebi ise isabetsiz pas tercihleri ve ikinci yarıya göre hareketsizlik. Aşağıdaki pozisyonda Fenerbahçe ceza sahası içinde 3V3 olsa da Topal’ın yanlış pas tercihi muhtemel bir gol tehlikesinin önüne geçiyor.
Bu vesile ile biraz oyuncuların performanslarına bakalım. Topal, bu karşılaşmada Josef’e göre 3. bölgeye çok daha fazla gitmesine rağmen toplamda %79’lu bir pas oranı ile beklentilerin uzağındaydı. O bölge oyuncusu, hele hele Topal gibi çok fazla riskli pas oynamayı sevmeyen (geçen haftaki güzel asistine rağmen) bir oyuncu profilinin minimum %90 pas isabetini görmesi gerek. Ayrıca toplamda yaptığı 9 top kaybı yine o bölge oyuncusundan beklenmedik veriler. İkili mücadele kazanma oranı da %52, yarı yarıya. 7 top kapma girişiminde sadece 2 tanesinde başarılı olabildi (%29). Ceza sahasına attığı 3 top belki de en önemli artısı oldu bu karşılaşmada.
Josef’e baktığımızda da farklı bir profil görüyoruz; sanki ceza alanına girmeme yemini etmiş. Topla olan aksiyonlarında maç ilerledikçe bir düşüş görüyoruz. ilk 15 dakikada 28 aksiyonu varken (dripling, top kazanma, pas, şut vs.) 45-60 arasında 15’te kaldığını görüyoruz. %65’lik ikili mücadele kazanma oranı belki de orta saha direncinin korunmasında en önemli etken olmuş olabilir. 8 tane sahipsiz top kazanırken bunların 5’i rakip sahada. 7 kere top kaparken bunların 4’ü rakip yarı sahadaydı. 10 pas arası ile de takımın en fazla pas arası yapan oyuncusu oldu. Yani yine dirençli bir Josef izledik.
Bir başka paragraf da Giuliano’ya açmak gerek. Aşağıda 2. golün hemen öncesinde Fenerbahçe’nin 3. bölgede kaptırdığı topu kazanmak adına yaptığı baskıyı görüyoruz. Giuliano top kazanarak driplingini sürdürüyor, zoru başarıp kendine doğru bir şut açısı yaratmışken beklenen vuruşu yapamasa da direkten dönen topta Soldado golü yapan isim oluyor.
%88 pas isabeti ile oynadı, 3 anahtar pas attı, 5 kere ceza sahasına top attı. 8 pas arası yapması onun için takım savunması adına en büyük artısı oldu.
Şener ‘in performansına bakmakta fayda var. Taraftarların bir kısmından serzenişler var, özellikle kaptırdığı bir top sonrası kendi kalesinde yaşanan pozisyon sebebi ile. Evet Şener’in bazı defoları var. Ancak şu anda belki de ligin en formda bir iki sağ bekinden biri. 5 anahtar pas ve ceza alanı içine 11 pas atarak (orta değil, ayrıca 5 ortası bulunuyor) takımın bu iki verideki en önde ismi oldu.
Son olarak Valbuena konusuna kendimce değineyim. ikinci 45 dakika boyunca çok dolaştı, 4 anahtar pas attı, yedek kalmasına rağmen bunu çok fazla sorun etmiş gibi görünmeyip son derece istekliydi. Buraya kadar herşey tamam. Ancak çok eleştirilebilecek olsam da ben de Valbuena konusunda Aykut Kocaman’ın tarafındayım. sadece tek bir 45 dakikada tam 8 top kaybı yaptı. Giuliano’nun tüm maç toplamında yaptığı toplam top kaybının 8 olduğunu söylemem mukayese yapmak adına faydalı olabilir. Valbuna’nın yaşı 34 ve Aykut Kocaman’ın bu oyuncudan maksimum verimi almak adına bir hamle oyuncusu olarak kullanmasını daha doğru buluyorum. Bir oyuncudan pekala sonradan oyuna girmesini isteyip oyunu çevirmeye yönelik bir hamle yapabilirsiniz. Fenerbahçe taraftarı bunun en güzel örneğini Semih Şentürk ile görmüştü aslında. Semih’in ilk 11 çıktığı karşılaşmalarda istenilen performansı veremediğini hatırlıyoruz. Aykut Kocaman, haftaya oynanacak Sivas deplasmanına yüksek ihtimalle yine Aatıf ile çıkacaktır.
Fenerbahçe kendi evinde önemli bir galibiyet alarak zor olan şampiyonluk şansını sürdürdü. Osmanlıspor ise ligde kalmak adına çok daha fazla şey yapmak zorunda.