Süper Lig’de son haftalarda yaptığı çıkışla liderlik koltuğuna oturan Fenerbahçe, 22’nci hafta karşılaşmasında sahasında Çaykur Rizespor’u konuk etti. Karadeniz temsilcisi yeni teknik direktörü Marius Sumudica yönetimindeki ilk maçında eksikliklerinden ötürü Rumen hocadan görmeye alıştığımız üçlü savunmanın aksine dörtlü oynarken, Fenerbahçe sahadan 1-0’lık galibiyetle ayrıldı.
Karşılaşmayı iş ortağımız Metrica Sports‘un Play uygulaması ile inceleyeceğiz.
Ortalama pozisyonlar
Fenerbahçe’nin sezon başından bu yana istisnai maçlar dışında her zaman olduğu gibi yine 4-2-3-1’i tercih ettiği karşılaşmada Çaykur Rizespor ise 4-1-4-1 oynadı. Geçtiğimiz hafta 3-0 kazandığı Kayserispor maçındaki ilk 11’ini koruyan Fenerbahçe’nin yine Kayserispor gibi 4-1-4-1 oynayan bir rakiple karşılaşması da dikkat çeken bir detaydı.
İlk yarı
Savunmadan topla çıkarken Gustavo’nun soldan ya da Ozan’ın sağdan iki stoperin yanına kayması Fenerbahçe’de son maçlarda sıklıkla gördüğümüz bir görüntü. Bu karşılaşmada da bunu sıklıkla deneyen Fenerbahçe’de henüz ilk dakikada Ozan sağdan savunmayı üçlerken, 10 numara Pelkas da Ozan’ın merkezde boşalttığı alana kayıyor. Beklerini çizgiden konumlandıran sarı-lacivertliler bu sayede Valencia ve Thiam’ı merkezdeki Samatta’ya kaydırırken, böylece merkezde 3-2-3 şeklinde bir görüntüye kavuşuyor. Ligin ilk haftalarında merkezde çoğalma konusunda büyük problemler yaşayan Fenerbahçe adına bu değişikliğin oldukça değerli olduğunu düşünüyorum.
Ozan yukarıdaki pozisyonda içeriye doldurmak yerine uygun durumdaki Nazım’a yerden bir pas göndermeyi denese atak daha tehlikeli bir pozisyona dönüşebilirdi.
Maçın ilk yarısı boyunca 12 orta yapan ve ataklarının büyük bölümünü iki kenardan şekillendiren Fenerbahçe’nin merkezden hücumlarının toplam hücumlarına oranı yüzde 25’te kaldı. Fenerbahçe 90 dakikayı da merkezden yaklaşık yüzde 24 hücum ederek tamamladı.
Buna karşılık merkezden hücumları toplam hücumlarının yüzde 17’sinde kalan Çaykur Rizespor da maçı 17 ortayla tamamladı.
Zaman zaman kenar ortalarıyla etkili de olan Rizespor, 35’inci dakikada sağ kanattan Moroziuk’un yaptığı ortayla gole çok yaklaşsa da son vuruş gelmedi.
Futbol Akademi Scouting (FAS) ekibinin hazırladığı gol olma ihtimali grafiğine göre yukarıdaki pozisyonda yüzde 20’lik gol şansına oldukça yaklaşan konuk takım, maç boyunca gol olma ihtimali yüzde 20’nin üzerinde olan bir fırsat yakaladı. Öte yandan Fenerbahçe’nin ise bunu iki defa başardığını görüyoruz. Öte yandan maçı 0.8 gol beklentisi (xG) oranıyla tamamlayan Fenerbahçe’nin bu sezonki en düşük gol beklentisine sahip ikinci maçını oynadığını belirtmekte fayda var. Galatasaray maçından sonra en düşük xG oranına sahip ikinci maçı geride bırakan Fenerbahçe’yi bu istatistikte geride bırakan Sumudica’nın takımı mücadeleyi 0.9 gol beklentisiyle tamamladı.
Maçın tek golünün geldiği duran top öncesinde Pelkas topla mesafe kat etmeden önce Ozan’ın yaptığı topsuz koşuyla Donsah’ı da yanında götürüp, takım arkadaşına boş alan açtığını görüyoruz. Bu boşluğu iyi değerlendiren Pelkas’ın topu Samatta’ya aktarmasının ardından da önce duran top ardından gol geliyor.
Futbol Akademi Scouting (FAS) tarafından hazırlanan Aksiyon Değeri(AD) metriğinde maçın ofansif katkı anlamında en iyisi olarak dikkat çeken Pelkas’ın yokluğu sakatlığı nedeniyle forma giyemeyeceği süreçte hissedilecektir.
Bu doğrultuda dün gerçekleşen İrfan Can transferinin topla rakip eksiltme konusunda ligin dokuzuncu sırasında yer alan Fenerbahçe adına saha içinde önemli bir fark yaratabileceğini düşünüyorum. İrfan Can ligin topla rakip eksiltme konusundaki en iyi istatistiklere sahip merkez orta saha oyuncusu. Öyle sanıyorum ki bu pozisyonda Pelkas’tan izlediğimiz toplu koşuları ilerleyen haftalarda sık sık ondan bekleyebiliriz.
İkinci yarı
Fenerbahçe adına maçta bence en dikkat çekici konulardan biri de Pelkas’ın sakatlanmasının ardından yaşandı. Yunan oyuncu 61’de yerini Mert Hakan’a bırakırken, 79’da Sosa oyuna girene kadar olan 18 dakikalık sekansta Fenerbahçe’nin özellikle geriden oyun kurarken büyük problemler yaşadığını ve zaman zaman çıkamadığını gördük. 90 dakika boyunca topun olduğu bölgeleri incelediğimizde oyun yüzde 24 Fenerbahçe’nin birinci bölgesinde oynanırken, bu oranın 60-75 arasındaki 15 dakikada yüzde 50’ye çıkmış olması sarı-lacivertli takımın bu sekansta yaşadığı problemi ortaya koyar nitelikte gibi görünüyor. Maçı kendi yarı sahasında toplam 4 top kaybıyla tamamlayan sarı-lacivertli takımda bu kayıpların ikisinin bu sekansta yaşandığını da belirtmek gerek.
Rizespor’un gole yaklaştığı bir başka pozisyon 77’de yaşandı. Fenerbahçe’nin rakip yarı alana hızlı çıkmak için acele ettiği bir pozisyonda Nazım’ın pas hatası sonrası atağa kalkan Karadeniz ekibi, soldan geliştirdiği atakla şut imkanı bulsa da Samudio’nun vuruşu dışarı çıktı. Maç boyunca 7 defa rakip ceza sahasında topla buluşan Paraguaylı golcü bu istatistikte sahanın en iyi oyuncusu oldu.
Fenerbahçe’de maçın ikinci yarısında oyuna dahil olan Bright Osayi Samuel karşılaşmayı iki başarılı rakip eksiltmeyle tamamladı. İngiliz oyuncunun top ayağındayken yaptığı kadar yukarıdaki örnekte olduğu gibi top ayağında değilken yapacağı koşularla da Fenerbahçe hücumlarına önemli bir çeşitlilik katacağını düşünüyorum. Özellikle geçtiğimiz sezon her ne kadar kaçırdığı gollerle sıklıkla eleştirilse de Garry Rodrigues’in varlığı ve yokluğunun takımda yarattığı farkı düşündüğümüzde Osayi Fenerbahçe adına sezonun ikinci bölümünde belirleyici faktörlerden biri olabilir.
Sonuç
Üç puandan daha da önemlisi kazanma alışkanlığını kazanmış gibi duran Fenerbahçe, oynadığı son sekiz maçta da yenilmedi. Bu durum Fenerbahçe için çok olağan olsa da sarı-lacivertli takımın genç hocası Erol Bulut için bir ilkti. Puan durumunda ilk sıraya yerleşmenin takıma katacağı özgüven şüphesiz önümüzdeki haftalarda sahaya yansıyacaktır. Yeni transferlerin kadroya kattığı derinlik ve oyuna katabileceği çeşitlilikler Fenerbahçe’nin sezonun geri kalan bölümündeki en büyük avantajı olacak gibi duruyor.