Analiz | Derbide Galatasaray

Süper Lig’in 28. haftasında Fenerbahçe evinde Galatasaray’ı konuk etti. Mücadele Onyekuru ve Elmas’ın karşılıklı golleriyle 1-1 sona ererken lider Başakşehir’in mağlup olduğu haftada kazanamayan Galatasaray önemli bir fırsat tepti.

Derbinin Galatasaray kısmını iş ortağımız Instat’ın verileriyle inceleyeceğiz. Fenerbahçe analizi için tıklayabilirsiniz.

Başlamadan önce belirtmekte fayda var. Hasan Ali’nin ilk yarının sonunda gördüğü kırmızı kartla birlikte maçın senaryosu tamamen değişti. Dolayısıyla Galatasaray’ın da maçın iki yarısında iki farklı oyun oynadığını gördük. Bu yüzden de maçı ikiye ayırarak incelemenin daha faydalı olacağını düşünüyorum.

İlk yarı

Galatasaray’ın ilk yarıda kendine doğru bir oyun seçtiğini düşünüyorum. Takımının zaaflarının ve güçlü yönlerinin farkında olan Terim, topla fazla oynamanın dert edilmediği, ön alan baskısı ve hızlı hücumlara dayalı bir oyun seçti kendine. Galatasaray genel olarak topa sahip olma ya da bir diğer tabirle pas futbolundan ziyade topu rakibine bırakıp önde baskı yapan, geçiş hücumlarıyla gol bulma konusunda çok daha etkili bir takım. Kaldı ki Fenerbahçe’nin de topla etkili olabilen bir takım olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla Sarı Kırmızılıların maça doğru bir oyunla başladıklarını söyleyebilirim.

Topla oynama haritasında da görüldüğü gibi Galatasaray ilk yarıda %47 oranında topla oynamış.

Top kendisindeyken 4-2-3-1, rakipteyken 4-4-1-1 ya da 4-4-2 şeklinde sahaya yayılan Galatasaray, topa hakim olmamasına rağmen savunma hattını önde kurdu ve Fenerbahçe’ye orta sahada veya daha da önde baskı yaparak rakibini hataya zorlamak istedi. Hatta Galatasaray’ın yoğun baskı yaptığı dakikalarda orta sahadan bir oyuncunun daha ön bölgeye prese gittiğini gördük.

Galatasaray’ın 4-4-2 şeklinde dizildiğini ve ön ikili olan Diagne ve Belhanda’dan birinin topa baskıya, diğerinin de pas kanallarını kapatmaya yöneldiğini görüyoruz. Serdar’a tek pas opsiyonu olarak Skrtel bırakılmış durumda ancak N’Diaye de Skrtel’e baskıya gidiyor. Pozisyonun devamında N’Diaye’nin baskısı sebebiyle Skrtel topu kaleci Harun’a göndermek zorunda kalmıştı.

Galatasaray buradaysa aslında 4-4-1-1 şeklinde pozisyon almıştı. Ancak merkez orta saha N’Diaye’nin topu kullanacak olan Topal’a baskıya giderek rakibine rahat top kullandırtmak istemediğini görüyoruz.

Galatasaray’ın ilk yarıdaki ana hücum planıysa Onyekuru’yu savunma arkasına sarkıtmaktı. Önde oynayan Fenerbahçe savunmasına karşı alan bulabilecek olan Onyekuru’nun zaten en büyük özelliği de buralara topsuz koşular yaparak pozisyona girmek. Galatasaray’ın oyunu sete döndürdüğü kısa süreli anlardaysa Feghouli ve Belhanda temelli hücum organizasyonlarıyla pozisyona girmeye çalıştığını gördük.

N’Diaye’nin orta sahada kaptığı topla başlayan hızlı hücuma karşı Fenerbahçe savunmasının geriye koşmaya çalıştığını görüyoruz. Burada Belhanda savunmanın arkasına koşan Onyekuru’yu topla buluşturmak istemiş, Dirar’ın son anda araya girmesiyle top kornere çıkmıştı.

Kendi bölgesinde kaptığı topla hızlı hücuma çıkan Galatasaray’da top ayağında olan Fernando burada düşürülmüş ve bu taktik faulle birlikte hızlı hücum henüz başlamadan bitmişti. Ama Sarı Kırmızılıların planını görmemiz için güzel bir kare olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe savunmasının önde yakalandığını ve Onyekuru’nun savunma arkası koşusuna başladığını çok net görüyoruz. Faul olmasa muhtemelen Fernando Onyekuru’ya doğru bir ara pası atacaktı.

Marcao’nun Eksikliği

Galatasaray’ın topa sahip olduğu bölümlerde Marcao’nun yokluğunu hissettiğini gördük. Stoperlerin topu geriden çıkartamaması sebebiyle orta sahalardan birinin sürekli geriye gelerek top almak zorunda kaldığını gördük. Bu sebeple de Galatasaray rakip sahaya yerleşmekte zorlandı ve doğal olarak da hücum bu durumdan olumsuz etkilendi. Özellikle Semih’in bu konudaki zaafiyeti dikkat çekti.

Donk ve Semih’in ilk yarıdaki pas haritalarında da görüldüğü gibi oyuncuların attığı pasların çoğu orta sahanın merkezine, bir diğer değişle Fernando ya da N’Diaye’ye doğru. Daha net ifade etmek gerekirse, bu iki oyuncu maç boyu attığı toplam 119 pasın 99’unu(%83) Fernando-N’Diaye ikilisine göndermiş. Dolayısıyla Galatasaray stoperlerinin hücuma çıkarken topu oyun kurabilecek Belhanda ya da Feghouli’yle direk buluşturamadığını görüyoruz. Fernando ya da N’Diaye’den birinin sürekli geriye gelerek top almak zorunda kalması Galatasaray’ın rakip yarı sahaya yerleşmesini zorlaştırdı. Ayrıca Marcao’nun zaman zaman denediği savunma arkası uzun pasları atmaya çalışan Donk-Semih ikilisinin bu konuda da yetersiz kaldığını görüyoruz. Bu ikilinin ilk yarıda attığı 5 uzun pastan sadece 1 tanesi isabetli.

Semih’in sadece 30 saniye içinde yaptığı 3 aksiyonla bile Marcao’yu ne kadar arattığını göstererek bu bölümü bitireceğim.

Burada top Semih’te ve arkasında topu sürebileceği geniş bir alan var ve topu ayağında tutmasıyla daha rahat pas opsiyonları da bulabilir. Ancak Semih bunun yerine Soldado’nun baskıya gittiği Donk’a pas atmayı tercih ediyor. Semih’in bu tercihi sebebiyle Galatasaray orta sahaları da geriye dönmek zorunda kalıyor ve doğal olarak tüm takım da kendi yarı sahalarına yaklaşmak zorunda kalıyorlar. Yani rakip yarı sahaya yerleşmeye çalışan Galatasaray, topun savunmadan çıkamaması nedeniyle tekrardan geriye geliyor. Ayrıca maçın dakikasına da dikkat etmekte fayda var.

Semih’in pasının sadece 10 saniye sonrası. Donk, Soldado yetişemeden Fernando’ya pasını atmış ve Fernando kendine pas opsiyonu arıyor. Burada Semih’in yapması gereken şey taralı alana doğru hareketlenerek Fernando’ya bir opsiyon olması. Semih bu bölgeye gelse Galatasaray topu rahatlıkla dar alandan çıkartacak ve hücum başlayacak. Ancak Semih olduğu yerde beklemeye devam edince Fernando topu karede gözükmeyen ve daha da derinde bekleyen Donk’a oynamak zorunda kalıyor.

Pozisyonun devamında top bir kez daha Semih’le buluştu. Burada da Feghouli’nin pas alabilecek durumda olduğunu görüyoruz. Ve bu top Semih’ten Feghouli’ye geçtiği anda Fenerbahçe’nin öndeki 4’lü bloğu tamamen oyundan düşmüş olacak. Ayrıca sol kenarda Onyekuru’nun da savunma arkası koşuya hazır biçimde vücudunu konumlandırdığını görüyoruz. Dolayısıyla Semih’in burada iki iyi pas opsiyonu var. Topu Feghouli’ye oynayabilir ya da Onyekuru’ya doğru uzun bir pas deneyebilir. Kaldı ki Feghouli’ye oynadığı takdirde muhtemelen Cezayirli de Onyekuru’ya doğru bir ara pası atacaktı. Galatasaray’ın ana hücum planının Onyekuru’nun koşuları olduğuna biraz önce de değinmiştik.

Semih bu iki önemli opsiyonu da pas geçiyor ve sol kenarda Moses’ın yakın savunmada olduğu Linnes’e doğru pas atmayı tercih ediyor. Pozisyonun devamında Moses’ın baskısı altında Linnes iyi bir pas verememiş ve top Fenerbahçe’ye geçmişti.

Bu arada ilk iki aksiyonunun aksine burada Feghouli’ye ya da Onyekuru’ya pas atmadığı için Semih’i sorumlu tutmanın çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Semih burada topu Feghouli ya da Onyekuru’ya atabilecek kadar temiz bir ayağa ve saha görüşüne sahip değil. Ancak yine de Marcao’nun yokluğunu göstermek açısından bu kare iyi bir örnek bence. Marcao olsaydı pozisyon çok daha farklı bir şekilde gelişebilirdi.

İkinci yarı

Yazının başında da belirttiğim gibi Hasan Ali’nin ilk yarının son dakikalarına doğru gördüğü kırmızı kart ikinci yarının senaryosunu tamamen değiştirdi. Dolayısıyla Galatasaray’da kazanmak için kendine ilk yarıdakinden çok daha farklı bir oyun seçti.

Kırmızı kart sebebiyle iki takımın da planları değişmek zorunda kaldı. Fenerbahçe 10 kişi kalması sebebiyle 1 puanı korumayı öncelik haline getirdi ve topu rakibine bırakarak kendi yarı sahasından savunma yaptı. Galatasaray’sa Başakşehir’in mağlup olduğu haftada bir de rakibi 10 kişi kalınca galibiyet için daha da hücum ağırlıklı bir oyuna döndü. Topla oynama grafiğinde de görüldüğü gibi ilk yarının tam tersine 45 dakika boyunca Galatasaray’ın topa hükmettiğini görüyoruz. İkinci yarının topla oynama oranları %74-26 konuk ekip lehine.

Galatasaray’ın ikinci yarıda özellikle 1-0’a kadar tipik iç saha oyununu oynadığını söyleyebiliriz. Bu sezon kapanan rakiplere karşı taç çizgilerine kadar açılıp oyunu genişleterek oynayan ve kanatlarda yapılan 2’li organizasyonlarla kaleye gitmeye çalışan Sarı Kırmızılılar, bu maçta da aynı şeyi denedi. Feghouli’nin sağ kanattan neredeyse tamamen merkeze kaymasıyla birlikte sağ çizgi tamamen Mariano’nun kontrolüne geçti. Soldaysa Linnes-Onyekuru ikilisinden biri sürekli taç çizgisine yakın oynarken, diğeriyse iç koridorda(half-space) oynadı.

Top ayağında olan Linnes Onyekuru’ya pas verip stoperle bek arasındaki boşluğa hareketlenecek. Feghouli görüldüğü gibi merkeze gelmiş ve karede gözükmeyen Mariano’ysa sağ kanattaki boşluğa doğru hareketlenecek.

Pozisyonun devamında ”sağ kanat” Feghouli merkezde topla buluşuyor ve savunmanın arkasındaki derin boşluğa hareketlenen Mariano’ya doğru bir pas atıyor. Hücum Mariano’nun ortasının auta gitmesiyle sonuçlanmıştı.

Merkeze giren Linnes topla buluşmuş durumda. Onyekuru’ysa Linnes’e alan açmak ve pas opsiyonu oluşturmak için çizgiye doğru hareketleniyor. Linnes burada topu kısa bir mesafe sürmüş ve ardından Onyekuru’ya pas atmıştı.

Linnes’in Onyekuru’ya pas attıktan sonra atağı sonlandırmak adına ceza sahasına topsuz koşu yapıyor. Pozisyonun devamında Onyekuru’nun pası sonucu Linnes’in şutu önce savunma, sonra da direğe çarparak kornere çıkmıştı.

Bu pozisyon Linnes-Onyekuru ikili oyunlarına güzel bir örnekti.

Burada da Feghouli merkeze kayarak sağdan bindirecek olan Mariano’ya alan açmış. Top ayağında olan Fernando’ysa koşu yapan Mariano’yu topla buluşturacak. Fernando burada kötü bir pas atınca Galatasaray pozisyona girememişti ama Galatasaray’ın planını görmek açısından bu pozisyonun iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum.

Atak yönleri grafiğinde de görüldüğü gibi Galatasaray’ın toplam 83 atağının 64’ü(%77) kanatlardan gelmiş. Sağ kanattan gelişen atakların 6’sı, sol kanattan gelişen atakların 3’üyse şutla sonuçlanmış.

Feghouli’nin oyundan çıkması

Feghouli-Mitroglou değişikliğiyle maçın fiili olarak bittiğini düşünüyorum. Bu bölüme kadar daha planlı şekilde hücum eden Galatasaray, bu değişiklikle birlikte orta sahayı boşaltıp oyuncularını ceza sahası içine yığdı ve bu yığılmadan dolayı savunmayı açacak boşlukları da bulamadı. Dolayısıyla bir süre topu dolaştırmalarına rağmen boşluk bulamadıkları için kenar ortası yapmak zorunda kaldılar.

Görüldüğü üzere Galatasaray tamamen rakip yarı sahada ve Fenerbahçe de kendi ceza sahasına gömülmüş. Top ayağında olan Donk, Mariano’ya pas atıyor, ceza sahası içinde ise 5 Galatasaraylı top bekliyor. Bu tip bir pozisyondan gol şansı yaratmak oldukça zor.

Bu pozisyon Galatasaray’ın hatalı planını göstermek açısından ilkinden de daha güzel bir örnek bence. Galatasaray yine kenar ortasıyla gol arıyor, 4 kişi rakip ceza sahası içinde top bekliyor ve Linnes’in ortasını Skrtel kafayla karşılıyor. Burada Fenerbahçeli oyuncuların ceza sahası içinde 6’ya 4 üstünlüğü var, kaldı ki kapanan bir takım için de en kolay atak karşılama şekli kenarlardan ya da geriden ceza sahasına şişirilen toplardır. Ayrıca Galatasaray’ın alameti farikasının kanattan yapılan 2’li oyunlar olduğunu söylemiştik. Burada da görüldüğü gibi beyaz alanda bir Galatasaraylı olsa buradan bir ikili oyunla  tehlikeli bir pozisyon yaratabilirlerdi. Ancak bunun yerine içeri yığılmış ve Linnes’ten orta bekleyen Galatasaraylı oyuncular görüyoruz.

Sonuç

Galatasaray, şampiyonluk adına belki de en önemli fırsatını tepti. Kazandığı takdirde Başakşehir’le puan farkını tek maça düşürecek ve Başakşehir maçını da kazandığı takdirde liderliği alacak olan Sarı Kırmızılılar, 10 kişi kalan rakibi karşısında bu şansı değerlendiremedi.

Maç özelindeyse 1-0’a kadar ki 65 dakikalık bölümde oldukça doğru bir oyun oynadığını düşünüyorum ancak özellikle 1-1 sonrası için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. 1-1 sonrası futbolcuların yaşadığı paniğe, o dakikaya kadar iyi bir maç çıkartan Galatasaray teknik ekibinin hatalı kararlarının eklenmesiyle beraberlik de kaçınılmaz oldu.