Analiz | Beşiktaş 1-2 Sivasspor

Spor Toto Süper Lig’in 12. haftasında Beşiktaş ve Sivasspor Vodafone Park’ta karşılaştı. Yardımcı antrenör Hakan Keleş önderliğinde maça çıkan Sivasspor, rakibini Braz ve Emre Kılınç’ın golleriyle 2-1 mağlup ederek Beşiktaş’a evindeki 2. mağlubiyetini yaşattı.

Maçı iş ortağımız InStat’ın verileriyle inceleyeceğiz.

Ortalama pozisyonlar

İki takım da maça 4-2-3-1’le başladı. Beşiktaş her ne kadar kağıt üstünde 4-3-3 gibi gözükse de sahaya 4-2-3-1 şeklinde yayıldıklarını gördük.

Beşiktaş’ın ortalama pozisyonlarında Quaresma ve Babel’in yerleri dikkat çekiyor. Grafiğe düz bakarsak hem Quaresma, hem de Babel’in kanattan çok iç forvet gibi görüyoruz ancak durum böyle değil. Hem Quaresma, hem de Babel taç çizgilerine yakın oynadı ve bu da Beşiktaş’a alan paylaşımı konusunda sorun yaşattı. Ortalama pozisyonlarının iç oyuncusu gibi gözükmelerinin sebebi ise maç içinde birbirileriyle pozisyon değişmeleriydi.

Sivasspor’daysa özellikle sağ kanattaki yoğunlaşma önemli. Sağ bek Douglas ve sağ kanat Torje’nin pozisyonları üst üste binmiş. Bu konuda özellikle Torje’nin takdiri hak ettiğini düşünüyorum. Maç boyunca disiplinli bir oyun ortaya koydu ve takım savunmasına büyük katkı sağladı, özellikle Beşiktaş hücumlarının önemli bir parçası olan Caner’i pasifize etti. Ayrıca Babel’i tutan Douglas’a da sık sık yardım savunmasına gitti.

Caner’in istatistiklerine bakarak bu durumu daha iyi anlayabileceğimizi düşünüyorum. Maç boyunca tam 11 top kaybeden Caner, Quaresma’dan sonra takımın en çok top kaybeden oyuncusu oldu. Sadece 208 index puanı alan Caner, ilk 11’de başlayan oyuncular içinde en düşük puana sahip isim. Ayrıca maç boyunca girdiği 13 ikili mücadelenin 7’sini de kaybetti. Torje-Douglas kanadının Caner’i durdurmak konusunda iyi bir iş çıkarttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Son olarak bir de somut örnek üzerinden duruma bakalım. Kendi yarı sahasında topla buluşan Caner’e baskıya giden Torje, rakibini topu ayağından çıkartmaya zorluyor ve Caner, Babel’e pas veriyor.

Pozisyonun devamında Babel’e ikili sıkıştırmaya giden Torje, Babel’in tek pas opsiyonu olan Caner’in de önünü kapatıyor. Torje’nin bu baskısı sonucu Sivasspor topu kazanmıştı.

Topla oynama ve verimlilik

Topa sahip olma grafiği bize Beşiktaş’ın topu domine ettiğini gösteriyor. Maç boyunca %62 topla oynayan Siyah Beyazlılar, tam 35 defa 20 saniyeden uzun süre topu ayağında tutmayı başardı. Buna rağmen oyunu sadece ilk 10 dakika domine edebilen Beşiktaş, sahadan ayrılırken hem sonuç, hem de oyun anlamında mağlup taraftı.

Buna karşın Sivasspor %38 topa hakim olduğu maçta oyun anlamında rahat bir galibiyet elde etti. %38 topla oynamasına rağmen istediği oyunu rakibine dikte eden tarafın Sivasspor olduğunu söyleyebiliriz. 2.5 sezondur Beşiktaş’a karşı oynanan fenomen oyuna Sivasspor da başvurdu. Oyunu kendi yarı sahasında kabul edip iyi kapanan ve kontra ataklarla sonuca gitmek isteyen Sivasspor, sadece skor olarak değil oyun olarak da istediğini sahaya yansıttı.

İki takımın oyun planları ve bunun pratikteki yansımalarına farklı rakamlar üzerinden de bakmakta fayda var. Yukarıdaki topla oynama grafiğinde de görüldüğü gibi Beşiktaşlı oyuncular sadece 8 defa topla rakip ceza sahasına girebilmiş, oyunu kendi yarı sahasında kabul eden Sivassporlularsa buna rağmen 11 defa Beşiktaş ceza sahasına giriş yapmış.

Oyun verimliliğini gösteren asıl verilerse bu grafikte gizli. %62 topla oynayan Beşiktaş’ın maç boyunca çektiği 10 şutun sadece 2’si ceza sahası içinden. Buna karşın Sivasspor sadece ceza sahası içinden 9 şut çekmiş. Sivas’ın toplam şut sayısı da Beşiktaş’tan fazla(12). Ortalama şut mesafelerine de baktığımızda farklı şeyler görmüyoruz. Beşiktaş’ın çektiği şutların kaleye ortalama uzaklığı 23.6 metre, Sivasspor’unsa 17,7. Futbolun en basit kurallarından biri hepimizin bildiği üzere kaleye ne kadar yaklaşırsanız gol atma ihtimalinizin o kadar fazla olduğudur. Dolayısıyla Beşiktaş’ın ortalama şut mesafesinin 23.6 metre olması, hele ki iç sahada oynayan favori takım için kabul edilemez.

Son olarak takımların yarattığı gol fırsatlarına da değinmekte fayda var. Topun sahada kaldığı 55 dakikanın 34’ünde topa sahip olan Beşiktaş maç boyunca sadece 2 net gol pozisyonu yakalayabilmiş. Sivasspor’sa sadece 21 dakika topla oynamasına rağmen 6 defa gol atma şansı elde etmiş.

Top kayıpları

Beşiktaş’ın 2. yarıda kendi yarı sahasında daha çok top kaybettiğini görüyoruz. 57. dakikadaki Oğuzhan-Mustafa değişikliğinin top kayıplarının artmasında büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu değişiklikten sonra Ljajic’i merkeze çekip Mustafa’yı forvet arkasına yerleştirdi Şenol Hoca. Ancak ne Mustafa, ne de Ljajic kendilerine uygun bir rol almadıkları için orta sahada büyük zaafiyet yaşadı Beşiktaş, dolayısıyla topu geriden çıkartmakta daha da çok zorluk yaşayıp kendi yarı sahasında 10 top kaybetti.

Sivasspor’un top kayıplarında ise daha dengeli bir tablo var. Kendi yarı sahasında ilk yarıda 12, ikinci yarıdaysa 11 top kaybetmiş Sivasspor. Ancak yine de Sivasspor’un top kaybı konusunda 2. yarıda daha iyi bir iş çıkarttığını söyleyebiliriz. Nitekim maçın ilk 10 dakikasında yoğun bir Beşiktaş baskısı vardı ve bu süreçte Sivas’ın kendi yarı sahasında kaybettiği toplar ilk yarıdaki istatistiği de şişirdi.

Beşiktaş’ın oyun aklı

Ev sahibinin verimsiz oyununa sebep ararken Beşiktaş’ın sorunlarından önce Sivasspor’u ve ”emanetçi” teknik direktör olarak maça çıkan Hakan Keleş’in hakkını teslim etmek gerek. Teoride iyi kurguladıkları oyun planlarını uygulamaya da geçiren Sivasspor, hem savunma hem de hücumda oldukça iyi iş çıkarttı ve haklı bir galibiyet aldı.

Ancak Beşiktaş’ın mağlubiyetini tamamen Sivasspor’un iyi oyununa da bağlayamayız. Dolayısıyla Beşiktaş’ın sorunlarını da irdelemekte fayda var. Açıkçası Beşiktaş’ın birden çok sorunu var ve farklı maçlarda farklı rakiplere karşı bu sorunları görüyoruz. Bu maçtaysa bana göre en büyük sorun, Beşiktaş’ta direksiyonun yanlış kişiye emanet edilmesiydi.

Beşiktaş’ın oyun aklının Quaresma olduğu yadsınamaz bir gerçek, aynı zamanda Siyah Beyazlıların en büyük sorunlarından biri de bu. Quaresma, dünyanın en yetenekli oyuncularından biri olmasına rağmen yaklaşık 15 yıllık kariyerinde hiç bir zaman başarılı bir takımın ana hücum opsiyonu olmadı. Bunun da makul bir sebebi var, Portekizli oyuncu şu anda dahil kariyerinin hiç bir noktasında futbolun bir takım oyunu olduğunun bilincine varamadı ve çoğu zaman işleyen bir yapının içine dahil edilmeye çalışıldığında bile o yapıyı bozdu.

Ancak yaklaşık 2.5 sezondur Beşiktaş’ın 1. hücum opsiyonu Quaresma ve bu da verimsiz bir Beşiktaş ortaya çıkartıyor.

Portekizli futbolcu Beşiktaş’ın tek golünün asistini yapmasına rağmen oldukça verimsiz bir maç çıkarttı. 90 dakika sahada kalan Quaresma, bu bölümde tam 16 top kaybı yaptı ve Beşiktaş’ın en çok top kaybeden oyuncusu oldu. Açtığı 8 ortanın yalnızca 1’inde(%13) topu takım arkadaşıyla buluşturabilen Quaresma, takımının ana hücum opsiyonu olmasına rağmen sadece 2 anahtar pas denemesi yaptı ve bunlarda da başarısız oldu. Ayrıca 6 defa dripling deneyen Portekizli, bu denemelerin 4’ünde topu rakiplerine kaptırdı.

Quaresma’nın modası geçmiş klasik bir kanat oyuncusu olması da Beşiktaş hücumlarını zora sokuyor. Yukarıdaki pozisyonla her maçta birden çok kez karşılaşıyoruz. Burada da top Ljajic’in ayağında ve takımın bir tehlike yaratabilmesi için Quaresma savunmanın arkasındaki bölgeye hareketlenmeli. Ancak Portekizli bunun yerine sağ çizgide hareketsiz biçimde ayağına top istiyor ve Beşiktaş potansiyel bir gol fırsatını daha ayağına gelmeden geri tepiyor.

Quaresma sadece Beşiktaş’ın değil, ligin de en fazla top kullanma özgürlüğüne sahip oyuncularından biri. Hatta bu durum öyle bir noktaya geldi ki, Quaresma kendini takımın da üstünde biri olarak görmeye başladı ve takımda kendinden daha iyi duran top kullananlar olmasına rağmen aut atışları hariç her duran topu kullanıp takımın kimyasını da bozuyor.

Beşiktaş’ın şampiyonluk yarışına dahil olabilmesi için ana hücum planını değiştirmesi şart. Quaresma, 2015-2016 sezonundaki gibi Beşiktaş hücumlarına zenginlik katan bir yan unsur olarak takımda yer alabilir ama Portekizlinin ana hücum opsiyonu olduğu bir takım geçtiğimiz sezon olduğu gibi şampiyonluk yarışında yer alamaz. Dolayısıyla top kullanma özgürlüğü ve saha içi liderliği Quaresma’dan alınıp bu görevler için transfer edilen Ljajic’e verilmeli. Bunu da yapması gereken kişi Şenol Güneş.

Son söz

Beşiktaş’ın saha içi sorunlarının önemli bir kısmının Şenol Güneş’ten kaynaklandığını düşünüyorum. Siyah Beyazlılar uzun zamandır oyun anlamında bir batağın içine saplanmış durumda ancak Şenol Güneş’in takımı bu bataktan çıkartmak için bir çaba göstermiyor, farklı oyunlar denemiyor. Kısacası Beşiktaş her seferinde aynı şeyleri deneyip farklı sonuçlar almaya çalışıyor.

Sivasspor’sa ”emanetçi” teknik adam sıfatıyla maça çıkan Hakan Keleş önderliğinde Vodafone Park’ta kazanmayı başardı. Oyunun iki yönünde de sağlam duran Sivasspor, bu galibiyetin ardından Hakan Keleş’le yola devam kararı aldı. Sivasspor’un yeni hocasını 1 maçla değerlendirmek tabi ki sağlıklı olmaz ancak Keleş’in ilk sınavından başarıyla ayrıldığını söyleyebiliriz.