Süper Lig’in 13. haftasında Beşiktaş evinde Erzurumspor’u ağırladı. Aboubakar’ın penaltıdan attığı golle 59. dakikada 1-0 öne geçen Siyah Beyazlılar, bu golden sonraki 12 dakika içinde 3 gol daha bularak mücadeleyi 4-0 kazandı. Goller Aboubakar(2), N’Koudou ve Vida’dan gelirken, Beşiktaş bu sonuçla beraber haftayı 4. sırada bitirdi.
Mücadeleyi global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılım ile birlikte analiz edeceğiz.
Ortalama pozisyonlar
Beşiktaş’ın ilk 11’inde sürpriz olarak niteleyebileceğimiz 2 tercih vardı. Hırvat stoper Vida, yaklaşık 1.5 ay sonra bir Süper Lig mücadelesinde forma giyerken oyununu çok şık bir golle de süsledi. Kadrodaki diğer sürpriz ise hocanın sol kanatta Larin yerine N’Koudou’yu tercih etmesiydi. Sol kanatta bir kenar forvet gibi oynayan Larin, Beşiktaş oyununun belki de en önemli tamamlayacısı parçası. Ayrıca Sergen Hoca’nın da Beşiktaş’a geldiğinden beri dokunuşunu en net hissettiğimiz oyuncu. N’Koudou ise Larin’le tamamen zıt bir oyun karakterine sahip. Bu tercihin sebebine ve yararları/zararlarına birazdan daha detaylı değineceğiz.
Bu maç aynı zamanda bana göre Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’ını şu ana kadar en iyi tarif eden maç oldu. Sergen’in gelmesiyle birlikte Siyah Beyazlıların kontra atak oyununun her hafta geliştiğini görüyorduk. Nitekim geldiğimiz noktada Beşiktaş kontra atak konusunda ligin açık ara en iyi takımına dönüştü. Ancak hocanın geldiğinden beri çözemediği bir konu vardı, o da yerleşik savunmaya karşı hücum etmek. Topa sahip olarak oynayıp, yerleşik savunmaya karşı hücum etmek zorunda kaldığında büyük sorun yaşayan Beşiktaş, bu maçta da penaltıyla skoru aldığı 60. dakikaya kadar topu rakibine verip kendi yarı sahasında savunma yapan Erzurumspor’a karşı neredeyse pozisyon dahi bulamadı. Konuk ekip 1-0 geriye düşüp öne çıkmak zorunda kaldığındaysa oyun tam da Beşiktaş’ın istediği şekle evrildi. Nitekim ilk golün geldiği 60. dakikaya kadar pozisyona girmekte dahi zorlanan ev sahibi, ilk golden sonraki 12 dakika içinde 3 gol buldu ve maçı 4-0 kazandı.
Erzurumspor’sa 4-1-4-1 dizilişiyle rakibini karşılayarak maça başladı. Maçın belirli bölümlerinde ön alanda baskı yapan Erzurumspor, hücumda da sadece bu baskıyı yaptığı anlarda etkili olabildi. Bu anlarda ön alanda rakipleriyle adam adama eşleşen Erzurum ekibi, pas becerisi düşük olan kaleci Ersin’i uzun oynamaya zorladı. Nitekim Ersin’in hatalı pasları sebebiyle iki pozisyon bulan konuk ekip, buna karşın maçın büyük bölümünde rakibini kendi sahasında karşılamayı tercih etti.
Açık konuşmak gerekirse iyi bir savunma yapan Erzurumspor, maçın 1-0’a geldiği bölüme kadar rakibine fazla pozisyon da vermedi. Ancak bu maç öncesi çıktığı son 3 karşılaşmadan mağlup ayrılan ve son sırada yer alan Erzurumspor, sanıyorum ki bunun da getirdiği psikolojiyle beraber yenilen golden bir kaç dakika sonra kazanılan köşe vuruşunda oldukça kalabalık bir şekilde rakip ceza sahasına gitti. Ligin açık ara en iyi kontra atak yapan takımına karşı savunmada yalnızca 1 kişi bırakan Erzurumspor, korner dönüşü yediği golle 2-0 geriye düştü ve bununla beraber oyundan da tamamen koptu.
Genel plan
Beşiktaş alışık olduğumuz oyun planıyla maça başladı. Geriden oyun kurarken Josef’in stoperlerin arasına girdiğini ve oyunun Welinton-Josef ikilisi üzerinden yönlendirildiğini gördük. Atiba ise oyunun kurulumuna destek olmak amacıyla orta sahada bir pas istasyonu oldu, Kanadalı oyuncunun bir diğer göreviyse sık sık merkeze gelerek topu yönlendiren Ghezzal’ın bu sayede kanatlarda yarattığı boş alanları işlemekti. Dorukhan’ın oynadığı maçlarda bu işi Dorukhan yapıyordu, Atiba ise Mensah’ın rolüne benzer bir rolde – biraz sonra değineceğiz – oynuyordu. Ancak Sergen maça Josef-Atiba-Mensah orta sahasıyla çıkınca Atiba, Dorukhan’ın rolünü üstlendi.
Sergen Hoca’nın alışık olduğumuz oyun planında değişikliğe gittiği yer ise hücumlarda belirleyicinin kimin olacağıydı. Beşiktaş’ın ideal düzeninde sağda Ghezzal, solda Larin oynuyor ve yerleşik hücumlarda oyun genelde sağ kanattan merkeze doğru kayan Ghezzal üzerinden kuruluyor(belirleyici oyuncu), Larin’se bir kenar forvet gibi soldan içe kat ediyor ve ceza sahası içindeki tamamlayıcı oyuncu görevini üstleniyordu. Ancak bu maçta olduğu gibi N’Koudou’nun oynadığı bir takımda bunu yapmak zor. Çünkü N’Koudou klasik bir kenar oyuncusu, yani profil olarak Larin’in tam zıttı. Dolayısıyla Larin’e verdiğiniz tamamlayıcı rolü N’Koudou’ya veremiyorsunuz. Set hücumlarında N’Koudou’yu kullanabilmek için kenarda topu ona emanet edip, yaratıcılığına güvenmek durumundasınız. Ancak bu noktada da N’Koudou’nun belki de en büyük zaafı olan karar verme mekanizması karşınıza çıkıyor. N’Koudou karar mekanizması oldukça zayıf bir oyuncu, dolayısıyla onun üzerinden gerçekleşen hücumlardan verim almak zor.
Hocanın N’Koudou tercihiniyse – Larin’in sakatlık gibi herhangi bir saha dışı sorunu olmadığını varsayarsak – Rosier’in eksikliğine bağlıyorum. Rosier, çok iyi bir hücum beki olmasının yanı sıra önünde oynayan Ghezzal’i de oldukça iyi tamamlayan bir isim. Onun yokluğunda sağ bekte hücum yönü zayıf Necip’in oynaması hocayı ters kanatta bir tamamlayıcıdan çok yaratıcı oyuncu arayışına itmiş olabilir. N’Koudou’dan asıl verimin alınacağı ortamsa şüphesiz ki alan bulabildiğiniz, geçiş hücumlarına dayalı bir oyun oynayabileceğiniz maçlar ya da bölümler ki bunu da 2. golde gördük zaten.
N’Koudou’nun topla buluşma haritası da Larin-N’Koudou farkını çok net gösteriyor. Erzurumspor karşısında 73 dakika sahada kalan N’Koudou, buna karşın ceza sahası içinde sadece 3 defa topla buluşmuş.
Son olarak Beşiktaş’ın Ghezzal üzerinden şekillenen hücumlarına bir örnek vererek bu bölümü bitirelim. Bu hücum aynı zamanda yazının başında değindiğimiz Josef-Welinton ikilisinin geriden topu kullanan oyuncular olması ve Atiba’nın oyun kurulumuna destek+boş alan koşusuna da oldukça iyi bir örnek. Dolayısıyla hocanın oyununa dair bir çok noktaya değinebileceğimiz bir pozisyon.
Pozisyon, Josef’in savunmada Rıdvan’dan aldığı topu orta sahaya aktarmasıyla başlıyor, orta sahadaki pas istasyonuysa Atiba. Aynı zamanda sağ kanat oyuncusu Ghezzal orta sahanın merkezine kadar gelmiş. Atiba tek pasla topu Welinton’a oynuyor ve Ghezzal’ın boşalttığı koridora doğru hareketlenmeye başlıyor. Topu alan Ghezzal dönüp pas imkanını ararken Necip sağ önde Erzurumspor’un bekiyle eşleşiyor ve koşusuyla oyuncuyu kendiyle beraber getiriyor, Atiba’ya alan açıyor. Pozisyonun sonunda Beşiktaş’ın 4 oyuncuyla rakip ceza sahasına girdiğini görüyoruz ancak Atiba’nın içeri çevirmek istediği top auta gitmişti.
Mensah’ın rolü
Beşiktaş’ta skorun gelmediği maçlarda taraftarlar tarafından eleştirilen ilk isim genelde Mensah oluyor. Bana göre Mensah’ın bu kadar çok eleştirilmesinin sebebiyse oyuncunun performansından ziyade Mensah’tan beklentinin yanlış olması. Mensah’tan önce o bölgede oynayan Sosa, Talisca ve Ljajic’in – oynayabilecek durumdayken – 3’ü de birbirinden farklı profilde oyuncular olsa da bu üç ismin de ortak bir özelliği vardı: Oyunun sıkıştığı zamanlarda sazı alıp anahtar bir pas ya da şutla kilidi açabilmeleri. Sanıyorum ki Mensah’ta aynı beklentilerle izleniyor ve bu işleri yapamadığında da haliyle eleştiriliyor. Bu sebeple Mensah’ın takımdaki rolünü biraz daha açmak istiyorum.
Öncelikle Mensah profil itibariyle set oyunundan ziyade kontra ataklarda size katkı sağlayabilecek bir oyuncu. Ganalı oyuncunun en güçlü yanları top taşıma becerisi ve hızı. Hocanın da onu sahada tutmak istemesindeki bir numaralı sebep bence bu. Yazının başında Beşiktaş’ın geçiş hücumu konusunda ligin en iyisi olduğunu söylemiştik, bu konuda Mensah’ın payı büyük. Skor katkısı yapsa da, yapmasa da top taşıma becerisi sayesinde geçiş hücumlarında Ganalı oyuncuyu başrolde görüyoruz. Fakat Beşiktaş özellikle Anadolu takımlarıyla oynadığı maçlarda skor 0-0’ken sık sık geçiş hücumu fırsatı bulamıyor. Zira bu takımlar doğal olarak topu Beşiktaş’a bırakıp kendi yarı sahasında savunma yapıyor ve Siyah Beyazlılar da yerleşik savunmaya karşı hücum etmek zorunda kalıyor, haliyle kontra atak fırsatını da nadiren buluyor, dolayısıyla Mensah da göze batıyor. Ancak futbolun doğası gereği bulduğunuz her şansı en iyi şekilde değerlendirmek zorundasınız. Bu açıdan bakınca da hocanın Mensah’ı sahada tutma isteği anlaşılıyor. Nitekim Beşiktaş, Anadolu takımlarına karşı kazandığı maçların çoğunda kilidi açan ilk golü geçiş hücumları ya da duran toplar sonucu buldu.
Bu mücadelede ise Mensah’ın kontra atak oyunundaki becerisini atılan 2. golde çok net şekilde gördük. Kendi ceza sahasından topsuz koşuya başlayan Mensah, yaklaşık 40 metre top sürdükten sonra verdiği pasla tabelaya dokundu. Golü atan oyuncuysa Beşiktaş’ın geçiş hücumlarındaki bir diğer önemli kozu olan N’Koudou’ydu.
Mensah’ın oyuncu profili ve becerileri Futbol Akademi Scouting (FAS) tarafından hazırlanan Aksiyon Değeri(AD) metriğinde de göze çarpıyor. Aksiyon değeri(AD), kısaca oyuncuların yaptığı aksiyonların takımların gol atma ya da yeme ihtimallerini ne kadar arttırıp azalttıklarını gösteren bir veri. Mensah’sa ilk kontrol, top taşıma ve topla adam geçme gibi verilerin dahil edildiği “Ofansif AD” konusunda Aboubakar’ın ardından takımının en iyi 2. oyuncusu olmuş. Bir başka değişle Ganalı futbolcu yaptığı driplinglerle takımının gol atma ihtimalini fazlasıyla arttırmış.
Aksiyon Değeri(AD) hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
Mensah’ın set hücumları olarak adlandırdığımız yerleşik savunmaya karşı yapılan ataklarda ise geçiş hücumlarına göre daha kısıtlı ancak oyuncunun üstesinden iyi geldiği bir rolü var. Beşiktaş sete oturduğunda Mensah savunma ve orta saha bloklarının arasında topla buluşup pozisyonu şekillendiren oyuncu oluyor. Maçı izlerken gözlemlediğimiz bu durumun oyuncunun topla buluşma haritasına da yansıdığını görüyoruz.
Son olarak Mensah’ın rolüne dair maç içinden bir kaç örneğe bakalım.
Beşiktaş’ın attığı ilk golle başlayalım. Hatlar arasında konumlanan Mensah, Josef’in derin pası sonucu topla buluşuyor ve sağdan içeriye kat eden Necip’e pasını aktarıyor. Pozisyonun devamında Ömer Şişmanoğlu, Necip’e penaltı yapmış ve Beşiktaş öne geçmişti.
Bu pozisyon özelinde ayrıca Ghezzal ve Josef’e de değinmek istiyorum. Ghezzal’ın saha içindeki rolünden bahsetmiştik. Nitekim burada da oyuncunun merkeze geldiğini ve sağ bek Necip’e koşu için alan açtığını görüyoruz. Josef’inse pozisyonun oluşumundaki ciddi bir katkısı var. Beşiktaş’ta oyunu geriden Josef’in ve Welinton’un yönlendirdiğini söylemiştik. İki oyuncu da bu tip derin toplar konusunda oldukça becerili. Açıkçası Siyah Beyazlılar’da Josef’in kilit bir rol oynamasının ve Sergen’in savunmada yaptığı hatalara rağmen Welinton’u oynatmakta bu kadar ısrar etmesinin sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum. İki oyuncu da kendi mevkileri için oldukça iyi pasörler.
Yine merkezde hatların arasında konumlanan Mensah, attığı pasla Atiba’yı tehlikeli bir yerde topla buluşturuyor. Pozisyonun devamında Atiba rakibinden sıyrılabilse Beşiktaş çok net bir gol şansı yakalayacak. Bu pozisyon, Atiba’nın sağ kenardaki boş alanları nasıl işlediğine dair de güzel bir örnek.
Bu pozisyonda ise bu kez Atiba’nın derin pası sonucu topla buluşan Mensah topu rakip kaleye doğru taşımak istiyor ancak kaybediyor. Her ne kadar pozisyon top kaybıyla sonuçlansa da oyuncunun topla merkeze katetme isteğinin değerli olduğunu düşünüyorum.
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.
Kaynaklar: Instat, Maçkolik