Beşiktaş evinde Konyaspor’u konuk etti. Beşiktaş adına; Burak Yılmaz’ın devleştiği, Ljajic’in taşıdığı ve Kagawa’nın kurtardığı bir maç oldu. Aykut Kocaman’ın Konyaspor’u ise bolca pozisyon vermiş gibi gözükse de aslında sahaya kısmen de olsa istediklerini yansıtmayı başarmıştı ancak bireysel oyuncu kaliteleri arasındaki fark maçın galibini belirledi.
Maçı iş ortağımız InStat’ın verileri ışığında inceleyeceğiz.
Genel
Beşiktaş’ta Dorukhan’ın cezası nedeniyle orta sahada Medel’i, Mirin’in yokluğunda da stoperde Necip’i gördük. Açıkçası orta sahadaki Medel tercihi zaten Beşiktaş’ın maç özelinde neler yapabileceğini kısmen anlatıyordu. Formda Güven Yalçın’ın kesilmesi ve Quaresma ısrarı ise ayrıca eleştirilebilecek noktalardı.
İsimlerin ötesinde oyuna baktığımızda Beşiktaş’ın kompakt Konyaspor’u aşmak için net bir planı olduğunu söyleyemeyiz çünkü özellikle orta sayılarına baktığımızda da daha iyi göreceğiz ki Beşiktaş bir şekilde üçüncü bölgeye geçip ceza sahasına şişirme ortalar yapmak peşindeydi. Bu durum Konyaspor’un ekmeğine yağ sürdü ancak özellikle Burak Yılmaz ve Adem Ljajic ikilisinin ikili oyunlarla Konyaspor’u yıpratması, ekstra bir frikik golü ve Kagawa’nın fark yarattığı bir an maçı Beşiktaş’a getirdi. Beşiktaş’ın pozisyon üstünlüğünün işlevselliğiyle alakalı durumlara ise ayrıca değineceğim.
Konyaspor beklendiği gibi kendi yarı sahasında iyi yerleşen, defansif 442’yi uygulamaya çalışan ve üç blok halinde mesafeyi de oldukça kısa tutarak merkezi kapatan bir takım görüntüsü çizdi. Özellikle kanatların boş bırakılıp Beşiktaş’ın orta yapmasında bir sakınca olmadığının farkındaydı Kocaman’ın Konyaspor’u. Hücumda ise elbette oyuncu kalitelerinin de etkisiyle neredeyse tek bir hedefi vardı Konyaspor’un, o da Beşiktaş savunmasının arkasına uzun paslarla sarkmaktı. Nitekim Konyaspor’un iki golüne baktığımızda da savunma arkasına yapılan koşular dikkat çekiyor. Konyaspor hücumdaki kısıtlı planını da uygulamayı başarmış aslında.
Top rakipteyken 442’yi kendi yarı sahasında güzel bir yerleşimle uygulayan Konyaspor bireysel faktörlerin devreye girdiği anlarda yediği gollerle İstanbul’dan mağlup ayrıldı.
Defansif 442
Konyaspor’un üç yakın blok halinde kendi yarı sahasında 442’yle yerleştiğinden söz etmiştim. Yukarıdaki görsel yine maçı özetleyen durumlardan biri. Konyaspor da özellikle ne açık ne de beklerin çizgiye genişlemediğine pek çok pozisyonda şahit olduk. Bunun bir numaralı sebebinin Konyaspor’un Beşiktaş’ı orta yapmaya itmesi olduğunu düşünüyorum. Beşiktaş’ın 36 ortada 7 isabet yakalaması ise bu planın başarılı olduğunu gösteriyor.
Önceki kadar net olmasa da Konyaspor’un yine kanatta bir boşluk bıraktığını görüyoruz. Özellikle Burak’a yapılan adam adama markajın meyvelerini Beşiktaş’a orta yaptırarak toplamayı düşünmüş bence Aykut Kocaman.
Konyaspor özellikle ilk yarıda planına daha sadık bir görüntü çizdi. Merkezdeki iki blok 4 tane Beşiktaşlıyı devre dışı bırakırken Konyaspor’a göre sağ kanatta yine bir boşluk var. Merkezdeki pas kanalları ise büyük ölçüde kapalı. Ljajic ya da Burak top kullanmak üzere geriye dönmek zorunda. Atiba’nın yanında Oğuzhan gibi bir kreatif yetenek olduğunda ise bu tip durumları çözmek daha kolay oluyor, orta sahadaki Medel tercihini eleştirmemin sebebi de bu.
İkinci yarıda özellikle de skor gerekirken Konyaspor’un savunma derinliğini biraz daha öne çektiğine şahit olduk. Yukarıdaki anda top kullanan Adriano’ya da baskı var artık çünkü Adriano Beşiktaş’ın geriden oyun kurma konusunda en iyi ismi ve takımın bir numaralı pas istasyonu.
Topla oynama
Topla oynama oranlarına baktığımızda %62’lik Beşiktaş üstünlüğü şaşırtmamakla birlikte değinilmesi gereken başka noktalar var. Özellikle belirtmek istediğim nokta ise Konyaspor’un %44’le topa en fazla hakim olabildiği 60-75 dakikaları arasından bir gol çıkarmayı başarmış olması. Topsuz oyunda oyunun gerekliliklerini kısmen yerine getirdiğini düşündüğüm Konyaspor topa sahipken aynı soğukkanlılıkla bir plan uygulayamadı. Beşiktaş’ın 45 saniye üzerinde topla oynama sayısının 7 olması ise topun hakiminin kim olduğunu oranların ötesinde de gösteriyor.
Rakip yarı sahaya, üçüncü bölgeye ve ceza sahasına girişlerdeki Beşiktaş üstünlüğünü ise doğrudan bir pozisyon veya oyun üstünlüğü olarak okumak doğru olmaz. Bunun işlevselliğiyle alakalı biraz derinlere inmek gerekiyor.
Oyun üstünlüğü illüzyonu
Şenol Güneş’in basın toplantısında sözünü ettiği, yukarıdaki paragrafta da değindiğim oyun üstünlüğü meselesine yavaştan girerken burada rakip yarı sahaya, üçüncü bölgeye ve ceza sahasına giriş rakamlarında net bir Beşiktaş üstünlüğü olduğunu görmüştük. Bu üstünlüklerin işlevsel olup olmadığına daha doğrusu ne kadarının sonuçlandırılabildiğine ve bu farka rağmen Beşiktaş’ın Konyaspor’u neden bir son dakika golüyle yendiğini açıklamaya çalışacağım.
Rakip ceza sahasına 31 kez girmeyi başaran Beşiktaş topa maç boyunca hükmetmesine ve oyunu rakip yarı sahaya yıkmasına rağmen duran toplar dışında 13 atağı şutla sonuçlandırabilmiş. Konyaspor ise oldukça edilgen gözüktüğü bir maçta üstelik 2 gol bulmayı başardığı bir maçta 4 atağını şutla sonuçlandırabilmiş. Beşiktaş sayısal olarak daha çok pozisyona girmiş elbette ancak bunların işlevselliğiyle alakalı büyük soru işaretleri olduğunu yukarıdaki rakamlar çok güzel açıklıyor. Bunun da ötesinde 36 ortada 7 isabet yakalandığı gerçeği var ki o da bu verimsizliğin imzası haline gelen bir veri oldu. Beşiktaş’ın hücumdaki plansızlığının ve verimsizliğinin başka bir imzasına geçelim…
Beşiktaş’ın toplamda 36 ortada 7 isabet yakaladığını söylemiştim. Bu ortaların 17 tanesi yani neredeyse yarısı Quaresma’nın ayağından geldi ve bunların da 2 tanesi başarılı oldu. Yukardaki pozisyon Beşiktaş’ta hemen hemen her maç şahit olduğumuz bir durum haline geldi. Quaresma sağ kanatta topla buluşmuş içeride yalnızca bir kişi var ve etrafı savunmacı dolu ancak Quaresma yine de ortasını yapıyor. Bu ve bunun gibi tercihleri dolayısıyla Quaresma’nın yokluğunda takımın topu daha iyi paylaştığından söz ediyorum hep. Özellikle bu maçta da Ljajic’in pas tercihlerine bakılırsa o da benimle aynı fikirde olsa gerek.
Konyaspor’un ikinci golü
Konyaspor’un hücumdaki tek opsiyonunun savunma arkası koşuları olduğunu söylemiştim. İlk golde de bunu görsek de özellikle ikinci goldeki koşunun ve pasın daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. Amir topla orta sahadayken iki Konyasporlu da doğrudan savunma arkasına koşuya başlıyor.
Amir topla ilerlerken iki koşu da zaten dengesiz yakalanın Beşiktaş’ı iyice dağıtıyor. Bu dengesizlik ve dağınıklık arkadaki boşluğun olduğu gibi kalmasına neden oluyor ve Fofana uzun ama hızlı koşusunun finalini de şahane bir bitirişle yapıyor.
Burak Yılmaz
Golün her türlüsünü atmayı başaran Burak Yılmaz attığı frikik golünün ötesinde Ljajic’e yaptığı güzel asistle de maça damgasını vurdu. Burak konusunda ayrıca konuşulması gereken nokta ise hiç beklenmeyen oyun içi katkısı. Bu katkının sürdürülebilirliği konusunda hala kafamda soru işaretleri olsa da markaj etkisinde kaldığı bu maçta dar alanda ve sırtı dönükken de özellikle Ljajic’le yakaladığı uyum ve ikili oyunları Beşiktaş adına hücumda fark yaratan en önemli şeydi. Burak Yılmaz ikinci bölgede %60’ı başarılı 25 aksiyona sahip.
Son söz
Beşiktaş, Kagawa’nın son anda fark yarattığı bir anla 3 puana uzanan taraf olsa da iki senedir oynanan oyun ve Şenol Güneş’le alakalı saha dışı durumlar camiada çalkantılı günler yaşanmasına sebep oluyor. Bu açıdan milli takım meselesi de netleşmişken bu ilişkinin sürdürülmesinin kimseye bir faydası olmadığını düşünüyorum. İlk etapta hocalık vaat edildiği için Beşiktaş’a geldiğini düşündüğüm Guti’yle sezonun tamamlanması da sürpriz olmayacaktır ve ilk etapta en doğru tercih olacaktır.
Konyaspor; beraberliğe çok yaklaştığı mücadelede bireysel kalite farkına yenik düştü. İyi yerleşen ve kısmen de istediğini yapan bir takım izledik. Ligde üst sıralarda olmalarının tesadüf olmadığını da bir kez daha görmüş olduk.