Beşiktaş, Vodafone Park’ta Bursaspor’u ağırladı, goller Burak Yılmaz’ın ayağından geldi. Mücadele, ev sahibi Beşiktaş adına sezonun belki de en iyi maçı olurken Bursaspor bu mağlubiyetle ateş hattına yaklaştı.
Maçı iş ortağımız InStat’ın verileri ışığında inceleyeceğiz.
Genel
Ev sahibi Beşiktaş maça ideal denebilecek 11’iyle başladı. Beşiktaş’ta isim isim övmenin ötesinde takımdaki herkesin iyi bir performans ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Quaresma’nın yokluğunda topun takıma daha homojen dağılması, Isimat-Mirin’in ve Adriano’nun katkısıyla oyunun sol taraftan şekillenmesi, Ljajic’in ipleri eline alması, Lens’in sağ kanatta boşluklar bulabilmesi, Güven Yalçın’ın sol kanatta etkili performansı ve Burak Yılmaz’ın attığı güzel goller dışında da oyunun içinde kalması Beşiktaş adına maçta hafızada yer edinen önemli durumlar oldu. Bu durumlardan detaylıca söz edeceğim.
Bursaspor merkezde adam adama savunmayla kısmen başarabildiği şeyleri sürdüremedi. Bunda Burak Yılmaz’ın ikinci bölgeye desteği kadar Atiba’nın top aldığında baskısız kalmasının da etkisi vardı. Beşiktaş gibi hücuma geçişlerde sorun yaşayan bir takıma karşı Bursaspor’dan biraz daha baskılı bir oyun bekliyordum. Atiba ve Dorukhan’ın merkezde rahat kalması Ljajic’in de üçüncü bölgedeki aksiyonlarının artmasıyla doğrudan alakalı. Normalde Beşiktaş’ın sorun yaşadığı maçlarda Ljajic’i geriye top kullanmaya gelirken daha fazla görürdük, Bursaspor bunu başaramadı çünkü ortada doğru bir baskı yoktu.
Topla oynama
Topla oynama oranlarına baktığımızda Beşiktaş’ta tıpkı geçen hafta olduğu gibi ilk yarının ilk 15 dakikasının yani 45-60 arasının sıkıntılı olduğunu görüyoruz. Bunun dışında iki takımın da rakip yarı sahaya, üçüncü bölgeye ve ceza sahasına giriş sayılarının yakın olduğunu görüyoruz. Beşiktaş adına burada fark yaratan nokta bu atakların şutlarla sonuçlandırılması oldu. Bursaspor’un santrforu Umut Nayır’ın ceza sahasında başarılı aksiyonunun olmaması ve maçı şut çekemeden tamamlaması da bu durumu açıklıyor.
Bursaspor özellikle Yusuf’la birlikte Lens’in arkada bıraktığı boşluklardan yararlanmaya çalıştı. Gole en yakın olunan anlar da bunlar oldu ancak burada da devreye Karius girdi. Karius özellikle bir pozisyonda çok kritik bir kurtarışının olduğunu hatırlatmak gerek.
Şutlar
İki takımın üçüncü bölgeye ve ceza sahasına giriş sayılarında yakın olduğundan ancak belirleyici faktörün bu atakların şutlarla sonuçlandırılması olduğundan söz etmiştim. Şut sayılarına ve dağılıma baktığımızda bunu daha iyi görüyoruz. Bursaspor’un ilk yarıda isabetli şutu yok. Son 15 dakikada şut sayısındaki anormal artışı ise Beşiktaş’ın özellikle Necip hamlesiyle birlikte yaslanmasına ve maçı fiilen bitirmesine bağlamak mümkün. Oyuna savunmacı alıp oyunu yani topu ve şut üstünlüğünü rakibe bırakmak ise yıllardır antrenörlerimizin vazgeçmediği bir ezber olarak hayatımızda olmaya devam ediyor!
Topla oynama verilerinde Bursaspor’un 45-60 arasındaki üstünlüğünden söz etmiştim. Bursaspor bu üstünlüğü şutlarına yansıtamadı.
Beşiktaş’ta şut haritasına baktığımızda dikkat çeken isim elbette ceza sahasında 3 şut çekip 2’sini gole çeviren Burak Yılmaz oluyor. Burak Yılmaz’ın ceza sahasındaki bitirici etkinliği sürpriz olmamakla birlikte onun bu maçta –bana göre- asıl fark yarattığı nokta oyun içi katkısıydı, buna da ayrıca değineceğim. Ayrıca Ljajic’in takımın bir numaralı şutörü olduğunu görüyoruz. Ljajic’in potansiyel şut tehdidi büyük bir avantaj ancak maç özelinde –Kagawa’nın görkemli başlangıcının da etkisiyle- Ljajic’in final tercihlerinde sorun yaşadığını düşünüyorum. Ljajic bazı final tercihlerindeki hatalar dışında yine oyuna yön verdi ve takımın oyun içi lideri olduğunu bir kez daha gösterdi.
Beşiktaş’ta dikkat çeken bir başka durum ise Dorukhan’ın maçı şutsuz tamamlaması oldu. Haftalardır üçüncü bölgede yarattığı farkla övdüğümüz Dorukhan’ın bu maçta hücumda pasif kalmasını Bursaspor kaynaklı da okuyabiliriz ancak ben bunu özellikle Ljajic’in üçüncü bölgede kendine yeterli alan bulmasına ve Dorukhan’a ihtiyacı olmamasına bağlıyorum. Ayrıca Atiba da ceza sahasına sürpriz koşular atabiliyor dolayısıyla da her zaman aynı hücum katkısını vermesi beklenemez.
Bursaspor’un ilk yarıda isabetli şutu olmadığını söylemiştim. İkinci yarıdaki isabetli şutlarda ise Beşiktaş’ın geriye çekilip direnci arttırma girişiminin işe yaramadığını görmek mümkün. Sezonun iyi isimlerinden Umut Nayır’ın şutu yok. Bu da Bursaspor’u maç özelinde özetleyen durumlardan biri.
Badji’nin bağlantıdaki rolü
Pas bağlantılarına baktığımızda Bursaspor’da Badji’nin anormal performansını görüyoruz ancak burada Badji’nin savunmacılara attığı pasların oluşturduğu bağlantıların ötesinde bekleri ve Aytaç Kara’yı topla buluşturduğu bağlantıların altını çizmek gerek. Diarra Badji top Bursaspor’dayken bölgesinin hakkını vererek bağlantıdaki rolünü iyi üstlenmiş gözüküyor ancak hücumda oluşturulabilmiş bir bağlantı yok. Bursaspor sanki iki farklı takım şeklinde oynadı maçta. Bu kopuklukta Atiba’ya da olumlu bir pay ayırabiliriz işte tam olarak bu durum da Bursaspor’un başta sözünü ettiğim edilgenliğini özetliyor.
Beşiktaş’ta oyunun soldan şekillenmesi ve sonuçları
Beşiktaş’ta pas bağlantılarında Adriano’nun ve Atiba’nın başarısı olağan bir hal alırken altı çizilmesi gereken nokta Nicolas Isimat-Mirin’in sol stoperde oyun kurulumuna olan katkısı. Mirin takıma oldukça hızlı sürede alışırken 67/61 (%91) pas oranıyla da Beşiktaş ataklarının sol kanattan şekillenmesinde büyük rol üstleniyor. Elbette bunda Adriano’nun da payı var. Beşiktaş’ta ayrıca Atiba ve Ljajic arasında kurulan bağlantı Bursaspor’un bu ikiliyi yeterince rahatsız edememesinden kaynaklanıyor. Yazının başında sözünü ettiğim baskısızlığın bir sonucu olarak da okuyabiliriz bunu.
Peki Beşiktaş’ta oyunun sol taraftan kurulması ne gibi sonuçlar doğuruyor? Bunun Lens ve Gökhan’a olan etkisi ne? Güven Yalçın’ın sol kanattaki en önemli işlevi ne? Şimdi bu soruları naçizane cevaplamaya çalışacağım.
Güven’in işlevi, Lens ve Gökhan’ın rolü
Yukarıda Güven Yalçın’ın pas haritasını görüyoruz. Burada dikkat çeken nokta Güven’in sol kanattan sağ kanada attığı ters toplar. Gelin bunu biraz daha açalım ve bu pasların işlevinden söz edelim.
Beşiktaş’ta oyunun sol kanattan şekillenmesinin en önemli sonucu Lens ve Gökhan’ın ters kanatta boş alan bulması oluyor. Mirin üzerinden Adriano ve Atiba’yla birlikte şekillenen ataklarda oyunun Beşiktaş sol kanadına yığılması üzerine ters kanatta özellikle Lens’in işleyebileceği boş alanlar oluşuyor. Bu boş alanların işlenmesi için de Beşiktaş’ın ters toplarla Lens’i kullanması gerek. Bu konuda da Güven Yalçın devreye giriyor.
Örnek #1
Beşiktaş’ta oyun sol kanada yığılmış ve sol önden gelip topu alan Güven ters ayaklı olmasının da etkisiyle oyunun sol kanada yıkılmasının bir sonucu olan sağ kanattaki devasa boşlukta Gökhan Gönül’ü topla buluşturuyor.
Örnek #2
Beşiktaş yine sol taraftan hücuma geçiyor. Güven geriye gelip top almış bu sırada Burak da onun yerine geçmiş. Gökhan Gönül’ün önünde yani sağ kanatta yine dev bir boşluk var. Burada kadraja sığmayan Lens de o kanatta boş konumda ve Güven de onu görüyor zaten. Beşiktaş; Güven’in bir ters topuyla Lens’i üçüncü bölgede topla buluşturmuş oluyor.
Örnek #3
Beşiktaş sol kanatta Adriano’yla çıkmaya çalışıyor. Mirin ve Atiba da orada ve güzel bir üçgen kurulmuş. Adriano desteğe gelen Güven’i görüyor. Bu sırada Bursaspor’un yine bu kanada yığıldığını hatırlatmak gerek.
Topla buluşan Güven sağ ayağına alıyor ve sağ kanatta verilen devasa boşluğu görüyor. Hem Lens hem de Gökhan o bölgeyi işlemek için hazır ancak bu güzel geçiş pasın iyi olmaması sebebiyle top kaybıyla sonuçlanıyor. Yine de Beşiktaş’ın oyunu sola yığıp Güven’le birlikte ters topla boşluğu işlemesinin teoride güzel bir örneği.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bunlarla birlikte söyleyebiliriz ki Mirin ve Adriano’nun geçişlerdeki katkısı, Güven’in ters ayakla ters kanadı görebilmesi ve oyunun sol kanada yığılması sonucu sağ kanatta oluşan boşlukların Lens ve Gökhan’la işlenmesi Beşiktaş’ta bu maçta altı çizilmesi gereken önemli bir durum.
Lens’i Quaresma’dan ayıran başka bir nokta: Topsuz koşu
Beşiktaş; Karius’un oyunu hızlıca başlatması ve Güven’in driplingiyle rakip yarı sahaya hızlıca geçerken Lens’e dikkat ediyoruz. Güven rakip yarı sahaya girmek üzere ve Ljajic de destek koşusunu atmış durumda. Lens ise sağ kanattaki boşluktan koşuya devam etmek yerine çapraz bir koşu atarak Bursaspor savunmasını dağıtıyor ve Ljajic’e de alan açıyor.
Görüldüğü üzere Lens’in koşusundan sonra savunma dağılmış durumda ve Ljajic de önündeki boşluğa hareketleniyor. Ayrıca Burak da sol kanattan ceza sahasına koşuyor. Güven burada Ljajic’i ceza sahasına sokmayı başarsa da Ljajic, boştaki Burak’ı görmüyor ve bu güzel atak golle sonuçlanmıyor.
Geçtiğimiz haftalarda Lens’in Quaresma’dan farklı yönlerini vurgularken Gökhan’ı oyuna dahil edebilmesinden söz etmiştim bu sefer de Lens’i Quaresma’dan ayıran başka bir noktayı görmüş oluyoruz. Lens bir çapraz koşuyla rakip savunmayı dağıtıp Ljajic’in ceza sahasına girmesinde aktif rol oynuyor. Topsuz oyunda attığı bu koşular oldukça değerli. Lens’in Quaresma’dan farklarından bu kadar söz etmişken bu maçta Lens’in işlevsel bir trivela ile asist yapması ise gülümseten bir durum oldu.
Burak Yılmaz’ın oyun içi katkısı
Beşiktaş’ta Burak Yılmaz’ın profili gereği gol ve goller atacağından ancak takımın toplam oyunundan da pek çok şey götüreceğinden söz etmiştim. Bu maçta beni şaşırtan ve yanıltan en önemli durum Burak Yılmaz’ın attığı goller dışında da dinamik bir şekilde sürekli oyunun içinde olması oldu. Özellikle Güven’in geriye desteğe gelip top aldığı anlarda Burak da statik bir şekilde yerinde kalmadı. 2. bölgedeki 25 aksiyon bunu güzel anlatıyor. En önemli işlevi savunma arkası koşusu olan ve kafasında hep arkaya sarkıp gol atmak olan bir futbolcudan beklenmeyecek bir ikinci bölge katkısı bana kalırsa. Bu oyun içi katkısını ne kadar sürdürebileceğini ise zaman gösterecek.
Son söz
Beşiktaş; Ljajic’in önderliğinde kolektif katkının daha fazla olduğu bir takıma bürünmeye çalışıyor. Takımın genel kurgusu ve Güneş’in hamleleri konusundaki sıkıntılar devam etse de özellikle sahadaki oyuncuların profillerinin de kaçınılmaz bir sonucu olarak top daha fazla paylaşılıyor ve göze hoş gelmenin ötesinde işlevsel olan pas oyunu sekanslarının da sayısında artış var. Kagawa gibi oyuna ve takıma doğrudan etki edecek büyük bir parçanın ise nasıl kullanılacağı Beşiktaş’ta sezonun geri kalanı adına belirleyici olabilir.
Bursaspor’u maç özelinde Beşiktaş odaklı değerlendirmemizin en önemli sebebi bu maçtaki edilgen yapıydı. Ne topla ne de topsuz oyunda yapılması gerekenleri göremedik. Ters kanatta verilen boşluklar, final tercihlerindeki hatalar, duran topların değerinin bilinmemesi gibi pek çok etken sayabiliriz. Daha agresif daha baskılı bir Bursaspor Beşiktaş’ın muhtemel ilk golünü geciktirebilir ve Beşiktaş’ı ciddi sıkıntıya sokabilirdi. Bursaspor en son 2 Aralık’ta kazandı ve bu durum takımı ateş hattına yaklaştırdı. Haftaya oynanacak Rizespor maçı kritik önem taşıyor.