Analiz | Başakşehir 1-1 Galatasaray

Galatasaray ile Başakşehir, Spor Toto Süper lig’in zirvesini yakından ilgilendiren mücadelede Fatih Terim Stadyumu’nda 1-1 berabere kalarak puanları paylaştılar. Başakşehir, puanını 34’e yükselterek Galatasaray ile 8 puanlık farkı korudu ve Yeni Malatyaspor’un 6 puan önünde lider olarak yoluna devam etmeyi sürdürdü. Galatasaray ise 26 puanlı 5 takımın arasında kendisinde averajla 5. sırada yer buldu.

İki takımın da önünde çok ciddi bir fırsat vardı bu maçta, zira Başakşehir kazansa hem puan hem de motivasyon olarak zirvedeki üstünlüğünü perçinlemiş olacak, rakibi Galatasaray’ı ciddi sıkıntıya sokacaktı. Galatasaray kazansaydı, girmekte olduğu suyun derinliklerinden çıkıp nefes alacak, can simidi olan devre arasına kendisini sağlıklı bir şekilde atabilecekti.

Ancak, iki takım da güvenli alanı tercih etti bu maçta.

Goller, 18’ İrfan Can Kahveci, 30’ Eren Derdiyok ’un penaltı vuruşuyla geldi.

Ortalama pozisyonlar

Galatasaray, uzun bir aradan sonra nispeten tam bir kadroyla sahaya çıktı. Tüm hatlarda mevcut kadroda ideale yakın bir ilk 11 vardı sahada. En büyük handikap ise bazı oyuncuların hem maç eksikliği, hem de formsuzluklarıydı.

Başakşehir ise Emre Belezoğlu ile birlikte bu seneki ideal 11’i ile çıktı sahaya. Adabeyor’u ilk 11’de oynatmaması ise Abdullah Avcı’nın bu seneki tercihleri arasında bulunuyor.

Şut sayıları ve topa sahip olma oranları

Başakşehir, toplam 15 şut atmış ve bunların 7’si kaleyi bulmuş; Galatasaray’ın ise 9 şutunun 4’ü kaleyi bulmuş. Ortalama şut mesafelerinin 20.7 ve 21.4 ile yaklaşık aynı olduğunu görüyoruz.

 

Topa sahip olma oranında Başakşehir’in %53’e %47 ile üstün olduğunu görüyoruz. İlk yarıda Galatasaray %54 ile, ikinci yarıda Başakşehir %62 ile topa daha çok sahip olan takım olmuş.

Maçın özeti

İlk yarıda Galatasaray hem topa daha fazla hükmeden hem de daha fazla etkili olan taraftı. Henüz 30. dakikada karşılıklı goller ile skor 1-1’e geldi. İrfan Can’ın golü topun Serdar Aziz’e çarpıp Muslera’yı şaşırtması ile, Eren’in golü ise penaltıdan geldi.

Galatasaray’da Rodrigues ve Onyekuru’nun özellikle son hamledeki yanlış kararları ve oyun zekası yetersizlikleri üretkenlik olarak takımı yine geride tuttu. Fernando ve Ndiaye ilk yarıda çok top kaybı yaptı ve Feghouli de oyun kurmada takıma çok katkı sağlayamadı.

Başakşehir’de ise özellikle Mossoro ve Bajic çok etkisiz kalınca hücumda etkinlik sağlanamadı.

Galatasaray’da ikinci yarıda Garry Rodrigues yerine Selçuk İnan başladı ve orta saha 3’lendi. Bu değişiklik bana maçtan önce planlanmış gibi geldi. Muhtemelen en geç 60.dakikada Onyekuru ya da Rodrigues’den biri çıkacaktı yenik durumda değilse Galatasaray. Bu, ikinci yarıya başlarken uygulandı. Amaç topa iyi hükmeden Başakşehir’e orta saha hakimiyetini vermemek ve topun onlarda kalmasına engel olmaktı. İlk yarıda Fernando ve Ndiaye’nin çok pas hatası yapması, Feghouli’nin top çıkarmada yeterince yardım edememiş olması da bu erken değişiklikte önemli etken oldu tabi. Plan belki doğru, ancak Selçuk kesinlikle yanlış kişi idi. Bu yüzden de evdeki hesap sahada tutmadı ve ikinci yarıda top %62 oranında Başakşehir’de kaldı. Oysa ilk yarıda top %54 ile Galatasaray’da kalmıştı.

Galatasaray’ın ikinci yarıya başladığı oyun planına bakalım. Tipik bir 4-3-3 dizilişi, ileride baskı yok, 3’lü orta saha (Fernando-Selçuk-Ndiaye), önlerinde 3’lü bir hücum hattı (Feghouli,Onyekuru, Eren Derdiyok). Emre’nin topu alacağı alan yok.

Ne dedik, plan belki doğru ancak Selçuk kesinlikle yanlış kişiydi. Şimdi net verilerle görelim. Tüm takımın veri tablosu ile birlikte bakalım ki daha anlaşılır olsun. Orta sahada oynayan oyuncuları (Feghouli dahil) da özellikle çerçeveye aldım.

Selçuk uzatmayla birlikte toplam 48 dakika oyunda kalmış. Hücumda hiçbir katkısı olmamış, kocaman bir boşluk var bu hanedeki istatistiklerinde. Hücumda girdiği ikili mücadele yok, dripling yok. Defansta sadece 2 kere ikili mücadeleye girmiş, ikisini de kaybetmiş. Tackle yani kayarak topa müdahale sayısı yine 0.

Fernando zaten defansın önünde oynuyor, kesinlikle sadece savunmaya konsantreydi bu maç. Ndiaye bir şeyler yapmaya çalıştı, Feghouli ile birlikte özellikle ikinci yarı takımın en etkin ismiydi. Ancak Selçuk’un etkisizliği, gölge oyunu topun iyice Başakşehir’de kalmasına neden oldu.

İkinci yarının neredeyse tamamı aynı şekilde geçti. Top Başakşehir’de kaldı, Başakşehir yan pas, geri pas, topu kanatlara, özellikle de Visca’ya atarak oyunu tutmaya çalıştı. Galatasaray ise sistemli dizilişini bozmadı ve kontralarla, nadiren yaptığı baskın pres ile gol bulmaya çalıştı. İki takım da risk almadı. Başakşehir elindeki avantajı azaltmak istemedi, Galatasaray ise sezonun 2. yarısına umutlarımı koruyarak gireyim dedi.

Başakşehir, maçta genel olarak hücum üretkenliğinde etkili olamadı. Oyunu ciddi anlamda yavaş oynuyorlar. Topa iyi hükmediyorlar, devamlı boş alan arıyorlar ancak yaratıcılık eksik. Özellikle geçen sene Adebayor’dan alınan katkı bu sene aranıyor. Oyunlarında hızın olmaması en büyük eksiklik.

Abdullah Avcı, 67’de Napoleoni yerine Elia, Bajic ‘in yerine ise Adebayor’u alıp hücuma taze kan sağlamaya çalıştı bu maç ancak açıkçası resim pek değişmedi ve oyun aynı şekilde oynanmaya devam etti.

Zaten bu sene Başakşehir’in maçları genel olarak hep aynı şekilde seyrediyor. Topa sahip olunan, fazlasıyla ağır bir oyun, atılan 1 gol ve bu gol üzerine herkesin uyuyarak maçı bitirmesi. Bu maçta tek fark sanırım Galatasaray’ın gole cevap vermesi oldu.

Maçın en etkin ismi kesinlikle İrfan Can Kahveci’ydi Başakşehir adına. Instat verilerinde de takımın en iyisi olduğu gözüküyor. Rakip sahada girdiği 11 ikili mücadelenin 8’inden galip çıktı İrfan Can. Bu alanda iki takımın da en iyisi konumundaydı.

Galatasaray’da ise hücumda yaratıcı işleri yapan tek isim Sofiane Feghouli idi. 4 key pas attı, 6 dripling yaptı. 9 da top kaybı yaptı ancak Belhanda örneğindeki gibi bu pozisyonda farklı bir şeyler yapmaya çalışmak, anahtar pasları denemek her zaman top kaybı sayısının artması için bir risk teşkil eder. Bu riski alabilen oyuncular da farklılık yaratıyor. Ancak bu sene Galatasaray Belhanda’dan da, Feghouli’den de bir türlü yeterli katkıyı alabilmiş değil.

Golcü

Galatasaray’a şu golü atacak golcü lazım. Top daha gelmeden ne yapacağını kafasında belirlemiş, sezgileri olan, gol vuruş yeteneği olan, zamanlaması iyi, nerede duracağını bilen biri lazım.

Bu pozisyonda Eren ne yaptı biliyor musunuz; topu tuttu, vurmadı. Çünkü ne yapacağı hakkında kararlılığı yoktu, öz güveni yerinde olmadığından vuruşuna güvenemedi, topu tuttu ve pozisyonu tabiri cayizse gargaraya getirdi.

Galatasaray’ın şampiyonluk kilidini açacak yegane çilingir, bu pozisyonlarda becerili olabilecek biridir. Aranıyor..

Son söz

Geçen hafta Galatasaray maç analiz yazımı aşağıdaki son söz ile bitirmiştim. Tamamen buna yönelik oynadı Galatasaray. Aman puan farkı açılmasın, ben sezonun ikinci yarısı bir şekilde dönmeye çalışırım diye düşünmüş Fatih Terim belli ki. Artık sezonun kaderi devre arası yapılacak transferlere bağlanmış durumda. Yapılabilecek mi, yapılırsa gelenlerden katkı alınabilecek mi bunu zaman gösterecek.

 “Galatasaray,  kendisini bir türlü 2. devreye atamadı desek yeridir. Kabus gibi geçiyor ilk yarının 2. dönemi. Sezon arasına doğru farkın en azından 8 seviyelerinde kalması şampiyonluk yarışına tutunabilmek için önemli. Bunu bu kaos ortamında ne kadar sağlayabilirler zaman gösterecek. Haftaya Başakşehir deplasmanından en azından beraberlikle dönülebilmesi gerçekten kritik Galatasaray için.”

Başakşehir ise şampiyonluk yarışındaki rakiplerinin yaşadığı büyük kaoslardan ve problemlerden şimdiye dek iyi sıyrılmış durumda. Ancak oyunlarını hızlandırmaları ve pozisyon üretkenliğini sağlamaları gerekiyor.