Avrupa Ligi yarı final 1. karşılaşmasında Arsenal, Atletico Madrid’i konuk etti. Maç Lacazette ve Griezmann’ın karşılıklı golleriyle 1-1 bitti. Atletico rövanş maçı öncesi avantaj elde edip Madrid’e final için 1 adım önde olarak geri döndü. Arsenal haftalar önce ligde havluyu atmıştı. Bununla birlikte ilk 4 sırada yer alması neredeyse mucizelere kaldı. Son 4 haftaya 4. sıradaki Tottenham’ın 11 puan gerisinde girdi. Hal böyle iken Arsenal tüm konsantrasyonunu Avrupa Ligi’ne verdi. Kupayı kazanırsa önümüzdeki sene Şampiyonlar Ligi’nde yer alacak. Bununla birlikte Wenger’in Arsenal’de son senesi olduğu için Avrupa’da kupa kazanılması onun için güzel bir hediye olacağı düşüncesi hakim. Atletico ise sürpriz bir şekilde Şampiyonlar Ligi’ne gruplarda veda etmişti ve yarı finale kadar zorlanmadan geldiler. La Liga’yı ilk 4’te tamamlayacağı garanti olduğu için önümüzdeki sene Şampiyonlar Ligi’nde zaten yer alacak. Dolayısıyla Arsenal kadar önemli bir durumda olmasa bile sezonu kupa ile tamamlamak güzel bir son olur.
Arsenal’de beklenen kadro sahadaydı. Avrupa Ligi’nde tercih edilen Ospina bu maçta da oynadı dolayısıyla Cech yedek bekledi. Ayrıca Mkhitaryan ve Elneny de sakat olduğu için kadroda yer almadılar. Atletico ise Juanfran ve Felipe Luis’in sakatlığından dolayı yararlanamadı. Oyuncuların ortalama pozisyonlarına bakacak olursak Arsenal’in tüm adlarıyla ileride, Atletico’nun da geride olduğu görüyoruz. Sadece sol kanattaki boşluk göze çarpıyor. Hernandez’in maç boyu ileriye çıktığını pek görmedik. Çıktığı pozisyonlarda da hücuma pek katkı sağlayamadı. Bununla beraber arkasında da büyük boşluklar bıraktı.
Maç ev sahibi ekibin baskısıyla başladı. İlk 10 dakika çok önemli 2 pozisyon yakaladılar. 2’sinde de son haftaların formda ismi Lacazette golü atamadı. Bunlardan ilkini size göstermek istiyorum. Sol kanattan gelişen atakta Welbeck sağ taraftan ceza sahasına girmeye çalışan Lacazette’i gördü. Lacazette’in şutu direğe çarpıp dışarıya çıktı. Atletico maç boyunca çok iyi defans yaptı ancak birkaç pozisyonda hata yaptılar. Bu hatalarda baş mimar sol bekte oynayan Hernandez idi. Bu pozisyonda gördüğünüz üzere geride kaldı ve arkasında büyük bir boşluk bırakmış oldu. Ayrıca Godin çok fazla geriye gelerek pozisyonun ofsayt olmasını engelledi.
Maç Arsenal’in yoğun baskısıyla başlamış ve tehlikeli ataklar üretmişken bunların üzerine bir de sağ bek Vrsaljko 2. ve 10. dakikada gördüğü kartlarla oyundan atılınca Arsenal tur için çok büyük bir avantaj elde etti. Henüz birkaç dakika geçmeden Simeone’nin yoğun itirazları üzerine tribünlere gönderilmesi, Atletico için kabus bir başlangıç olmasına neden oldu. Böylesine üst düzey bir oyuncunun ilk 10 dakikada sert fauller yapıp oyundan atılması, teknik direktörünün anlamsız ve haksız itirazları üzerine tribünlere gönderilmesi bu kişilerden beklenmeyen amatörlüklerdi. Artık her şey Arsenal’in lehine gözüküyordu.
Bu olayların ardından Arsenal baskısını iyice arttırmıştı. Ancak Atletico o kadar iyi defans yapıyordu ki pozisyonu sonuçlandırmak neredeyse imkansızdı. Defansta çok iyi alan kapattılar. Ne zaman Arsenal son vuruşu yapmak istese birden çok oyuncu o Arsenalli’nin önünü kapattı ve şut imkanı vermediler. Dakikalar ilerledikçe de tempoyu düşürdüler. Atletico topa hakim olmayı seven bir ekip değil. Kazandığı toplarla kontra ataklar yapıp gol atan bir takım. Arsenal ise tam tersi. Topa hakim olup sonuca gitmek isteyen bir ekip. Hal böyle olunca da maçın tamamında Arsenal topa hakim oldu, Atletico’nun sahasında yer aldı. Ancak bir türlü golü bulamadılar. Atletico ilk yarı boyunca neredeyse hiç ileriye çıkmadı. Kartı görmeselerdi belki daha fazla çıkarlardı ancak oyun genel olarak bu şekilde olurdu.
Atletico hücumda kısır olduğu dakikalarda mutlak bir gol pozisyonundan yararlanamadı. Thomas Partey kırmızı karttan önce orta sahadaydı. Karttan sonra daha önceki maçlarda da zaman zaman görev aldığı sağ beke geçti. Ancak oyundan hiç kopmadı ve içeriye dönük yaptığı koşularla tehlikeli oldu. Nitekim bu pozisyonda da müthiş bir şekilde topu sürdü, birer birer Arsenal defansını geçerek ceza sahasına girdi. Top Griezmann’ın önünde kaldı. Ancak böylesine müsait bir pozisyonda Griezmann topu ağlara gönderemedi.
2. yarı biraz daha baskılı bir Arsenal beklenirken ilk yarıya yakın bir baskıda oyun devam etti. Atletico baskıya karşı çok iyiydi ancak her ne kadar iyi defans yapsanız da rakipte çok etkili ve bireysel özellikleri yüksek olan oyuncular varsa bir yere kadar dayanabiliyorsunuz. Dakikalar 61’i gösterirken Lacazette sahneye çıktı. Sol tarafta Wilsehere, Mesut Özil ile paslaşıp çizgiye indi. Aslında Atletico defansının gözüken bir hatası yoktu. Ceza sahasında 7 oyuncuyla kalın duvar örmüşlerdi. Her Arsenal oyuncunsa yakın birkaç oyuncu da vardı. Kalecinin hemen önündeki 3 oyuncu da karambole gol olmaması için çok iyi duruyorlardı. Yine dün akşam kötü oynayan Hernandez, Lacazette’in kafa vuruşuna engel olamadı ve Arsenal 1-0 öne geçti.
Arsenal gol perdesini açınca taraftarlar daha fazla gol olacağını düşünüyordu. Atletico golden sonra önemli bir değişiklik yaptı. Gabi’yi oyuna sokup düşen orta sahaya yeniden direnç kattılar. Orta sahada kalabalıklaşınca da Arsenal’in topu tutmasına izin vermelerine rağmen merkezi çok iyi savundular ve başka tehlikeli pozisyonlar vermediler. Maçın sonlarına girilirken Atletico Madrid, Emirates’i susturan golü attı. Kendi sahalarında kazandıkları topta ileride hareketlenen Griezmann’ı gördüler. Milli takımdan arkadaşı Koscielny ile bire bir kaldı. Ayakta kalan Griezmann şutunu çekti. Ospina’dan seken topu şansının da yardımıyla ağlara gönderdi.
Maçın kalan dakikalarında Arsenal 1-2 tane tehlikeli ataklar yapsa da Oblak’ı geçemedi. Maç boyu oynadığı mükemmele yakın defansıyla, 10 kişi kalmasına rağmen hiçbir zaman konsantrasyonunu kaybetmeyen Atletico Madrid maçtan istediğini alan taraf oldu.
Arsenal 90 dakikada 23 şut attı. Bunların 16 tanesi ceza sahası içinden çekilen şutlar. Toplam 6 tanesi kaleyi buldu. 2 tanesi kırmızı karttan önceydi. Kalan 80 dakikada bu kadar ceza sahasına girip sadece 4 isabetli şut atılabilmiş. Daha önce de söylediğim gibi bunda en önemli pay Atletico defansının Arsenal’e rahat şut imkanı vermemesiydi.
Arsenal maç boyu hücumdaydı ve bir şeyler üretmeye çalıştı. 27 tane kilit pas atılmış. Sürekli bir şeyler denedi ancak son vuruşlarda daha iyi olabilirlerdi.
Maçın adamı bence Thomes Partey idi. Saul Niguez gibi o da Atletico alt yapısının ürünü. Ona benzetmemin nedeni 2’si de A takıma çıktıktan sonra biraz süre verilmiş daha sonra kiralık olarak gönderilmiş. Takıma döndükten sonra yavaş yavaş süresi arttırılmış ve 11’e monte edilmiş bir oyuncu. Özellikle bu sene Simeone’nin vazgeçemediği isimlerin başında geliyor. Bu maç kırmızı karttan sonra sağ beke geçti. Orada görevini çok iyi yaptı. Bununla beraber yaptığı koşularla ve fiziksel gücünü çok iyi kullanarak orta sahada da ekstra işler yaptı.
Maçı bir kenara bırakacak olursak 2 konu ile yazımı tamamlamak istiyorum. İlki Santi Cazorla’nın dönüşü. Maçtan önce Emirates’te düz koşu yaptı ve 2016’dan bu yana ilk defa çimlere basmış oldu. Cazorla tekniğiyle çok farklı bir oyuncu. 2 ayağını neredeyse aynı derece mükemmel kullanan biri. Böyle oyuncular futbola ayrı bir anlam katıyor. Cazorla’yı izlemek büyük bir zevk ve neredeyse 2 yıldır izleyememiş olmak beni üzüyor. Cazorla gibi başka birini bir daha izleyebileceğimi sanmıyorum. Dönüş tarihi henüz kesin değil ancak umarım en yakın zamanda sahalara geri döner. Döndükten sonra fizik olarak Arsenal için ne kadar hazır olur bilemem ama Arsenal olmazsa başka bir kulüpte umarım izleyebilirim.
İkinci konu ise Arsene Wenger. Belki de Arsenal’in başında olduğu başka bir maçı yazamayacağım. Belki 2. maç ya da final maçını yazarsam onunla ilgili ayrı ve uzun bir parantez yine açarım. Emirates’te Avrupa kulvarında çıktığı son maç oldu. Her ne kadar Avrupa’da önemli başarılar kazanamasa da oynattığı pozitif futbol, zevkli oyun tarzıyla bizlere çok güzel maçlar izletti. Ayrıca menajerlik kariyerine devam edeceğini belirtti. Umarım uzun yıllar onun yönettiği takımları izlemeye devam ederiz.