Analiz | Antalyaspor 2-6 Beşiktaş

Antalya’da gol sağanağı altında oynanan mücadelede kazanan taraf Beşiktaş oldu. 8 gole sahne olan maçta Kagawa’nın sonradan girip ilk dokunuşlarıyla yaptığı anormal işler hafızada kalırken Beşiktaş’ta Ljajic maça yön veren futbolcu oldu. Beşiktaş’ta ilk gole kadar yaşananlar ve ikinci yarıda Antalyaspor’un 20 dakikalık baskısı ise maçın asıl konuşulması gereken kısımlarını oluşturuyor çünkü skorun aldatıcı olduğunu düşünüyorum.

Maçı iş ortağımız InStat’ın verileri ışığında inceleyeceğiz.

Genel

Başlama 11’lerine baktığımızda Beşiktaş’ta göze çarpan en önemli isim Atiba olurken Güven Yalçın’ın geçtiğimiz haftalarda hamle olarak kullanılmamasına rağmen bu maçta hatırlanması Beşiktaş adına olumluydu. Güven Yalçın santrfor başlamasına rağmen oyunun hep içindeydi. Bunu Güven’e bir artı olarak yazabiliriz ancak onu orta sahaya ve oyuna bu kadar çeken şey de Beşiktaş’ın hücumdaki organizasyon sıkıntısı. Bu da takımın gole kadar yaşadıklarını özetliyor zaten. Ayrıca toplamda 69 top kaybının 15’nin kendi yarı sahasında yaşanması Beşiktaş’ın organizasyon sıkıntısının yine en somut kanıtlarından biri.

Antalyaspor’a baktığımızda genel itibariyle Beşiktaş maçlarında yaptığı müthiş kurtarışlarla hatırlanan Boffin’in iyi bir maç çıkaramadığını söyleyebiliriz. Bunun dışında ilk yarıdaki yarım saatlik dilimde maça Beşiktaş’tan daha iyi başlayan ve daha iyi yerleşen bir Antalyaspor olduğunu söyleyebiliriz. İki takım adına da skorun yanıltıcı olduğunu düşünüyorum.

Topla oynama

Skorun yanıltıcı olduğunu düşünmemin önemli verileri burada gözüküyor. Net bir skor görmemize rağmen Beşiktaş’ın topu kontrol edemediğini buna ek olarak da rakip yarı sahaya, üçüncü bölgeye ve ceza sahasına girişlerde Antalyaspor’un üstün taraf olduğunu görüyoruz. Özellikle Doukara’nın yakaladığı bir pozisyon maçın kırılma anlarından biriydi. Beşiktaş’ta Karius’un da gününde olduğunu söyleyebiliriz ancak Antalyaspor’un sonuçlandırma konusundaki bonkörlüğünün belirleyici olduğunu düşünüyorum.

Antalyaspor rakip yarı sahaya, üçüncü bölgeye ve ceza sahasında girişlerde yakaladığı üstünlüğü ikinci yarıdaki baskıya borçlu. Bu üstünlüğe paralel biçimde top kontrolü de Antalyaspor’a geçmişti. Bülent Korkmaz ilk yarıdaki 0-3’lük skorun oyunu yansıtmadığını oyuncularına anlatmayı başarabilmiş belli ki.

Şutlar ve 20 dakikalık Antalyaspor baskısı

Önceki başlıkta topla oynama verilerinde gördüğümüz değişim şutlara da yansıdı. İkinci yarı başlangıcıyla birlikte yaşanan Antalyaspor baskısında özellikle 45-60 arasında Beşiktaş’ın şut çekememesi önemli bir nokta. Antalyaspor’un ceza sahasına ve üçüncü bölge etkinliğine rağmen bunların hepsini şutlarla sonuçlandıramaması ise özellikle Vida’nın bireysel savunma yeteneğiyle okunabilir. Beşiktaş pek çok atakta takım savunmasının açığını bu tip hamlelerle savunmak zorunda kaldı. Antalyaspor 100 atağın 10 tanesini şutla sonuçlandırırken Beşiktaş 86 atağın 12 tanesini şutla sonuçlandırabildi.

Paslar

Skorun aldatıcı olduğunu, Beşiktaş’ın kaliteli ayaklarıyla maçı kazandığını ve takımdaki organizasyon sıkıntısının devam ettiğinin altını bütün başlıklarda çiziyorum. Pas verilerine baktığımızda da Antalyaspor’un özellikle ikinci yarıdaki baskısının meyvelerini görüyoruz. Tabii Antalyaspor bu meyvelerden yalnızca birini tadarak 1 gole ulaşmış olsa da iki takımın oyunu adına da önemli noktalar barındırıyor bu veriler. Anahtar paslara ve ceza sahasına yapılan paslarda net Antalyaspor üstünlüğü göze çarpıyor. Beşiktaş adına olumlu nokta ise Quaresma’nın yokluğunda takımın ceza sahasına orta yaparak girmekten çok pasla girmeye çalışması. Quaresma yokluğuyla galibiyete katkı sağlarken Lens’in geniş alandaki becerisi maçın kırılma anlarından biri olan 4. golde belirleyici oldu.

Antalyaspor’un anahtar paslardaki üstünlüğünden söz etmiştim, özellikle ikinci yarıda neler yaşandığını daha iyi özetlemek adına yukarıdaki anahtar pas haritasına bakmak gerek. Antalyaspor ikinci yarıda yaptıklarıyla maça skor olarak da ortak olabilirdi ancak bu baskının bir sonucu olarak Lens’in geniş alan bulması maçın Beşiktaş lehine kırılmasını sağladı.

Adriano’nun bağlantıdaki rolü

Beşiktaş organizasyon eksikliğine rağmen ayakta kalıp maçları kazanabiliyorsa bunu kadro kalitesine borçlu. Özellikle gününde bir Adriano’nun bu takım için ne kadar önemli olduğu oynadığı çoğu maçta ortaya çıkıyor. Yine pas bağlantılarındaki rolüyle Beşiktaş için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Hem yakınındaki stoperle hem merkezdeki Atiba’yla hem de önündeki Caner’le bağlantı oluşturmayı başarmış Adriano. Bağlantıdaki bu rolünü Dorukhan’a yaptığı güzel asistle de süslemeyi başardı.

Dorukhan’ın hücum katkısı

Beşiktaş’ta Dorukhan Toköz’ün performansı günden güne artıyor. Tabelaya olan somut katkısı kadar sürekli gol potansiyeli taşıması asıl belirleyici faktör çünkü kabul etmek gerekir ki her maç gol atamayacak ancak her maç yarattığı tehlike rakipleri tehdit edecek. Bu maçta da çektiği 3 şutta 1 isabetle golü bulan Dorukhan’ın üçüncü bölgedeki katkısına şahit olduk. Golüne ayrıca baktığımızda ise kafasında hep gol olduğunu görmek mümkün.

Beşiktaş’ın ikinci golü

Beşiktaş’ın ikinci golüne baktığımızda Ljajic’in topu doğru noktaya taşımasının, Adriano’nun boş alana yaptığı desteğin ve Dorukhan’ın kafasında hep gol olmasının katkılarını görüyoruz. Ljajic topu sol kanada taşımaya başladığı an Dorukhan’ın da dikine koşusu başlıyor.

Adriano topla savunma arkasına sarkarken Dorukhan da rakibin bıraktığı boşluğa koşmaya devam ediyor.

Ceza sahasında Dorukhan’ın önündeki boşluk dışında Güven’in de boşta olması Antalyaspor savunmasının dengesiz yakalandığını net şekilde gösteriyor. Dorukhan yaptığı uzun koşuyu boşluğa yönlendirmesine ek olarak şut tercihini de kusursuz şekilde kullanarak Beşiktaş’ın ikinci golünü atıyor. Pozisyon golle sonuçlanmasa dahi üçüncü bölgeye yaptığı koşu ve kattığı dinamizm Beşiktaş adına çok önemli.

Lens & Gökhan

Beşiktaş’ta Quaresma eleştirilerinin bir sebebi de bekini yani Gökhan’ı etkin kullanamaması oysa bu maçta Lens, Gökhan’ı da hücuma katmayı başararak Beşiktaş adına çok sıkıntılı geçen ilk yarıda maçın çözülmesini sağladı. Beşiktaş’ın penaltısını getiren pozisyona baktığımızda Gökhan kaptığı topu Lens’e oynamış ve Lens üç rakibi üzerine çekmiş durumda, Gökhan rakiplerin arasından üçüncü bölgeye koşuya başlıyor.

Lens rakipleri üzerine çekerek sayısal avantaj kazandırırken Antalyaspor yine dengesiz yakalanmış ve Gökhan da koşuyu half-space diye tabir ettiğimiz bek ve stoperin arasına yapıyor. Atağın sonucunda Gökhan ceza sahasına sızmayı başarıyor ve faul sonucunda penaltı kazanılıyor. Lens’in maçın iki kırılma anında da oynadığı rol çok büyük.

Ljajic & Kagawa

Beşiktaş’ta sahanın en iyi isminin Adem Ljajic olduğunu söylemek mümkün. Ljajic’in aksiyon haritasına baktığımızda hem 2. hem de 3. bölgede bolca başarılı aksiyonu olduğunu görüyoruz. Ayrıca 3/3 şut ve 2/1 anahtar pasla da takımın bu alanlardaki lideri. Peki Kagawa’nın gelişinden sonra Ljajic ne yapacak? Cevap basit çünkü Ljajic bildiğini yapmaya devam edecek, etmeli.

Kagawa’nın varlığı en çok Ljajic’i sevindiriyor olsa gerek çünkü Ljajic aynı dili konuştuğu birine ihtiyaç duyuyordu, dil derken elbette futbol dilinden söz ediyorum. Kagawa’nın dahil olacağı muhtemel sistemde Ljajic sola geçerek Adriano gibi bir pas istasyonuna yaklaşacak. Kagawa da ceza sahası ve civarında hünerlerini sergileme fırsatı bulacak. Anormal bir başlangıç yapan Kagawa’nın normali de burada fark yaratabilir.

Son söz

Resim

Beşiktaş’ta ilk gole kadar yaşanan organizasyon sıkıntısı ve ikinci yarıdaki 20 dakikalık Antalyaspor baskısı skorun aldatıcılığının önemli göstergeleri. Ljajic oyuna yön verebildi çünkü takımın liderliği ona geçmiş gibiydi. Lens geniş alan buldu çünkü Antalyaspor’un baskısı artmıştı. Sonuçlar kadar nedenleri de görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca Şenol Güneş’in Oğuzhan hamlesiyle topa hükmetmek yerine Medel hamlesiyle rakip üstünlüğünü kabul etmesi de maçın önemli detaylarından biri ve bunun sürdürülebilir olmadığı aşikar.

Antalyaspor’a baktığımızda özellikle ikinci yarıdaki gidişat kötü olsa da Bülent Korkmaz ve takımının özellikle bu maçın ikinci yarısında yaptıklarını ve hücumda Beşiktaş’tan daha iyi bir performans sergilemelerine rağmen farklı kaybetmelerini unutmamak gerek. Kadro derinliği açısından yukarı tırmanmaları kolay gözükmese de orta sıralardaki yerlerini koruyacaklarını düşünüyorum.