Analiz | Akhisarspor 3-0 Galatasaray

Galatasaray, şampiyonlar ligi maçı dönüşü, Akhisarspor karşısında 3-0’lık skorla 3 puan bıraktı ve yine deplasmandan ciddi yara alarak evine dönme geleneğini sürdürdü. Spor Toto Süper Ligin ilk 5 maçında sadece 2 beraberlik alabilen, takımın en kritik ismi olan Seleznyov’dan yoksun, üstelik Perşembe günü yıpratıcı bir Uefa kupası maçı oynamış Akhisarspor’un bu negatifliklere rağmen maçtan galibiyetle ayrılması tebrikleri hak ediyor. Akhisarspor’un iki sezondur büyük maçlardaki üstünlüğü takdire şayan açıkçası. Diğer Anadolu kulüplerinin kaçırmaması gereken örnek bir analiz fırsatı oluşturmuş durumdalar.

Galatasaray özellikle ilk yarıda çok kötü bir futbol oynadı ve Rodrigues’in şutu hariç pozisyona giremedi. Akhisarspor ise gollerini daha iyi oynadıkları ilk yarıda değil 2.yarıda buldu. Seleznyov’un yokluğunda Manu çok başarılı bir futbol oynadı ve Regattin ile birlikte özellikle Galatasaray’ın sol kanadını sıkıntıya uğrattılar.

Oyuncuların ortalama pozisyonları

Galatasaray oyuna her zamanki gibi 4-3-3 dizilişi ile başladı. İlk 11’deki oyuncu tercihlerinin maçın gidişine direkt negatif etki ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ortalama pozisyon haritasından Galatasaray’ın santrafor bölgesindeki kocaman açığı görebiliyoruz.

Onyekuru’nun sağ kanada açılarak oynamaya çalıştığı söyleyebiliriz. Fazlasıyla etkisiz, neredeyse hiçbir şey üretemeyen Sinan’ın ise Emre’den ve 3.bölgeden hayli kopuk olduğu gözüküyor. Burada Fatih Terim’in oyuna müdahale etmede geç kaldığını söyleyebiliriz. Oyunun seyrinin netleştiği 25.dakikadan itibaren en azından saha içinde Sinan ve Onyekuru’nun yerini değiştirmesi sağ kanada etkinlik getirebilir, Sinan’ın da belki kımıldamasını sağlardı. Bu durum 57.dakikadaki Sinan-Eren değişikliğine kadar aynı şekilde devam etti.

Sinan o kadar kötü, Onyekuru da forvete o kadar yabancıydı ki bir değişiklikle adeta iki pozisyon kurtulmuş oldu. Değişikliğin hemen sonrası gelen Onyekuru ataklarına bakalım;

Dakika 58, değişiklikten 1 dak. sonra. Onyekuru topla birlikte hızlanırken Mustafa Yumlu tarafından arkadan düşürüldü ve Yumlu sarı kart gördü. Bundan da 1 dak. sonra da yine sağ kanatta pozisyon hazırlamaya çalıştı ancak korner oldu. Onyekuru’nun forvet mevkisinde adeta kendisini hapsedilmiş hissettiği çok açık, kumaşında santrafor mevkisi yok. O pozisyonda ancak takımının kontra atak oynadığı maçlarda oynayabilir gibi duruyor.

Fatih Terim 65.dakikada oyuna tekrar müdahale ederek oyuna Fernando yerine Muğdat’ı aldı ve Emre’yi Fernando’nun yerine çekti. Muğdat’ı Eren’in yanına 2. forvet olarak oynattı. Ancak burada Muğdat’ın bir hayli etkisiz kaldığını söyleyebiliriz. İki offside ve top kayıplarıyla maçı tamamladı. Oyunun geldiği noktada açık olan bulamayacağından Muğdat’ın verim vermesi zor görünüyordu, bu şekilde de oldu. Dar alanda üretmekte zorlanan bir oyuncu.

Fatih Terim’in maçtan sonra söylediği “Bazı oyuncular, verdiğimiz şansları daha dikkatli kullanmaya özen göstermeliler” sözünün hedefinde Sinan ve Muğdat olduğunu düşünüyorum. Mariano’nun da etkisiz kaldığını, hücuma katkı veremediğini söylemek gerekiyor.

Akhisarspor’un ise maç taktiği çok basitti; Manu’yu Galatasaray’ın savunma arkasına sarkıtmak, bunda da başarılı oldular. Sağ kanatta Regattin’in başarılı oyunu, Eray’ın ona desteği ile hem Nagatamo’nun hücuma yeterince çıkamamasına neden oldu hem de Akhisarspor’un o kanadı etkili kullanabilmesini sağladı. İlk gol de zaten bu kanattan hazırlanan pozisyondan geldi. Serdar’ın da goldeki pozisyon hatası golü hazırlayıcı etkenlerden oldu.

Topla oynama ve şut sayıları

Topla oynama yüzdelerine baktığımızda iki devrede de topun Galatasaray’da kaldığını görüyoruz. Özellikle ilk yarı %31’e %69’luk bir üstünlük olmasına rağmen Galatasaray bunu pozisyon üretme anlamında pozitif kullanamadı, üstelik 3. bölgeye giriş sayısı 3-0 kazandıkları Lokomotif Moskova maçından (43) ve 4-1 kazandıkları Kasımpaşa maçından (41) da fazla (50) olmasına rağmen.

İki takımın şut sayılarının neredeyse aynı olduğunu görüyoruz, Akhisarspor 1 şut daha az atmış ancak attıkları şutlardan +1 daha isabet bulmuş. Topla oynama ve şut sayılarındaki durum Galatasaray’ın hücum bölgesindeki üretkensizliğini net bir şekilde göz önüne seriyor.

Pas bağlantıları

Maçın pas bağlantı haritasına baktığımızda Galatasaray’ın öndeki oyuncularını topla buluşturmadaki sorununu görebiliyoruz. Önceki maçlarda oluştuğu gibi Nagatomo-Rodrigues koridorunun dahi bilindik şekilde işlemediği gözüküyor.

Ozan’ın topu oyuna sokmadaki başarısı da yine pas bağlantı haritasında göze çarpanlardan. Ozan’ın pas sayısı ve yüzdesi, top kazanma, topu oyuna sokmadaki istatistikleri Serdar’dan daha iyi durumda. 10 hava topu mücadelesinin hepsinde topa vurduğunu görüyoruz. Ozan’a liderlik etmesi gereken Serdar bu maç savunmada biraz aksadı, onun iyi olması Galatasaray için hayati önem taşıyor.

Penaltı Atıcısı

43. dakikada Garry Rodrigues’in kaçırdığı penaltıya değinelim biraz da. Penaltıların kaçırılması oyunun doğasında var, ancak Galatasaray gibi bir takımın maç 0-0 iken penaltısını maç öncesi belirlenmiş kişi haricinde başkasının atması amatörlük örneği. Penaltıyı ancak önceden belirlenmiş atıcı herhangi bir nedenle atmak istemezse ya da teknik direktör başkasını işaret ederse farklı biri kullanmalı. Birinin kalkıp bırak ben kullanayım demesi aklıma Sergen Yalçın’ın frikik hikayesini getirdi; Sergen Yalçın, Beşiktaş’ta aynı dönemde oynadıklarında ne zaman frikik olsa Ahmet Dursun’un yanına gelip ‘Abi içime doğdu, ben atayım, rüyamda gördüm’ dediğini anlatıyor, Sergen de ya bırak ne içine doğması deyip geri gönderiyormuş haliyle. Burada tabi asıl atıcının özgüveninin yüksek olması en önemli etken, Sinan’ın Rodrigues’in talebini kabul edip hemen topu bırakması maç içinde sorumluluk almıyor oluşuna en iyi örnek.

Deplasman meselesi

Galatasaray’ın deplasman karnesinin zayıf olma sebebi saha içinde lider ve isyan eden oyuncu eksikliğinden geliyor. Galatasaray’da deplasmanda ya geçen sene son maçlarda olduğu gibi şampiyonluk hedefiyle tüm takım yüksek konsantrasyonlu olacak, ya da maç idare edilmeye çalışılacak, çünkü ortası yok, beraberlik almayı bırakın maçlar farka gidiyor. Burada Ndiaye’nin rolü kritik ancak Ndiaye sertliği kart almadan başarabilen bir oyuncu değil. Felipe Melo’nun yaptığı en iyi şeylerden biri nispeten kontrollü sertlikti, takımı ateşlemesiydi, Galatasaray deplasmanda işte bu inatçı karakteri arıyor.

Son söz

Galatasaray-Kasımpaşa maç analiz yazımı şu şekilde bitirmiştim; “Pas bağlantılarının ve takımın hücum ritminin henüz istenildiği kadar hızlı olmaması nedeniyle, Eren’siz bir 4-6-0 denemesi için henüz erken olduğunu düşünüyorum”. Fatih Terim’in yapmaya çalıştığı kadro eksikliği nedeniyle mantıken çok doğru ancak uygulama kısmında zamanlama ve yeri yanlış oldu. Deplasmanda değil de içeride denemeliydi, bunun için cuma oynanacak BB Erzurum maçı önemli bir fırsat olacaktı. Kritik Porto maçı öncesi de Eren’i dinlendirme fırsatı olacaktı, oysa şimdi öyle bir şansı da kalmadı.

Herkes Ozan’dan bahsederken Galatasaray oyuncu kazanacağına kaybettiği dönemleri yaşamaya başladı. Ozan’ı kazandı ancak Maicon, Belhanda ve Sinan’ın kötü performansları, Feghouli’nin bir türlü şans bulamaması, Muğdat’ın takıma entegre olamaması gibi nedenlerle geniş kadrodaki verim alınabilen oyuncu sayısı azalmaya başladı. Fatih Terim’in bu konuya çok dikkat etmesi gerekiyor.

Galatasaray’ın aynı Trabzon maçı sonrası gibi moral bulacağı bir iç saha maçına ihtiyacı var. Bunun farkında olan Fatih Terim’in BB Erzurum maçında oyuna tüm hırsını yansıtıp bunu alacağını düşünüyorum.