Analiz | 2020 Avrupa Şampiyonası öncesi İngiltere

Futbolun beşiği olarak nitelendirilen İngiltere tarihi boyunca kulüpler düzeyinde sayısız başarılara imza attı. Ancak İngilizler’in uluslar seviyesinde kazanılan 1966 Dünya Kupası dışında net bir başarısı yok. Son yıllarda İngiliz kulüplerinin Avrupa kupalarında gösterdiği dominasyonu milli takım seviyesinde de göstermek isteyen Gareth Southgate, 2016 yılından beri başarılı bir şekilde teknik adamlık görevini sürdürüyor.

Southgate önderliğindeki İngiltere’nin turnuvaya nasıl hazırladığına iş ortağımız Metrica Sports‘un geliştirdiği Play yazılımı ile göz atacağız.

Roy Hodgson yönetimindeki İngiltere, Euro 2016’ya beklenmedik şekilde ikinci tur karşılaşmasında İzlanda’ya kaybedip kupa dışında kalınca değişim zamanının geldiği anlaşıldı. Önce geçici, sonrasında gösterdiği performanstan dolayı kalıcı şekilde teknik adamlık koltuğuna oturan isim Southgate oldu. Bu görevden önce 21 yaş altı milli takımını çalıştıran yeni teknik adamın kariyeri tartışma konusuydu. Ancak İngiliz teknik adam gösterdiği performansla kafalardaki bu şüpheleri dağıtmayı başardı. 2018 Dünya Kupası’nda yarı finale çıkmayı başaran İngilizler, Hırvatistan’a elenmekten kurtulamamıştı. Kaderin bir cilvesi mi bilinmez kendilerini Final yolundan alı koyan Hırvatlar ile bu turnuvada D grubunda mücadele edecekler. Euro 2020 eleme grubunda tam anlamıyla bir dominasyon yaratan İngilizler 37 atılan gol, 6 yenilen gol, 7 galibiyet, 1 mağlubiyet ile grubu tamamladı. Bu grupta aldığı tek yenilgi, Euro 2020 D grubunda da bir diğer rakipleri olacak Çeklere karşı geldi. Grupta doğal favori olan İngilizlerin diğer rakipleri ise Mc Tominay, Tierney ve Robertson’lı komşu ülke İskoçya olacak.

Oyun yapısı ve geriden oyun kurma

İngilizler Southgate yönetiminde genelde iki farklı diziliş ile sahaya yayılmayı tercih etti. Ön alanda baskı yapabilecek rakiplere karşı İngilizler daha çok 3-5-2 dizilişini tercih etti. Son Dünya Kupası’nda da bu diziliş ile başarıya uzanan İngilizler elemelerde ise 4-3-3 dizilişini tercih etti. Topa hükmedecekleri ve rakibin daha çok oyunu geride karşılayacağı maçlarda bu diziliş ile sonuç almaya çalıştılar. Bu konuda en büyük avantajlarından biri de bu iki sisteme de alışık oyuncu grubuna sahip olmaları. Young, Walker, Chilwell, Trippier ve James gibi oyuncular kulüplerinde de üçlü ve dörtlü savunma kurgularında defalarca görev aldı.

Geriden oyun kurarken bu iki ana sisteme göre kurgu değişiyor. 4-3-3 sisteminde genişlik kanat oyuncuları ile yapılırken bek pozisyonunda oynayan isimler iç koridorda merkeze yakın konumlanıyor. Görseldeki gibi stoper ikilisine merkez orta sahadan 1 ya da 2 oyuncu pas almak için yaklaşıyor. Baskı arttığında ise savunma önünde oynayan isim daha da geriye yaklaşıp stoper ikilisinin  hattına katılıyor. Beklerde merkeze yaklaşıp rakip baskısını kırmaya yardımcı oluyorlar. Üçlü savunma yapısında ise sağ ve sol stoperler iç koridorlarda konumlanırken bekler çizgiye basarak oyunu genişletiyor. İngilizler çok güçlü bir geriden oyun kurma oyununa sahip olmasalar da özellikle grup aşamalarında rakip ön alan baskılarına karşı sorun yaşamadılar.

Rakibi karşılama ve pres

Southgate’in öğrencileri ileri üçlü yapıda rakibi karşılarken merkez forvet rakibin stoperlerinin pozisyonuna göre rakibini karşılıyor. Topun konumuna göre arkasında bulunan rakip oyun kurucuya da gölge markajı yapıp oyun kurulumunu stoperler üzerinden yapmaya rakibi zorluyor. Kanat oyuncuları ise merkeze yakın durup orta alanı sıkı tutuyor. Beklere doğru pas atıldığında ise bu alana hızlıca hareket edip kenarlarda organize şekilde ön alan baskısı başlıyor.

Ön alan baskısı konusunda İngilizler çok dinamik ve atletik bir kadroya sahip olsalar da çok güçlü bir baskı oyununa sahip değiller. Euro 2020 için şahsım adına en çok merak ettiğim şey, bu konudaki noksanlıklarının üzerine ne kadar çalıştıkları olacak. Yukarıdaki pozisyonda da görüldüğü gibi Belçika gibi pas oyununa yatkın oyunculara sahip takımlara karşı baskı oyununda problemler yaşıyorlar. Gerekli kaymaları yapmakta, kör noktada kalan oyuncuları boş bırakıp pas opsiyonlarını paylaşmakta sorun yaşıyorlar. Sırtı dönük pas alan oyunculara da tepki vermekte gecikilince rakipler bu paylaşım hatalarını kullanıp kolaylıkla baskıyı kırabiliyorlar. İngilizlerin bu konudaki temel eksikliklerinden biri de baskı sırasında yeterince agresif olmamaları.

Takımın bir çoğunun Premier Lig’de forma giymesi yüksek dinamizm ve tempoya yatkın bir yapı ortaya çıkıyor. Bu sayede yukarıdaki pozisyonda da görüldüğü gibi yapılan karşı baskılarla rakibin geçiş hücumlarını engelliyorlar. Bu baskılar sonucunda kazanılan toplarla etkili ataklar üreten İngilizlerin attığı çoğu gol bu tip kazanılan topların devamında gerçekleşti.

Hareketlilik ve pozisyon rotasyonları

İngilizler’i tehlikeli yapan en önemli unsurlardan biri de yüksek hareketlilik ve pozisyon rotasyonları. Yukarıda da görüldüğü gibi doğal pozisyonunu bırakıp farklı alanlara organize şekilde geçiş yapan Southgate’in öğrencileri rakibin dengesini bozuyor. Bu yapı ile savunulması zor bir hal alıyor ve yaratılan boşluklar aktif kullanılıyor.

Southgate’in öğrencileri rakip yarı alana yerleşip set hücumları ile gol aradığı anlarda bekleri aktif şekilde kullanıyor. Kanat oyuncularının merkeze gelmesi ile kenarlarda alan yarattığı anlarda bek bindirmelerini çok güçlü şekilde kullanıyorlar. Topa hükmetmeye ve ön alan baskısı kurmaya çalışan takımlara karşı ise merkezden etkili geçiş hücumları üretebildiler. Kane’in derine inerek stoperlerin doğal pozisyonunu bozduğu anlarda oluşan boşluklara koşu atabilecek Sterling, Rashford, Lingard, Foden gibi tehlikeli isimlere sahipler. Etkili şekilde pozisyon rotasyonu uygulayıp rakip yarı sahada kolaylıkla boş alan yaratabiliyorlar. Bu yaratılan boşlukları da aktif değerlendiren İngilizler sonuca bu şekilde kolayca gidebiliyor.

Bu hareketlilik konusunda Kane’e ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Sürekli derine gelip sırtı dönük top alan İngiliz forvet, bağlantı oyunu konusunda belki de Avrupa’nın en elit oyuncularından birisi. Bu bağlantı oyuınlarıyla hem takım arkadaşlarına, hem de kendisine boş alan yaratıp bağlantıdan sonra hızlıca bu alanlara koşu yapıyor. Geride bekleyen rakiplere karşı bu şekilde hücum edip yerleşik savunmanın dengesini bozmayı başarıyorlar.

Kadronun hemen hemen hepsinin İngiltere Premier Ligi’nde oynuyor olması da oyuncuların birbirlerini tanıma ve aynı oyun kültürüne sahip olmaları adına büyük avantaj. Ancak bu güçlü kadroda en problemli yer santrafor bölgesi gibi görünüyor. Harry Kane’in cezalı ya da sakat olması durumunda bu bölgede oynayabilecek alternatif isimler Calvert-Lewin ve Watkins. Oluşabilecek böyle bir senaryoda takım Manchester City’nin yaptığı gibi sahte dokuz rolünde doğal santrafor olmadan oynayabilirler. Kadrodaki iki forvet alternatifi kaliteli golcüler olsalar da, bağlantı oyunu konusunda Kane kadar meziyetli değiller. Bu da takımın oyun akışını ve kurgusunu etkileyecek bir durum. Muhtemelen Kane’in turnuvada oynamama ihtimali Southgate’in uykularını kaçırıyordur.

Orta sahada ise Philips, Ward-Prowse, Belingham gibi dinamik isimler var. Hem merkezde hem de kanatta oynayabilen Foden, Mount ile birlikte takımın en yaratıcı isimlerinden. Takımda son sezon itibari ile maç başına en çok gol ve asist beklentisi üreten Raheem Sterling, en çok skor katkısı beklenen isimlerin başında geliyor. Rashford, Sancho, Hudson-Odoi, Saka gibi süratli oyuncular ile Kane’in bağlantı oyunu daha anlamlı bir hal alıyor. Sahte 9 rolünde derine inip bu isimlere alan açtığı anlarda İngiltere savunulması imkansız bir takım haline gelebiliyor.

Son yıllarda iyi bir jenerasyon yakalayan İngilizler’de özellikle bek bölgesindeki bolluk göze çarpıyor. Ancak stoper bölgesinde çeşitliliğin olduğunu söyleyemeyiz. Maguire’in sakatlığı hala belirsizliğini korurken diğer stoper adayları Stones, Dier ve Mings olarak görünüyor. Buna ek olarak Declan Rice, Jordan Henderson ve Jack Grealish’in sakatlık durumları da Southgate’in elini zayıflatan etkenlerden.

İngiltere Milli takımı Southgate ile yakaladığı performansı bu şampiyonada da göstermek istiyor. 1966’da kazandıkları Dünya Kupası’nın yanına bir de Avrupa Şampiyonluğu eklemek isteyen İngilizler’in göstereceği performans merak konusu. Bu jenerasyonun 2018’de gösterdiği etki turnuvaya damga vurmuştu. Şimdi daha oturmuş ve oyun kurgusunu daha çeşitlendirmiş şekilde bu turnuvaya geliyorlar. Dünya Kupası Elemeleri’ndeki maçları da katarsak gruplarda çıktıkları 11 maçın 10’unu kazanan İngilizler, etkileyici bir performans akışı ile turnuvanın en iddialı takımlarından biri olduklarını tüm futbolseverlere gösteriyorlar. Finale ev sahipliği yapacak olan dünyanın en eski milli takımı bakalım bu turnuvada nasıl bir performans sergileyecek?

Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.