Analiz | 2020-21 Galatasaray taktik yapısı ve oyun planı

Galatasaray 2020-2021 sezonuna bir türlü yapılamayan transfer ve satışı gerçekleştirilemeyen oyuncular eşliğinde çalkantılı bir şekilde başladı. Fenerbahçe’nin aktif geçirdiği transfer sezonun ile camiaya büyük baskı altına girmiş ve Fatih Terim’in kadroda düşünmediği oyuncularında satışı gerçekleştirilememişti. Fakat Süper ligin başlaması ve Avrupa kupası maçlarının başlaması ile Terim’in öğrencileri flaş bir performansla sezona merhaba dedi. Bu yazımızda hazırlık kampında Terim’in ve ekibinin oluşturduğu oyun planı ve taktik anlayışı incelemeye çalışacağım.

Sahaya diziliş

Galatasaray bu sezonda hazırlık kampında yapılan kadro değerlendirilmesi ve taktik analizlere göre A planı olarak 4-1-4-1 dizilişini kullanma kararı aldı. Bu formasyonda ise 6 numara olarak alt yapıda bile bir oyuncu olmamasından dolayı Fatih Terim bu bölgeye Taylan’ı devşirdi. Taylan şu ana kadar oynanan tüm karşılaşmalarda ilk 11’de yer aldı ve iyi performanslar sergiledi. Saf kan bir regista olmasa da iyi olan pas kalitesi, oyun görüşü ve dinamizmi ile bu bölgede fark yaratmayı başardı. Galatasaray Fenerbahçe maçına kadar oynadığı 4 resmi karşılaşmada çok iyi sahaya yayıldı ve Taylan’ın önderliğinde geriden oyun kurmakta zorlanmadılar. Fakat klasik 4-1-4-1 dizilişinde  derin oyun kurucudan ziyade tutucu ve ön alanı tek başına kapatabilecek bir savunmacı orta saha görev alır. Taylan tercihi bu alanda avantajlar sağlarken birazdan bahsedeceğimiz zafiyetlere de neden oluyor.

Buna ek olarak Galatasaray’da sadece Fenerbahçe ve Hajduk Split maçlarının ikinci yarılarında, Etebo’nun ikinci pivot olarak Taylan’a katkı vermesi ile 4-2-3-1 dizilişine şahit olduk. Fatih Terim bu yapıyı hiç bir zaman maç başı olarak değerlendirmese de iki maçta da bu formasyon değişikliğinden sonra verim almayı başardı. Bu dizilişi Terim’in B planı olarak düşündüğünü söyleyebiliriz. Ancak ilerleyen zamanlarda bu yapının şu anki taktik anlayışın çözülmesi durumunda A plan haline geleceğini düşünüyorum. Bu formasyonda hem geriden baskıda top çıkarmakta zorlanmıyorlar hem de Taylan’ın üzerindeki savunma yükü de hafiflemiş oluyor.

Geriden oyun kurma

Galatasaray geriden oyun kurarken Taylan’ın çift stopere yaklaşması ve beklerin kanatlara açılarak orta saha çizgisine gelmeleri ile 2-1-4-3 dizilişine evriliyor. Bunu yaparken görselde görüldüğü gibi zaman zaman farklı enlem çizgilerinde bulunuyorlar. Stoperler iç alanlarda (half-space) konumlanırken onlara yaklaşan Taylan merkez alanı dolduruyor. Bekler kanat alanlarında ama iç bölgelere yakın dururken kanatlar taç çizgisine basarak oyunu genişletici şekilde konumlanıyor. İlk görselde görüldüğü gibi bu sayede savunma ve orta saha hatları genişletiliyor. Böylece pas kanalı bulmak ve penetrasyon kolaylaşıyor. Ya da kanat oyuncuları forvete yaklaşarak iç bölgelerde konumlanıyorlar. Bu sayede stoperlerle 3v2 kalmak istemeyen rakip beklerini daraltmak ve kanatlarda boşluk bırakmak zorunda kalıyor. Bu şekilde gerçekleşen ataklarda hızlı pas trafiği ve etkili uzun paslarla bu boşlukları değerlendiren Galatasaray, bu sezon beklerinin desteği ile etkili kanat organizasyonları bizlere izletiyor.

Genişletilen oyunlarda iç alan (Half-space) koşuları

Yukarıda görsellerde de incelendiği gibi Galatasaray oyunu genişletip merkez orta sahaların delici koşularına özel olarak çalıştığı açıkça görülüyor. Bu hem sağ tarafta Belhanda ve zaman zaman Etebo ile gerçekleşirken sol taraf ta ise Emre ve kimi zaman Ömer ile defalarca uygulandı. Bugüne kadar oynadıkları karşılaşmalarda çok sayıda bu şekilde atak geliştirdiler ve etkili pozisyonlara girdiler. Bunu yaparken de sahte koşular ve derine gelmelerle rakip iki tercih arasında kalmaya zorlanıyor.

Merkezden gelişen hücum planı

Galatasaray güçlü bir hücum planı ile kanattan bu şekilde atak geliştirirken merkezden ise kısa ve seri tek paslar ile atak geliştiriyor. Bu pas temposu ile rakibin dengesini bozan sarı-kırmızılılar kanatlarında iç alana konumlanması ve bağlantı oyununa sırtı dönük katkı vermeleri ile rakibi daraltıp kanatlarda boşluk yaratıyorlar. Bugüne kadar oynanan karşılaşmalarda çoğunlukla 3. bölgede, kanatlardan yakaladıkları bu boşluklarda gelişen ataklar sonucu golleri buldular. Bu merkez hücumlarında ileri uçta Falcao, Feghouli ve Arda’nın da yaklaşması ve sırtı dönük bağlantı oyunları ile sayısal üstünlük sağlanıyor. İyi bir hazırlık kampı ile yakalanan pas uyumuyla da, seri ve kısa paslarla orta blok kırılıp 3. bölgeye geçiş sağlanabiliyor. Bu özellikle ilk 4 maçta çok iyi oynandı. Sonrasında hem taktik anlayışın zaaflarının çözülmesi ve yoğun maç temposundan dolayı oyunda gerileme gözlendi.

Savunma anlayışı ve formasyondan doğan zafiyet

Sarı-kırmızılılar savunma olarak da özellikle yerleştikten sonra 4-1-4-1 yada 4-5-1 şeklinde enine ve boyuna yakın durarak kompakt bir şekilde iyi savunma performansları verdi. Pas kanalları tıkayıp rakiplerine yana yada geriye pas vermeye zorladılar. Bu konuda da takımca hareket edip doğru şekilde rakibi karşıladılar. Ancak Süper Lig’de bu şekilde topun arkasına geçip savunabileceğiniz rakip sayısı az. Galatasaray özellikle ileri uçta dinamizm eksikliğinden dolayı ön alan baskısını çok etkin yapamıyor ve mecburen orta blokta yada derinde rakiplerini karşılamak zorunda kalıyorlar. Ülkemizdeki büyük takımların olmazsa olmazı olan pres gücü eksikliği bu sezonda diğer sezonlar gibi sarı-kırmızılıların en büyük handikabı olacak gibi görülüyor.

Geçiş savunması ise Taylan’ın Sarrachi ve Omar’ın kademelerine girmeye çalışması ve bu savunma sisteminde sürat-güç yetenekleri ile fark yaratan Luyindama’nın kişisel performanslarına bağlı. Geçiş oyununa yatkın her takım özellikle 0-0 oyununda Galatasaray’a sorun çıkarabilir. Kasımpaşa maçında Yusuf çok etkili kontra ataklar gerçekleştirdi. Bu da sezonun devamı için büyük soru işareti. Anadolu takımlarının çoğu süratli hücumculara sahip ve etkili geçiş hücumları gerçekleştirebiliyorlar. Savunma açısından sadece bireysel yeteneklere bağlı bir şekilde sezonu planlamak ne kadar doğru tartışılır.

 

Yazımızın başında bahsettiğimiz orijinal 4-1-4-1 dizilişinde Taylan profilinde oynayan bir oyuncunun yerleşmemiş savunmada yaşadığı problemleri görselde görebiliyoruz. Taylan ne savunma önündeki alanı kapatabiliyor ne de derine gelen hücumcuları marke etmeye çalışan Marcao-Luyindama ikilisinin boş bıraktığı alanları kapatabiliyor. Bu da rakiplerin sırtı dönük tek bağlantı pasıyla savunma hattının paramparça olmasına neden oluyor. Bu kırılgan yapı özellikle Rangers maçında açık bir şekilde göze çarpmıştı. Ayrıca Kasımpaşa maçında da Yusuf bu alanları çok kez değerlendirdi. Savunma yerleşmediği zaman savunma önüne gelen koşularda ve derine inip duvar olma opsiyonlarında Taylan çok yalnız kalıyor ve bu havuzu rakipler için büyük bir silah haline gelebiliyor.

2. görselde ise aynı şekilde Marcao’nun öne çıkıp arkasında oluşan boşluktan yararlanan rakibin ne denli etkili bir atak yaptığını görüyoruz. Ama farklı olarak Feghouli’nin alanını kapatmaktaki gecikmesi ve onun alanını kapatmak için Taylan’ın kendi alanını bırakmasına şahit oluyoruz. Bu dizilişte ofansif aksiyonlarda önemli görevler alan ve hızlı uyum sağlayan Cezayir’li oyuncu için savunma uyumu konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu formasyonda Feghouli’nin kanat forveti değil orta saha kanat oyuncusu olduğunun farkına varması gerekir. Arda tüm iyi niyeti ile savunmasına bir şekilde yardım ederken özellikle savunmanın sağ kanadına Feghouli ağır hasarlar veriyor.

Pres gücü ve kontra pres

Öndeki oyuncuların yaş aralığı ve dinamizm yapılarından ötürü Galatasaray çek etkili bir biçimde ön alan baskısı yapamıyor. Bu sorun neredeyse Tudor Galatasaray’ından beri sarı-kırmızılıların kanayan yarası. Eldeki oyuncular satılamayınca kadroda değişim sağlanamadı ve Terim’in geçtiğimiz yıllarda sürekli uyguladığı ön alan presi etkin kullanılamadı. Zaman zaman ön alan baskısı denense de bu genelde top odaklı değil adam adama yapılıyor. Bunda da çok mahir olmayan oyuncular iyi savunma aksiyonlar çıkaramıyor. Yukarıda Fenerbahçe maçında ki pres istatistikleri görülüyor. %29 gibi çok düşük bir pres başarı oranıyla oynayıp bunu da sadece ön alanda 1 kere denediler.

Pres gücü olarak noksan bir kadro yapısına sahip Fatih Terim özellikle Omar ve Saracchi ile kontra pres konusun da çok daha etki gösterebiliyor. Görselde de görüldüğü gibi hücuma çıkan bekler top kaybında geri koşmak yerine organize bir şekilde ön alanda karşı prese destek veriyor. Bu zaman zaman ise geri alanda boş alanlara sebep oluyor. Ama bu kadro yapısında takımın geri koşmasındansa bu şekilde kontra pres tercih etmek daha uygun görünüyor. Riskler barındırsa bile bu yol daha makul. Fakat şuan kadro mühendisliğindeki yanlışlıktan dolayı ön alan presi konusunda gelişim gösterme şansı olmasa da Galatasaray’ın bunu bir an önce çözmesi gerekli. Çünkü orta ve uzun vadede dominant bir futbol için güçlü bir pres oyunu kurgulamak zorunda. Bu sayede geride verilebilecek aksaklıkları da daha kolay kapatabilecekler. Şuan ki durumda rakip rahat bir şekilde 3. bölgeye gelebiliyor. Bu da rakibe daha fazla topla oynama ve gol şansı bulma şansı veriyor. Ayrıca takımında geri koşması ile daha fazla yıpranmasına sebep oluyor.

Değerlendirme

Galatasaray ne lige iyi giriş yaptığında şampiyonluğu garantilemişti, ne de son puan kayıplarından sonra şampiyonluktan koptu. Flaş giriş yapmalarının sebebi iyi bir plan ve iyi bir hazırlıktı. Ama artık bir ana planın şampiyon yapacağı bir dönemde yaşamıyoruz. Bu sanırım en son Galatasaray 2011-12 sezonunda olmuştur. Erol Bulut iyi bir taktisyen. İyi bir analiz ile Galatasaray’ı durdurmayı başardı. Diğer takımlarda bu maçı örnek alacaktır. Belirleyici olacak olan şey bu yapıdaki esneklik. Luyindama ve Omar’a agresif pres yapılırsa buradan verimli oyun kurulamayacağı görüldü. Buna karşı nasıl bir reaksiyon verilecek; oyun planı nasıl revize edilecek bunlar belirleyecek. Fatih Terim’in güçlü bir ana planla sezona giriş yapması takdire şayan. Çok iyi kurgulanmış ve antrenmanlarda tatbik edilmiş. Ama bir o kadar da eleştirilmesini hak ettiği şey ise B planı olarak iyi bir hazırlık yapmaması ve ana plana aşırı inanması diyebiliriz. Rangers maçı ise tamamen benim açımdan rakibi iyi analiz etmeme ve önlem almamaya bağlıyorum. Rangers formda bir takım ve basında anlatılan kadar kötü bir takım da değil. Kasımpaşa maçı ise yoğun maç temposuna eklenen puan kayıplarından gelen moral bozukluğu ile gelen bir mağlubiyet. Şu an ligin başındayız ve bu sene 40 hafta oynanacak. Yani bu mağlubiyetler yada galibiyetler belirleyici değil. Ancak bunlara karşı verilen yada verilecek reaksiyonlar sezon için belirleyici olacaktır.