Adayların Anti-Blatter duruşu başkanlık seçimini kazanmaya yetecek mi?
Londra merkezli PR şirketi Vero Communication ofisinde gündem yine oldukça yoğun. Katar’ın 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapabilmek için adaylık sürecinde yararlandığı ajans, şimdilerde ise Mayıs ayında seçilecek yeni FIFA Başkan adaylarından ikisine; Luis Figo ve Ürdün Prensi Ali Bin El Hüseyin’e hizmet veriyor.
Katar’a Dünya Kupası ev sahipliğini kazanma sürecinde danışmanlık yapan Vero’nun spor dünyasıyla oldukça iyi ilişkileri var. Brezilya’da düzenlenecek 2016 Rio Yaz Olimpiyat Oyunları da PR çalışmaları için bu ajanstan destek almıştı.
Bir süre önce bir bahis şirketinin reklam yatırımının parçası olarak FIFA başkan adaylığını açıklayan David Ginola yeterli desteği alamazken, adaylığını çok önceden açıklayan Jerome Champagne da resmi adaylık başvurusundan önce adaylıktan çekildiğini duyurmuştu.
Adayların Blatter’e karşı şansı var mı?
“Oyların bölünmesi” tartışması her seçim yarışının olmazsa olmazıdır. Ancak ‘‘Anti-Blatter’’ hattının tek sorunu bu değil. Kendilerini büyük ölçüde Blatter’in karşıtı olarak konumlandıran adaylar için anti-tez planı uzun vadede pek işe yaramayabilir.
Wembley Stadı’nda seçim kampanyası için basın toplantısı düzenleyen Figo değişim talebini şu sözlerle özetliyordu: ‘‘İnternette FIFA ile ilgili bir arama yaptığınızda karşınıza çıkan ilk kelime skandal oluyor. Bunu değiştirmeliyiz.’’ Fakat amaç, seçimlerde 209 federasyon başkanını ikna etmek olunca Figo vaat olarak, yaratılacak yeni gelir modelleriyle daha fazla para dağıtmayı sundu. Onu suçlayamazsınız; ama iyi bir fikir mi? Pek sanmıyorum.
Zira yolsuzluk meselesinin kilitlendiği nokta da tam olarak burası. Sepp Blatter göreve geldiği günden bu yana FIFA’nın gelirlerini sürekli olarak arttırdı ve çoğu zaman şeffaf olmayan bir şekilde dağıtılan ödeneklerle iyi bir iş çevresi oluşturdu. Blatter’e muhalefet etmek için ‘‘Ben sizlere daha fazla para vereceğim.’’ diye çıkış yapmak ne denli doğru bilinmez.
Öte yandan, bu iyi bir fikir olabilir. Çoğu ülke federasyonu için şeffaflık önemli bir mesele değil. Blatter de bunu çok önceden fark etmiş olacak ki zekice yürüttüğü kampanyalarla futbolu globale açarken, sadece kendi çıkarlarını düşünen federasyon başkanlarından aldığı destekle dört dönemdir görevini sürdürüyor.
FIFA Başkan yardımcısı Prens Ali, bir röportajında kurum içerisinde ‘‘sindirme kültürü’’ olduğunu söylemişti. Ali’ye göre, “Artık yönetimsel tartışmalardan sıyrılıp yeniden sporun kendisine dönme vakti.”
Hollanda Futbol Federasyonu Başkanı Michael van Praag ise geçtiğimiz yıl Haziran ayında Volkskrant’a yaptığı açıklamada istediği değişimi şöyle özetlemişti: “Son yıllarda olanlar sebebiyle FIFA’nın imajı ciddi anlamda sarsıldı. Olaya nasıl baktığınız önemli değil, tüm bunların sorumlusu Sepp Blatter’dir. Kişisel olarak kendisiyle bir sorunum yok, hatta iyi biri olduğunu söyleyebilirim; ama FIFA Başkanı olduğu için kendisini eleştiriyorum.”
Beşinci kez başkan seçilebilmek için yine aday olan Sepp Blatter’in karşısına çıkan diğer üç adayın da kendilerine özgü motivasyonları olabilir; fakat görünen o ki FIFA’da değişim orta vadede uzak bir ihtimal olarak gözüküyor. Zira futbolun patronu Blatter ‘‘Henüz misyonumu tamamlamadım.’’ diyor.