Abdullah Avcı sonrası Trabzonspor’un değişen oyun anlayışı

Sezona Eddie Newton yönetiminde başlayan Trabzonspor beklenen oyun kalitesini ve sonuçları almayı başaramamıştı. İngiliz çalıştırıcı yönetiminde çıktığı 7 maçta; 4 yenilgi, 2 beraberlik ve sadece 1 galibiyet alan bordo-mavililer teknik adam değişikliğine gitme kararı aldı. Erzurumspor maçı ile Abdullah Avcı yeni mesaisine başlarken geçen sene Beşiktaş’ta yaşadığı başarısızlık, tüm kamuoyunun aklında soru işareti olarak duruyordu. Ancak son macerasından iyi dersler çıkaran Avcı, Başakşehir’de olduğu gibi geniş bir zamanının olmadığını ve kısa vadede de skor tabelasına etki etmesi gerektiğini biliyordu. Avcı yönetiminde çıktığı 20 maçta 45 puan alan Trabzonspor, şampiyonluk için de iddialı bir konuma geldi.

Avcı dönemi Trabzonspor’unu  global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılım ile birlikte analiz edeceğiz.

Rakibi karşılama

Abdullah Avcı göreve geldikten sonra Newton döneminde takıma katılan Alejandro Segovia Vilchez ve Malcolm Harkness gibi isimleri teknik ekibinde tutarken; güvendiği Egemen Korkmaz, Orhan Ak, Haluk Güngör ve Caner Erol’lu eski çalışma arkadaşlarını da yanında getirerek Trabzonspor serüvenine başladı. Takımın başına geçer geçmez uzun vadede halletmeyi planladığı hücum zenginliği yerine kısa vadede düzeltebileceği takım savunması ve rakibi karşılama gibi konularda takıma net bir dokunuş yaptı.

Abdullah Avcı, Newton döneminde olduğu gibi takımını sahaya 4-2-3-1 şeklinde sahaya yaydı. Görseldeki gibi orta alanda dar ve sıkı bir şekilde takım boyunu kısa tutarken, topu kazandıkları anda kanat hücumcularının çizgilere açılmasıyla genişliği sağlıyor. Bu sayede Avcı, hücum zenginliğini yakalayamasa da yeni takımında 18 maçlık süreçte kalesinde sadece 10 gol yemeyi başardı. Tecrübeli çalıştırıcı kısıtlı kadrosuyla devre arasına kadar kurduğu Flavio-Baker-Abdulkadir orta sahası ile merkezden üst seviye dinamizm ve takım savunma katkısı aldı. Devre arası transferlerden sonra 10 numara pozisyonuna Bakasetas, 6 numara pozisyonuna ise Berat monte edildi. Bu kilit oyuncular ile özellikle hücum kalitesi gözle görülür bir şekilde artarken, 3. bölgede sadece Nwakaeme’ye bakan yaratıcılığa Bakasetas ile alternatif sağlanmış oldu. Bu değişimden sonra geriden oyun kurma ve ön alan baskılarında da aşama kaydedildi. Ancak henüz istenilen seviyede olduklarını da söyleyemeyiz.

Rakibi daha ön alanda Bakasetas’ın Djaniny’e partner olması ile birlikte 4-4-2 şeklinde karşılayan Karadeniz temsilcisi takım halinde hareket edip rakibin geriden oyun kurmasını kısıtlamaya çalışıyor. Alanyaspor gibi üst düzey baskı güçleri olmasa da her geçen gün ön alan baskısı konusunda daha organize olmayı başarıyorlar. Bakasetas’ın yaratıcılığına ek olarak pres oyununa yatkın oluşu da bu konuda avantajlardan biri. Bu sayede hem hücum zenginliği korunuyor, hem baskı oyunundan da taviz verilmemiş oluyor. Şu an maç boyu bu baskıları aktif yapmasalar da Avcı, oyununu geliştirdikçe bunu uygulayacağının sinyallerini şimdiden bize veriyor.

 

Abdullah Avcı takımına daha çok top odaklı ön alan baskısı uygulatırken rakibi çizgiye yönlendirip orada tüm opsiyonlarını tıkayarak hata yapmaya zorluyorlar. Görselde görüldüğü gibi top istedikleri gibi çizgiye doğru oynanınca Djaniny ve Ekuban kör noktada kalan oyuncuları bırakıp merkezdeki oyuncuları marke ediyor. Bu şekilde hem geride sayısal üstünlük sağlanıp hem de ön alan baskısı başarıyla uygulanabiliyor. İlk görselde görüldüğü gibi rakibin iki stoperi ve oyun kurucusuna karşı 2’ye 3 sayısal dezavantaj ile rakibi karşılıyorlar. Geride kalan oyuncular ise bire bir eşleşirken rakip kenara doğru oynanmaya zorlanıyor. Ancak açıkçası Avcı’nın henüz bu oyunu tam anlamıyla oturttuğunu söyleyemeyiz. Zira bu plan yüksek özveri ve pozisyon bilinci gerektiriyor.

Yukarıdaki videoda gördüğümüz gibi Başakşehir ve Beşiktaş maçlarında doğru uygulanan plan rakibi top kaybına zorluyor. Ancak Fenerbahçe maçındaki pozisyonda rakip uzun vurmak yerine kısa pas ile geriden oyun kurmaya çalışınca Djaniny ve Ekuban merkeze kaymıyor ve merkezde net bir boşluk oluşuyor. Sırtı dönük pas alan Sosa veya Mert Hakan’a da yeterince agresif baskı uygulanmayınca Fenerbahçe bu baskıyı özellikle ilk 30 dakikada net bir şekilde kırmayı başarmıştı.

Geriden oyun kurma ve hücumda çoğalma

Avcı geriden oyun kurarken ve hücumda çoğalırken takımının 2-3-5 şeklinde sahaya yayılmasını istiyor. Ancak bu pozisyon kaymaları değişkenlik gösterebiliyor. Özellikle Baker-Berat ikilisi sahadayken ön alana gitme alışkanlığı çok olmayan Baker merkezde konumlanıyor. Bu durumda Berat, Marlon’un bölgesine gelerek bu alanda topla buluşmaya çalışıyor. Marlon ise sol iç koridora doğru ilerleyip ön hattı beşleyen isim oluyor. Flavio’nun sahada olduğu kimi maçlarda ise Flavio sağ iç bölgeye ilerleyip hücum hattını beşlerken, Marlon geriden oyun kurulumuna katkı vermek için kendi pozisyonunda kalıyor. Bu pozisyon rotasyonları rakibin bire bir markaj alışkanlıklarını bozarken ileride de boş alan yaratılmasına imkan sağlıyor.

Bu kaymaları üstteki görsel daha net açıklıyor. Berat, Marlon’un pozisyonuna doğru kayma yaparken eliyle Marlon’a geçmesi gereken pozisyonu da gösteriyor. Berat bu bölgede topla buluşunca Baker ona doğru yaklaşıyor ve bu sayede bir üçgen oluşturuluyor. Bu senaryoda ön alana doğru giden Marlon’un pas kalitesi ve oyun zekası ile fark yaratılmak isteniyor. Yukarıda gördüğümüz gibi Nwakaeme çizgide derine inince beraberinde sürüklediği rakip bekin arkasına iç koridordan delici koşular atan Brezilyalı sol bek rakip kalede tehlike yaratabiliyor. Benzer şekilde Ekuban yada Bakasetas’ın yarattığı boşluklara ise Flavio sarkabiliyor. Gaziantep FK maçında atılan tek golde de bu senaryonun en çarpıcı uygulamalarından birini gördük.

Hücumda Avcı’nın öğrencileri her gün üstüne koya koya ilerliyor olsa da atak zenginliğinden söz etmek için hala erken. Üst sıralara kararlı şekilde tırmansalar da dört büyükler arasında hücum çeşitliliği açısından çok iyi durumda olduklarını söyleyemeyiz. Oyunu rakip sahaya yıktıklarında rakibin dengesini bozma konusunda sıkıntı yaşasalar da bazı özel oyuncular üzerinden bu problemi çözebiliyorlar. Hücum konusunda takımın en kilit oyuncusu olan Nwakaeme çizgide durarak oyunu ve rakibi genişletirken, sırtı dönük top alıp saklamayı başardığı anlarda arkadaşlarına boş alanlar yaratabiliyor. Görseldeki gibi rakip beki sırtına alıp merkeze doğru topla hareket edince bu alandaki oyuncular tehlikeyi sezip karşılamaya çıkıyorlar. Bu andan sonra orta alandaki boşluğa pas atıp rakibi kendi çevresinde oyundan düşmüş şekilde bırakabiliyor. Merkezde ve sol alandaki boşluklara yapılan koşular ile etkili ataklar yakalayan bordo-mavililer buldukları pozisyonların kıymetini bilerek sonuçlandırınca sıralamada da hızla üst basamaklara çıktılar. Ancak Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarında olduğu gibi Nwakaeme’ye özel önlem alındığında hücum aksiyonları sekteye uğrayabiliyor.

Zaaflar

Takım savunmasını dar ve kompakt şekilde yapan Trabzonspor, rakibi hatlar arasında boğup geri yada hatalı pas yapmaya zorluyor. Ancak buradaki kilit noktalardan birisi bu alandaki agresiflik. Yukarıdaki pozisyonlarda görüldüğü gibi zaman zaman rakibe uzun pas atacak vakit verildiğinde bu darlık rakibe net bir avantaj sağlıyor. Oyunun kanatlara açıldığı anlarda, beklerde merkeze fazla yakın konumlanıyor. Bu anlayışı yanlış olarak nitelendiremeyiz. Doğru şekilde uygulandığında, rakibe yakın ve agresif bir şekilde karşılık verildiğinde çok etkin şekilde rakibi sıkıştırabiliyorlar. Ancak anlık konsantrasyon bozukluklarında rakip atak yönünü değiştirecek uzun pas imkanı bulabiliyor ve ters taraftaki geniş boşlukları kullanabiliyor. Bu anlarda kalesinde önemli tehlikeler yaşayan Avcı’nın öğrencilerinin bu hataları ilk zamanlara göre daha az yaptığını da belirtmek gerek.

Rakibi karşılama konusunda kompakt kalmayı Nwakaeme ve Ekuban gibi forvet özellikli kanatlar ile başaran Avcı, bu sayede Bakasetas, Djaniny, Nwakaeme ve Ekuban gibi silahlar ile takım savunmasını zaaf yaşamadan yapıyor. Bu yıldızları bu oyuna ikna etmek bile önemli bir iş. Ancak özellikle takım yerleşik savunma yaparken organize şekilde alanları kapatan bu oyuncuların kontralar karşısında aynı beceriyi gösterdiğini söyleyemeyiz. Savunmaya geçişlerde genelde geç kalan hücumcuların eksiğini özellikle Berat’ın dinamizmi ve beklerin katkısı ile savunuyorlar. En problemli durum ise Ekuban ve Nwakaeme’nin rakip beklerin bindirmelerine karşı aldığı geç reaksiyonlar. Bu her iki kanatta yaşanıyor olsa da özellikle Ekuban’ın oyuna dalıp rakip beki unuttuğuna çok kez şahit olduk. Görselde de görüldüğü gibi içerde kalan Ekuban, rakip bekin koşusuna cevap veremeyince rakip takım o kanadı verimli şekilde kullanma şansını yakalıyor.

Genel değerlendirme

Trabzonspor için Abdullah Avcı sonrası çok üst düzey futbol oynadıklarını söyleyemeyiz. Ancak her geçen gün üstüne koyarak belli bir yapı inşa ettikleri gerçek. Öncelikle takım savunması organizasyonunu revize edip rakibe verilen pozisyon miktarını minimize ettiler. Sonrasında gelen transferlerle de hücumda üretkenlik her geçen gün artmaya devam etti. Bu sezon için şampiyonluk hayali kurmak olarak biraz erken olabilir. Rakiplerine göre hem puan, hem de oyun olarak çok geriden başladılar. Ancak bu takım önümüzdeki sezon için çok şey vaat ediyor. Oyundaki gelişimi şu verilerle de açıklayabiliriz. Avcı’nın takımın başına geldiği ilk üç karşılaşmada ortalama 0,92 gol beklentisi üretip rakiplerine ortalama 1.22 gol beklentisi üretme şansı tanıdılar. Bu karşılaşmalarda sadece 1 gol yiyip 7 puan kazanmayı başardılar. Ancak bu Uğurcan’ın yüksek performansı ve hücumdaki yüksek bitiriciliğe bağlıydı. Bu şekilde sürdürülebilir bir başarı yakalanamazdı. Sonraki süreçte oyunlarını gözle görülür şekilde geliştiren Trabzonspor, Fenerbahçe maçı öncesindeki son 3 karşılaşmasında ortalama 1,53 gol beklentisi üretti. Rakiplerine ise maç başına sadece 0,81 gol beklentisi üretme şansı verdi. Bu veriler dahi savunma ve hücumda yapılan doğru dokunuşları gösteriyor. Bordo-mavililerin oyununu her geçen gün geliştirdiğini ve doğru yolda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yıllar içinde tecrübesini de arttıran Abdullah hoca, gerekli sabır gösterildiği takdirde önümüzdeki yıllarda Süper Lig’e damga vurmaya devam edecek gibi görünüyor.