Futbolun iç yüzü ve taktiksel hegemonyalar

1

 

Muhtemelen 1872 yılının Kasım ayında İngiltere ve İskoçya arasında oynacak olan ilk resmi futbol maçı için öğleden sonra saat ikide İskoçya’nın batısındaki kriket sahasında bulunanlar ve dünya tarihine birbirinden enteresan olaylarla damga vuran güzel oyun futbolun doğuşuna tanıklık edenler oyunun iç yüzüne, teknik ve taktik anlamda futbolun ne tür inovasyonlara ve değişimlere maruz kalacağına dair herhangi bir fikre sahip değillerdi.

 

2

 

İngiliz takımının 7 hücum oyuncusu ile sahada olma fikri onların hücum-defans dengesi, koşu mesafeleri, pas yüzdeleri gibi futbolun iç yüzüne dair aydınlatıcı istatistikleri günümüzde olduğu gibi muazzam bir şekilde analiz edip ortaya koydukları bir sistem olduğu anlamına gelmiyordu.
Sanırım bu örnek, oyunun bugünlere gelene dek geçirdiği taktiksel evrimler, günümüzde kullanılan formasyonların oluşma süreçleri ve futbolun iç yüzünün tarihine yönelik önemli bir gösterge.

 

Taktiksel anlamda bugüne kadar ortaya koyulan her fikri, başka bir düşünceyi ve şablonu alt etmeye yönelik kurgulanmış sistemsel bir varoluş olarak düşündüğümüzde tıpkı kaybetmesi çok zor görülen ve kupa rekorları kıran Guardiola’nın Barcelona’sının şifrelerinin çözüldüğü gibi her sistemin şifrelerinin başka bir deha tarafından çözülebileceğini öngörebiliriz. Bu anlamda düşündüğümüzde de fenomen formasyonların sürekli değişim göstermesini çok doğal kabul edebiliriz.

 

3

 

Tarihin tekerrürden ibaret olduğuna inananlar günümüzün fenomeni tek forvetli dizilişlerin de tarihteki tozlu sayfalara gömüleceğini ve retro dizilişlere doğru bir eğilim olabileceği fikrine daha kolay inanabilirler. Zira Premier Lig’de bu sezon özellikle Leicester City ve Watford’un ağırlıklı olarak çift forvetli sistemleri benimsediğini ve yakaladıkları başarıyı göz önünde bulundurursak bu fikrin gerçekleşmesi noktasında daha somut veriler ortaya koymuş oluruz.

 

Yine Barcelona’nın tiki – takasından yola çıkarsak şöyle bir yorum yapabiliriz ki hızlı geçişler ve derin savunma anlayışıyla alt edilebilen bu pas oyununun ardından Klopp’un Dortmund’u ve “gegenpress” çok önemli bir hale geldi. Bu tarz sistemlerden sonra yine çift forvetli sistemlere yönelmeler oldu ve bu sezon Premier Lig’de inanılması çok güç bir başarı hikayesine imza atan Ranieri’nin Leicester’ı bu retro dizilişin günümüz fenomenlerine karşı önemli bir silah olduğunu gösterdi. Burada dünyada genel olarak geri dörtlünün merkezindeki savunmacıların kalite ve sayısal anlamda eskiye oranla bir düşüş yaşadığı gerçeği önemli rol oynuyor. Tek forvetli dizilişlerde rakip takımın merkez savunmacılarına baş etmesi gereken bir uç oyuncusu düşerken 4-4-2 gibi çift santrforlu bir dizilişte rakibin iki stoperini de yıpratma şansı doğuyor.

 

1872’deki mücadeleden günümüze detaylı bir inceleme yapıldığında bu ve bunun gibi bir çok formasyon hikayesi yaratmak mümkün. Eskiye dönüş mü yoksa yeni fikirler mi günümüz futbolundaki yeni fenomenler olacak bunu zaman gösterecek ama kuşkusuz sürekli değişen ve gelişen oyunda bir sonraki adımı tahmin etmeye çalışmak oldukça heyecan verici. else {