Ülkeler hem tanıtım amaçlı, hem de turizm hareketliliğinin yükselmesi amacı ile Avrupa Futbol Şampiyonası & Dünya Kupası Finalleri ya da UEFA Şampiyonlar Ligi & Avrupa Ligi Final maçı gibi organizasyonların ülkelerinde yapılması için farklı projeler geliştiriyor, şehirlerinde bu organizasyonların yapılması için büyük paralar harcıyor ve etkin lobi faaliyetleri ile beraber ev sahibi olmak için seçimlere katılıyorlar.
Bu süreç esasında dünya futbolunda şehirlerini marka yapıp, bu markalaşmadan gelir sağlamak isteyen ülkelerin bir çalışması olarak ortaya çıkıyor. Bu çalışma, futboldaki pazarlama gücünden yararlanıp, futbol iletişiminin kuvvetli yönü ile şehirlerinin potansiyel turizm faaliyetlerini arttırmak isteyen ülkeler için bir fırsat olarak görülüyor.
Örneğin 2018 yılında Rusya’da yapılacak Dünya Kupası finalleri için 1,5 milyon futbolseverin ülkeye gelmesi planlanırken, geçen sene Berlin’de oynanan UEFA Şampiyonlar Ligi Final karşılaşması için 2 günlük seyahat planlaması dahilinde 68.000 futbolsever yalnızca final karşılaşması için şehri ziyaret etmiştir.
Yukarıdaki rakamlar dahilinde, uluslararası nitelikli futbol organizasyonlarına yapılan harcamaların özellikle turizm alanında ( Ulaşım, konaklama, yemek, eğlence…) şehirlere gelir anlamında pozitif etki yarattığı düşünülebilir ancak yapılan harcamaların ve buna karşılık sağlanan gelirlerin esasında ülke ekonomilerine aynı dengede dönüş yapmadığı araştırmalarda görülmektedir.
Deloitte firmasının yaptığı araştırmalara göre;
Organizasyonun yapıldığı kent için aktiviteler olumlu trend yaratsada, futbolun bu anlık turizm hareketi ilgili kentin dışında, ülke bazında olumlu bir etki yaratmamaktadır.
Ülkelerin diğer turizm bölgeleri, bu zaman dilimi içerisinde, geleneksel ziyaret amaçlı çektikleri turistleri fiyatların ani yükselişi ve otel-ulaşım-yeme içme gibi özel harcamaların aynı trend dahilinde yükselmesi nedeni ile kaybetmektedirler.
Bu karşılaştırma doğrultusunda, bir ülke futbol turizmi üzerinden gelir yaratmak istiyorsa, şehir bazlı organizasyon konumlamaları yerine liglerinin marka değerini yükseltmeli ve sezon boyunca doğal turist akışlarında, futbolunda şehrin bir turistik ürünü olarak sunmalıdırlar.
Bunun en güzel örneğini İngiltere’de görmekteyiz. Londra’ya giden bir seyahatsever, mutlak olarak turunu bir Chelsea, Arsenal ya da West Ham maçı ile zenginleştirmektedir. Bu da liginin bir marka olması, bu ligi tribünde bir kez de olsa canlı seyretmek isteyenler için önemli bir turistik içerik olarak görülmektedir. Bu da anlık futbol turizm gelirinin, genel akışta tüm zamana ve yıla yayılmasını sağlamaktadır.
Son olarak aşağıdaki infografikte, 2014 yılında İngiltere’nin en önemli 5 stadyumuna lig maçları boyunca giriş yapan turist misafir sayılarını görebilirsiniz. Bu rakamlar İngiltere’de futbolun, turistik bir ürün olduğunun rakamsal göstergesidir.