Keşke Gerçekleşmeseydi Dedirten 5 Santrafor Transferi

transfer1

Avrupa futbol piyasasında yüksek bonservis bedelleri görmeye alışkınız, hatta oyuncu bu bedeli hak ettiğini performansıyla ortaya koyarsa durumu hiç yadırgamayız. Ancak hikayenin sonu her zaman mutlu bitmeyebilir, oyuncu beklentilerin oldukça altında kalabilir. Bunda oyuncunun formsuzluğu, sakatlıklar, teknik ekibin tercihleri, ülke değişikliği, uyum sorunu gibi faktörler etkili olabilir. Bu gibi etkenler nedeniyle pişmanlık yaratan 5 santrafor transferini derledik ve bu transferlerin neden başarılı olamadığını inceledik.

Bu detaylı incelemeyi okurken çek defterine fazladan atılan her sıfır için “keşke” diyeceksiniz.

Andriy Shevchenko | AC Milan → Chelsea | £30M

transfer2

Futbola başladığı Dinamo Kiev’de parladıktan sonra 1999 yılında başlayan Milan kariyerinde sürekli bir ilerleme gösteren ve gerek Serie A’da gerek Şampiyonlar Ligi’nde gollerini sıralayan Shevchenko, kulübüyle 1 Şampiyonlar Ligi, 1 UEFA Süper Kupa, 1 Serie A, 1 İtalyan Kupası ve 1 İtalya Süper Kupası kazandı. Ayrıca birer kez Şampiyonlar Ligi gol kralı unvanı, Serie A gol kralı unvanı ve Altın Top ödülüne layık görüldü. Milan’da geçirdiği 7 sezonda 294 maça çıkıp 170 gol atan Sheva, 2006 yazında £30M karşılığında Chelsea’ye transfer oldu. Bu aynı zamanda bir İngiliz kulübü tarafından ödenen en yüksek bonservis bedeli idi.

Büyük umutlarla transfer edilen yıldız oyuncu kimi zaman sakatlanıp maç kaçırdı, kimi zaman form tutup gollerini sıraladı, kimi zaman Drogba’yı kesemedi kimi zaman da Drogba’yla birlikte oynayıp gölgesinde kaldı. Mourinho’nun ardından gelen Avram Grant tarafından kadroda düşünülmedi ve fazla forma şansı bulamadı. Grant’in ardından menajer koltuğuna gelen Scolari ise oyuncuyu kadroda istemediğini belirtti ve Shevchenko Milan’a önerildi. Ancak kiralık geçirdiği 2008-2009 sezonunda pek varlık gösteremedi ve yalnızca 2 gol atabildi. Sezon sonunda yuvasına, Dinamo Kiev’e geri döndü ve 3 sezon daha futbol oynadı. 2012 Temmuz’unda ise emekli olduğunu açıkladı.

Kariyerinin zirvesindeyken dünyanın en iyi forveti olan, ülkesinde birçok kez yılın futbolcusu ödülünü kazanan, hatta Devlet Başkanı tarafından Ukrayna Kahramanı madalyasına layık görülen, hızı ve bitiriciliğiyle rakiplere korku salan Shevchenko, Serie A’da alıştığı futbol anlayışını Premier Lig’de bulamadı. Büyük umutlarla geldiği Chelsea’de hem rekor bedelin hem de sakatlık, formsuzluk ve Drogba gibi bir ilk tercihin altında ezildi. Bu nedenle pişmanlık yaratan transferler denilince akla ilk gelen isimlerden biri oldu.

Zlatan Ibrahimovic | Inter → Barcelona | £40M + Samuel Eto’o

transfer3

Kariyerine PSG’de devam eden ve dünyanın en iyi futbolcuları arasında gösterilen Ibrahimovic, Paris’e gelmeden önce 6 kulüp değiştirdi. Altyapısında yetiştiği Malmö FF kulübünde profesyonel olan Zlatan, 20 yaşında birçok dev kulübü peşinden koşturdu ve Ajax’a imzayı attı. 3 sezonluk Eredivisie macerasına 35 lig golü sığdırdı ve 2004 yılının yazında Juventus’a transfer oldu. 2 sene Torino ekibinde oynadıktan sonra esas patlamayı yapacağı kulübe, Inter’e €24.8M karşılığında transfer oldu. 3 sezon top oynadığı kulüpte 3 Serie A şampiyonluğu yaşadı ve 1 kez gol kralı oldu.

Zlatan Avrupa’nın en iyi santraforlarından biri olarak gösterildiği dönemde, 2009 yazında Barcelona’ya £40M + Samuel Eto’o karşılığında transfer oldu. Camp Nou’da 60,000 kişinin önünde imzayı atan oyuncudan beklenti oldukça büyüktü. Barcelona’nın 4-3-3 sisteminde sağda Messi, solda Henry ve ileride Zlatan oynayacaktı. Benchte ise Pedro ve Bojan formayı zorluyordu. 2009-2010 sezonunda Barcelona La Liga şampiyonu olsa da sistemin aksadığı ve aksayan parçanın da Zlatan olduğu belirtiliyordu. Barcelona’nın oyun sistemine uymayan uzaktan şut denemeleri ve hızlı hücumlarda takımı yavaşlatması eleştiriliyordu. Nitekim menajer Guardiola ile ilişkileri de kopma noktasına gelmişti, bütün bunlar neticesinde 2010 yazında Barcelona ve Milan, Zlatan’ın kiralanması konusunda anlaştı. Ibrahimovic’in Katalonya macerası yalnızca 1 yıl sürebildi, yıldız oyuncu bu dönemde 29 lig maçında 16 gol kaydetti.

Milan’da kiralık olarak geçirdiği başarılı ve huzurlu dönemin ardından €24M karşılığında bonservisi alınan oyuncu, gollerine devam etti ve 2012 yazında €20M karşılığında PSG’ye transfer oldu. Burada belki de kariyerinin 2. kez zirvesine çıkan Zlatan kendini yeniden buldu. Geriye dönüp baktığımızda sayısız şampiyonluk ve ödül kazanan Zlatan, Barcelona’da başarılı bir dönem geçirseydi en büyük hayali olan Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaşabilirdi.

Andy Carroll | Newcastle → Liverpool | £35M

transfer4

2006 yılında, 17 yaşındayken Newcastle ile profesyonel sözleşme imzalayan Andy Carroll, uzun boyu ve güçlü fiziğiyle İngiliz futboluna uygun bir oyuncu olarak gösteriliyordu. Premier Lig’de geçirdiği 3 sezonun ardından takımı küme düşünce yıldızlar kulüpten ayrıldı ve Shola Ameobi ile birlikte çift santrafor oynamaya başladı. 2009-2010 sezonunda 19 golle takımının en skoreri olan oyuncu, Premier Lig bileti için büyük katkı sağladı. 2010-2011 sezonu ise Carroll’un patlama yaptığı sezon oldu. Alan Shearer’dan yadigar 9 numaralı forma ile 29 maçta 13 gol 7 asistlik bir performans gösterdi ve transfer piyasasında popüler hale geldi.

2011 Ocak ayında Liverpool, £35M karşılığında Andy Carroll’ı transfer ettiklerini açıkladı. Ödenen bu bedel Carroll’ı tüm zamanların en pahalı Britanyalı futbolcusu konumuna getirdi. Carroll, Chelsea’ye giden kulüp efsanesi Torres’ten kalan 9 numaralı formayı giydi. Ancak yeni takımıyla ilk maçına çıkması için diz sakatlığı nedeniyle 2 ay beklemesi gerekti. Bu nedenle takıma tam hemen uyum sağlayamadı ve form tutamadı. 2011-2012 sezonunda ise toplamda 47 maça çıkıp 9 gol attı ancak beklentileri tam olarak karşılayamadı. Bunda Kenny Dalglish’in oynatmaya çalıştığı 4-4-2 sisteminin iyi işlememesi, kanat özellikli oyuncularla birlikte uzun boylu Carroll’ın aynı anda kullanılmaması gibi sebepler etkili oldu. 2012 yazında takımın başına geçen Brendan Rodgers’ın sisteminde ise Carroll’a kesinlikle yer yoktu ve oyuncuya kulüp aramaya başlandı.

Premier Lig ekibi West Ham’a kiralanan Carroll, 26 lig maçında 7 gol 4 asistlik performansıyla teknik ekibi ikna etti ve £15m bedelle West Ham’a transfer oldu. Son 2 sezonda ise sakatlık problemleriyle boğuşan oyuncu toplamda 32 maça çıkıp 7 gol atabildi. Liverpool’a transferi futbol basınında şaşkınlıkla karşılanmıştı ve bu hayretler haklı çıktı. Carroll kendisi için ödenen bedelin ağırlığı altında ezildi ve beklentileri karşılayamadı. Pişmanlık yaratan transferler listesine yüksek sıralardan adını yazdırdı.

Fernando Torres | Liverpool → Chelsea | £50M

transfer5

Atletico Madrid’de kariyerine başlayan El Niño, bu takımda 6 sezon top oynadı ve kulüp efsanesi haline geldi. Ceza sahasına yaptığı ölümcül koşular, bitiriciliği ve topla oldukça süratli olması sayesinde birçok Avrupa kulübünün ilgisini çekti. 214 maçta attığı 82 gol de iyi bir istatistikti ve 2007 yazında £20M karşılığında Liverpool’a transfer oldu. Vatandaşı Rafael Benitez tarafından Liverpool’a getirilen yıldız oyuncu kısa sürede patlama yaptı ve 46 maçta 33 gol ile doğru transfer olduğunu gösterdi. Torres için başarılı geçen 2008-2009 ve 2009-2010 sezonlarının ardından 2010-2011 sezonuna gelindiğinde Liverpool menajerliğine Roy Hodgson getirildi.

Kulübe olan bağlılığını her seferinde dile getiren Torres için Liverpool’dan ayrılma ihtimali söz konusu değildi ancak Abramovich finansörlüğündeki Chelsea, Liverpool’un aklını çeldi. 2011 yılının Ocak ayında £50M bedel karşılığında Fernando Torres, Chelsea’ye transfer oldu. Bu para, bir İngiliz kulübünün ödediği en yüksek bedel olarak kayıtlara geçti. Sezonun kalan kısmında yeni takımıyla 18 maça çıkan Torres, yalnızca 1 gol atabilidi. 2011-2012 sezonunda ise Torres’ten patlama bekleniyordu ancak gerek Drogba’nın performansı gerekse Chelsea oyun yapısında Torres’in kendi oyununu ortaya koyamayışı nedeniyle beklenen olmadı.              Sezonu tüm turnuvalarda 49 maçta 11 gol 16 asist ile kapatan Torres, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna katkı sağlasa da ligde bekleneni veremedi. 2012-2013 sezonunda ise 64 maçta oynayan oyuncu 22 gol 11 asistlik bir katkı sağladı.

Chelsea 2013-2014 sezonuna kulübün ikonlarından biri olan Jose Mourinho önderliğinde giriyordu ve Mourinho’nun oyun yapısında Torres’in kendisini göstermesi oldukça zor görünüyordu. Sezonu Chelsea’de tamamlayan oyuncunun performansında gözle görünür bir düşüş yaşandı ve sezonu tüm turnuvalarda 11 golle kapattı. 2014 yazında Milan’a kiralanan oyuncu yarım sezonun ardından 2015 kışında yuvaya geri döndü. Geçmişe baktığımızda 2000’li yıllarda Avrupa futboluna damga vurmuş forvet oyuncularından biri olan Torres, Liverpool’da patlama yapıp Chelsea’ye transfer olduktan sonra büyük düşüş yaşadı. Uzun süren gol oruçları, sakatlıklar ve menajer tercihleri nedeniyle hep geçmişini arattı; geçmişini ararken kendisi geçmiş haline geldi.

Roberto Soldado | Valencia → Tottenham | £26M

transfer6

Üst düzey oyuncu yetiştirme konusunda yetersizliği hep eleştirilen Real Madrid akademisinde yetişen Roberto Soldado, Osasuna’da geçirdiği başarılı kiralık döneminin ardından Getafe’ye transfer oldu. Burada geçirdiği 2 sezonda attığı 33 golle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Bu başarısı ona £7M karşılığında Valencia’nın kapılarını açtı. 3 sezon boyunca 141 maça çıkan oyuncu 82 gol atarak golcülüğünü kanıtladı ve hakkındaki transfer dedikoduları zirve noktasına geldi.

2013 yazında Premier Lig’in güçlü ekiplerinden Tottenham Hotspur, £26M karşılığında Soldado’yu kadrolarına kattıklarını açıkladı. Bu bedel aynı zamanda bir kulüp rekoruydu, Gareth Bale’ın satışından gelen para harcanmaya başlamıştı. Kuzey Londra ekibi ile çıktığı ilk maçta gol atan oyuncudan beklenti oldukça fazlaydı. İlk sezonunda 36 maçta 11 gol atan oyuncu özellikle ligde katkı verememesiyle eleştirildi. Spurs gibi bir takım için £26M gibi bir paranın karşılığı 6 lig golü olamazdı. Defoe’un form grafiği, benchte oturan Adebayor ve Kane gibi isimlerin de zorlamasıyla Soldado bekleneni veremedi. 2014/2015 sezonunda ise Tottenham’ın ve İngiliz futbolunun ümidi haline gelen bir isim meydana çıktı: Harry Kane. Tüm turnuvalarda 51 maça çıkıp 31 gol atan oyuncu formayı kimseye kaptırmadı ve Tottenham’ın gol yükünü taşıdı. Zaten iyice gözden düşmüş olan Soldado, bu performans karşısında ezildi ve tüm sezon boyunca yalnızca 5 gol atabildi.

Birkaç gün önce ülkesine geri dönen Soldado, £10M karşılığında Villareal’e transfer oldu. Milli takıma kadar yükseldiği performansını Premier Lig ile taçlandırmak istedi ancak bir türlü form tutturamadı. İngiliz futbol sistemine de adapte olamayışı başarısızlığında etkili oldu ve ülkesine dönüş yaptı. 30 yaşındaki oyuncu 2 yıllık İngiltere macerasıyla pişmanlık yaratan transferler listesine adını yazdırdı.