“O yıldırım gibi hızlı, kaleyi dolduran, çok cesur biriydi. Bu özelliklere sahip bir kaleci bulmak zor. O zaten bu yüzden dünyanın en iyi kalecisiydi.”
Bu sözler, Peter Schmeichel’ın 8 sezon boyunca kalesini koruduğu Manchester United’ın efsanevi teknik direktörü Sir Alex Ferguson’a ait. Ferguson’un övgülerini -haklı olarak- cömertçe kullanıyor çünkü Peter, Manchester United’ın Ada’yı domine etmesinde çok büyük bir etken. Biz de unutulmaz kalecinin kariyerine ışık tutalım dedik ve bu yazıyı kaleme aldık.
Çocukluk
1963 yılında Danimarka’nın Gladsaxe bölgesinde dünyaya gelen Peter, futbola 8 yaşında başladı. Takımı Hoje-Gladsaxe 2,5 yıllık bir yenilmezlik serisi yakalayınca dikkatleri üzerine çekti. Kısa süre içinde ülkenin en büyük futbol akademilerinden olan Hero’ya transfer oldu. Akademiden mezun olup A takıma yükselen Peter, ilk mentörü, takım koçu Svend Hansen ile tanıştı. Hansen, takımın küme düşmesi kesinleştikten sonra genç oyunculara şans verdi. Bu fırsatı iyi değerlendiren Peter, yerel gazetelerde adını duyurmaya başladı. Bir sonraki sezon Gladsaxe-Hero takımının küme düşmemesi için son maçta yenilmemesi gerekiyordu. Peter belki de hayatının en önemli maçlarından birini oynadı ve Gladsaxe-Hero maçı kazandı. Maçın sonunda Hansen’in kızı, Bente, Peter’a koşup sarıldı ve bu ilişki gelişip evliliğe kadar uzandı.
İşçi Peter
Profesyonel kariyerine başlamadan önce Schmeichel birçok işte çalıştı: Tekstil fabrikasında, temizlik işinde, ofiste, organizasyon işinde, depo yönetiminde. Son olarak kayınpederi Hansen’in zemin işinde çalışan Peter, dizleri 95 kiloluk ağırlığını günde 8 saatlik tempoda kaldıramadığı için bu işten de ayrıldı. Bunun ardından Danimarka’nın dev kulüplerinden Brondby ile kontrat imzaladı. 1987 sezonunda takımı Brondby şampiyonluğu kazanırken, Peter da Danimarka milli takımı ile ilk maçına çıktı. Performansı beğenilen dev kaleci, EURO 88 kadrosunda da kendisine yer buldu ve çok kısa bir sürede milli takımın ilk tercihi olmayı başardı. Brondby, kalede güven veren Peter Schmeichel önderliğinde 5 sezonda 3 kez şampiyon oldu.
Ünü İskandinavya’yı aşan Peter için hayatı boyunca istediği şeyi gerçekleştirme zamanı gelmişti. 6 Ağustos 1991’de, kendisini £505,000 bedelle Kırmızı Şeytanlar’a bağlayan imzayı attı. Yaklaşık 10 yıl sonra Sir Alex Ferguson, bu transfer için “yüzyılın kelepiri” tabirini kullandı. Peter’in ilk yılında, 1991-1992 sezonunda Manchester United ligi 2. bitirdi. Ayrıca kulüp tarihinde ilk kez Lig Kupası kazanıldı. Ancak bunların çok ötesinde, 1992 yılını Peter için özel kılan bir başarı geldi: Danimarka’nın EURO 92 zaferi. Yarı finalde Hollanda efsanesi Marco van Basten’in penaltısını kurtaran Schmeichel, finalde de kalesini koruyarak ülkesine zaferi getirmişti. Ayrıca 1992 yılında dünyanın en iyi kalecisi unvanının sahibi de Peter Schmeichel oldu.
“United 26 yıldır lig şampiyonu olamıyordu. Bugün düşündüğümüzde akıl almayacak bir durum gibi değil mi? Ancak, durum buydu.” sözleriyle 1992-1993 sezonu öncesi atmosferi özetliyordu Steve Bruce. Kendisi de Peter Schmeichel ile birlikte Manchester ekibinin en önemli oyuncularından biri oldu. Son hafta Aston Villa’nın Oldham’e yenilmesinin ardından gözler Manchester United-Blackburn maçına çevrilmişti. 26 yıllık hasretin dinmesine 1 maç kalmıştı. Peter Schmeichel o maçı “İlk 10 dakikayı 1-0 geride kapattık. Berbat oynuyorduk, herkes birbirine bakıyordu. Sonra ‘Biz ilk Premier Lig şampiyonuyuz, böyle oynayamayız’ dedik ve o andan itibaren sezonun en iyi futbolunu oynamaya başladık” sözleriyle anlatıyor. İnanılmaz Old Trafford atmosferinde şampiyonluk kupası Eric Cantona ve Peter Schmeichel’ın ellerinde yükseldi. Bu zaferle birlikte 1993 yılında dünyanın en iyi kalecisi unvanı bir kez daha Danimarkalı efsanenin oldu.
1993-1994 sezonunda Liverpool ile oynanan maç Kırmızı Şeytanlar için rüya gibi başladı. Goller peş peşe gelmiş, 3-0’lık bir fark oluşmuştu. Ancak o andan sonra işler iyiye gitmedi. Liverpool golleri arka arkaya buldu, maç 3-3 sonlandı. Maç sırasında ve maçtan sonra Alex Ferguson ile Peter Schmeichel birbirlerine bağırdı. İkili, daha sonra pişman olacakları sözler sarf ettiler. Maçın ardından Fergie, Peter’ı odasına çağırdı ve hocasıyla böyle konuşamayacağını söyledi. Peter ise o an geri adım atmadı ve ayrılabileceğini söyledi. Soyunma odasında yapılan toplantıda Fergie esti, gürledi, öfkesini oyuncularına gösterdi ve odayı terk etti, herkes dağılmıştı. Peter ise hatanın kendisinde olduğunu, kimsenin menajeriyle böyle konuşmaması gerektiğini söyledi. Kapının arkasından ayrılmayan Ferguson, bu sözler üzerine Peter’ı affetti ve ikili arasındaki sorun böylece çözülmüş oldu. O sezon, Manchester United üst üste 2. lig şampiyonluğunu kazandı.
1995-1996 sezonuna gelindiğinde Manchester United için değişim zamanı gelmişti. Paul Ince, Andrei Kanchelskis ve Mark Hughes takımdan ayrıldı ve yerlerine yeni oyuncu alınmadı. Steve Bruce ve Peter Schmeichel, Fergie’nin çıldırmış olabileceğini düşünüyordu. Alex Ferguson ise David Beckham, Paul Scholes, Nicky Butt, Phil Neville ve Gary Neville gibi genç isimlere şans verilmesi gerektiğini düşünüyordu. Peter Schmeichel’ın kanatları altına aldığı bu genç oyuncular, daha sonra Manchester United ve İngiltere milli takımının kilit isimlerinden oldu. “Hepsi çok hevesli, çok ciddi çocuklardı. İyi futbol oynuyorlardı ve ilk 11’e girmeyi başardılar” diyor Peter. Fergie de genç isimlerin onu takip ettiğini, ondan faydalandığını belirtiyor. Sezon sonunda Schmeichel önderliğinde Kırmızı Şeytanlar yeniden şampiyon oldu.
Efsanevi kalecinin harika kurtarışlarından bazıları;
1997 sezonunda bir şampiyonluk daha kazanan Manchester United, 1998 sezonunu ise 2. olarak bitirmişti. Fransa’da düzenlenen 1998 Dünya Kupası’ndan yorgun dönen 35 yaşındaki Schmeichel, dinlenememişti. Bir sezonu daha çıkarabileceğinden emin değildi ve bunu başkan Martin Edwards’a iletti. Manchester United’da şok hakimdi ve Fergie de bundan etkilenmişti. Ancak Peter’ı ikna etmeye çalışmadı, onun nedenlerini haklı buldu ve “Bu son sezonun, iyi bir sezon olsun” karşılığını verdi. 1998-1999 sezonu Peter Schmeichel’ın Kırmızı Şeytanlar’daki altın kariyerinin son sezonu oldu. FA Cup yarı finalinde Bergkamp’ın penaltısını kurtaran Peter Schmeichel, takımı sezonun geri kalanı için ateşledi. Manchester United, Premier Lig ve FA Cup zaferlerinin ardından Bayern Münih karşısında Şampiyonlar Ligi finaline çıktı. Kaptan Roy Keane cezası nedeniyle oynayamayacağı için Alex Ferguson kaptanlık pazubandını Manchester United kariyerinin son maçına çıkan Peter Schmeichel’a verdi.
Dünya futbol tarihinin klasikleri arasında yer alan bu maçta son dakikalara girerken Bayern’in 1-0 üstünlüğü devam ediyordu. O sezon Manchester United birçok defa güçlü bir karakter gösterip son dakika golleriyle kazanmıştı. Uzatmaların ilk dakikasında köşe vuruşu kazanan Manchester United’da beklenen gerçekleşmiş, Peter Schmeichel da rakip ceza sahasına yönelmişti. Ceza sahasında yaşanan karışıklık sonrası Giggs’in Sheringham’a gönderdiği top ağlarla buluşuyor ve skora 1-1 eşitlik geliyordu. O dakikadan sonra yaşananları “Sonra bir korner daha yakaladık. Peter yine çıkmaya hazırdı. Saha kenarından geride kalması için bağırdım. Uzatmaları düşünmüyordum, kazanacağımızı düşünüyordum” sözleriyle anlatıyor Alex Ferguson. Kullanılan köşe vuruşunda topa arka direkte dokunan Solskjaer, Manchester United’ı inanılmaz bir zafere taşıdı. Şampiyonlar Ligi kupası, Peter Schmeichel’ın ellerinde yükseldi. Manchester ekibine veda sezonunda 3 kupayı birden kazanan Peter Schmeichel, harika Manchester United kariyerine mümkün olan en mükemmel şekilde son verdi.
Manchester United-Bayern Münih finalinin son dakikaları;
Kariyerine daha düşük tempoda devam etmek isteyen Schmeichel, Sporting Lizbon’da 2 sezon geçirdi. 38 yaşına gelen Schmeichel’a Premier Lig ekiplerinden teklifler geldi. Manchester United’da kazandığı harika başarıları mahvetmek istemeyen kaleci, Alex Ferguson ile görüştü. Onun oynayabildiği kadar oynaması telkiniyle Aston Villa ile anlaştı. Aston Villa forması altında bir de gol kaydeden Schmeichel, 39 yaşında Manchester kentine geri döndü. Ancak bu kez kırmızı forma altında değil, mavi forma altında. Premier Lig’e yeni yükselen Manchester City, Peter Schmeichel’a teklif götürdü. Ferguson’ın telkinlerini aklından çıkarmayan efsanevi kaleci, bir sezon da City ekibinin formasını giydi. Manchester derbisinde soyunma koridorunda eski takım arkadaşlarını selamlayan Schmeichel, kaptanlığını ve mentörlüğünü yaptığı Gary Neville’dan buz gibi bir yanıt aldı. “Gary Neville onu ve kulübü yüzüstü bıraktığımı düşünmüş olmalı. Ben olsam muhtemelen benzer bir şey yapardım.” diyor Peter Schmeichel. Old Trafford’daki maçtan önce ise ısınırken sakatlandı ve “Hayatımda ilk kez sakatlandığım için sevindim” sözleri akıllarda kaldı.
Manchester City ile geçirdiği sezon, efsanevi kalecinin kariyerine son noktayı koyduğu sezon oldu. Saha içinde agresif kişiliği, liderliği, ceza sahası hakimiyeti, kritik anlarda hücuma katılışı ve kaydettiği gollerle dünya futbol tarihine geçen bir kaleciydi. Kazandığı sayısız başarılar, kurtardığı puanlar, rakip takım hücumcularına verdiği gözdağı, genç oyunculara olan yaklaşımı, karakteri ve elbette ilginç formaları akıllardan çıkmadı. Kariyerine 1 Şampiyonlar Ligi, 1 UEFA Süper Kupası, 5 Premier Lig, 3 Danimarka Ligi, 1 Portekiz Ligi, 3 FA Cup, 1 Lig Kupası zaferi sığdırdı. Ancak bütün bu istatistiklerden öte tüm zamanların en iyi kalecilerinden biri olarak anıldı ve Pele tarafından düzenlenen FIFA 100 listesine dahil edilerek onurlandırıldı.
Efsanevi kaleci kariyerini şu sözlerle özetliyor: “Kariyerimin her anından memnunum. Manchester United’da oynamak, tüm hayatım boyunca hayalimdi. Bunu başarmış olmaktan dolayı da çok mutluyum.”
Peter Schmeichel’ın oğlu, Kasper Schmeichel halen Danimarka milli takımının ve Leicester City’nin kalesini koruyor.