Dani Alves 38 yaşında ve Barcelona’da ikinci baharını yaşıyor. Mundo Deportivo ve FourFourTwo’ya röportaj veren Brezilyalı yıldızın röportajlarından satır başlarını derleyip Türkçeye çevirdik.
– Alves gelecek sezon Barça’da olup olmayacağını henüz bilmiyor ama istediği an 8 numaralı formayı Pedri’ye vermeye hazır. Tabii Iniesta’yla kıyaslanmamak şartıyla…
– Pep Guardiola’nın onun hayatındaki yerini ve futbola bakışını nasıl değiştirdiğini anlatıyor ve ekliyor; “Guardiola’yı reddettiğim için ondan özür diledim” …
– Xavi’den uzun uzun bahsediyor ve iki eski takım arkadaşının antrenör-oyuncu olarak yeni ilişkisinin nasıl olduğunu anlatıyor. Xavi, Alves’e diğer oyunculara davrandığı gibi davranabiliyor mu? Bunu yanıtlıyor ve ardından antrenör Xavi’nin Barcelona 3.0’ı kuracak insan olduğu inancını bir kez daha yineliyor.
– Ve Messi’nin Michael Jordan gibi ‘son bir dans için’ Barça’ya dönmesi gerektiğini söylüyor, hatta istediği an uçağa atlayıp onu getirmeye hazır…
– Hayatının “Zen” döneminde olduğunu söyleyen Brezilyalı yıldızın açıklamaları, 4-0 kazandıkları El Clasico’nun ardından Madrid taraftarına mesajı ve daha fazlası aşağıdaki derlemede. Keyifli okumalar…
Dani Alves’in Barcelona’daki ikinci dönemi nasıl geçiyor?
“Umduğumdan çok daha iyi” diyor Alves, “Yeniden Barcelona’ya gelebilmek için büyük bir mücadele verdim. Daha önce de dönmek istemiştim ama o zaman olmamıştı. Başkan bana sinir olmuştur, sürekli ona mesaj atıyordum; ‘Bak, bana ihtiyacınız var. Beni geri alsanız iyi olur’ diyordum. Sinir bozucu, kabul ediyorum, ama ısrarcı olmak zorundaydım. Sonunda tanıdık biri başa geçti: daha önce saha içinde ve saha dışında neler yaptığımı bilen ve bu geçiş döneminde takıma nasıl katkı verebileceğimi bilen biri. Birden her şey rast gitti ve yollarımız yeniden buluştu.
Xavi’den önce bu iş pek olacak gibi durmuyordu. Ama Xavi geldi ve her şey değişti. Biz Xavi’yle beraber bu kulüpte çok şey inşa ettik ve ayrıldıktan sonra da aynı futbol görüşünü paylaştığımız için sürekli temas halindeydik. O yüzden geri döndüğünde beni arayacağını hissetmiştim – ya da ummuştum diyelim. Beni aradı ve bu takımda seni görmek istiyorum dedi, çok net konuştu; ben zaten gelmeye can atıyordum…
Xavi gelmeden önce ‘Yaşım geçiyor, artık olmayacak galiba’ diye endişelendiğimi itiraf etmeliyim; ama geri dönme şansım olacaksa bunun tek yolunun iyi bir seviyede oynamayı sürdürmek olduğunu biliyordum. Bu yüzden performansımı hep yüksek tuttum. Sao Paulo’dayken istatistiklerime bakarsanız çoğu alanda en iyi oyuncuydum. Motivasyonum buydu… Barça’ya döndüğüm için çok mutluyum.”
Neredeyse 39 yaşında ama hala en üst seviyede sahada. Bunun sırrı ne?
“Mutluluk. Her gün daha fazlasını öğrenmek ve daha iyi bir futbolcu olmak için can atıyorum. Yaşımı düşünmüyorum, sadece hayattan zevk almak ve oyunu oynamak için iyi ve sağlıklı hissettiğimi biliyorum. Yolun sonuna geldiğimi düşünen insanları şaşırtmaya artık alıştım; eminim birçok insan Sao Paulo’dan ayrıldıktan sonra düşüş yaşayacağımı düşündü. İşte öyle olmadı ama, değil mi? (Gülüyor) Barcelona’ya geri döndüm ve bu formayı bir kez daha giyebildiğim için çok mutluyum.”
Bıraktığı Barcelona’yla bulduğu takım aynı mı? Çok şey değişmiş mi?
“Biz ayrıldıktan sonra kulüp yöneticileri Barcelona DNA’sından tamamen ayrı düşüp kulüp kültürüyle alakasız adımlar attı. Toplu oyunda o kadar da iyi olmayan, takım oyununa yatkın olmayan bireysel oyuna yatkın oyuncular aldılar, Barcelona kültürüyle ilgisi olmayan oyuncular transfer ettiler. Dünya, Barcelona’ya felsefesi ve bunu sürdürebildiği için hayrandı. Bu felsefenin zıddına gitmenin, onu değiştirmenin anlamı ne? Altyapı takımlarınızı belirli bir tarzda oynamak üzere eğitiyorsunuz ama sonra A takımda başka bir oyun oynanmasını istiyorsunuz. Xavi bunu değiştirmek için geri döndü, bunun için benim de gelmemi istedi. Kulüp yeniden doğru yola girmek istiyor ve biz bunu gerçekleştirmek için buradayız.
Futbol değişti ama futbola dair net fikirleri olan insanlar bir araya geldiklerinde taşlar yeniden yerine oturuyor. Aslında en başından beri hiç yerinden oynatılmaması gerekirdi ama neyse ki şimdi yeniden eski haline geri dönüyor. Nihayetinde bu takımı özel yapan ve diğer takımlardan ayıran da buydu ve şimdi yeniden o noktadayız.”
Soyunma odasında durumlar nasıl?
“Geldiğimde çok kaliteli ve ‘bireysel anlamda’ çok yetenekli bir oyuncu grubu buldum ama takımdaki kolektif yapı dağılmıştı. Bu yapıdaki bir takımın rekabet etmesi, iyi neticeler elde etmesi, kadronun birbiriyle bütünleşmesi mümkün gözükmüyordu. Sonuçta futbol bir takım oyunu. Dışarıdan edindiğim izlenimle geri döndüğümde bizzat gördüğüm resim aynıydı. Herkesin elini taşın altına koymasıyla sonunda bu tabloyu terse çevirdik. Bugün insanlar yeniden kendilerini takımla özdeşleştiriyor, kulüp içerisinde de bütünlük sağlandı, artık insanlar Camp Nou’ya takımı protesto etmeye gelmiyor; maçı izlemek, keyif almak, yeniden bizimle birlikte olmak ve kaybolan o bağları inşa etmek için geliyor. Taraftar da o yeniden kurulan o bağı, geri dönen o ruhu hissediyor çünkü. Şu an sezonun en iyi noktasındayız ve daha gidecek yolumuz var.”
La Liga’yı kazanabileceklerine inanıyor mu?
“Matematiksel olarak şans bulunduğu sürece hiçbir şey bitmiş değil. Evet gerçekçi olmalıyız, arada önemli bir puan farkı var ama tam da son kulvarda takım olarak formumuzun zirvesindeyiz. İyi bir seri yakaladık ve son düzlükte her bir puan çok önemli; kimin nerede düşüp tökezleyeceği belli olmaz. Bakalım hep birlikte göreceğiz.”
Avrupa Ligi kadrosuna alınmamak nasıl hissettirdi?
Dediğim gibi, bana sahip olmayan kaybeder… Hayatın evrelerden ve süreçlerden ibaret olduğunu uzunca zamandır biliyorum ve şimdi hangi aşamada olduğumun da bilincindeyim; artık başlangıçtan çok sona daha yakınım. Xavi bana bunu 25 yaşında yapsa belki yumruk yumruğa kavga ederdik… Ama şimdi farklı pozisyonlarda Barça’ya yardım etmek için buradayız ve biliyorum ki beni dışarıda bırakma kararı vermek zorunda kalması onun için de kolay olmadı. Bir karar vermesi gerekiyordu ve bu kararın sonuçlarına katlanmak zorundayız. Hücumdaki yeni imzalardan sonra zaten tahmin ediyordum… Gol atan insanları nasıl dışarıda bırakacaksın? Mantıken, en kolay vazgeçilebilecek pozisyon benimkiydi. Bunu anlıyorum.
Genç meslektaşlarına nasıl yaklaşıyor? Abi gibi mi, aile büyüğü gibi mi?
“Onları arkadaşım olarak görüyorum. Futbolun ne olduğunu ve oyunun boyutlarını bizden çok daha genç yaşta idrak ediyorlar. 17-18 yaşında Barcelona A takımında oynuyor bu çocuklar, bu sıradan bir şey değil, normal bir şey değil. Bunun üstesinden çok iyi geliyorlar, o kesin, ama eskiden işler böyle değildi. Bunu takdir edip alkışlamalıyız ama aynı zaman daha gidilecek çok yolları, geçilecek çok aşama olduğunu da göz ardı etmemeliyiz. Bu da ancak genç oyuncularla deneyimli oyuncuların takım içerisinde ölçülü bir şekilde karılmasıyla sağlanabilir. Gençler takıma güç veriyor, enerji veriyor, sahada daha çok koşup mesafe kat ediyor ama hayatın ve futbolun doğal akış sürecini de engelleyemeyiz. Yakın gelecekte sahalara bu gençler hükmedecek ama hala mücadele eden son Mohikanları da görmezden gelemeyiz.”
Ondan akıl alıyorlar mı?
“Hayır. Akıl vermek yerine antrenmanda yaptıklarınla örnek olmalısın. Teoride herkesin bir fikri var ama önemli olan sahada ortaya ne koyduğun, gençlere nasıl örnek olduğun. Antrenmanda seni çalışırken, terlerken, her şeyini ortaya koyarken görürlerse zaten onlara akıl vermene gerek kalmaz ki. Sağlam bir kariyer inşa etmenin tek yolu var: Barça’da oynamak yetmez – kupalar, şampiyonluklar kazanmalısın. Yoksa buradan gelip geçen herhangi bir oyuncu olursun. Burada kazanmayanlar hatırlanmaz.”
Tarihteki diğer tüm oyunculardan daha fazla kupa (47) kazandı. madalyalarını nerede saklıyor?
“Benimle çalışan insanlara ilham vermek için hepsini ofisimde tutuyorum. Madalyaları her gün görmelerini ve hedeflerimize ulaşmak için önemini hatırlamalarını istiyorum. Bu, kupalara bakıp harika olduğunuzu hissetmekle ilgili değil. Bütün bu güzellikler geçmişte kaldı. Asıl önemli olan, çalışmaya devam edebilecek motivasyonu hissetmek. Gittikçe daha fazla kazanma hırsına sahip olmanın yanlış bir tarafı yok –bu benim kişiliğim– ama bunu kendi başınıza yapıyormuş gibi hissetmediğinizden emin olun. Çevremdeki herkesin benim bir takım oyuncusu olduğumu bilmesini istiyorum, kendimi asla bu madalyaları tek başına kazanmış gibi hissetmedim.”
Bernabeu’daki 4-0’lık galibiyetin kutlamaları eleştiri almıştı…
“Biz orada sadece Real’i mağlup edişimizi kutlamıyorduk, bize Barcelona sanki ligi kazandı dediler… Biz Madrid’de Barcelona’nın dönüşünü kutluyorduk, benim 400. maçımı kutluyorduk. Madridliler onlara 4 attığımız için sevindiğimizi düşünmesinler çünkü daha önce 5 de attık 6 da. Demek istediğim şu; bu takım geri döndü ve bizim orada güzel hatıralarımız var; yeniden eski gücümüze dönmek ve Bernabeu’da Madrid’i yenmek bizim için güzeldi.”
El Clasico’nun hakkı kaçtı?
“6-0. Ferran’ın, Auba’nın, Dembele’nin kaçırdığı çok net pozisyonlar var. Ama tekrar söylüyorum burada ne galibiyet ne skor o kadar önemli, asıl mesele şu mesajı vermekti; ‘Barça geri dönüyor!’ Şimdi yeniden biz de varız ve bundan sonra dahası da gelecek demek. Yani Barça Real’i 6 maçtır yenemiyormuş, bu normal bir şey değil, ortada bir yanlışlık vardı. Bunu ortadan kaldırdık ve tüm futbol dünyasına mesajımızı verdik: ‘Barça geri döndü.’”
Atletico Madrid maçı Alves için enteresan bir maçtı. Geri döndükten sonraki ilk gol, bir asist ve bir de kırmızı kart…
“Çılgın bir maçtı değil mi? Her şeyden önce, faul pozisyonum bir kazaydı. Açıkçası Carrasco’yu incitmek gibi bir niyetim yoktu; ikimiz de koşuyorduk, ofsayt varmış, ben onun kadar çabuk yavaşlayamadım. Ona dokunduğumda hemen ayağımı çektim – üzerine basmadım. O gün Camp Nou alev alevdi, müthiş bir taraftar desteği vardı ve hepimiz atmosferin tadını çıkardık. Gol atmak ve asist yapmak için mükemmel bir ortamdı. Kırmızı kartımdan sonra oyunun daha da kolaylaştığını düşünüyorum. Atletico’ya saygısızlık etmek istemem ama onlar reaktif oyun tarzlarında çok daha rahatlar. Bu yüzden oyunu onların kurması gerektiğinde daha fazla alan bulduk ve maç bizim için daha kolay hale geldi.”
Xavi’yle ilgili neler söyler?
“Xavi futbolcuyken nasılsa antrenör olarak da aynı şeyi yapmayı sürdürüyor. Çok talepkar bir adam; kazanmak için çok sıkı çalışmak ve hep daha yukarıyı hedeflemek gerektiğini biliyor. O ve ekibi her şeyi değiştirdi, takımın mantalitesini değiştirdi. Gençlerle tecrübeli oyunculardan çok iyi karma oluşturdular ve bu ekip birlikte inanılmaz işler yapıyor. Takım şu an tıkır tıkır işliyor, kazanma isteği en üst düzeyde ve cesareti var; sahaya karakter koyuyor ve hep kazanmak için çıkıyor…”
Küçük bir Guardiola diyebilir miyiz?
“Daha önce de söylediğim bir şeyi bir kez daha tekrarlayacağım; Xavi, Barcelona 3.0 versiyonunu yaratacak. Geçenlerde Johan Cruyff’un Barça’nın 1.0 versiyonu olduğunu söyledim, Pep Guardiola 2.0’dı ve şimdi Xavi 3.0. Hepsinin DNA’sı aynı – oyunu anlama biçimlerindeki benzerlikleri belirleyebilirsiniz. Her şey top ve alan hakimiyeti ile rakibin hedefine ulaşmak için alanların akıllıca nasıl kullanılacağı ile ilgili. Her şey kolektif futbolla alakalı ve Xavi’nin fikirlerinde de bu efsanelerin izleri olduğuna hiç şüphe yok.”
Daha önce takım arkadaşıyken şimdi teknik direktörü olması garip mi?
“Hiç de değil ve açıklaması çok basit: O zaten futbol kariyeri boyunca bir nevi antrenördü. Aynı zamanda harika ilişkimizin bir nedeni: taktikler, oyunun konumlandırılması ve kodunun çözülmesi için aynı tutkuyu paylaşıyoruz. Artık tek fark ona adıyla hitap edemiyor olmam! Ona saygımı göstermek için ona ‘Mister’ demek zorundayım. Bunun dışında, yine de, aramızda hiçbir şey gerçekten değişmedi. Yeteneklerine gelince, sahada oynadığı kadar iyi bir menajer.”
İkisi eski takım arkadaşı, yıllarca birlikte oynadılar. Teknik direktör Xavi, ona diğer oyunculara davrandığı gibi davranabiliyor mu?
“Tabii ki, benim diğer oyunculardan bir farkım yok. Ama şu var; ben onun benden istediği her şeyi gayet güzel yapıyorum. Yine de bana söylemek istediği bir şey varsa diğerleriyle nasıl konuşuyorsa benimle de öyle konuşuyor. Kötü bir top kontrolüm yüzünden bana kızabiliyor, riskli bir pas attığım için bana sinirlenebiliyor, tabii ki; ama ne istediğini çok iyi bildiğim için aramızda her şey daha kolay.”
2017’de Manchester City’ye imza atmadığı için pişman mı?
“Oynadığım her kulüpte mutlu olduğum için bunun benim için bir hayal kırıklığı olduğunu söyleyemem. Kariyerimde yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim ama yeniden Guardiola’nın ekibine katılmak harika olurdu. Onun oyuncusu olmak, günlük olarak bir futbol ustalığı dersine sahip olmak anlamına geliyor; bu yüzden onunla çalışmadığın her zaman kayıp. Manchester City’ye transfer olmaya çok yakındım ama olmadı ve benim hatam değildi. Anlaştık ama bana sözleşmeyi göndermediler. İmzalamaya hazırdım ama göndermediler, sonra araya PSG girdi – transfer piyasası böyle. Guardiola’dan özür diledim çünkü onun için tekrar oynamak bir rüya olurdu.”
Guardiola, Alves’in hayatını nasıl değiştirdi?
“Hayatımda yeni ufuklar açtı. Hayatta kendimizi her zaman belirli bir şekilde bir şeyler yaparken buluruz ve başka bir şekilde düşünmeyiz bile. Ardından, size bir şeyi tamamen farklı bir şekilde yapmanızı söyleyen biri gelir. Ona bakarsınız ve ‘Bunu bu kadar uzun zamandır böyle yapmayı nasıl akıl edememişim?!’ dersiniz.
“Modern oyunda iki tür futbolcu olduğunu söylemeyi seviyorum: 1-Kendi sınırlı alanından ötesini göremeyen ‘mobil futbolcu‘, 2- Oyunu yukarıdan izliyormuş gibi görünen ‘drone oyuncu‘. Mesela Messi’nin drone’u her zaman mükemmel yerdedir; sahada olan her şeyi biliyor ve anlıyor. Onu futbol oynarken izliyorsunuz ve bu ona çok kolay bir oyun gibi geliyor. Guardiola’yla çalışan herkes drone oyuncu olma yolunda ilerlemiştir.
“Pep’ten futbola dair öğrendiğim her bir şeyi listelemek imkansız, ama ana derslerden biri ‘topsuz’ oynamaktı. Ondan öğrendiğim tüm farklı taktikler ve kavramlarla bir kitap yazabilirim.”
City yerine gittiği PSG’de Tuchel onu orta saha olarak kullanmıştı. Bu nasıl tecrübeydi?
“Eğlenceli. Bana, ‘Dani, seni bek olarak görmek israf çünkü topa gerektiği kadar dokunmayacaksın‘ dediğini hatırlıyorum. Bunun harika bir iltifat olduğunu düşündüm. Bu pozisyonda kendimi rahat hissettiğim için de işe yaradı. Marcelo ve ben, diğerlerinin yanı sıra, son 10 yılda bek pozisyonunu yeniden keşfettik. Bir nevi oyun kurucuyduk, bu yüzden orta sahaya uyum sağlamak çok zor olmadı.”
İnsanlar Tuchel’in Pep’e oldukça benzediğini söylüyor – bu ne kadar doğru?
“Olabilir bu benzetmeyi anlayabiliyorum. Belki de ana benzerlik, oyuncuları için farklı roller belirleme konusundaki kapasiteleridir. Her ikisi de kimin nerede daha yararlı olabileceğini görme konusunda çok iyiler. Pep, en yetenekli oyuncuların topa daha sık sahip olması gerektiğini, diğerlerinin doğru boşlukları doldurmak için koşması gerektiğini söylerdi.”
Manchester City Şampiyonlar Ligi’ni kazanabilir mi?
“Bence evet, benim şampiyonluk için favorim de City. Bana göre en iyi oyunu oynayan ve istediklerini sahaya en iyi yansıtan takım Manchester City. Çok net bir planları var ve bunu sahaya net bir şekilde dökebiliyorlar. Ben Pep’in büyük bir hayranım, yaptığı her şeye şapka çıkarırım.”
Mbappe mi, Haaland mı? Barcelona’ya hangisinin gelmesini ister?
“Bana kalsa, olabiliyorsa, Mbappe’nin gelmesini isterim. Şu an en iyisi o ve Barcelona’nın oyun yapısına daha yatkın. Şu an eflatun beyazlı formaya yakın görünebilir ama o beyaz yarın maviye dönebilir, eflatun da mora…”
Haaland’ı beğenmiyor mu?
“Ben iyi oyuncuları severim; iyi oyuncular her zaman takıma yeni şeyler katar. Ama bana ilk tercihim soruluyorsa ben en çok beğendiğim oyuncunun kim olduğunu söyledim, üstelik bana göre Barça’nın sistemine en uygunu da o. Başka seçenekler de var tabii, her şey olabilir ama zevkler ve renkler tartışılmaz.”
Beğendiği sağ bekler var mı?
“Bir çoğunu beğenerek takip ediyorum ama son dönemlerde çok komple bir futbolcu göremiyorum, yani böyle tüm özellikleriyle hayran olduğum biri yok. Ama Liverpool’lu Trend Alaxander-Arnold’u gerçekten çok beğeniyorum. Hakimi ve Reece James’i de. Güçlerini teknikle çok iyi karıyorlar. Oyun algıları da yüksek.”
Döndüğünde Messi’nin Barcelona’da olmaması garip olmalı…
“Çok… Ama artık hiçbir şey beni şaşırtmıyor, futbol dünyasında her an her şey olabilir. Ben futbol oynamak için 15 yaşında evden ayrıldım, o günden bu güne o kadar çok şey görüp geçirdim ki hiçbir şey beni şaşırtmıyor artık. Tabii Messi’yi başka bir formayla görmek hoş bir an değildi, kötü bir sahneydi, Messi ve Barça birbiri için yaratılmış bir çift gibiydi; her çift bazen kavga eder, birbirine kızıp küser ama yine de geri döner. ‘Son bir dans’ güzel olur, Jordan yaptı ve oldu. Leo da yapabilir. Her halükarda Messi sonsuza kadar tüm Barcelona taraftarının kalbinde olacak ve bu kulüp de her zaman onun kalbinde olacak – burada bıraktığı mirasa paha biçilemez.”
Barcelona’da eksik parça Messi olabilir mi?
“Şu an Barcelona’nın çok küçük eksikleri var ama Messi zaten olmadığı her takımın eksiğidir. Messi’yi hangi takıma eklerseniz o takım sınıf atlar. Elimde olsa uçağa atlar oraya gider Messi’yi Barcelona’ya geri getiririm.”
Barcelona kadrosunda en beğendiği genç oyuncu kim?
“Pedri muazzam bir seviyede, bazen ona takılıyorum, yaşlı bir ruha sahip genç bir adam diye. Yaşlı bir adam gibi hiçbir şeyi umursamıyor, bu iyi, korkmayan cesur ve gamsız oyunculara sahip olmak güzel bir şey. Karşısında kim olduğu umrunda değil, kendine bakıyor. Kıyaslamalardan kaçındığı sürece Pedri’nin çığır açabileceğini düşünüyorum. Ama yeni Iniesta olmak çok zor, neredeyse imkansız. Pedri için de bu çok büyük ve haksız bir baskı olur.”
Peki 8 numaralı forma?
“Pedri’ye söyledim, isterse 8 numarayı alabilir. Bir röportajında 8 numarayı sevdiğini okudum ve kulüptekilerle görüştüm, gelecek sezon isterse alır, yani kalırsam ben seve seve veririm. Ayrılırsam, zaten hemen alabilir. Ama bu forma bu numara çok büyük; çok özel insanlar tarafından giyildi, özellikle benim için, Iniesta – Hristo giydi o formayı… Bu kulüp için ve bu kulüp için çok şey yapmış insanlar.”
Xavi’nin 6’sını ve Abidal’ın 22’sini de giymişti, giymediği özel bir forma kalmadı gibi…
“Hayır, bir tane kaldı… 10 numara (Gülüyor). Bunun şaka olduğunu söyleyeyim de! Ciddiye alınmasın … ha ama verirlerse giyerim!” (Gülüyor)
Önümüzdeki sezon Barcelona’da devam edip etmeyeceği hakkında:
“Şu an ben de bilmiyorum, henüz bu konuları konuşmadık. Günümüzde artık gençlerin iyi olduklarını kanıtlamaları gerekmiyor, yaşlıların halen Barça için oynamaya değer olduğunu kanıtlaması gerekiyor. Futbolda iyilik ya da hayır işi olmaz, performansınızla bu takım için gerekli ve faydalı olduğunuza insanları ikna etmeniz gerekir. Bu yüzden elimden gelenin en iyisini yapmaya ve bunun ötesinde kontrol edemeyeceğim şeylere kafa yormamaya çalışıyorum. Son Brezilya dönemimden bu yana hayatımın ‘Zen’ aşamasındayım. Kontrol edebileceğim şeylere odaklanıyorum ve en iyi performansımı göstermeye çalışıyorum, zaten o zaman insanlar da sizin emeğinizi ve katkınızı görüyor.
Barça formasını tekrar giymenin zevki bambaşka, çok az kişi bu onura sahip olabilir. Buraya emekli olmaya değil, Barça’nın ihtiyaç duyduğu şeylere katkıda bulunmaya geldim ve daha katkı verebileceğim uzun bir zaman var. Ama ne kadar sürecek? Şu an bir fikrim yok, haziranda göreceğiz. Ama Barcelona’ya emekli olmak için dönmedim.
Xavi bir şey söyledi mi?
“Bunu konuşmadık, ben buraya eski Barça yeniden ayağa kalkarken yardımcı olmak için geldim ve Xavi’yle de hep bunu konuştuk. Dediğim gibi bundan sonra ne olacağını göreceğiz. Ben her gün Barça için çalışıyorum, gerisi artık onlara kalmış. Birkaç ay sonra Dünya Kupası var, orada olmak istiyorum ve bunun için Barça’dan daha iyi bir sahne yok…”
* Bu yazı, Mundo Deportivo’nun 9/4/2022 tarihli baskısı ve FourFourTwo dergisi Nisan/2022 sayısında Dani Alves ile yapılan röportajlardan derlenerek hazırlanmıştır.