Süper Lig’de hem şampiyonluk yarışını hem de ligde kalma mücadelesini yakından ilgilendiren maçta Gençlerbirliği, Fenerbahçe’yi 2-1’lik skorla mağlup etti. 11 maçlık aranın ardından kazanan Gençlerbirliği bu sezon Kadıköy’den üç puanla ayrılan altıncı deplasman takımı olurken, Fenerbahçe de şampiyonluk yarışında büyük bir yara almış oldu.
Karşılaşmayı iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılımı ile birlikte analiz edeceğiz.
Ortalama pozisyonlar
Fenerbahçe geçtiğimiz hafta Konya’da sezon başından bu yana sergilediği en net performanslardan birini ortaya koyarken 4-1-4-1 oynayan takımda Sosa savunma önünde görev yapmış, Arjantinli oyuncunun önündeki ikiliyse Mert ve Pelkas’tan oluşmuştu. Sol çizgide Valencia’yı, sağ çizgide ise Samuel’i kullanan sarı-lacivertli takım Gençlerbirliği karşısında da 4-1-4-1’le sahaya çıksa da roller oldukça farklıydı.
Luiz Gustavo’nun 90 dakika oynayabilecek duruma gelmesiyle birlikte Brezilyalı oyuncuya formayı veren Erol Bulut merkezdeki üçlüyü Gustavo-Sosa-Mert ile oluşturdu. Cezası nedeniyle forma giyemeyen Valencia’nın yokluğunda Pelkas da sol çizgiye kaydı. Luiz Gustavo’nun sakatlığı nedeniyle forma giyemediği dönemde savunma önünde görev yapan ve stoperlerden aldığı toplarla oyun kurarak Fenerbahçe kariyerindeki en iyi dönemi geçiren Sosa’nın yeni rolü ve Pelkas’ın her defasında daha yüksek verim verdiği 10 numara pozisyonundan çizgiye kayması Fenerbahçe’nin oyundaki ritmini etkilemiş gibi göründü.
İlk yarı
Karşılaşmanın ilk bölümünde sahaya oldukça geniş bir alanda yayılan Fenerbahçe’de hem Osayi Samuel, hem de Pelkas çizgiye yakın oynadı. Bu durum Fenerbahçe’nin merkezde hemen her pozisyonda bu bölgeyi kalabalık tutan Gençlerbirliği oyuncularına karşı eksik kalmasına neden oldu. Bu pozisyonun devamında da orta sahada pas atabileceği müsait bir alternatif bulamayan Gökhan Gönül’ün şişirdiği uzun topun Gençlerbirliği kontrolüne geçtiğini görüyoruz.
Maçı izlerken en azından geriden oyun kurulurken Gustavo’nun iki stoperin yanına eklendiği üçlü savunma önü Sosa şeklindeki dörtlü bir hat ve genişliğin bekler üzerinden verildiği bir düzenin bu probleme çözüm olabileceğini düşünmüştüm ama bu şekilde bir düzen düşünülmedi.
Fenerbahçe’de bu sezon özellikle sol kenardan Caner’in attığı uzun toplarla sıklıkla gördüğümüz açık oyuncusunu çizgiye bastırıp, ona yaklaşan rakip bekin bıraktığı boşluğa alana koşu atma şeklindeki çalışılmış organizasyonu zaman zaman Gençlerbirliği karşısında da gördük.
Bu pozisyonda çizgiye basan Samuel’e yaklaşan Halil ve stoper Mustafa arasındaki mesafe oldukça açılıyor ve Sosa bu alana koşu yapmaya hazırlanıyor ama Gökhan Gönül takım arkadaşına derin top tercihinde bulunmuyor. Pozisyonun devammında da Gustavo’nun önünde kullanabileceği bir alan var ancak Szalai, Brezilyalı oyuncuyu düşünmek yerine uzun pas tercihinde bulunuyor.
Fenerbahçe muhtemelen maçtaki en net gol fırsatını geçtiğimiz hafta Konya’da da oldukça etkili bir performans ortaya koyan Bright Osayi Samuel ile yakaladı. İngiliz oyuncunun top Gökhan’ın ayağından çıktığı anda koşuya başlaması bu pozisyonun daha önce çalışılmış bir organizasyon olduğu düşüncesini doğuruyor.
Fenerbahçe’nin Osayi Samuel’in oyundan alındığı 76. dakikaya dek olan hücum yönlerini incelediğimizde sarı-lacivertli takımın ataklarının %57.2’sini sağ kanattan gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bu da ara transfer döneminde takıma katılan genç oyuncunun takımı için önemini ortaya koyar nitelik bir veri gibi görünse de bir yandan da Fenerhahçe’nin sol kanat ve merkezdeki üretkenlik problemini de gözler önüne seriyor.
Futbol Akademi Scouting (FAS) ekibinin hazırladığı gol ihtimali grafiğine göre maç boyunca gol olma olasılığı yüzde yirminin üstünde olan üç gol şansı yakalayan Fenerbahçe, ayrıca rakibine hiç bu kadar yüksek bir şans tanımadı ancak yine de sahadan 2-1’lik yenilgiyle ayrıldı. Öte yandan mücadeleyi %70’ün üstünde bir topa sahip olma oranıyla tamamlayan Fenerbahçe’nin buna rağmen topa hakimiyet kalitesinde rakibinin gerisinde kaldığını ve topa sahip olmasına rağmen bunu üretkenliğe dönüştüremediğini görüyoruz.
Sezon başında oynanan birçok maçta Fenerbahçe’nin üçüncü bölgede çoğalabilmek adına orta sahadaki sayısal üstünlükten vazgeçtiğinden bahsetmiştik. Sezonun ilerleyen bölümlerinde bu alışkanlıktan büyük oranda sıyrılan Fenerbahçe’de Gençlerbirliği maçında yine bu oyuna yönelik sinyaller gördük. Bu pozisyonda orta saha oyuncuları Mert ve Sosa’yı rakip defans hattına oldukça yaklaştıran Fenerbahçe’de stoper Serdar merkezde pas atabileceği herhangi bir alternatif bulamıyor. Serdar merkezi kalabalık tutan Gençlerbirliği’nin Samuel ve Novak’ın önündeki boş alanları riske etmesini değerlendirebilir ancak tercihi uzun top oluyor ve Pelkas’a attığı pas taca çıkıyor.
Fenerbahçe’de Serdar-Szalai ikilisinin maç boyunca 14 kez havadan uzun pas verdiğini gördük.
Fenerbahçe’de geride bıraktığımız birkaç haftadır sergilediği etkili görüntüsünden uzak bir oyun ortaya koyan Sosa’nın kullanım şekli de bunda şüphesiz etkiliydi. Türkiye’de daha önce Beşiktaş ve Trabzonspor’da oynayan ve her iki takımda da olumlu izler bırakan deneyimli oyuncu bu takımlarda topu yüzü rakip kaleye dönük bir şekilde alırken, bu maç özelinde zaman zaman sırtı rakip kaleye dönük top almaya çalışmak zorunda kaldı, haliyle kariyeri boyunca çok sık üstlenmediği bu rolde de pek başarılı olamadı.
Fenerbahçe adına yazının başında değindiğim geriden topla çıkarken Gustavo’yu stoperlerin yanına ekleyip genişliği bekler üzerinden verme formülünü ilk yarıda bir kez gördük. Pelkas bu pozisyonda topla üç kişinin arasına girmektense topu uygun durumdaki Samuel’e aktarmayı tercih etse Fenerbahçe ilk golü birkaç dakika daha erken bulabilirdi.
Futbol Akademi Scouting (FAS) tarafından hazırlanan Aksiyon Değeri(AD) metriğinde, Fenerbahçe’nin maça kanatta başlayan her iki oyuncusunun da attığı paslarla takımın gole gitme ihtimalini geriye götürdüğünü görüyoruz. Bright Osayi Samuel geçtiğimiz hafta oynanan Konya deplasmanında da bu durumdaydı ancak Pelkas, özellikle Caner’in oynamadığı maçlarda genellikle bu istatistikte Fenerbahçe’nin en iyi oyuncusu olurdu. Gençlerbirliği karşısındaysa Yunan oyuncu da beklentinin altında kaldı.
Gençlerbirliği ilk yarının son dakikalarında Lima ile ikinci gole bir hayli yaklaştı. Serdar bu pozisyonda Szalai’ye yaklaşmak yerine Gençlerbirliği’nin atağa destek verip koşu atan tek oyuncusu olan Lima’ya göre pozisyon alsa bu tehlike muhtemelen yaşanmayacaktı. Aksiyon Değeri metriğinde defansif anlamda oldukça kötü bir gün çıkardığı görülen tecrübeli oyuncu beklenenin altında kaldı. Serdar’ın maç boyunca girdiği dokuz ikili mücadelenin beşini kaybettiğini de belirtmek gerek.
Öte yandan Gençlerbirliği’nde bu gol fırsatını değerlendiremeyen Lima da maç boyunca 30 ikili mücadele gibi yüksek bir sayıya ulaşırken, bu mücadelelerin 10’unu kazandı, 20’sini kaybetti. Bütün oyuncularından savunma anlamında olumlu katkı alan Ankara ekibinde Aksiyon Değeri metriğindeki en öne çıkan oyunculardan biri de bir santrfor olmasına rağmen üst düzey defansif katkısıyla Lima oldu.
İkinci yarı
Fenerbahçe ikinci yarıya Cisse-Mert değişikliğiyle başladı. Bu değişiklik sahaya Sosa-Gustavo merkezinin olduğu bir 4-4-2 şeklinde yansır diye düşünmüştüm ama Erol Bulut sürpriz bir hamle yaptı ve takım Nazım Sangare’nin sağ stoper oynadığı bir 5-3-2’ye döndü. Bu hamle açık söylemem gerekirse benim için sürpriz oldu çünkü Nazım zaten oyuna 44. dakikada skor 1-1’ken girmişti. Nazım’ın sağ stoper oynadığı bir üçlü oynama düşüncesi devre arasında ortaya çıkmadıysa, ilk yarıdaki bu değişiklik sırasında oyuna asıl mevkisi stoper olan Tisserand ya da daha önce sağ bekte de görev yapan Lemos ikilisinden birinin girmesi belki daha iyi olabilirdi.
İkinci yarıda skor 1-1’ken dahi savunmasında önemli boşluklar veren Fenerbahçe, rakibine birçok kontra atak şansı tanısa da Gençlerbirliği son paslar konusunda yeterince iyi değildi.
Fenerbahçe’nin kötü saha içi yerleşimi nedeniyle ikinci gole dek önemli gol fırsatları yakalayan Gençlerbirliği, bu şansları değerlendirebilse daha erken öne geçebilirdi.
57’de gelen Novak-İrfan Can değişikliğiyle beraber Çek oyuncunun yerine sol çizgiye Pelkas’ı çeken Erol Bulut’un bu hamlesi takımın sol kanat savunmasını bir hayli düşürdü.
Maçın ilk 57 dakikasında ataklarının %29’unu sağ kanattan gerçekleştiren Özcan Bizati’nin takımı, Pelkas’ın sol çizgiye geçmesinin ardından oynanan 33 dakikada ataklarının %43’ünü bu bölgeden gerçekleştirdi ve galibiyeti getiren golü de buradan gerçekleştirdiği bir atakla buldu. Bu pozisyonda Pelkas’ın takip etmediği Candeias, sağ çizgiden yaptığı ortayla takımının ikinci golünü atmasını sağladı.
2-1’den sonra da Fenerbahçe’nin geriden oyun kurarken yaptığı pas hatalarıyla gol fırsatları bulan Gençlerbirliği bu şansları değerlendiremedi.
Fenerbahçe oyunun son bölümünde geriye koşma konusunda da oldukça kötü bir görüntü çizerken, gol tehlikelerinin büyük bölümü Gençlerbirliği’nin sağ, Fenerbahçe’nin sol tarafından gerçekleşti.
Gençlerbirliği maçın son bölümünde çok net gol şansları yakalasa da bu fırsatları kullanamayınca son anlarına kadar oldukça çekişmeli geçen maç 2-1 sona erdi.
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.