Analiz | Sevilla 3-2 Inter

UEFA Avrupa Ligi finalinde  kupanın gediklisi Sevilla ve 10 yıllık aradan sonra bir Avrupa kupası kazanmak isteyen Inter karşı karşıya geldi. Yarı finalde Manchester United’ı eleyen Lopetegui ve öğrencileri, finale çıkarken aynı zamanda 20 maçlık bir yenilmezlik serisine sahiplerdi. Inter ise yarı finalde Shaktar Donetsk’i maç boyu dominant bir oyunla ve 5-0’lık skorla yenmeyi başararak finale gelmişti. Gol düellosu şeklinde geçen büyük finalin kazananı ise Sevilla oldu ve İspanyol ekip bu kupayı altıncı kez müzesine götürmeyi başardı.

Kadrolar & Ortalama Pozisyonlar

Sevilla cephesinde Lopetegui beklenen 4-3-3 düzeniyle sahadaydı. Manchester United’ı eleyen kadroyu ve düzeni çok büyük ölçüde korumayı tercih eden İspanyol teknik adam, defans dörtlüsünü Jesus Navas, Kounde, Diego Carlos ve Reguilion’dan oluşturdu. Bu hattın önünde ise beklenildiği üzere Fernando, Juan Jordan ve Banega üçlüsü yer aldı. Hücum hattının kenarlarında Ocampos ve Suso şans bulurken ileri uçta ise Luuk de Jong forma giydi. En Nesyri yerine en uçta forma giyen Hollandalı forvet, yarı finaldeki kadrodan değişen tek oyuncuydu.

Inter’de ise Antonio Conte sezon boyunca kullandığı 3-5-2 dizilimiyle sahadaydı. Savunmada Godin, de Vrij Bastoni stoper üçlüsüne D’Ambrosio ve Ashley Young kanat bekleri eşlik etti. Orta üçlüyü ise Brozovic, Barella ve Gagliardini’den oluşturan İtalyan teknik adam, en uçta ise Lukaku ve Lautaro Martinez’i görevlendirdi.

Ana planlar & İlk Yarı

Lopetegui, maç boyunca Conte’ye göre ön alan presini daha fazla tercih etti ve konuda rakibine göre nispeten daha başarılı oldu. Ayrıca En Nesyri yerine ilk 11’de forma giyen de Jong tercihini de bu durum üzerinden okumak mümkün zira Inter’in 3-5-2’si Shaktar Donetsk maçında görüldüğü gibi agresif ön alan preslerine fazlasıyla elverişli bir yapıydı. 2 kafa golü atan Hollandalı santrforun hava toplarındaki üstünlüğü ise yalnızca skora yönelik bir hamle değildi; oyuncunun bu becerisi Sevilla’nin gerektiğinde geriden uzun topla çıkabilmesine de olanak sağladı. 11 hava topu mücadelesine giren ve bunların 6’sında başarı sağlayan de Jong, bu noktada net bir şekilde sahanın en iyisi olmayı başardı.

Sevilla’nın rakibine kıyasla daha fazla ön ala presi denemesinde bulunduğunu ve rakibinden daha fazla sonuca ulaştığını buradan da görmek mümkün.

Sevilla, ön alan presi uygularken rakibini 4-2-3-1 şeklinde karşıladı. Pas kalitesiyle ve yaratıcılığıyla maça damga vuran Ever Banega, aynı zamanda önemli bir defansif göreve de sahipti. Arjantinli maestro, Inter’in derindeki oyun kurucusu Brozovic’i markaj altına aldı ve bu durum kuşkusuz Sevilla’nın ön alan presini başarıya ulaştıran kritik noktalardan biriydi.

Sevilla’nın ön alan presi rakip stoperlerle ve derine gelen orta saha oyuncularıyla bire bir eşleşmeler üzerine kuruluydu.  Hemen üstteki görselde de bu eşleşmeleri görmek mümkün. Inter ise stoperlerinin ve Brozovic-Barella gibi oyuncularının pas kalitelerinin yüksek olması sayesinde ve her şeyden önce bir Conte takımının alametifarikası olarak bu baskıyı ilk aşamada kırmayı başardı. Örneğin maçın Inter’ i 1-0 öne geçiren penaltı golünün kaynağı olan pozisyonda Inter, duran top sonrası Sevilla savunmasını eksik yakalayarak ve Lukaku’nun da bireysel becerisinden faydalanarak etkili bir kontra atak geliştirmişti.

Inter ve Sevilla’nın saha içi dizilişleri ve oyun planları kağıt üzerinde bunun gibi pozisyonlara fazlasıyla elverişliydi, fakat Lautaro’nun Kounde karşısındaki etkisiz performansının da etkisiyle Inter bu fırsattan yeteri kadar faydalanamadı. Fransız stoper, maç boyu girdiği 7 defansif mücadelenin 5’inde başarılı oldu. Lautaro Martinez ise, oyunda kaldığı süre boyunca takım arkadaşlarından yalnızca 19 kez pas alabildi. Ayrıca Arjantinli forvet, InStat verilerine göre takımının en az pas denemesi yapan oyuncusuydu(9 deneme, 5’i isabetli). Rakip ceza sahasında yalnızca iki kez topla buluşabilen oyuncu,  9 kez de top kaybı yaptı.

18.dakikadaki bu pozisyon ise yukarıda bahsettiğim durumun aksine Conte’nin öğrencilerinin rakip ön alan baskısını kırdıklarını ve devamında net bir pozisyon ürettiklerini gördük.

Bu görselde her ne kadar Sevillalı oyuncuların bire bir eşleşmeleri genel olarak iyi yaptıklarını görsek de, de Vrij’ın pasında Barella, oldukça zor pozisyonda topu Gagliardini’ye aktarmayı başarmış ve devamında Inter, Young’ın kanadı üzerinden net bir pozisyon hazırlamıştı.

Devamında ise arka direkte uygun pozisyonda topla buluşan D’Ambrosio bu fırsatı değerlendirememişti. Bu görsel aynı zamanda Inter’in doğru organizasyonu yapıp rakip presi kırdığı takdirde net pozisyonlar yakalayabileceğinin sinyallerini vermişti. Fakat değindiğim gibi, uygulama safhasında işler Inter adına bu yönde ilerlemedi.

Sevilla atak yönleri

Sevilla’nın hücum planı ise Reguilon ve Navas gibi hücumcu beklerin, Ocampos ve Suso gibi yetenekli hücumcularının etkisiyle kanat organizasyonlarına dayanıyordu. Sevilla, ceza sahasında de Jong gibi bir silaha da sahip olmasının etkisiyle ana hücum planını bu yönde kurguladı.  Inter’in 3-5-2 formasyonun bir getirisi olarak savunmanın merkezinde sayıca üstün olacağından ve aynı zamanda kenar savunmasını çok iyi yapamayacağını öngören Lopetegui, orta saha oyuncularından da bu bölgeye destek olmalarını istedi ve sonuca da ulaştı. Maç içerisinde bu şekilde pozisyonlar ürettiler ve 12. dakikada 1-1’i getiren golde de bu planın skor tabelasına etki ettiğini gördük.

Sevilla’nın beraberlik golünden hemen öncesine ait olan bu görselde Sevilla’nın hücum yerleşimini görmek mümkün. Sevilla bu pozisyonda olduğu gibi maç boyunca Inter’in zayıf karnı olarak kenar savunmalarını belirlemiş ve bu yolla hücumlar kurgulamıştı.  Bu planı dripling istatikleri üzerinden de okumak mümkün: Sevilla maç boyu 25 denemesinin 19’unda başarılı olurken Inter yalnızca 8 denemede bulundu ve 4 kez başarılı oldu.

Hemen sonra Banega topu sağ kenardaki Jesus’a göndermiş ve devamında Jordan’ın da katkısıyla Sevilla bir kanat organizasyonu üzerinden golü bulmuştu.

Bahsettiğim gibi Sevilla’nın orta saha oyuncuları da bu kenar organizasyonlarına katkı vermiş ve bu durum da bu bölgelerde La Liga ekibinin sayısal üstünlüğü almasıyla sonuçlanmıştı. Inter ise buna cevap olarak orta sahanın merkezindeki oyuncularını bu bölgeye yakınlaştırdı ve kenar sıkıştırmaları uyguladı. Bu önleme rağmen Conte’nin 3-5-2’sinin Sevilla’nın kenar hücumlarına net bir çözüm bulamadığını söylemek pek de yanlış olmaz.

Inter tarafına gelirsek Conte rakibini orta blok ve ön alan presleriyle karşıladı. Sevilla’nın hızlı kenar oyuncularına sahip olmasının da etkisiyle Inter geriden fazla eksilmek istemedi ve bunun bir sonucu olarak Inter’in ön alan presleri agresif bir görüntü çizmekten uzaktı.

Sevilla’nın Brozovic’i Banega ile eşleştirmesine benzer bir hamle de Conte’den geldi. İtalyan teknik adam Brozovic’i Fernando, bazı anlarda da derine gelen Banega ile eşleştirdi. Ancak yukarıda değindiğim gibi Inter rakibini ön alanda karşılama konusunda çok başarılı bir maç geçiremedi ve bu önlem de çok etkili olamadı.

İkinci Yarı

2-2’lik beraberliğin de etkisiyle bu devreye iki takım da temkinli başladı. Özellike 55. veya 60. dakikadan itibaren, belki de ilk yarıda oynadıkları tempolu ve ön alan baskısına dayalı oyunun getirdiği yorgunluk faktörüyle, Sevilla rakibini orta blokta ya da derinde karşılamaya başladı. Fakat zaman zaman yine de ön alanda düşük şiddetli presler uyguladılar. Inter ise bu dakikalarda istediği pozisyonları üretmekte zorlandı. Bu noktada Eriksen gibi bir yaratıcı oyuncunun oyuna daha erken dahil olması Inter adına olumlu sonuçlar doğurabilirdi.

65.dakikaya ait olan bu görüntüde Sevilla’nın kalabalık bir şekilde rakibini ön alanda karşıladığını, fakat hemen yukarıda bahsettiğim nedenlerin de etkisiyle şiddetli bir pres uygulamadığını görüyoruz. Inter, bu pozisyonun devamında rakibin hatasından da faydalanarak net bir pozisyon yakalamıştı.

Hemen devamındaki bu görüntüde de göze çarptığı gibi Lopetegui’nin hücum planı ve ön alan baskısı, Sevilla stoperlerinin Inter forvetleriyle bire bir eşleşmesine yol açtı. Her ne kadar Kounde, Lautaro Martinez karşısında oldukça başarılı bir performans gösterse de Diego Carlos, Lukaku’ya karşı fazlasıyla zorlandı. Bu pozisyonda da Carlos’tan seken topu Barella savunma arkasına göndermiş ancak Lukaku net bir fırsattan yararlanamamıştı.

Bu dakikalardan itibaren ve özellikle Sevilla öne geçtikten sonra Conte, Bastoni ve Godin’i de hücuma göndererek tehlike üretmeye çalıştı. Bu durum doğal olarak Inter’in hücumda sayısal olarak daha üstün olmasına olanak sağladı ancak yine de sahaya erken sürülecek bir yaratıcı oyuncu daha fazla fark yaratabilirdi.

Duran Toplar

Maçın en belirleyici noktası ise kuşkusuz duran toplardı, Lukaku’nun penaltı golünü de dahil edersek maçta atılan 5 golün 4’ü duran toplar sonucu kaydedildi. Bu noktada özellikle Inter’in eşleşmelerde yetersiz kaldığını söylemek mümkün. Conte, rakipte de Jong gibi bir tehdit olmasına rağmen özel önlem almayı tercih etmedi fakat bu durumun faturası takımı için ağır oldu.

Örneğin skor tabelasını Sevilla lehine çeviren bu golde de Jong çok büyük bir duran top tehdidi olmasına karşın arka direkte kendini unutturmayı başarıyor ve bulunduğu bölgeyi savunan Gagliardini üzerinden iyi bir kafa vuruşu yaparak golü kaydediyor.

Maçın Öne Çıkan Oyuncusu: Ever Banega

Takımı Sevilla’ya olabilecek en iyi şekilde veda eden yıldız oyuncu, maçı pas kalitesiyle domine etmeyi başardı. Banega, 64 pas denemesi ve 56 isabetle bu alanda sahanın en iyisiydi.  Arjantinli orta saha, rakip ceza sahasına gönderdiği 8 pas denemesinin 7’sinde başarı sağladı ve bu alanda da sahanın en iyisi oldu.