Napoli ve Barcelona, Şampiyonlar Ligi son 16 turunun ilk maçında San Paolo’da karşı karşıya gelmiş ve maç 1-1’lik beraberlikle sonuçlanmıştı. Yaklaşık 5 aylık uzun aradan sonra oynanan rövanş karşılaşmasında ise Barcelona 3-1’lik skorla galip gelerek çeyrek finaller için Lizbon’a gitmeye hak kazandı.
Kadrolar & Ortalama Pozisyonlar
Ev sahibi Barcelona’da, Setien maça 4-3-1-2 diyebileceğimiz bir düzenle başladı. Orta sahada Busquets ve Vidal gibi iki önemli oyuncunun yokluğunda Setien’in elinde pek fazla seçenek kalmamıştı ve deneyimli teknik adam Rakitic, Sergi Roberto ve Frenkie de Jong üçlüsüne görev verdi. Savunma dörtlüsü beklenen şekilde Semedo, Pique, Lenglet ve Alba’dan oluşurken hücum hattında ise Griezmann, Messi, Suarez üçlüsü forma giydi. 34. haftadaki Villareal karşısında da bu formasyonla sahadaydı Barcelona ancak bu maçta 10 numara pozisyonunda Messi görev alırken Griezmann, Suarez’in yanında ikinci forvet görevindeydi. Napoli karşısında ise Suarez’in yanında konumlanan oyuncu Messi oldu ve bu Griezmann bu ikilinin arkasında yer aldı.
Napoli cephesinde ise kadroda önemli bir eksik bulunmuyordu. Maça 4-3-3 şeklinde dizilerek başlayan Gattuso, savunma hattını Di Lorenzo, Manolas, Koulibaly ve Mario Rui’den kurarken orta sahada Demme, Fabian Ruiz ve Zielinski’ye şans verdi. İleri hatta ise Callejon, Insigne ve Mertens yer aldı.
Ana Planlar & İlk Yarı
Barcelona
InStat verilerinden de görebileceğimiz gibi, maçın ilk 15 dakikalık kısmında topa daha fazla sahip olan taraf Barcelona’ydı. Fakat Napoli bu periyottaki tempolu oyunu ve ön alan presiyle nispeten daha etkili olmayı başardı. Barcelona, Ter Stegen’le birlikte geride pas yeteneği yüksek oyunculara sahip olmasının etkisiyle bu presi ilk aşamada kırmayı başardı. Bu durumda da Barcelona’nın tempo sıkıntısı net bir şekilde göze çarptı. Setien’in öğrencileri çoğu kez birinci bölgedeki baskıyı kırmayı başardı ve bu da rakibin geride sayıca eksik olması ve boşluklar bırakması anlamına geliyordu. Ancak orta saha ve hücum bölgesindeki atletik oyuncu eksikliği Barcelona’nın ileride çoğalamamasına, dolayısıyla hücumda çeşitlilik sağlayamamasına neden oldu.
Bu görüntüde Napoli’nin rakip oyuncularla iyi eşleştiğini görüyoruz ve bunun sonucunda Barcelona uzun top oynama yöneliyor.
Ancak Napoli’nin sürekli aynı disiplinle pres yaptığını da söyleyemeyiz. Bu görselden de görülebileceği üzere Napoli rakip stoperlere ve yardıma gelen orta saha oyuncularına pres uyguluyor ancak iki bek de boşta. Maç içerisinde buna benzer durumlar oluştu ve Barcelona da Alba-Semedo üzerinden baskıyı rahatlıkla kırdı.
Barcelona, skoru bulduktan sonra topu rakibine bıraktı ve maç genelinde %47 oranında sahip oldu. Beklentinin aksine rakip yarı sahaya yerleşip set hücumu etmekte zorluklar yaşayan Katalan ekibi, bu noktada neredeyse tamamen Messi’nin bireysel yeteneğine bel bağlamış bir görüntü çizmeye devam etti. Barcelona, Jordi Alba faktörünün de etkisiyle derinden oyun kurarken sol kanadı daha fazla tercih etti, ki bu durumu da aşağıdaki pas kombinasyonlarından görmek mümkün.
Semedo’yu ise bir hücum kozu olarak düşünen Setien, Portekizli oyuncunun boşluklarını kapatması için de Sergi Roberto’yu görevlendirdi.
Messi’nin tüm ihtişamının arkasında Barcelona’nın en çok öne çıkan oyuncusu Frenkie de Jong oldu. Merkez orta sahanın solunda görev alan Hollandalı genç yıldız, Barcelona adında orta sahadaki en yaratıcı oyuncu oldu. Maçı %91 isabet oranıyla tamamlayan de Jong, 25 atak pası girişiminde bulundu ve bunların 20’sinde isabet bularak bu konuda takımının lideri olmayı başardı. Ayrıca de Jong, Messi’nin topu elle kontrol etmesi nedeniyle iptal olan golde de Arjantinli oyuncuya harika bir pas atmıştı.
Barcelona’nın 10 numara pozisyonunda tercih etmesinin nedeni ise büyük ihtimalle savunma ve rakip kaynaklıydı zira yukarıda da değindiğim gibi daha önce aynı düzende Messi’nin o pozisyonda kullanıldığını görmüştük. Barcelona’nın 4-3-1-2 düzeni özellikle top Napoli’deyken daha belirgin bir hal alıyordu. Bu durumun da Napoli’nin savunma önündeki oyuncusu olan Demme ile ilgili olabileceği kanaatindeyim çünkü özellikle ilk 15 dakikalık periyotta Griezmann’ın Alman oyuncuyu marke ettiği sekanslar oluştu.
İlerleyen dakikalarda ise Griezmann’ın bu defansif görevi bu kadar net bir şekilde sahaya yansımadı. Bundan sonra Barcelona’yı rakibini kompakt bir 4-3-3 şeklinde karşılarken de gördük. Setien’in öğrencileri maç genelinde rakiplerini orta blokta, bazı anlarda da önde karşıladılar. Ancak eldeki oyuncu grubunun niteliklerinden ötürü maçın hiçbir periyodunda nispeten agresif bir pres uygulayamadılar.
Barcelona topa sahipken ise Griezmann ve tabii ki Messi daha serbest rollerle sahadaydı, özellikle Messi sık sık alışık olduğu sağ kenara yakın konumlandı ve bulduğu boşluklarla takımına fırsat yaratmayı başardı.
2. golden hemen önceki bu görüntüde de Messi’nin sağ kenarda demarke bir vaziyette bulunduğunu görüyoruz. Top Messi’ye geldikten sonra Napolili oyuncular kalabalık bir şekilde oyuncuyu durdurmak istese de başarılı olamamıştı.
Napoli
Napoli ise maça etkili bir giriş yapmayı başardı ve ön alan presiyle rakibini şaşırtmayı başardı. Fakat Barcelona özellikle 2-0’ı bulduktan sonra Napoli topla daha fazla oynayan taraf oldu ve oyunun bu bölümlerinde etkili bir hücum performansı gösteremedi. İki kenar oyuncusunu da çizgiye yakın konumlandıran Gattuso, bu şekilde rakip savunmayı genişletmeyi amaçlamıştı. Genç teknik adam Fabian Ruiz ve özellikle Zielinski’yi de rakip-stoper ve bekler arasındaki boşluklara hareketlendirmeye çalıştı. Guardiola’nın City’de kullandığı düzene de benzeyen bu sistemin dörtlü blok halinde savunan takımlara karşı kullanıldığında olumlu sonuçlar vermesi beklenir ancak Napoli’nin uygulamasının çok da etkili olmadığını söylemek mümkün.
Napoli maç boyu bu tarz boşluklar bulmasına rağmen bunları pozisyona çeviremedi. Örneğin ikinci görüntüde Roberto Zielinski’yi takibi bırakıyor ve oyuncu savunma arkasına sarkıyor ancak Fabian Ruiz arkadaşının bu koşusunu görememişti.
Napoli’nin en önemli hücum kozu ise Insigne idi. Gerek driplingleri gerek de ortalarıyla takımının en yaratıcı oyuncusu olan İtalyan oyuncu, maç boyu 7 kilit pas denemesinde bulundu ve bu alanda takımının açık ara lideri oldu.
Gattuso’nun öğrencileri rakibini maç genelinde Zielinski veya F. Ruiz’in Mertens’in yanında konumlandığı bir 4-4-2 dizilimiyle karşıladı; ancak zaman zaman 4-5-1 veya 4-1-4-1 gibi varyasyonlar da tercih edildi.
Barcelona atletizm ve tempo konusunda Avrupa’nın elit takımları arasında belki de en kötüsü ve bundan ötürü Napoli’nin bu konularda rakibinden iyi görünmesi pek de sürpriz sayılmazdı. Napoli’nin maç içinde en etkili performansını top Barcelona’dayken göstermesini de göz önünde bulundurunca Allan gibi bir oyuncunun yedek bırakılması ve ikinci yarıda da tercih edilmemesi en azından kağıt üzerinde çok da mantıklı değildi.
İkinci Yarı
Napoli, ikinci devreye Demme-Lobotka değişikliğiyle başladı ve ilk yarıdaki kurgusunu devam ettirdi. İlk yarıyı 3-1 geride kapatan ve rakip ceza sahasında çoğalamayan Gattuso, kulübede Lozano ve Milik gibi isimlere sahipken çift forvetli bir düzene dönmeyi düşünebilirdi. Napoli cephesinde 69. dakikada yapılan Callejon-Politano, ve Zielinski-Lozano değişiklikleriyle kurgu değişti ve 4-4-2’ye evrildi. Lozano, Mertens’in yanında forveti ikileyen oyuncu olarak sahaya çıktı. Meksikalı oyuncu her ne kadar oyuna bir hareketlilik getirmeyi ve pozisyonlara girmeyi başarsa da kenar ortaları üzerinden şekillenen Napoli hücumlarında Milik’i bu pozisyonda görevlendirmek daha olumlu sonuçlar doğurabilirdi.
Barcelona cephesinde ise Setien halihazırda oldukça dar bir kadroya sahipti ve skorun da verdiği avantajla saha içi düzeninde büyük bir değişikliğe gitmedi.
Sonuç
Barcelona net bir skor alarak Lizbon’a gidiyor olsa da takımın ciddi zafiyetlerinin olduğu Napoli karşılaşmasında da göze çarptı. Roberto’nun rolü ve en önemlisi Vidal’in yokluğunda orta sahadaki temposunu çok büyük ölçüde yitiren Barcelona, Şilili oyuncunun eksikliğini ceza sahasını çoklayan koşuların eksikliğiyle de fazlasıyla hissetti. Barcelona, maç boyunca yalnızca 10 kez rakip ceza sahasında topla buluşabilirken bu sayı Napoli’de 20’ydi. Gol beklentisi istatistikleri de Barcelona’nın eksikliklerini kanıtlar nitelikte. Barcelona 1.29 gol beklentisiyle maçı tamamlarken Napoli 2.1 gol beklentisiyle maçı tamamladı.
Maçın Öne Çıkan Oyuncusu: Messi
Barcelona cephesinde işte tam bu noktada Messi faktörü devreye girdi. Arjantinli süper yıldız, şapkadan tavşan çıkararak harika bir gol attı ve ortaya koyduğu performansla Barcelona’yı çeyrek finale taşımayı başardı. Yıldız oyuncunun maçı 0.19 gol beklentisiyle tamamlaması da gol vuruşunun ne kadar ekstra bir vuruş olduğunun bir göstergesi olarak görülebilir.