Analiz | Tottenham 3-0 Leicester City

Premier League’in 33. haftasında Tottenham ve Leicester City karşı karşıya geldi. Ev sahibi Tottenham’ın Avrupa Ligi’ne, konuk ekip Leicester’ın da Şampiyonlar Ligi’ne katılması için büyük önem taşıyan maçta kazanan 3-0’lık net skorla Tottenham oldu. Kritik karşılaşmanın gollerini Harry Kane (2) ve Bennett(k.k) kaydetti.

Kadrolar & ortalama pozisyonlar

Tottenham beklenen ilk 11 ve saha içi yerleşimiyle maça başladı. Alışageldiğimiz şekilde 4-2-3-1 şeklinde takımını sahaya dizen Mourinho, Dele Alli’nin yokluğunda forvet arkasında Lo Celso’yu görevlendirdi. Kenarlarda Son ve Lucas Moura, santrforda da Harry Kane yer alırken Winks-Sissoko ikilisi de orta sahanın merkezinde konumlandı. Savunma dörtlüsü ise Aurier, Sanchez, Alderweireld ve Davies’ten oluştu.

Leicester ise Pereira, Chilwell, Çağlar, Maddison gibi çok önemli oyuncularından yoksundu. Halihazırda dar bir rotasyona sahip olan Leicester, son birkaç maçta özellikle savunma anlamında önemli sıkıntılar yaşamaya başlamıştı. Rodgers ise bu sorunu üç stoperli bir düzene geçiş yaparak kısa vadede çözmüş ve geçtiğimiz hafta Sheffield United’ı devirmeyi başarmıştı. Deneyimli teknik adam Tottenham karşısında da kazanan kadroyu ve düzeni bozmadı. Oyuncularını 3-4-3 şeklinde sahaya süren Rodgers, stoper üçlüsünü Bennett, Morgan ve Evans’tan oluşturdu. Kanat bek rollerinde genç yıldızlar Justin ve Thomas forma giyerken, orta saha ikilisi de Tielemans ve Ndidi’den oluştu. Rodgers hücum hattında ise tercihini Ayoze Perez, Vardy ve Barnes’tan yana kullandı.

Ana planlar & ilk Yarı

Tottenham

İki takımın kadrolarını kıyaslayınca her ne kadar Tottenham’ın topa daha fazla sahip olması beklense de Leicester’ın Morgan, Bennett ve Evans’tan oluşan ağır savunması farklı şablonların oluşmasına neden oldu. Henüz 5. dakikada gelen golün de etkisiyle, Mourinho’nun öğrencileri maç boyu topu rakiplerine bıraktı ve kontra ataklar üzerinden pozisyon aradı. 3 golde de direkt etkisi olan Kane, sık sık derine gelerek pas istasyonu olmasının ve Son-Lucas ikilisine alan açmasının yanı sıra, savunma arkasına attığı koşularla da tehlike üretmeyi başardı.

Topa sahip olma oranlarından da görülebileceği gibi Leicester’ın bariz bir hakimiyeti var ancak bu Mourinho’nun oyun planından kaynaklıydı.

Tottenham 33 uzun pas denemesinde bulunurken 12 de kilit pas denemesinde bulunmuş. Bu istatistiklerde rakibini neredeyse ikiye katlamış olması da Mourinho’nun direkt hücumlara dayalı maç planı hakkında somut veriler sunuyor.

Tottenham, 14 kontra atak denemesinde bulunurken bu sayı Leicester’da 8. Akan oyundaki diğer atak girişimlerinde ise Leicester’ın bariz bir üstünlüğü var ancak konuk ekip bunları net gol pozisyonlarına dönüştürmeyi başaramadı.

İlk gole ait bu görüntüde Kane derinde topla buluşmuş ve savunma arkasına sarkan Son’a bir ara pası gönderiyor.

Bu görsellerden de görebildiğimiz gibi, uzun toplarla ve kilit paslarla rakibin ağır savunma hattı arkasına sarkmak Tottenham’ın en önemli hücum silahıydı maç boyunca.

Belirttiğim gibi Tottenham’ın hücum planı rakip savunmanı defolarından yararlanmak üzere kontra ataklar üzerine kuruluydu. Set hücumlarını kullanmayacağı için beşli hücum hattını kurma gereği duymadı Mourinho ve bundan ötürü Aurier-Davies ikilisini ataklara katılırken pek görmedik. Mourinho son birkaç maçta Davies’i stoper-bek olarak kullanmaktan vazgeçerek Galli oyuncuyu da hücuma çıkarmayı tercih etmiş ve savunmada doğan boşluğu da Winks ile kapatmıştı. Winks’in rolü bu maçta da pek değişmedi ancak bekler de ileriye çıkmayınca özellikle Lucas’ı çoğu hücumda çizgiye yakın konumlanırken gördük.

İkinci golün oluşumuna ait olan bu görüntü de yine Tottenham’ın savunma arkasına sarkmaya çalıştığını görüyoruz. 3. gol de benzer şekilde bir uzun topla hazırlanmıştı.

Değindiğim gibi, top Tottenham’dayken Winks’in stoperlere daha yakın oynadığını görüyoruz. Tabi ki bu düzenin bir temel şablon olduğunu söyleyemeyiz Tottenham adına. Bu pozisyon Tottenham’ın geriden paslarla oyun kurmaya çalıştığı çok nadir anlardan biriydi.

Bunun hemen devamında ise Tottenham yine bu maç özelinde hiç görmediğimiz şekilde defanstan kısa paslaşmalarla çıkarak bir pozisyon üretti. Her ne kadar bu pozisyon ofsayt olsa da, burada bile savunma arkasına sarkarak bir tehlike yaratabildiler.

Her ne kadar bekinden hücum desteği alamasa da Son maç boyunca merkezde konumlandı. Kane’in derine gelmesiyle doğan boşlukları koşularıyla iyi değerlendiren yıldız oyuncu, Leicester karşısında da süratiyle ve koşularıyla fark yaratarak takımının en önemli hücum silahlarından biri olmaya devam etti.

Tottenham rakibini orta blokta ve 4-4-2 düzeninde karşıladı. Bu düzeni özellikle ilk yarıda daha net bir şekilde gördük. Mourinho, Winks-Sissoko ikilisini de dörtlü defans bloğuna yakın oynatarak rakibine merkezden hücum şansı tanımamayı başardı. Rakip kadronun yaratıcılık sıkıntısı çekeceğini öngören ve dar alanda katı bir savunma yaparak rakibinin hücum varyasyonlarını kenar ortalarıyla sınırlamayı başardı Tottenham. Leiceter’ın maç genelinde %66 oranında sahip olması ve 6’sı isabetli 20 şut girişiminde bulunması tam tersi bir izlenimin oluşmasına neden olabilir fakat Mourinho’nun öğrencileri maçın her anında oyunun kontrolünü elinde tutmayı başardı.

Tottneham genellikle rakibini orta blokta ve 4-4-2 şeklinde karşıladı, bazı anlarda bunu 4-4-1-1- şeklinde de uyguladı. Mourinho’nun öğrencileri rakip stoperlere maçın hiçbir anında baskı yapmadı ve bu şekilde de rakibin savunma hattını önde kurmasını sağladı.

Leicester

Leicester’ın kadrosu kağıt üzerinde topa sahip olma oyununa elverişli bir kadro olarak gözükmüyordu ve büyük ihtimalle Rodgers da maç önü planını bu şekilde yapmamıştı. Fakat oldukça erken yenilen golle birlikte Tottenham’ın reaktif oyun kurgusu, Leicester’ı topa sahip olmaya ve kapalı savunmaya karşı oynamaya mecbur kıldı. Leicester ilk yarıda topa sahip olduğu anlarda sahaya 3-4-3 şeklinde dizildi.

Kadrodaki bir diğer eksik de Maddison gibi pas kalitesi yüksek bir oyuncu olunca Leicester’ın hücum opsiyonları kenar ortalarına ve uzaktan şutlara indirgendi. Bu durumda yukarıda bahsettiğim gibi Tottenham’ın top Leicester’dayken Winks-Sissoko’yu defans dörtlüsüne yakın oynatmasının da etkisi oldu. Leicester özellikle sol bek Thomas’ın ortalarıyla bazı şanslar yakalasa da net pozisyon üretmekte ve rakip defansı geçmekte zorlandı.

Bu pozisyonda Ayoze Perez, sol bek Thomas’ın iyi ortasıyla pozisyona girmiş ve gollük bir yapmasına karşın Lloris’i geçememişti.

Daha önce de belirttiğim gibi, genç yıldız Thomas’ın tehlikeli bölgeye kestiği ortalar Leicester’ın en önemli hücum varyasyonuydu. Genç oyuncu maç boyunca 8 orta girişiminde bulunurken bunların 3’ünde isabet sağlayabildi.

Brendan Rodgers, savunmadaki nitelik eksikliğini nicelikle kapatmaya çalıştı. Top rakipteyken rakibini genellikle orta blokta ve 5-2-3 şeklinde karşıladı Leicester. Ancak topu bırakan rakiplerine karşı savunma çizgisini önde kurmak zorunda kaldılar ve bu da ağır stoper üçlüsünün sıkıntı yaşamasına neden oldu. Maçın yalnızca ilk 5 dakikası 0-0 eşitlikle oynandığı için kesin kanılara varmak zor ancak Rodgers maçın gidişatının bu yönde olacağını bilse savunmasını bu şekilde kurgulamazdı,ki ikinci yarının başında Bennett’i oyundan alarak Justin’i sağ stoperde görevlendirmesi de bunu kanıtlar nitelikte.

Oyunda kaldığı sürece takımının zayıf halkası olan Bennett, gollerdeki hatalarının yanı sıra ilginç bir şekilde maç boyu yalnızca 1 kez defansif müdahale girişiminde bulunmuş ancak onda da başarı sağlayamamış.

Örneğin bu görüntüdeki pozisyonda Tottenham Son’la yine bir kontra atak gerçekleştiriyor ancak Justin rakibine yetişmeyi başarıyor. Bennett ilk 2 golde olduğu gibi bu tarz pozisyonlarda fazlasıyla sıkıntı yaşamıştı.

İkinci Yarı

İkinci yarıya 3-0 mağlup durumda başlayan Leicester, Bennnett’i çıkarıp Gray’i oyuna aldı. Bu değişiklikten sonra 3-4-3 düzeni devam etti ve Justin sağ stoper pozisyonuna geçerken Gray ise sağ kanat beki olarak sahada yer aldı. Bu değişiklik her ne kadar savunma anlamında birkaç pozisyonda olumlu manada kendini gösterse de, Gray kanat bek olarak bir hareketlilik getirmeyi başaramadı. Tottenham katı savunma yapmaya ve direkt hücumlar kovalamaya devam ederken Leicester da kilidi açmaya çalıştı.

Rodgers, 58. Dakikada Ayoze Perez’i oyundan alarak Iheanacho’yu sahaya sürdü. Bu değişiklikten sonra Barnes da forvet arkasına geçti ve Leicester’ın kurgusu 3-4-1-2’ye evrildi.

Leicester’ın hücumda merkezden bir etki gösterememesini de göz önüne alınca bu hamle doğru bir hamle olarak değerlendirilebilir.

Ancak Leicester kadrosunun yaratıcılık sorunu çektiğini de dikkate alınca Praet’ın oyuna daha erken alınması daha iyi olabilirdi Leicester için. Halihazırda rakip yarı sahaya yerleşen ve üç stoperle geride bekleyen Leicester, Ndidi’yi çıkarıp Praet’ı sahaya sürebilirdi. Ayrıca Belçikalı oyuncu 3-4-1-2’ye geçildikten sonra da Barnes yerine forvet arkasında tercih edilebilirdi.

Tottenham cephesinde ise bu devrede de ana plan bozulmadı ve 3-0’lık skorun verdiği avantaj kullanıldı. Fakat yine de savunma kurgusunda bazı ufak değişiklikler göze çarptı. Rakibi karşılarken zaman zaman Sissoko’yu biraz daha önde görevlendirerek 4-1-4-1 şeklinde sahaya dizilen Spurs, Lo Celso-Sissoko ikilisini Tielemans ve Ndidi’ye yakın konumlandırarak rakibinin oyunu kanatlardan kurmasını istediğini de göstermiş oldu.

Maçın kalanında da planını eksiksiz uyguladı Tottenham ve katı savunmasından ödün vermeyerek maçı gol yemeden kapatmayı başardı.

Maçın yıldızı: Harry Kane

Yıldız oyuncu uzun süreli sakatlığının ardından sahalara iyi bir dönüş yaptı ve Leicester karşısında da zirve döneminden esintiler sunmaya devam etti. Savunma arkasına attığı koşularla pozisyonlara giren ve skor üreten Kane, çoğu zaman da derine gelerek pas istasyonu oldu ve özellikle Son’a gönderdiği ara paslarla takımı adına da birçok şans üretmeyi başardı. İngiliz yıldız Leicester karşısında adeta bir gövde gösterisi yaptı ve Premier League’de sezonun belki de en kusursuz santrfor performanslarından birine imza attı.

Kane, bu görseldeki pozisyonda olduğu gibi maç boyunca muazzam paslar gönderdi takım arkadaşlarına. Bu paslar, savunma arkasına sarkarak girdiği pozisyonlar ve attığı şık gollerle de birleşince yıldız oyuncu ne kadar komple bir oyuncu olduğunu tekrar göstermeyi başardı.

Sözün özü, Mourinho kendi yöntemleriyle bir maçtan daha galip ayrılmayı ve sezonun son haftalarında yakaladığı çıkışı sürdürdü. Rodgers ise eksik oyuncularını fazlasıyla aradı ve ilk yarıdaki ağır skora karşı ikinci yarıdaki hamleleriyle çözüm bulamadı. Bu maçın ardından Tottenham Avrupa Ligi umutlarını artırırken Leicester City 4. sıradaki avantajını Manchester United’a kaptırdı.