Ligin 32. haftasında pandemi dönüşü aldığı kötü sonuçlarla zirveden uzaklaşan Galatasaray, ligin son sırasındaki Ankaragücü’ne konuk oldu. Pandemi dönüşünde oynanan maçlarda galibiyeti olmayan iki takımın karşılaşması niteliğindeki maçtan Ankaragücü 1-0 galip ayrıldı ve ligde kalma umutlarını devam ettirdi. Galatasaray ise kaybettiği puanlara bir yenisini ekleyerek Avrupa kupaları yarışında bir darbe daha almış oldu.
Ortalama pozisyonlar
Maça her iki takım da 4-2-3-1 dizilimi ile başladı. Ankaragücü’nde maç öncesinde Kulusic ile problem yaşayan Gerson Rodrigues kadroya alınmazken, Galatasaray’da da Donk Ankara’ya getirilmesine rağmen sakatlığı sebebiyle kadroda yerini almadı. İbrahim Üzülmez kalede Friedrich; savunmada Kitsiou, Kulusic, Pazdan ve Pinto’ya görev verdi. Defansif orta saha ikilisinde solda Faty sağda Lukasik görev aldı. Hücum bölgesi solda Lobjanidze, ortada Scorione, sağda Michalak’tan oluşurken en ileride Orgill yer aldı.
Ankaragücü maça topu Galatasaray’a teslim ederek başladı ve 2. bölgeyi uzun toplarla geçerek gol aradı. Yukarıdaki görselde de göreceğimiz üzere maç boyunca dizilişlerini bozmadılar ve Galatasaray’ı 2. bölgede karşıladılar. Zaman zaman 3. bölgede baskı yaptılar. 3. bölgede baskı yaptıkları anlarda Scorione’nin 2. forvet gibi oynadığına da şahit olduk.
Galatasaray’da ise Muslera’nın yokluğuda kalede yine Okan görev yaptı. Fatih Terim Donk’un sakatlığı sonrası savunmanın ortasında Marcao’nun yanında Emin Bayram’a görev verdi. Emin aynı zamanda bu maça kaptan olarak çıktı. Sol bekte Saracchi, sağ bekte Linnes, savunmanın önündeki ikilide ise Taylan ve Seri yer aldı. Hücum hattında Belhanda sol kanatta, Ömer Bayram sağ kanatta maça başladı. Tek santrafor olarak Adem görev alırken arkasında Emre yer aldı.
Galatasaray maçın büyük bölümünde topla oynasa da geriye düştüğü bölüme kadar Ankaragücü’ne karşı ön alan baskısı yaratmadı. Yukarıdaki görselde maç boyunca pek karşılaşmadığımız Ankaragücü’nün topa sahip olduğu bir atağın başlangıcını görüyoruz.
İlk yarı
Maça her iki takımın da yüksek tempoda başladığını söyleyemeyiz. Galatasaray topa sahip olarak oyun üstünlüğünü elinde tutmayı planlarken Ankaragücü’nün planının da topu Galatasaray’a bırakmak olduğunu gözlemledim. Maçtaki topla oynama oranları da iki takımın oyun planını yansıtır nitelikte. Galatasaray %67 topla oynama oranı yakalarken, maç boyunca Ankaragücü’nün daha çok topla oynadığı bir bölüm olmadığını görmekteyiz.
Galatasaray’ın Ankaragücü savunmasını maç boyunca aşmakta zorlandığını gördük. Bununla beraber ender de olsa girdikleri pozisyonları sonuçlandıramadılar.
Yukarıdaki atakta Galatasaray’ın eksik olarak hücum etmesine rağmen Ankaragücü savunmasının adam paylaşamaması ve Emre’nin bunu değerlendirerek kendini boş alanda bırakıp gol pozisyonuna girmesini görüyoruz. Burada Kulusic’in çevre kontrolü yaparak Emre’yi marke etmesi gerekirdi.
Ankaragücü’nün maç boyunca atakları ise kontra ataklar ve duran toplar üzerinden gelişti. Bununla birlikte bu ataklarda genellikle Galatasaray savunması Ankaragücü hücum oyuncularından sayıca üstündü.
Bu pozisyonda Lobjanidze ortadan alan katederek Galatasaray yarı sahasına geçiş yapıyor ve Galatasaraylı oyuncuların neredeyse hepsi Lobjanidze’ye odaklı bir şekilde atağı takip ediyor. Bu sayede Ankaragücü sağ ve sol kanatlarda boş oyuncular bulabilecek duruma gelse de Lobjanidze topu ayağından geç çıkarıyor. Bu pozisyonun ilerleyen anlarında Galatasaray savunmasının topu uzaklaştıramaması sonucu sağ kanattan bindirme yapan Lukasik’in şutunu Okan kurtardı.
Yukarıda gözüken pozisyon ilk yarıda yaşandı fakat Galatasaray bu pozisyonun benzeri sonucunda ikinci yarıda mağlubiyet golünü yedi. Günümüz futbolunda geriden oyun kurmak ve topu takımınızda tutmak önemli bir durum. Fakat geriden oyun kurarken defansif orta saha oyuncunuz topu aldığında rakip takım ön alan baskısı yaptığında oyun kuran oyuncuya pas opsiyonları yaratılması gerekiyor. Burada Galatasaray’ın sağ ve sol beklerinin önde olduğunu görüyoruz ki Ankaragücü bu kadar önde basmışken ve Galatasaray geriden oyun kuracakken bu duruma anlam veremedim. Ayrıca Seri opsiyon yaratılması için Marcao ile bir kere paslaştıktan sonra Taylan’ın hareketsiz bir şekilde beklemesi ve yarısahanın ortasındaki boş alana koşu yapmamasını da doğru bulmuyorum. Bunların sonucunda Galatasaray kale vuruşundan oyun kuracakken Ankaragücü korner kazanmış oluyor.
İkinci yarı
İki takım da ilk yarıdaki kadroları ile ikinci yarıya başlarken oyun anlayışlarında da çok farklılık olmadığını gördük. İlk yarıda özellikle Lobjanidze’nin etkin rolleri ile ataklar geliştiren Ankaragücü izledik. Keza Lobjanidze’nin maç boyunca etkili olduğunu ve ataklarda etkin rol aldığını Ankaragücü’nün yaptığı 5 kilit pasın 3 tanesinde aksiyonun içerisinde olmasında anlayabiliyoruz.
Ankaragücü ikinci yarıda yine geçiş oyunları ile pozisyonlar bulmaya çalıştı.
Burada yine kalabalık Galatasaray savunmasına rağmen orta sahayı hızlı geçen Ankaragücü’nün Lobjanidze ile pozisyona girdiğini görüyoruz. Bence burada etken sebep Linnes’in yanından koşuya başlayan Lobjanidze’yi takip edememesi. Ayrıca Galatasaraylı oyuncuların genel olarak maça konsantre olmadığını düşünmem ile birlikte özellikle savunmasının hiç oyuna kendini vermediğini düşünüyorum. Örneğin 68. dakikakada Orgill’in kale vuruşundan gelen topla kaleci ile karşı karşıya kalması.
Burada Marcao’nun ve Saracchi’nin Orgill’in rahatça koşu yapmasına izin verdiğini görüyoruz. Marcao’nun ligimizin iyi stoperlerinden biri olduğunu düşünmeme rağmen mental olarak eksiklik hissettiğinde zaaflarının ortaya çıktığını da görüyoruz. Çünkü bu pozisyonun yanı sıra maç boyunca basit çalımlar yediğini gözlemledik.
Galatasaray’ın maç boyunca gole en yaklaştığı pozisyon 54. dakikada gerçekleşti.
Sol kanattan Ömer Bayram ile gelişen atakta Belhanda sağ kanattan arka direğe doğru koşu yaptı. Burada Pinto Belhanda’yı takip etmeyi bir an bırakınca Belhanda boş kaleye topu gönderme fırsatı yakaladı fakat pozisyondan yararlanamadı.
Galatasaray orta sahayı hızlı geçerken Belhanda topla buluştu. Belhanda daha iyi opsiyonları olmasına rağmen kalabalık durumda olan orta alana topu sürünce Ankaragücü topu kaptı ve bu ataktan sonra Galatasaray bir daha atak geliştiremeden kalesinde golü gördü.
Ankaragücü’nün golü bulduğu penaltıyı kazanması ön alan baskısı ile gerçekleşti. Okan yine geriden oyun kurulması için kendisine en yakın arkadaşı olan Emin’e topu verdi. Emin topu alırken çevre kontrolünü iyi yapmadan biraz da ‘’ezbere’’ topu Lines’in bulunduğu bölgeye gönderdi. Fakat burada Emin’in çevre kontrolü yaptığını düşünsek dahi Galatasaraylı oyuncuların Emin’e yeterli pas opsiyonu yaratmadığını düşünüyorum. Ankaragücü ilk yarıda bu baskı ile korner kazanmayı başarmıştı. İkinci yarıda penaltı kazandı ve penaltıdan bulduğu gol ile maçı kazandı. Galatasaray’ın kaleden pas ile oyuna başlama çabasını doğru buluyorum fakat bu konuda çalışmalarının ve konsantrasyonlarının eksik olduğunu düşünüyorum.
Golden sonra Galatasaray yine topa sahip olmasına rağmen net pozisyonlar yakalayamadı ve Ankaragücü 5 hafta sonra galibiyetle tanışırken Galatasaray üst üste sekizinci maçını da kazanamadı.
Maç verileri
Maç boyunca 2 takım da 13 şut çekerken Ankaragücü 5 isabet Galatasaray 3 isabet kaydetti.
Maç boyunca topla oynamasının yüksek olması ile birlikte Galatasaray Ankaragücü’nün 2 katı pas yaptı. Burada 2 takımın da defansif paslarda %98 ve %99’luk oran tutturması iki takımın da ön alan baskısındaki başarısızlığını gösteriyor bence.
Galatasaray maçın büyük bölümünü Ankaragücü yarı sahasında oynamasına rağmen rakip ceza sahasına sadece 14 kez girebilmeyi başardı. Ankaragücü ise Galatasaray ceza sahasına 12 kez girdi.
Oyuncular
Galatasaray’ın oyun kurucusu pozisyonunda oynayan Michael Seri maç boyunca 96 pas ile maçın en çok pas yapan ismi oldu. Ayrıca Seri bu pasların 94’ünde başarı sağlayarak %98 pas başarı yüzdesi ile maçı tamamladı.
Ankaragücü’nde stoper Kulusic maç boyunca girdiği 12 mücadelenin 9’undan galip ayrılarak savunmasında güven veren bir performans gösterdi.
Yorum
Pandemi süreci öncesinde yakaladığı form ile ligin belki de en verimli oyununu oynamayı başaran Galatasaray maçların yeniden oynanmaya başladığından beri oynadığı hiçbir maçı kazanamadı. Günümüz futbolunda topa sahip olmak tabi ki önemli bir istatistik. Fakat sahip olunan topu verimli kullanabilmek çok daha önemli. Özellikle ligimizde oturmuş kadrolara sahip olmayan ve kapalı savunmalara karşı hücum çeşitliliğini artıramayan takımların maç boyunca topa sahip olmasının önemli olmadığını düşünüyorum. Keza bu maçta iki taraf da topun Galatasaray’da olması üzerinden oyunlarını kurarken kendi taktiğini rakibine kabul ettirenin Ankaragücü olduğunu ve galip geldiğini gördük. Bence ligimizde savunmasını sağlam kurabilen ve maç boyunca konsantrasyonunu bozmayan takımlar topa sahip olmasına rağmen üreticiliği düşük olan takımlara karşı avantajlı olmaya devam edecek.