Nostalji Analiz | Beşiktaş 3-3 Benfica

Koronavirüs salgını sebebiyle liglere ara vermek zorunda kaldığımız bu günlerde Futbol Akademi olarak yakın tarihin akılda kalan maçlarını analiz etmeye devam ediyoruz. 3-2’lik Galatasaray-Real Madrid ve 1-0’lık Fenerbahçe-Benfica maçlarından sonra sıra şimdi de 2016-2017 sezonunda Beşiktaş’ın Benfica’yı konuk ettiği müsabakada. Vodafone Park’ta oynanan ve Beşiktaş’ın 3-0 geriye düşmesine rağmen ikinci yarıda bulduğu 3 golle mağlubiyetten kurtulduğu maçın analizini yapacağız.

Galatasaray-Real Madrid analizi için buraya tıklayabilirsiniz.

Fenerbahçe-Benfica analizi için buraya tıklayabilirsiniz.

Son olarak maçı iş ortağımız Instat‘ın verileriyle inceleyeceğimizi belirterek yazıya geçeyim.

Ortalama Pozisyonlar

Beşiktaş, 2016-2017 sezonuna Atiba-Oğuzhan-Talisca orta sahasıyla başlamıştı. Sezona oldukça iyi giren bu üçlüden Talisca’nın yaşadığı sakatlık sonrası onun eksikliğini Tolgay’la dolduran Şenol Güneş, dizilişe de ufak bir dokunuş yapmıştı. Talisca’nın oynadığı yapıda Oğuzhan ve Atiba’yla merkez ikiliyi oluşturan hoca, Talisca’yıysa 2. forvet gibi kullanıyordu. Talisca’sız düzendeyse özellikle Şampiyonlar Ligi’nde oyuncu tercihleri maçtan maça değişse de kurgu olarak üç merkez orta sahalı bir düzen görmüştük. İlk 11’de dikkat çeken bir diğer detay da Beşiktaş’ın sol tarafı. Sol önde Adriano’yu tercih eden Şenol hoca, sol bekte ise sağ bek orjinli Beck’i kullanmıştı.

4-2-3-1 şeklinde sahaya yayılan Benfica’ysa her dönem olduğu gibi o sezon da kadrosunda bir çok potansiyelli genç oyuncuyu barındırıyordu. Bu maçta forma giyen isimlerden Ederson, Lindelöf, Guedes ve Semedo daha sonrasında büyük bedellere Avrupa’nın dev kulüplerine satılırken sonradan oyuna giren Raul Jimenez de tam € 38 milyon karşılığında Wolverhampton’ın yolunu tutmuştu. Ayrıca geçtiğimiz sezon Galatasaray formasıyla ülkemize de yolu düşen Mitroglou, Beşiktaş karşısında ilk 11’de sahadaydı.

İlk Yarı

Sadece skor olarak değil oyun olarak da gerçek manada 2 farklı devre izlediğimizi söyleyebilirim. İlk yarıdaki oyun tamamen Benfica’nın istediği yöndeydi. Topa sahip olmayı fazla dert etmeyen ve hızlı hücumlarla rakip kalede gol arayan bir Benfica vardı. Topu rakibine bırakan ve 2. bölgede rakibine basan konuk ekip, Beşiktaş’ı da orta sahaya hapsetmeyi başardı. Savunmadan topla çıkmakta zorlanan ev sahibi, ne kanatlardan, ne de merkezden çıkamadı ve ilk yarıda oldukça kötü bir sınav verdi. 2-0 olduktan sonra bu durumu bir saha içi hamlesiyle çözmeye çalışan Şenol Hoca, önce Quaresma’yı sola, Beck’i sağa gönderdi. Sonrasındaysa Quaresma’yı da tekrar sağa gönderen Hoca, Adriano’yu solda tek bıraktı ve Gökhan Gönül’ü merkeze yaklaştırarak asimetrik bir kurgu kullandı. Ancak bu saha içi hamleleri Beşiktaş’ın sorunlarına merhem olmadı.

Topla oynama ve şut verilerini bir araya getirdiğimizde de aslında bu durumu okuyabiliyoruz. İlk yarı genelinde %43 oranında topa sahip olan Benfica, rakip kaleye 9 şut gönderip 3 gol bulurken, Beşiktaş ise tamamı isabetsiz 3 şut çekebildi.

Siyah Beyazlıların özellikle toplu oyunda yaşadığı büyük sorundaysa bana göre iki etmen ön plana çıkıyordu: Tolgay ve Quaresma

Beşiktaş’ın merkezdeki iki oyun kurucusundan biri olan Tolgay’ın ilk yarı genelinde sorumluluk almaktan kaçındığını gördük. Merkezde topu alıp oyunu yönlendirmesi gereken isimlerden biri olan Tolgay, bu konudaki sorumluluğu tamamen Oğuzhan’a bırakınca Beşiktaş’ın da topla çıkışlarda zorlanması sürpriz olmadı.Oğuzhan hem savunmadan çıkarken, hem de rakip yarı sahaya yerleşildiğinde yakın olduğu kanada gidip pas üçgenleri kurarak Beşiktaş’ın oyun akışkanlığına büyük katkı sağladı, öte yandan Tolgay’sa bu iki işi de tam manasıyla yerine getiremedi. Nitekim etkisiz bir 45 dakika geçiren Tolgay, devre arasında yerini maçın gizli kahramanlarından olan Gökhan İnler’e bırakmıştı.

Quaresma’ysa hem oyun tarzı, hem de savunma farkındalığının düşük olması sebebiyle oyunun iki yönünde de Beşiktaş’a sorun yaşattı. Portekizli oyuncunun ”klasik” kenar oyuncusu profili Beşiktaş’ın sağ kanat hücumlarını aksattı. İlk yarıda sağ kanadı hücumda daha aktif kullanmak isteyen Siyah Beyazlılar, Quaresma’nın çizgiye yakın kalması sebebiyle Gökhan Gönül’ü hücumda verimli bir şekilde kullanamadı. Sağ iç oynayan Oğuzhan’ın da sürekli sağ kanada yanaştığını ve Beşiktaş’ın orada pas üçgenleri kurmaya çalıştığını gördük ancak Quaresma ve Gökhan’ın çoğu zaman aynı paralelde yer alması sebebiyle gerekli pas açıları oluşmadı, bu da Beşiktaş hücumlarına sekte vurdu.

Bu durumu Quaresma’nın yanlışlarından ziyade doğru yerde durduğunda olabileceklere dair bir pozisyonla örneklemek istiyorum. Burada görüldüğü gibi nispeten içte konumlanan Quaresma, topla doğru yerde buluşup savunma arkasına koşan Aboubakar’ı topla buluşturuyor. Her ne kadar pozisyonun devamında Aboubakar’ın içeri çevirdiği top kornere çıksa da Beşiktaş burada net bir pozisyon yakalamıştı.

Quaresma’nın da özellikle ilk yarıda eleştirdiğim yönü de çoğunlukla bunun tam tersini yapmasıydı. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi istikrarlı olarak doğru yerlerde pozisyon alsa, Beşiktaş hem rakip yarı sahaya yerleşirken, hem de yerleştikten sonra set hücumu yapmakta daha rahat hareket ederdi.

Savunma zaafiyetine dairse yukarıdaki görüntü her şeyi anlatıyor sanırım. Rakip yarı sahada topu kaybettikten sonra savunmaya yerleşmeye çalışan bir Beşiktaş var. Benfica maç genelinde olduğu gibi hızla ileri çıkmış. Quaresma’ysa tabir-i caizse yürüye yürüye kendi yarı sahasına dönüyor ve sağ kanattan bindiren Cervi oldukça rahat bir durumda.

Benfica’nın İlk Golü

Basit bir kordinasyon eksikliğinin nelere sebebiyet verebileceğini ilk golde görüyoruz. Sol kanattan tac atışını kullanan Benfica’da Guedes topla buluşacak. Yukarıdaysa Adriano ve Beck’in arasında golün asistini yapacak olan Salvio’yu görüyoruz. Hem Beck, hem de Adriano topun o bölgeye gelmesi halinde Salvio’ya baskıya gidebilecek uzaklıktalar.

Ancak pozisyonun devamında ne Beck, ne de Adriano’nun topla buluşan Salvio’yu karşılamadığını görüyoruz. Topu aldıktan sonra rahatlıkla yüzünü kaleye dönen Salvio, topu bir miktar sürmüş ve sonrasında savunma arkasına sarkan Guedes’e pasını aktarmıştı. Guedes’in golüyle de Benfica maçın henüc 9. dakikasında 1-0 öne geçti.

İkinci Yarı

Şenol hoca ikinci yarıya iki hamleyle başladı. Maçın kaderinin de bu hamlelerle değiştiğini düşünüyorum. Tolgay’ın yerine oyuna giren Gökhan İnler, takımının adeta saha içindeki aklı oldu. Gökhan, her ne kadar Oğuzhan’ın merkezdeki partneri olarak 2. yarıya başlasa da bir süre sonra Atiba’yla yer değiştirip savunmanın önüne geçti. Beşiktaş’ın performansı da bu saha içi değişikliğiyle birlikte gözle görülür bir biçimde değişti ve ev sahibi ekip son yarım saati domine etti. Bana göre bu maç aynı zamanda Gökhan’ın Beşiktaş kariyerindeki en iyi maçıydı. Gökhan, müsabakada Beşiktaş adına ortaya ciddi bir akıl koydu.

Hemen hemen 60. dakikadan sonraysa biraz önce de belirttiğim gibi Şenol hoca önemli bir saha içi hamlesi daha yaptı ve Gökhan’la Atiba’nın pozisyonlarını değiştirdi. Maçtaki en önemli kırılma noktasıyda bu hamleydi. Bu andan sonra 6 numaraya geçen İnler, geriden oyunu kuran isim olurken, Gökhan’a göre daha hareketli olan Atiba’da merkeze geçerek daha serbest bir role büründü ve özellikle rakip yarı alanda takımına büyük hareketlilik kattı. Bir diğer değişle Güneş, iki bölgeye de oyunun o an istediklerine daha uygun yanıt veren oyuncuları yerleştirdi ve parçaların tam oturmasıyla birlikte hala akıllarda yer eden o geri dönüşün kapısı açıldı.

Gökhan İnler’in ipleri tamamen eline aldığı bir hücumu görüyoruz. Sağ kanada sıkışan Beşiktaş’ı al-verleriyle geniş alana çıkartan Gökhan, pozisyonun sonunda da savunma arkasına sarkan Cenk’i görüyor ve final pasını veriyor. Her ne kadar istediği gibi bir pas veremese de, bu sekansta Gökhan’ın hem hücumun gelişiminde, hem de sonlandırılışında aldığı sorumluluğu görüyoruz.

Burada da Gökhan’ın savunmanın önüne geçtikten sonra aldığı geriden oyun kurucu rolüne uygun olarak başlattığı geçiş hücumunu görüyoruz. Pozisyonun devamında rakip ceza sahasında 4 oyuncuyla biten Beşiktaş’ta Quaresma’nın tercih hatası sebebiyle net bir gol fırsatı harcanmış oldu.

Her ne kadar pozisyon golle sonuçlanmasa da ev sahibinin bu pozisyonda derslik bir kontra atak yaptığını söyleyebilirim.

Şut istatistiklerinin oyundaki değişimini görmemize oldukça yardımcı olacağını düşünüyorum. Görüldüğü gibi ilk yarıdaki şut sayıları 9-3 Benfica lehine. İkinci yarının ilk 15 dakikasında da Benfica’nın 4 şutuna karşılık Beşiktaş’ın sadece 1 şut çekebildiğini görüyoruz. Ancak son yarım saatte Beşiktaş tam 5 şut çekerken, Benfica 2 şut çekebilmiş.

Bu arada hayatın çoğu alanında olduğu gibi futbolda da bir çok şeyi tek bir değişkenle açıklayamayız. Dolayısıyla şut sayılarındaki gözle görülür değişimde Benfica’nın 3-1 sonrası skoru koruma içgüdüsüyle savunmaya daha çok çekilmesinin de etkili olduğunu ekleyeyim. Ancak yine de Beşiktaş’ın kaybedilen toplar sonrası savunmada ilk yarıya göre çok daha sağlam durması ve rakip yarı sahadaki baskısı da Benfica’nın kontra atak tehdidini özellikle 60 sonrası minimuma indirdi.

Beşiktaş’ın rakip yarı sahadaki baskısı verilere de yansıdı. Maç boyunca rakip yarı sahada toplam 7 pas arası yapan ve 26 sahipsiz top kazanan Siyah Beyazlılar, ayrıca kaptığı bu toplardan 6’sıyla da kontra atak fırsatı yakaladı.